Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1754 E. 2022/1478 K. 19.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1754
KARAR NO : 2022/1478

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/519
KARAR NO : 2020/113
DAVA TARİHİ : 25.10.2019
KARAR TARİHİ : 10.03.2020
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 19.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.09.2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.03.2020 tarih ve 2019/519 Esas, 2020/113 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkide 23.03.2018 ve 17.05.2018 tarihlerinde imzalanan … Üniversitesi Kütüphane Binası, Otomasyon Binası ve …. Hükümet Konağı Projesi ile ilgili sözleşmelere istinaden, müvekkkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, ancak davalı tarafından …. Üniversitesi Kütüphane Binası projesinin denetiminde yapılan işlerin eksik ve hatalı olduğu iddiasıyla müvekkiline cari hesap bakiyesi tutarının ödenmediğini ayrıca müvekkili tarafından davalıya teminat olarak verilen …’na ait 227.000,00 TL bedelli çekin haksız ve kötü niyetli olarak tahsilatının gerçekleştirildiğini, bu nedenle müvekkilinin davalıdan olan cari hesap alacağının toplam 260.464,49 TL’ye ulaştığını, müvekkili tarafından Buldur Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/34 D. İş sayılı dosyası ile işin sözleşmeye uygun olup olmadığı konusunda yaptırılan tespit sonucu düzenlenen raporda müvekkili şirketin tüm edimlerinin eksiksiz olarak yerine getirildiğinin saptandığını, davalı tarafından ödenmeyen alacağın tahsili için girişilen Karşyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2019/2837 Esas sayılı icra takibinin, davalının icra müdürlüğünün yetkisine ve borca haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili 14.11.2019 tarihli cevap süresinin uzatılması talebini içerir dilekçesi ve 29.11.2019 tarihli cevap dilekçesi ile, Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğünü’nün 2019/2837 Esas sayılı icra takibine yaptıkları yetki itirazını tekrarla, davaya konu icra takibinin yetkisiz olan Karşıyaka İcra Dairesi’nde başlatıldığını, takibin Kocaeli İcra Dairesi’nde açılması gerektiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında akdedilmiş 3 sözleşme bulunduğunu, bunların 23.03.2018 tarihli … kütüphane binası otomasyon işleri sözleşmesi, 06.06.2018 tarihli 18_IZM_151_REV3 teklif numaralı satış sözleşmesi ve 16.02.2018 tarihli … Üniversitesi kütüphane binası havalandırma sistemi klima santralleri sözleşmeleri olduğunu, davacı tarafından bu 3 sözleşmenin varlığının kabul edildiğini, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında … Üniversitesi Kütüphane projesi ile ilgili 2 adet sözleşme bulunduğunu, 23.03.2018 tarihli … Üniversitesi kütüphane binası otomasyon işleri sözleşmesinin anlaşmazlıkların çözümü başlıklı 31. maddesinde “anlaşmazlık durumunda Kocaeli mahkemeleri ve icra daireleri yetkilidir” hükmünün mevcut olduğunu, 16.02.2018 tarihli … Üniversitesi kütüphane binası havalandırma sistemi klima santralleri sözleşmesi ile de Kocaeli mahkemelerinin yetkili kılındığını, HMK’nın 6. maddesi uyarınca müvekkilinin işlem merkezinin bulunduğu Kocaeli mahkeme ve icra dairelerinin genel yetkili olduğunu savunarak yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, zamanaşımı nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak davacı şirketin müvekkili şirketten icra takibine konu herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, davacı şirketin icra takibine dayanak göstermiş olduğu cari hesabın ticari defterlerdeki gerçek durumu yansıtmadığını, davacı şirket tarafından düzenlenen 24.12.2018 tarih 267.860,00 TL tutarındaki faturayı kabul etmeyen müvekkili şirketin süresinde iade faturası kestiğini, davacı şirketin iade faturasını görmezden gelmek suretiyle gerçek dışı, ticari defterlerle uyuşmayan bir cari hesap hazırladığını, ticari defterler bakımından müvekkili şirketin davacı şirketten yaklaşık 7.000,00 TL tutarında alacaklı konumda olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirket ile arasındaki sözleşmeler gereğince tüm ödemelerini yaptığını ve sözleşmeler gereğince davalı şirketin eksik ve hatalı işleri nedeni ile ana sözleşme gereğince idare konumunda olan …. Üniversitesi Rektörlüğü’nün davacı şirketin yapmış olduğu işlerin proje ve şartnameye uymadığı gerekçesiyle müvekkili şirketin hakedişinden güncel fiyatlarla toplam 273.553,19 TL tutarında eksik iş kesintisi yaptığını, müvekkili şirketin de davalı şirketin eksik ve hatalı işleri nedeniyle zarara uğramasından dolayı davalı şirketin 227.000,00 TL tutarındaki çekini, haklı ve sözleşmeye uygun olarak tahsile koyduğunu savunarak, davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 6100 sayılı HMK’nın 17-18. maddesindeki yetki sözleşmesi uyarınca, uyuşmazlığın çözümünde Kocaeli-İzmit Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğu anlaşılmakla, mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin Kocaeli-İzmit Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna, HMK’nın 20/1. maddesi hükmü gereğince kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde, kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulduğunda başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde başvurulduğunda dosyanın yetkili Kocaeli-İzmit Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu takibin dayanağını oluşturan alacağın taraflar arasındaki birden fazla akdi ilişkiden kaynaklanan cari hesap bakiyesinden kaynaklandığını, TBK’nın 89. Maddesi kapsamında para alacağının söz konusu olduğunu, arabuluculuk aşamasında da yetki yönünden yapılan itirazın Karşıyaka 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/856 Esas, 2019/930 Karar sayılı kararı ile reddine karar verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın, İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali isteğine ilişkindir.
Davalı vekili, tacir olan taraflar arasında yapılan iki ayrı eser sözleşmesi ve bir adet satım sözleşmesi bulunduğunu, 23.03.2018 tarihli sözleşmenin 31. Maddesi ile yapılan yetki sözleşmesi ile yetkili icra dairesi ve mahkemenin Kocaeli İcra Dairesi ve Mahkemeleri olarak belirlendiğini, 16.02.2018 tarihli sözleşmede ise yetkili mahkemenin Kocaeli Mahkemeleri olarak belinlendiğini, yapılan takibe süresi içerisinde yetki itirazında bulunduklarını, mahkemenin de yetkili olmadığını belirterek öncelikle bu yönden aksi halde davacının üstlendiği işi eksik ve hatalı yapması nedeniyle asıl işveren olan … Rektörlüğü tarafından iş bedelinden 273.53,19 TL kesilmiş olduğunu, davacının eksik ve ayıplı iş nedeniyle alacağı bulunmadığını, 227.000,00TL’lik çekin uğranılan zarar karşılığı nakde çevrildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, HMK’nın 17 ve 18. Maddeleri gereğince yetkili mahkeme’nin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesi davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf edilmiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan icra takiplerinde kural olarak İİK’nın 50. maddesi uyarınca Hukuk Mahkemeleri Kanunu hükümleri kıyas yoluyla uygulanacağından, takibin veya davanın, davalının yerleşim yeri, sözleşmenin ifa edileceği yer veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer icra dairelerinden birinde açılması gerekir.
Para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Aksi halde, bütün para borcu ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklarda yetkili mahkemenin bu maddeye göre tayini gerekeceğinden, para borçlarıyla ilgili tüm uyuşmazlıkların davacının yerleşim yerinde takip ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki bu da; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan yetkiyle ilgili kuralları istisna haline getirmiş olur. Oysa, gerek mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacakta yetkili mahkemenin tayininde 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73. ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.
Belirtilen nedenle eser sözleşmesinden kaynaklanan takip ve davalar, HMK’nın 6. maddesine göre davalının, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde (genel yetkili mahkeme) açılabileceği gibi HMK’nın 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde (özel yetkili mahkemede) de açılabilir.
Yine HMK’nın 17. maddesi ile getirilen düzenleme gereğince, yetki sözleşmesi ile tacirler veya kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.
İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptâli davalarında mahkemenin yetkisine itiraz edilsin edilmesin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz incelenmelidir. Yetkisiz icra dairesinde yapılan takibe dayanılarak açılan itirazın iptâli davası dinlenemeyeceğinden mahkemece bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekir (HGK.20.03.2002 tarih ve 2001/13-241 E. 208 K.vb.). Zira itirazın iptâli davasını görme yetkisi takibin usulünce yapıldığı yer mahkemesine aittir.
Somut olaya gelince; taraflar arasında birden fazla sözleşme ile eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı vekili, takibe konu alacağın cari hesap alacağı olduğunu, TBK’nın 89. Maddesi gereğince alacaklının yerleşim yeri icra dairesinin yetkili olduğunu, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığını ve mahkemenin de yetkili olduğunu belirtmiştir.
Davalı vekili ise, taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi ilişkisi olduğunu, taraflarca yetki sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin yerleşim yerinin Kocaeli olduğunu, bu nedenle yetkili icra dairesi ve yetkili mahkemenin Kocaeli Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu belirterek, davanın öncelikle yetki yönünden değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere takibin dayanağını oluşturan alacak, taraflar arasında kurulan eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup taraflar tacir ve dayanılan sözleşmelerde de yetki sözleşmesi yapılmış olduğundan verilen kararda dairemizce de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 26,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olmak üzere 19.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.