Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1724 E. 2022/2047 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1724
KARAR NO : 2022/2047

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/698
KARAR NO : 2020/232
DAVA TARİHİ : 16.06.2017
KARAR TARİHİ: 12.03.2020
DAVANIN KONUSU: Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ: 01.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 01.12.2022
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.03.2020 tarih ve 2017/698 Esas, 2020/232 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan sözleşme uyarınca müvekkili kooperatife ait zeytinyağı fabrikasındaki bazı ekipmanların alım-satımı ve montajı ile tamir ve bakımının yapılmasına ilişkin anlaşma yapıldığını, taraflar 4 kısım işlem için anlaşmış iseler de; davalı tarafın dekantör ve seperatör dışındaki 2 kısım işlemi yerine getiremediğini, anlaşma uyarınca müvekkili kooperatif tarafından 4.000,00 TL 09.06.2016 tarihinde 61.000,00 TL, 18.08.2016 tarihinde olmak üzere davalı tarafa toplam 65.000,00 TL ödeme yapıldığını, zeytin toplama ve sıkma sezonunun Ekim ayının 15’inden itibaren başlayıp mart ayının sonlarına kadar devam ettiğini, davalı tarafın sözleşmedeki dekantör ile ilgili kısmı 06.11.2016 tarihinde, separatör ile ilgili kısımını da ancak 23.11.2016 tarihinde yerine getirebildiğini, işbu davanın konusunun sözleşme uyarınca davalı tarafından tamir ve bakımı yapılan müvekkiline ait dekantörün ayıplı çıkması sebebiyle bundan sonraki açıklamalarının sözleşme konularından dekantör ile ilgili olacağını, dekantörün tesliminden sonra bir çok kez arıza çıktığını fakat bu arızaların davalı tarafça kalıcı olarak giderilememesi nedeniyle müvekkili kooperatifin zeytin sıkma sezonunun en yoğun döneminde düzenli olarak çalışamadığını, çalışamayan gün sayısının 7.5 gün olduğunu, müvekkiline ait fabrikanın vardiyalı olarak tam gün çalıştığını, günlük 2.500,00 TL gelir elde edildiğini, bu itibarla 7,5 günlük çalışamamanın karşılığı olarak 18.750,00 TL maddi zarara uğradıklarını, ayrıca başka bir firmadan sezon boyunca kullanılmak üzere dekantör kiralamak zorunda kaldıklarını ileri sürerek davalı tarafından düzenlenen 01.12.2016 tarih ve 16771 seri nolu fatura gereğince dekantör ile ilgili ödenen işlem bedeli olan 41.300,00 TL’nin 20.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, … isimli şahıs firmasından sezon sonuna kadar kiralanan dekantör kira bedeli olan 19.352,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte, müvekkili kooperatife ait fabrikanın arıza nedeniyle çalışamadığı 7.5 güne tekabül eden 18.750,00 TL maddi zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davacı tarafın edimini yerine getirmediğini ve ifasından vazgeçtiğini bildirdiğini, davacı yanın yine davanın konusunun taraflar arasındaki sözleşme uyarınca sadece davacıya ait dekantörle ilgili olduğunu iddia ve açıklamalarına matuf iken diğer yandan sanki müvekkilinin zeytin toplama ve sıkma sezonu içinde sözleşmede belirtilen makinelerin tamir, bakım, değişim ve montajına ilişkin hiçbir ifada bulunmadığını yahut eksik ifada bulunduğu yönündeki aleyhe beyan, iddia ve itirazlarını kabul etmediklerini, dava konusu edilen dekantörün davacıya ait olup ihtilaf konusu olmayan taraflar arasındaki sözleşme uyarınca dekantörün iç helezonu ve şanzumanı değiştirilerek makinenin 70 ton kapasiteye ulaştırıldığı konusunda da yine davacının herhangi bir itirazının bulunmadığını, müvekkilinin sorumluluğunu yerine getirerek kusuru bulunmadığını, gerekli görüldüğü takdirde yapılacak bilirkişi incelemesi ile anlaşılacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’den talimat yolu ile aldırılan 20.01.2020 tarihli 2. ek raporunda; dava konusu makinede meydana gelen arızalar nedeniyle Kasım ayında 3 gün Aralık ayında 4,5 günlük ücret karşılığı davacı kooperatifin tespit edilen fiili kazanç tutarları üzerinden toplam 18.057,92-TL, davacının dava dilekçesinde belirttiği ödeme ve zarar kalemlerinden…isimli şahsa dava dilekçesi ekinde sunulan 16.400,00 TL + KDV 2.952,00 TL olmak üzere toplam 19.352,00 TL tutarında 14.12.2016 tarih ve A000612 seri-sıra numaralı faturanın defterler üzerinde 20.12.2016 tarih ve 175 yevmiye numaralı muhasebe kaydının mevcut oludğu ve bedelinin davacının banka hesabından ödendiğine ilişkin 30.12.2016 tarih ve 179 yevmiye numaralı muhasebe kaydının bulunduğu sonuç ve kanaatine vardığını bildirmiştir. İkinci Ek bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, tarafların bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sundukları görüldü. İkinci Ek raporda yapılan hesaplamada davacının kazanç kaybı KDV Dahil edilerek ve dahil edilmeden hesap yapıldığı görülmüştür. Davacı kazanç kaybı zararında herhangi bir KDV ödemesinde bulunmamıştır. Davacının kazanç kaybı zararı çalışamadığı günlerden dolayı elde edemediği kazançtan ibaret olup herhangi bir KDV ödemesinde bulunmadığı ve bu zarara ilişkin KDV ödeme yükümlülüğü de bulunmadığı için kazanç kaybı zararı KDV dahil edilmeden kabul edilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporları da dikkate alınarak davanın kısmen kabul kısmen reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından ayıplı bir hizmet veya kusur söz konusu olmadığından hükme esas alınan 21.01.2019 tarihli son bilirkişi raporunda fahiş hatalar bulunduğunu, davanın tümden reddedilmesi gerektiğini, yerel mahkemece alınan kök raporda dava konusu edilen arızalara dair dekantörün dişli mekanizmalarında sürtünme izlerinin bulunduğu, iyi işçilik yapılmadığı ve gizli ayıp niteliğinde olduğu şeklinde tespit yapıldığını ancak, müvekkili tarafından revizyonu yapılan makinenin çok eski ve uzun yıllardır kullanımda bulunduğunu, alınan sürtünme izlerini kullanımdan kaynaklı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin yapmış olduğu işlem sonucunda bu arızaların oluşmasının hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığını, bilirkişiden alınan ek raporda da teknik bir gerekçe ve inceleme sunulmadığını, mahkemenin denetimine elverişli ikna edici açıklamaların raporda bulunmadığını, makinadaki dişli izlerinin müvekkili tarafından yapılan hizmet neticesinde meydana gelip gelmediğinin açıklığa kavuşturulmayıp, bilirkişinin varsayıma dayalı görüş bildirdiğini, bilirkişi tarafından tespit edilen arızaların gizli ayıp niteliğinde olup olmadığının da açıklığa kavuşturulmadığını, tanık beyanlarının da iddialarını destekler niteliğinde olduğunu, mahkemece eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulmuş olmasının yerinde olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından her ne kadar dava konusu makinanın yıllardır kullanıldığı iddia edilmiş ise de, makinanın yıllardır kullanılıyor olmasının davalı tarafın sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davalı tarafın dava konusu makine için yapmış olduğu işleme dair 2 yıl garanti verdiğini, bilirkişi tarafından düzenlenen hem kök hem de ek raporda meydana gelen arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğu, davalı yüklenici tarafından gerçekleştirilen işçiliğin iyi yapılmadığı, bilim, fen ve makina tekniğine göre arızanın giderilmediği yönünde görüş bildirildiğini, davalı tarafın makina teslim edildikten sonra üst üste 3 defa arıza çıktığını da göndermiş olduğu ihtarname ile kabul ettiğini, müvekkilince makinanın kullanımı sırasında ortaya çıkan arıza ve ayıpların da karşı tarafa zamanında bildirildiğini, davalının istinaf itirazlarının yerinde olmadığını ve reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
TBK’nun 470. maddesinde; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.”
TBK’nun 474/1. maddesinde;” İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.”
TBK’nun 475. maddesinde;” Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.”
TBK’nun 477. maddesinde;”Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder.
İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.
Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.
TBK’nun 479. maddesinde;” İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.
Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur.”
TBK’nun 480. maddesinde;”Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar,taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici,hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”
TBK’nun 481. maddesinde;”Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
Taraflar arasında imzalanmış olan tarihsiz satış sözleşmesi başlıklı belgenin incelenmesinde; davacı iş sahibinin zeytin yağı sıkma fabrikasında kullanmakta olduğu dekantör isimli makinenin iç helezonun değiştirilmesi, bu makinenin 70 ton kapasiteye çıkartılarak şanzımanının değiştirilmesi, hamur pompasının bakımının yapılması, eski seperatör makinesinin yüklenici tarafından alınarak yerine yeni yağ seperatörü verilmesi, eski malaksör makinesinin yüklenici tarafından alınarak yerine yeni modüler altı gözlü malaksör verilmesi ve tüm malzemelerin krom olması hususunda anlaştıkları, yüklenici tarafından revizyonu yapılacak dekantör için 35.000,00 TL, hamur pompası bakımı için 2.500,00 TL, seperatör değişimi için 20.000,00 TL, malaksör değişimi için 55.000,00 TL olmak üzere toplam 112.500,00 TL ödeneceğine dair eser sözleşmesi imzaladıkları anlaşılmaktadır.
Davacı iş sahibi tarafından yükleniciye toplam 65.000,00 TL ödeme yapıldığı, yüklenici tarafından da dekantörün revizyon bedeli olarak 35.000,00 TL seperatör değişim bedeli olarak 20.000,00 TL olmak üzere toplam KDV dahil 64.900,00 TL bedelli 01.12.2016 tarih ve 16771 yevmiye nolu faturanın düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Davalı yüklenicinin teknisyeni olan … tarafından imzalanan 07.12.2016 tarihli tutanak içeriğine göre iç helezonu ve şanzımanı değiştirilerek revizyon işlemi yapılan dekantörün 06.11.2016 tarihinde …. Tarımsal Kalkınma Kooperatifine ait fabrikada montajı yapılıp teslim edildikten sonra dekantörün 3 kez arıza çıkardığı ve bu arızaların tamirinin yapılarak giderildiği, yine aynı makinenin 06.12.2016 tarihinde yine arıza çıkarması üzerine 07.12.2016 tarihinde arızayı gidermek üzere gelindiği ancak, meydana gelen arızanın yerinde giderilemeyeceğinin tespiti üzerene İzmir’e götürüp tamiratının gerçekleştirilebileceğine ilişkin açıklama bulunduğu görülmüştür.
Dosya içerisindeki belgelere göre; 06.12.2016 tarihinde meydana gelen arıza nedeniyle dava konusu dekantörün 07.12.2016 tarihli tutanak doğrultusunda tamir için İzmir’e gönderildiği tamiratı yapıldıktan sonra 09.12.2016 tarihinde tekrar davacıya ait fabrikada çalışır vaziyette teslim edildiği ancak 11.12.2016 tarihinde meydana gelen arıza nedeniyle bir daha tamiratının yapılmadığı ve davacı işverenin 14.12.2016 tarihinde başka bir firmadan dekantör kiraladığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.
Taraflar arasında davacıya ait zeytin sıkma fabrikasında kullanılmakta olan dekantör makinasının revizyon işleminin yapılması, hamur pompasının bakımı, separatör değişimi ve malaksör değişimi yönünde eser sözleşmesi imzalandığı ancak, bu kalemlerden hamur pompasının bakımı ve malaksör değişiminden tarafların karşılıklı vazgeçtikleri ve yüklenici tarafından davacı iş sahibine ait fabrikada kullanılan dekantör makinasının revizyon işleminin yapıldığı eski seperatörün ise yenisiyle değiştirildiği, taraflar arasındaki ihtilafın sadece dekantör makinasının revizyonu sonucu yapılan imalattan kaynaklı olduğu sabittir.
Davacı iş sahibi, yüklenici tarafından revizyonu yapılan dekantör makinasının revizyon işleminin ayıplı yapılması ve artık kullanılma imkanı bulunmaması nedeniyle sözleşmeden döndüğünü, dekantör makinasının revizyonu için kullanılan malzemelerin yükleniciye iadesiyle bu revizyon işlemi için ödemiş olduğu 41.300,00 TL’nin kendisine iadesini, dekantör makinasının yüklenici tarafından tesliminden sonra üst üste 3 kez arızalanması nedeniyle yapılan tamirat sırasında ve yine dekantör arızasının giderilmesi yönünde İzmir’e götürülmesi sonucu ve ayrıca dekantörün son kez arızalandığı tarih ile yeni bir dekantör kiralayarak kullanmaya başladığı tarih arasındaki çalışılamayan toplam 7.5 güne tekabül eden kazanç kaybının tahsilini ve en son meydana gelen arızadan sonra sezon sonuna kadar kiralamış olduğu dekantör makinası için ödemiş olduğu kira bedelinin tahsilini talep etmektedir.
Davalı yüklenici ise, davacı iş sahibine ait dekantör makinasında yapmış olduğu revizyonun usulüne uygun yapıldığını, meydana gelen arızaların kendisi tarafından yapılan imalattan kaynaklanmadığını, revizyonu yapılan makina çok eski olup, yorgun bir makina olduğunu, davacı tarafından kendisine herhangi bir ayıp ihbarının da yapılmadığını beyan etmektedir.
“….Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler uyarınca gerek açık ayıp, gerekse de gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de, yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için bunu önceden kabul ettiğinden, yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir….” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 25.10.2022 tarih ve 2021/6077 Esas, 2022/4952 Karar sayılı ilamı)
Taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 6.3 maddesinde yüklenicinin yapmış olduğu revizyon işleminden dolayı malzeme hatası ve işçilik ile daha sonraki servis ve yedek parça bulundurma hususunda toplam 2 yıl süreyle garanti verdiğine dair hüküm bulunmaktadır. Dosya içerisinde mevcut tutanaklar ve taraflar arasındaki ihtarname içeriklerine göre dava konusu dekantörün revizyon işlemi yapıldıktan sonra 06.11.2016 tarihinde çalışır vaziyette davalı yüklenici tarafından davacı iş sahibinin fabrikasına montajının yapıldığı ve bu montaj işleminden sonra 3 kez arıza çıkardığı, bu arızaların yüklenicinin teknisyenleri tarafından giderildiği, yine dava konusu dekantörün 06.12.2016 tarihinde arıza çıkarması üzerine makinenin yüklenicinin İzmir’deki atölyesine getirilerek arızanın giderildiği ve tekrar iş sahibinin fabrikasına götürülüp çalışır vaziyette montajının yapıldığı, bu montaj işleminden sonra dava konusu dekantörün 11.12.2016 tarihinde tekrar arızalandığı ve bu tarihten sonra garanti süresi içerisinde yüklenici tarafından herhangi bir tamiratının yapılmadığı ve ayrıca davacı iş sahibi tarafından yükleniciye gönderilen 25.10.2016 ve 14.12.2016 tarihli ihtarnameler ile ayıp ihbarında bulunulduğu da sabittir.
Bu itibarla, yerel mahkemece alınan kök ve ek raporlarda davacı tarafından yapılan revizyon işleminin bilim ve fen kurallarına uygun olarak gerçekleştirilmediği, dekantör makinasında meydana gelen arızaların işçilik hatasından kaynaklandığı belirtilmekle taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.3 maddesi gereğince yüklenici tarafından yapılan revizyon işleminin her türlü malzeme ve işçilik hatalarına karşılık 2 yıl süreyle garantili olduğu kabul edilmiş olup, revizyonu yapılan dekantörün iş sahibine teslim edildiği 06.11.2016 tarihinden itibaren davanın açıldığı 16.06.2017 tarihi itibariyle henüz garanti süresi dolmadığından davacının TBK’nun 475/1 maddesi gereğince sözleşmeden dönme ve ödemiş olduğu dekantör revizyon işlemine ilişkin bedelin iadesi talebi ile dava konusu dekantörün arızalar nedeniyle çalışmamasından kaynaklanan 7.5 güne ilişkin uğradığı kazanç kaybına dair menfi tazminat talebi yönünden yerel mahkemece verilen karar yerindedir. Ancak, davacı iş sahibinin sözleşmeden dönmesi nedeniyle ödediği bedelin tahsiline karar verilmesi halinde dekantörün revizyonuna ilişkin yüklenici tarafından değiştirilen iç helezon ve şanzımanın da yükleniciye iadesine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece bu yönde hüküm kurulmamış olması yerinde olmamıştır.
Davacı iş sahibi her ne kadar arızalanan dekantörün yerine sezon sonuna kadar başka bir firmadan dekantör kiralamak zorunda kaldığını beyan ederek bu kiralama bedelinin de davalı yükleniciden tahsilini talep etmiş ise de; davacı iş sahibinin bu talebi müspet zarar kapsamında olup, sözleşmeden dönülmüş olması hususu da dikkate alındığında davacının kiralama bedeli talebi yönünden yerel mahkemece kurulan hüküm yerinde olmamıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dairemizce yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.03.2020 tarih ve 2017/698 Esas, 2020/232 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve Dairemizce yeniden HÜKÜM KURULMASINA,
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
41.300,00 TL dekantör revizyon bedelinin 20.12.2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dekantör revizyonu için davalı tarafından takılan iç helezon ile şanzımanın davalı yükleniciye İADESİNE,
Davacının menfi zararı olan 15.303,32 TL’nin dava tarihi olan 16.06.2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
Karar tarihi itibariyle alınası gereken 3.866,57 TL harçtan peşin alınan 1.361,91 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.504,66 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir KAYDINA,
Davacı tarafından yatırılan 1.361,91 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 856,58 TL posta, tebligat ve talimat gideri, 346,61 TL noter ihtar masrafı olmak üzere toplam 2.484,59 TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre 1.764,05 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin yargılama giderinin davacının üzerinde BIRAKILMASINA,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından artan kısmın HMK’nın 333. maddesi gereğince yatıran taraflara İADESİNE,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan 1.297,50 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya İADESİNE,
4-İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir KAYDINA,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 27,50 tebligat gideri olmak üzere toplam 176,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-İstinaf aşamasında yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilk derece mahkemesince davalıya İADESİNE,
7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
8-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzer 01.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.