Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1654 E. 2023/307 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1654
KARAR NO : 2023/307

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/558
KARAR NO : 2019/1351
DAVA TARİHİ : 23.05.2017
KARAR TARİHİ: 10.12.2019
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 13.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.02.2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.12.2019 tarih ve 2017/558 Esas, 2019/1351 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı … A.Ş. ile imzaladığı “süreç düzenleme ve iyileştirme projesi” sözleşmesi kapsamında, aynı şartnameler ve eki dokümanlara bağlı kalınarak yapılacak olan epoksi self leveling zemin kaplama işlerini yüklenici olarak davalı firmaya verdiğini, bu işlem için 12.07.2016 tarihli ana sözleşme ve eki şartname esas alınarak davalı ile 02.08.2016 tarihli sözleşme imzalandığını, işin tamamlanma süresinde müvekkili tarafından, davalı yükleniciye toplamda 101.677,00 Euro+KDV ödeme yaptığını, bu rakamın ek işlerle birlikte 483.473,00 TL’yi bulduğunu, şartnameler gereği uygulanacak epoksinin en az 3 mm kalınlığında olması ve triacetin adlı kimyasala dayanıklı olması gerektiği şartlarının açık olduğunu, işveren tarafından yapılan incelemelerde kalınlık şartının uygun olmadığı gibi, kimyasal temas noktalarında da erime ve sökülme gözlemlendiğini, bu hususun raporlanarak işin kabulü yapılmadığı gibi müvekkiline de ayıbın bildirildiğini, müvekkili tarafından da durumun derhal davalıya bildirilmesine rağmen davalının çeşitli gerekçelerle düzeltme ve yeniden imal etme ile ayıpları gidermekten kaçındığını, sonuç olarak davalının üretimini yaptığı ürünün, kimyasala da dayanıklı olmadığını, oysa ki davalıya gönderilen ihtarnamede açıkça; 02.08.2016 tarihli sözleşmeye istinaden yüklenicisi bulunduğu iş için filtre Üretim Tesisi içerisinde zemine uygulanan epoksi kaplamanın, sözleşme ekinde yer alan “epoksi kaplama teknik şartnamesi”‘nde tariflenen standartları sağlamadığının 17.11.2016 tarihinde yapılan geçici kabul ile tespit edildiğini, kaplamanın kalınlığının şartnamenin 1.1 maddesinde minimum 3 mm olması gerektiğinin belirtilmesine rağmen uygulama alanında yapılan kontrollerde kalınlığın 1,4 mm- 2,5 mm arasında ölçümlendiğini ve buna bağlı olarak yüzeyde aşınma ve sökülmeler tespit edildiğini ve yapılacak uygulamanın triacetin adlı kimyasala dayanıklı olması gerektiğinin belirtildiğini ancak işveren tarafından yapılan uygulamada kimyasal ile temas eden noktalarda kaplamanın eridiğinin, söküldüğünün görüldüğünü, sözleşme uyarınca … A.Ş. tarafından müvekkiline 08.12.2016 tarihinde bildirim yapıldığını ve süre verildiğini, müvekkili tarafından davalıya aynen bildirilmesine rağmen, davalı tarafın gereğini yapmadığını, bu nedenle işin ivedi olması, müvekkilinin ticari itibarı ve işveren ile kendisinin uğrayacağı zararların daha fazla büyümemesi için, işin başka bir firma olan … Şti. firmasına verildiğini ve ayıplı imalatın bu firmaya yaptırıldığını, ancak, davalının meydana gelen ayıbın kendisinden kaynaklanmadığına ilişkin çeşitli bahanelerle kendilerini oyaladığını, meydana gelen ayıplara ilişki zararı müvekkilinin karşıladığını ve … firmasına ekte sunulu bulunan 28.02.2017 tarih ve 14394 sayılı 141.600,00 TL, 2803/2017 tarih ve 14395 sayılı 25.815,54 TL, 31.03.2017 tarih ve 14396 sayılı 7.000,00 TL bedelli faturalar karşılığında toplam 174.415,54 TL ödeme yaptığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalının üzerine aldığı edimi layıki ile yerine getirmediğinden dolayı müvekkilinin zararı olan 174.415,54 TL’nin zarar tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, müvekkili şirketin, şartname ve sözleşmede yazılı olan tüm şartları yerine getirdiğine dair gerekli raporları …. A.Ş.‘ye sunduğunu, buna rağmen müvekkiline 12.01.2017 tarihli 1160 yevmiye numaralı Karşıyaka 5. Noterliğinden konuyla ilgili ihtarname gönderildiğini, davacı firmaya 20.01.2017 tarih ve 2460 yevmiye no ile Ankara 63. Noterliğinden cevabi ihtarname gönderildiğini ve “şirketleri tarafından yapılmış olan Epoksi, kaplama imalatının üzerine mahkeme tespiti yapılmadan herhangi bir işlem yapılmamasının açıkça ihtar edildiğini” bildirmelerine rağmen, yapmış oldukları imalatın üzerine başka bir kaplama yapılarak, delil karartma yoluna gidildiğini ve mahkeme yolu ile bir tespit yapılmadığını, usulüne uygun ve taraf olarak bulunmadıkları durumda yapılan testleri kabul etmediklerini, müvekkili şirket tarafından yapılmış olan Epoksi kaplamanın bölüm bölüm yapıldığını, her epoksi kaplama yapılan bölümün, işin tamamlanmasından sonra … A.Ş. ve … firmasına teslim edildiğini, teslim edilen bölgelerde asıl işverenin makine ve ekipman montajları yaptığını, bu işlem nedeniyle zemine zarar vermelerinden dolayı zeminin tekrar yapılmasının istendiğini, müvekkili şirketin … Süreç Düzenleme Projesi sözleşmesine istinaden davacı … A.Ş.‘ye 01.08.2017 tarihinde sona eren banka kesin teminat mektubunun şirketleri tarafından verildiğini, bu durum karşısında davacı …. A.Ş’nin. bu konuda kendisini gerçekten haklı görmüş olsaydı bu teminat mektubunu kullanarak zararını nakde çevirmesi gerektiğini, ayrıca Epoksi kaplama kalınlığının; Şartnamenin 1.1 özet bölümünde “Self Levelling Epoksi sistem ile minumum 3 mm kalınlığında döşeme kaplamasının imalat ve uygulama işleri belirtilmiştir.” İbaresinin yer aldığını, 1.1 maddesine ilişkin imalat ve uygulama ile ilgili olan 2.2.2 madde ve 2.2.3 maddeler kapsamında imalatın yerine getirildiğini, müvekkili şirketin 01.12.2016 tarihinde … A.Ş. ve … yetkilileri ile birlikte kalınlık tespiti için fabrika Epoksi sahasında 5 ayrı noktadan 10 adet karot numuneleri alındığını ve rapor düzenlendiğini, (Ek-4 01.12.2016 tarihli test raporu) bu rapora göre filtre binası Epoksi kaplama kalınlığı 2,89 mm ortalama olarak tespit edildiğini ve …yetkilisi ve …. A.Ş. yetkilileri tarafından tutanak ile teslim alındığını, filitre binası … odasına …yetkilileri tarafından her kat video kameralarla çekilip taraflarca tutanak altına alınarak uygulandığını, şartnamenin 2.2.2 yapı bölümüne göre yapılmış yeni numuneden de 4 adet karot aynı firma tarafından 09.12.2016 tarihinde alındığını ve sonucun 2.56 mm ortalama olarak tespit edildiğini, bu sonuca göre 2.56 mm kalınlığın % 10 (+ -) toleransları alınsa dahi 3 mm kalınlığa ulaşmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin işlemlerin tamamını … A.Ş. yetkilileri ile beraber yaptığını ve tutanak ile konunun sabitlendiğini, kimyasal dayanıma ilişkin üretici firma .. A.Ş.‘den olumlu test raporları alındığını, ayrıca mal sahibi … tarafından da gerekli testlerin sahada bir bölüm örnek uygulama yapılarak ve sözleşme şartlarına uygunluğun sağlandığının tespiti ile onay alındığını, ayrıca sözleşmenin 28. maddesi H bendinde “yüklenici tarafından tedarik edilecek malzemeler işveren onayından sonra sipariş verilecektir.” koşulunun da yer aldığını, sonuç olarak; müvekkili şirketin şartnamede yazılı olan 1.1- 2.2.2 – 2.2.3 maddelerinde yer alan hususlar dahil olmak üzere her şeyi tam ve eksiksiz olarak yaptığını ve üretici firmanın süpervizör yetkilisi tarafından şartnameye uygun olarak uygulama yapıldığına dair raporu da sunduklarını savunarak yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “davacı asıl yüklenici ile dava dışı iş sahibi … A.Ş. İle 12.07.2016 tarihli “Süreç Düzenleme ve İyileştirme Projesi” sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme kapsamında yer alan, Epoksi Self Leveling Zemin Kaplama İşlerini yapmak üzere davacı asıl yüklenici ile davalı alt yüklenici arasında 02.08.2016 tarihli eser sözleşmesinin imzalandığı, davalı alt yüklenicinin, epoksi zemin kaplama işini davacı yüklenici ile dava dışı iş sahibi arasındaki ana sözleşme, teknik şartname ile eki niteliğindeki dokümanlara uygun şekilde yapmayı üstlendiği, şartnameler gereği uygulanacak epoksinin en az 3 mm kalınlığında olması ve triacetin adlı kimyasala dayanıklı olması gerektiği, 17.11.2016 tarihinde iş sahibi tarafından yapılan Geçici Kabulde eserin teknik şartnamede belirlenen standartları içermediğinin tespit edildiği, dava dışı iş sahibinin … Firmasına yaptırmış olduğu inceleme sonunda hazırlanan 26.11.2016 tarihli rapor ile kaplamanın kalınlığının şartnamenin 1.1 maddesinde minimum 3 mm olması gerektiği halde uygulama alanında yapılan kontrollerde kalınlığın rapor ile 1.4 mm ile 2.5 mm arasında ölçümlendiği, şartnamenin “2.2.3 Kimyasal Dayanım” bölümünde yapılacak uygulamanın Triacetin adlı kimyasala dayanıklı olması gerektiği belirtilmesine rağmen, yapılan uygulamada kimyasal ile temas eden noktalarda kaplamanın eridiği, söküldüğünün tespit edildiği,dava dışı iş sahibinin 08.12.2016 tarihinde davacı asıl yükleniciye ayıp ihbarında bulunarak, ayıbın giderilmesi için 15.12.2016 tarihine dek süre verildiği, bunun üzerine 12.12.2016 tarihinde davacı asıl yüklenicini davalı alt yükleniciye ayıp ihbarında bulunularak ayıbın giderilmesinin istendiği, davalı alt yüklenici 14.12.2017 tarihli cevabi ihtarnamesinde “eserin ayıplı olmadığını ve eserin teknik şartnameye uygun olduğunu” bildirdiği, davacı asıl yüklenici bu kez 12.01.2017 tarihli noter ihtarnamesi ile davalıya ayıp ihbarında bulunduğu, davalının 20.01.2017 tarihli cevabi noter ihtarnamesi ile yine “eserin ayıplı olmadığı ve eserin teknik şartnameye uygun olduğu” bildirdiği, davalı alt yüklenici tarafından ayıbın giderilmemesi üzerine davacı asıl yüklenicinin 28.02.2017 tarihinde ayıbın giderilmesi işini dava dışı … firmasına verildiği, mahkememizce iki ayrı bilirkişi heyetinden alınan teknik rapor ve karot alınarak yapılan ölçüm sonuçlarına göre kaplama kalınlığının 3 mm’den az olduğunun tespit edildiği, şartnamede; epoksi kalınlığının minumum 3 mm olması şart koşulduğu, % 10 (+ -) veya benzer oranda tolerans verilmediği, davalının imalatını yaptığı epoksi zemin kaplama kalınlığının “Sözleşme ve Epoxy Kaplama Teknik Şartnamesine” uymadığı, kaplama kalınlığından doğan ayıbın sertleşme olayından (yaklaşık 7 gün, hatta daha önce de) ölçülerek anlaşılabilir olması nedeniyle açık ayıp olduğu, epoksi zemin kaplamanın gerek usulüne göre yapılmaması ve gerekse kalınlığının 3 mm’den az olmasının, kaplama direncinin az olmasına, epoksi kaplamanın olması gereken genel özelliklerde (camsı, sert dokulu) olmamasına neden olduğu, bu sebeple yapısında korozif ve yakıcı etkili asetik asit bulunan, havanın oksijeniyle reaksiyona girip değişik kimyasallar meydana getirebilen triacetin kimyasalından etkilenerek daha kolay çizildiği, eridiği, kazındığı ve soyulduğu, kaplamanın; Triacetin Kimyasalından etkilenmesi, kaplamanın kimyasalla temas ettikten hemen sonra değil, uzun zaman (şartnamede 60 gün olarak belirtilmektedir) sonra etkilendiği ortaya çıktığından kimyasaldan doğan ayıbın gizli ayıp olduğu kanaatine varıldığı, davacı asıl yüklenicinin sözleşmede öngörülen 24 aylık garanti süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunduğu, davalı alt yüklenicinin ayıbı gidermediği, dava dışı … firmasına ayıbın giderilmesi için ödenen 174.415,54 TL ayıp giderim bedelinin, işin yapıldığı tarih itibariyle piyasa koşullarına uygun olduğu, davalının üstlendiği işi, özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yerine getirmediğinden eserdeki ayıptan sorumlu olduğu, davacının ayıp giderim bedeli talebinde haklı olduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin 19.09.2019 tarihli son bilirkişi raporunu kararına dayanak yaptığının anlaşıldığını ancak, keşif sonucu rapor düzenleyen bilirkişi heyetince verilen 02.05.2018 tarihli raporda yapılan kaplamanın triacetin kimyasalına dayanaklı olduğu tespit edilmiş iken bir sonraki heyet raporunda aksine görüş bildirilmiş olduğunu ve bu durumun mahkemenin değerlendirmesinde yer almadığını, hangi rapora üstünlük tanındığının açıkça belirtilmediğini, davacı ile karşılıklı gönderilen ihtarnameler ve taraflarınca imalata ilişkin mahkemece tespit yapılmadan herhangi bir imalat yapılmaması hususu ihtar edilmesine rağmen, dava dışı üçüncü bir şirkete yeniden kaplama yaptırıldığını ancak mahkemece keşif esnasında bilirkişilerce sadece kaplanan alanın %1’ini teşkil eden 70,00 m²’lik alandan numune alınmak suretiyle inceleme yapıldığını, bunun da yetersiz olduğunu, üçüncü kişi firma tarafından yapılan kaplamaya ilişkin olarak ise herhangi bir inceleme yapılmadığını, müvekkili tarafından yapılan 5.981,00 m²’lik epoksi kaplama alanında her farklı bölümden 1.000,00 m²’de 10 adet olmak üzere toplamda 60 adet numune alınarak bu numunelerin kalınlığının ortalamasının tespiti ile inceleme yapılması gerektiğini, mahkemece hüküm kurmaya elverişsiz bilirkişi raporları ile sonuca gidildiğini, bilirkişilerin inceleme konusu üzerinde uzmanlığı ve yetkinliliğinin de bulunmadığını, Dokuz Eylül Üniversitesi laboratuvarında 70,00 m²’lik alandan alınan numunelerde epoksi kaplama kalındığının 2,76 m² olarak raporlanmış olmasına rağmen bilirkişilerce bu kalınlığın 1,79 mm olarak gösterildiğini, bu durumun bilirkişinin epoksi kaplamasının epoksi astar + epoksi self levelling sisteminden oluştuğu bilgisinden dahi uzak olduğunu, adli yargı bilirkişi listesinde böyle bir uzmanlık dalının bulunmaması halinde mahkemece hakikate ulaşmak için dosyada bilirkişilik yapmak üzere inşaat mühendisleri odasından bilirkişilik yapabilecek uzman mühendislerden oluşacak heyetten rapor alınması gerekirken mahkemece bunun da yerine getirilmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkemece yapılan keşif sonucu alınan ilk bilirkişi raporuna davalı tarafın itirazları üzerine tekrar ek rapor ve daha sonradan başka heyet oluşturulmak suretiyle raporlar alındığını, alınan tüm raporlarda sonuç itibariyle davalı tarafından imalatı yapılan epoksi kaplamanın 3 mm kalınlığından eksik olduğunun tespit edildiğini, yine bilirkişi heyeti tarafından triacetin kimyasılana dayanımlı konusunun da tartışılarak tüm teknik açıklamalar ışığında davalının epoksi zemin kaplama işini (sıcaklık, külleme, hızlı priz alma gibi) işlemlerini tam olarak yerine getirmediği ve bu nedenle epoksi kaplamanın gereken sertlikte olmadığı ve direncinin de olması gerekenden az olduğu, karışımın zemine homojen olarak dağıtılmadığı hususlarının da tespit edildiğini, davalı tarafın hukuki dinlenme ve ispat hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının yerinde olmadığını, mahkemece konusunda uzman bilirkişiler ile mahallinde keşif de yapılmak suretiyle yapılan incelemeler, alınan numuneler sonucu düzenlenmiş olan bilimsel verilere dayalı raporlara istinaden karar verildiğini, davalının istinaf itirazlarının yerinde olmadığını ve reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
İddia olunan sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarih ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.

TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
TBK’nun 480. maddesinde; “Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar,taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici,hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”
TBK’nun 481. maddesinde;”Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
Taraflar arasında imzalanmış olan 02.08.2016 tarihli sözleşmenin incelenmesinde; davacının asıl yüklenici, davalının alt yüklenici olduğu, asıl yüklenicinin dava dışı … A.Ş. ile imzaladığı “süreç düzenleme ve iyileştirme projesi sözleşmesi” kapsamında bu sözleşmeye ilişkin şartnameler ve ekindeki dokümanlara bağlı kalınarak işveren … A.Ş.’ye ait fabrikanın zemininin epoksi self levelling zemin kaplama işlerine ait malzemeli ve işçilik dahil olmak üzere imalatı yönünde sözleşme imzalandığı, imzalanan bu sözleşmenin 9.1.1 maddesine göre yapılacak işin ve işin meydana gelmesinde kullanılan veya işin sonucu olarak ortaya çıkacak ürünlerin ve her bir malzeme veya techizatın yeni ve sözleşmede belirlenen şekil ve şartlara tamamen uygun olacağı, ustalık ve malzemenin her türlü eksikliklerden ari olacağının garanti edildiği, kesin kabulden itibaren ise garanti süresinin 24 ay olduğu yönünde düzenleme bulunduğu anlaşılmaktadır.
“….Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler uyarınca gerek açık ayıp, gerekse de gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de, yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için bunu önceden kabul ettiğinden, yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir….” (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 25.10.2022 tarih ve 2021/6077 Esas, 2022/4952 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda; davacı asıl yüklenici, davalı ise alt yüklenicidir.
Davacı asıl yüklenici ile dava dışı işveren … A.Ş. arasında 12.07.2016 tarihli süreç düzenleme ve iyileştirme projesi sözleşmesi imzalanmıştır. Bu ana sözleşme ve ekindeki şartnamaler kapsamında da davacı asıl yüklenici ile davalı alt yüklenici arasında 02.08.2016 tarihli epoksi self levelling zemin kaplama imalatının malzeme ve işçilik dahil olmak üzere yapılması hususunda sözleşme imzalandığı sabittir.
Davalı alt yüklenici tarafından dava dışı işveren … A.Ş.’ye ait fabrikada epoksi self levelling zemin kaplama imalatının yapılarak teslim edildiği, davacı asıl yüklenici tarafından davalı alt yükleniciye sözleşme kapsamında belirlenen ödemenin yapıldığı, taraflar arasında bu hususta bir ihtilaf bulunmadığı görülmektedir.
Ancak, dava dışı işveren tarafından 17.11.2016 tarihinde yapılan geçici kabulde kaplanan epoksinin kalınlığının şartnamenin 1.1 maddesinde belirlenen minimum 3 mm’den daha düşük olduğu ve ayrıca epoksi kaplamanın kullanılan triacetin isimli kimyasala maruz kalması sonucu bozulmalar ortaya çıktığının tespit edilmesi üzerine asıl yüklenici olan davacıya tespit edilen ayıpların giderilmesine dair süre verilerek 08.12.2016 tarihinde ihbarda bulunulduğu, davacı asıl yüklenicinin de davalı alt yükleniciye 12.12.2016 tarihinde ayıp ihbarında bulunarak ayıplarının giderilmesinin istendiği anlaşılmaktadır.
Davalı alt yüklenici ise; imzalanmış olan 02.08.2016 tarihli sözleşme kapsamında sözleşme ve teknik şartnamelerde belirtilen özelliklere uygun olarak epoksi self levelling zemin kaplama imalatının yapıldığını, asıl yüklenici olan davacı tarafından kendisine ayıp ihbarında bulunulmuş ise de; hem asıl yüklenici hem de dava dışı işverenin yapmış olduğu kontroller sonucu düzenlenen tutanaklar ile imalatın teslim edildiğini, imalatın ayıplı olduğuna dair herhangi bir mahkeme aracılığı ile tespit yapılmadığını savunarak davanın reddini talep etmektedir.
Davacı asıl yüklenicinin eldeki davada, TBK’nun 475. maddesindeki seçimlik haklarından “….aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme” seçimlik hakkını kullanmıştır.
Davaya konu epoksi self levelling zemin kaplama imalatının yükleniciden kaynaklanan hatalara karşı 24 ay süreyle garanti altına alındığı anlaşılmaktadır. Dava konusu epoksi self levelling zemin kaplama imalatının tesliminden sonra işveren tarafından 17.11.2016 tarihinde yapılan geçici kabul işlemleri sırasında sözleşmenin eki olan teknik şartnamenin 1.1 maddesi gereğince 3 mm kalınlıktan daha az olduğunun ve ayrıca triacetin kimyasalına dayanıklı olmadığının tespit edilmesi üzerine 08.12.2016 tarihinde davacı asıl yükleniciye bildirimde bulunduğu, asıl yüklenicinin de 12.12.2016 tarihinde davalı alt yükleniciye ayıpların giderilmesine dair ihbarda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Zaten garanti kapsamında bulunan dava konusu epoksi self levelling zemin kaplama imalatında meydana gelen ayıpların açık ayıp veya gizli ayıp kapsamında bulunup bulunmadığına bakılmaksızın garanti süresi içerisinde alt yüklenicinin ücretsiz tamir sorumluluğu bulunmaktadır. Eldeki dava da; epoksi self levelling zemin kaplama imalatına dair teslimden sonra yapılan geçici kabul işlemine ilişkin 17.11.2016 tarihinden itibaren başlayan 24 aylık garanti süresi içerisinde 23.05.2017 tarihinde açılmıştır. Denetime elverişli ve birbirine uygun olduğu anlaşılan her iki bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor içeriğine göre; sözleşmeye konu epoksi self levelling zemin kaplama imalatının ana sözleşmeye ve teknik şartnamelere uygun olarak 3 mm’den az olmayacak şekilde imal edilmediği, bu hususun dosyaya ibraz edilen alt yüklenicinin talebi üzerine 01.12.2016, 09.12.2016 tarihlerinde bağımsız bir laboratuvardan alınan teknik raporlar ile de sabit olduğu, davalı alt yüklenici tarafından yapılan epoksi self levelling zemin kaplama imalatının sıcaklık, kürlenme ve hızlı priz alınması gibi yöntemlerle yapılmamasından dolayı epoksi kaplamanın gereken sertlikte olmadığı, direncinin gerekenden az olduğu, karışımın zemine homojen olarak dağıtılmadığı, bu şekli ile triacetin kimyasalına karşı mukavemetinin de bulunmadığının anlaşıldığı, davacı asıl yüklenicinin ayıpların giderilmesinin davalı alt yükleniciye usulüne uygun bildirmiş olmasına rağmen davalı alt yüklenici tarafından bildirilen ayıpların giderilmediği, bunun üzerine davacı asıl yüklenicinin dava dışı üçüncü bir firma ile sözleşme yaparak mevcut ayıpları giderdiği, bu amaçla dava dışı üçüncü firmaya ödenmiş olan ayıp giderim bedelinin de işin yapıldığı tarih itibariyle piyasa koşullarına uygun olduğu anlaşılmakla, davacı asıl yüklenici tarafından ayıp giderimi yönünde dava dışı firmaya ödenen bedelin davalı alt yükleniciden tahsili yönünde yerel mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken istinaf karar harcı 11.914,32 TL olup, peşin alınan 2.979,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 8.935,32 TL karar harcının ilk derece mahkemesince davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir KAYDINA,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 13.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.