Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1667 E. 2022/2040 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1667
KARAR NO : 2022/2040

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/847
KARAR NO : 2019/1484
DAVA TARİHİ : 16.07.2018
BİRL. DOS. DAVA TAR.: 09.08.2018
KARAR TARİHİ: 26.12.2019
BİRLEŞEN DAVA: İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2018/947 ESAS, 2018/933 KARAR SAYILI DOSYASI
ASIL DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
BİRLEŞEN DAVA: Fazla Ödenen Bedelin İadesi ve Eksik ve Ayıplı İşlerin Giderim Bedelinin Tahsili
KARAR TARİHİ : 30.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.12.2022
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.12.2019 tarih ve 2018/847 Esas, 2019/1484 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Asıl davada davacı vekili, davalı şirkete ait Menderes Çakaltepe’de bulunan keçi besi çiftliğine alçak gerilim elektrik tesisatının yapımı için müvekkili şirket ile davalı tarafın anlaştıklarını ve alçak gerilim elektrik tesisatının anlaşmaya uygun olarak müvekkili şirket tarafından kurulduğunu, bunun karşılığında çeşitli tarih ve miktarlarda faturaların kesildiğini, kesilen faturaların bir kısmının karşılığının davalı şirket tarafından ödendiğini, ancak takibe konu bir kısım faturaların karşılığının ödenmediğini, müvekkili tarafından davalı şirkete ait keçi besi çiftliğinde yapılan alçak gerilim elektrik tesisatı işi neticesinde ödenmeyen 34.603,15 TL bakiyeden, davalı tarafından kesilecek 9.986,94 TL’lik malzeme iade faturası bedelinin düşülerek ödenmesi gereken 24.616,21 TL alacağın takip konusu edildiğini, ancak takibe konu cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacaklarına davalı borçlu tarafın haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini, takibin durduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, borçlunun İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6932 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve yersiz itiraz nedeniyle takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalı şirketin tazminatına mahkum edilmesine, bu miktarın davalıdan tahsili ile alacaklıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketin, müvekkiline ait Menderes Çakaltepe’de bulunan keçi besi çiftliğine alçak gerilim elektrik tesisatının yapımı konusunda anlaştıklarını, eser sözleşmesi gereğince müvekkilinin 10.000,00 TL nakit ve 7 adet çek olmak üzere davalı yükleniciye toplam 130.000,00 TL ödeme yaptığını, 20.000,00 ve 25.000,00 TL bedelli çeklerin lehdarının şirket yöneticisi … olduğunu, bu çeklerin davalı defterlerine işlenmemiş olabileceğini, davalının yüklendiği işi tamamlamadığı gibi, yapılan işlerin de eksik ve ayıplı olduğunu, yapılan iş bedelinin 60.000,00-70.000,00 TL civarında olabileceğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, fazla ödenen bedele karşılık 1.000,00 TL’in şirket temsilcisi …’in adına düzenlenen çek kapsamı ile sınırlı olmak üzere ve eksik ve ayıplı iş giderim bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Asıl davada davalı vekili, davacının müvekkili şirketten alacağı olmadığı gibi aksine müvekkili şirketin fazla ödemesi olduğunu, bu avans fazlalıklarının iadesine dönük dava açılacağını, davacı şirket ile müvekkili şirkete ait keçi çiftliğinin elektrik tesisatının yapım işi konusunda anlaştıklarını, kurulan eser sözleşmesi gereğince müvekkili şirketin parça parça avans çekleri verdiğini, verilen çeklerin hepsinin karşılığının ödendiğini, davacıya yapılan avans ödemesi toplamının 130.000,00 TL olduğunu, keşidecisi müvekkili şirket yetkilisi … olan …bank Narlıdere Şubesi’ne ait 5916956 ve 5916957 numaralı 20.000,00 TL ve 25.000,00 TL bedelli çeklerin alınıp karşılıklarının da bankalardan çekildiği halde bu ödemelerin şirket kayıtlarına kötüniyetli olarak işlenmemiş olabileceğini, nakit avans ödemesini ve avans çeklerini alan davacı şirketin işleri bitirmediğini, bu durumda işi sözleşmeye uygun olarak bitirip teslim ettiğini, yüklenici davacının ispat etmek zorunda olduğunu belirterek, davanın reddine, kötüniyetli olarak yapılan takip ve dava nedeniyle asgari %20 tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 18.07.2018 tarihli bilirkişi raporu ile yapılan imalatların bedelinin KDV dahil 143.338,10 TL olarak belirlendiği, davalı tarafından yapılan ödemeler toplamının 130.000,00 TL olduğu, davacı yüklenicinin talep edebileceği iş bedelinin 13.338,10 TL olduğu, davalı tarafça ıslah edilen eksik ve ayıplı işler bedelinin KDV dahil 4.800,00 TL olduğu, bu bedelin mahsubu ile kalan miktarın 8.538,10 TL olduğu kabul edilerek;
-Asıl dava yönünden; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davalının İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6932 Esas sayılı dosyasından yapılan icra takibine itirazının kısmen iptali ile, takibin 8.538,10 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
-Birleşen dava yönünden; davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece kurulan hükmün usul ve yasaya uygun olmadığını, müvekkilinin mahsup talebi bulunmamasına ve ayrı bir dava açılmış olmasına rağmen mahkemece her iki davanın asıl davada değerlendirilerek tek hüküm kurulduğunu, eksik ve ayıplı iş giderim bedeli belirlenmesine rağmen birleşen davada davanın reddine karar verildiğini, taraflar arasında ödemeler konusunda bir ihtilaf bulunmadığını, bu durumda davacı yüklenicinin üstlendiği işi ayıpsız olarak yapıp teslim ettiğini ve iş bedelini almaya hak kazandığını ispat etmesi gerektiğini, bilirkişi tarafından belirlenen 143.338,10 TL iş bedelinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, objektif bir fiyatlandırma için ek rapor değil yeni bir bilirkişi heyetinden veya teknik bir üniversiteden rapor alınması gerektiğini, işlerin halen eksik olduğunu, tamamlanan işlerde kullanılan malzemenin ve işçiliğin kötü olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Asıl davada davacı-birleşen davada davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin edimlerini yerine getirerek teslim ettiğini, bakiye bedelin 34.603,15 TL olduğunu, davalı tarafından kesilen malzeme iade faturasına konu 9.986,94 TL kesildikten sonra kalan bedelin 24.616,21 TL olduğunu, mahkemece takibin bu bedel üzerinden devamına karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik işler ile ilgili olarak, pano düzenlemelerinde işi teslim etmeden firma tesis kurulumundaki hatalı imalatlardan dolayı yanlış monte ettirdikleri bant tesisini iptal ederek motor elektrik tesisatını kablo kanallarını ve kabloları söktürdüğü için pano düzenlemesi yapılamadığını, pano projesi yapılabilmesi için tesis sahibi tarafından bitirilmesi gerektiğini, sökülen kabloların bağlantılarının enerji güvenliği sebebi ile boşa çıkarıldığını, bu konuda bilirkişi incelemesi esnasında firma sahibi tarafından da bilgi verildiğini, belirtilen eksik işlerin kesinlikle üretime zararı olmadığını, söz ko eksik işlerin tamamlanması için başka firmalardan alınan tekliflerin dosyaya sunulduğunu, kullanılan tüm malzemelerin Avrupa’nın en kaliteli malzemelerinden (…, …, …) seçildiğini, iş teslim listesinde tüm malzemelerin markaları ile belirtildiğini, ayıplı malzeme olmadığını, tesisin komple … Şirketi yetkilisi muayene heyeti tarafından kontrol edilerek onaylandığını ve tesise … tarafından enerji verildiğini, 1,5 yıldır kesintisiz çalışmakta olduğunu, müvekkili firmanın, pano imalatını özel isteğe göre ve tesisin ihtiyacına (Uzaktan kumanda ve kontrol) göre üretildiği için serbest piyasa koşullarına göre panoculardan alınan fiyatın değil, panonun saç kalınlığı, boya kalitesi, malzeme montaj kalitesine göre fiyatlandırılması gerektiğini, tesis sahibi ile paylaşılarak yapıldığını, malzemelerin tamamının adet olarak sayılıp, metre olarak ölçüldüğünü, tesis sahibi tarafından onaylandığını, pano imalatında kullanılan kılemens bara gibi malzemelerin panocuya müvekkili tarafından verildiğini, pano imalat fiyatları içine dahil olmadığını, S.N 16-17-18 Sortilerdeki malzeme ayrı olarak yazılı olmadığını, bu sortilerin sadece idari binaya ait olduğunu ve bu malzemelerin tesis içinde ayrı olarak kullanıldığını, şirket sahibinin şahsi ve şirketine ait tüm çeklerin cari ekstrede mevcut olduğunu, 5 yıldır cari mutabakat yapıldığını, yeri belli olmayan seyyar kırma makinesinin bağlantılarının kendileri tarafından yapıldığını, tesisi terk ettikten sonra geçen uzun sürede tesis içinde yapılanlardan bilgileri olmadığını, 08.06.2017-06.04.2018 tarihleri arasında kesilen faturalarda yapılan işlere ilişkin malzemelerin ölçüm ve adetlerinin ayrıntılı olarak gösterilerek defterlere işlendiğini, davalı iş sahibinin de faturaları defterine işlediğini, faturaların iadesinin söz konusu olmadığını, yaptıkları hayvan pisliğini toplayan bant sisteminde başarılı olamadıkları için 20 adet motor ve elektrik işinin istekleri karşılığında ücretsiz olarak demonte edildiğini, kötü niyetlerinden sökülen kabloların görüntü kirliliğini ayıplı iş diye müvekkili firmaya yansıtmak istediklerini, bilirkişinin de bu hususa destek olduğunu, yapılan işlerin elektrik iç tesisat şartlarına uygun olmaması duruldunda tesise … Elektrik tarafından enerji verilmesinin mümkün olmadığını, montajı eksik kalan kısımlar için yapılan değerlendirme hatalı olduğunu, toprak şeritlerinin üç yerde bağlanmaması ve çevre aydınlatmalarında armatürlerin bağlanmaması ise firma ödeme yapmadığı için armatürlerin alınamamış olmasından kaynaklandığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının istinaf taleplerinin reddine, müvekkilinin istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemi ile yapılan icra takibine itirazın iptali, birleşen dava ise fazla ödenen bedelin iadesi ile eksik ve ayıplı iş giderim bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı-davalılar vekili ile davacı-davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf edilmiştir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte sözlü olarak kurulduğu kabul edilen sözleşme, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler 6098 sayılı TBK’nın 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, BK 362 son ve TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 19.06.2014 gün, 2013/4976 E. 2014/4282 K. sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları).
Somut olaya gelince;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemi ile yapılan icra takibine itirazın iptali, birleşen dava ise fazla ödenen bedelin iadesi ile eksik ve ayıplı iş giderim bedelinin tahsili istemlerine ilişkin olarak açılmış olup, mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; birleşen davada işin tamamlanmaması nedeni ile fazla ödenen bedelin iadesi ve eksik ve ayıplı işler giderim bedelinin tahsili talep edilmekte olup, mahkemece HMK’nın 31. maddesi gereğince davacıya birbirinden farklı bu talepleri ile ilgili olarak hangisini istediği sorulup açıklattırılmalı değerlendirme ona göre yapılmalıdır.
Zira, eksik ve ayıplı işlerin giderim bedelinin talep edilmesi halinde eserdeki ayıplar yönünden ayıp giderim bedelinin, ayıbın ortaya çıktığı tarihe göre ayıpların giderilmesi için gereken makul süre eklenmek suretiyle bulunacak tarihe göre belirlenmesi gerekir. (emsal Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/3378 Esas, 2017/2560 Karar sayılı ilamı) Ayıbın ortaya çıktığı tarih ile davanın açıldığı tarih arasında uzun süre var ise davanın geç açılmasında davalı yüklenicinin bir kusuru bulunmadığından 6098 sayılı TBK’nın 114/II. maddesi yollamasıyla 52. maddeleri gereğince artan zarardan davalı sorumlu tutulamaz. Ayıbın ortaya çıktığı tarih ile dava tarihi arasındaki maliyet farkına (artan zarara) iş sahibi katlanmak durumundadır. Ayrıca, ayıpların giderim bedelinin mahalli piyasa rayicine göre, mahalli piyasa fiyatlarına KDV ve yüklenici karı dahil olduğundan piyasa rayicine göre belirlenecek miktara KDV ve yüklenici karı eklenmeksizin ayıp giderim bedeli belirlenmelidir. Fazla ödenen iş bedelinin istirdatı istenildiğinde ise gerçekleştirilen imalatın değeri, sözleşmenin niteliği de gözetilerek işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç değerlerine göre KDV ve yüklenici karı eklenmeksizin hak edilen bedel hesaplanmak ve yapılan ödeme mahsup edilmek sureti ile belirlenmelidir. Bu durumda mahkemece, birleşen davada öncelikle davacıya eksik ve ayıplı işlerin giderim bedeli mi yoksa fazla ödemenin istirdatını mı talep ettiği sorulup açıklattırıldıktan sonra bilirkişiden alınacak ek rapor sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; her ne kadar davalı-davacı vekili mahsup talepleri olmadığı halde mahkemece resen mahsup yapılarak hüküm kurulduğunu belirtmiş ise de; Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 16.02.2022 tarih, 2012/2944 Esas, 2022/856 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; sözleşmenin tarafları aynı sözleşmeden doğan alacaklarını, açılan davada mahsup itirazı olarak ileri sürebilecekleri gibi ayrı dava yoluyla da isteyebilirler. Mahsup itirazında bulunabilmek için cevap süresi içerisinde ileri sürülmesi zorunlu olmadığı gibi karşı dava açılarak talep edilmesi de zorunlu değildir. Mahsup talebi itiraz niteliğinde olduğundan yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mevcut delillere göre anlaşılması halinde mahkemece de kendiliğinden gözetilir.
Yine eldeki davada, davacı yüklenici şirket, davalıya ait Menderes Çakaltepe’de bulunan keçi besi çiftliğine alçak gerilim elektrik tesisatının yapımını tamamlayıp teslim etmiş olmasına rağmen bakiye iş bedelinin ödenmemesi nedeniyle yaptığı icra takibine itirazın haksız olduğunu belirterek eldeki davayı açmıştır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından ve mutabık oldukları bir bedel de bulunmadığından iş bedelinin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre KDV ve yüklenici karı olmaksızın belirlenmesi gerekir.
Nitekim mahkemece de mahallinde keşif yapılmış, bilirkişiler tarafından yapılan imalatlar yerinde tespit edilerek rapor düzenlenmiştir. Ancak, raporda faturalara konu işlerin denetimi ve bedelinin mahalli piyasa rayiçlerine uygunluğu denetlenerek rapor düzenlenmiş ise de, fatura tarihi her zaman işin yapıldığı yılı göstermediğinden öncelikle işin yapıldığı yılın tespiti ile faturalardaki işlerin bedelinin yapıldıkları yıl piyasa rayiçlerine uygun olarak değeri belirlenerek, yapılan ödemenin mahsubu ile bakiye iş bedeli olup olmadığının saptanması gerekir.
Mahkemece tüm bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması dairemizce doğru görülmemiştir.
6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesinde de; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” halinde, HMK’nın 353/(1)-a bendi uyarınca bölge adliye mahkemesinin, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği yönünde düzenleme getirilmiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.12.2019 tarih ve 2018/847 Esas, 2019/1484 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Asıl dava yönünden;
-İstinaf yoluna başvuran davacı … vekili tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran bu davacıya iadesine,
-İstinaf yoluna başvuran davacı … tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
-İstinaf yoluna başvuran davalı … vekili tarafından yatırılan toplam 145,80 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran bu davalıya iadesine,
-İstinaf yoluna başvuran davalı … tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
Birleşen dava yönünden;
-İstinaf yoluna başvuran davacı … vekili tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran bu davacıya iadesine,
-İstinaf yoluna başvuran davacı … tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere 30.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.