Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1576 E. 2022/1888 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1576
KARAR NO : 2022/1888

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/404
KARAR NO : 2019/1233
DAVA TARİHİ : 29.03.2018
KARAR TARİHİ: 07.11.2019
DAVANIN KONUSU: Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 02.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 02.11.2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.11.2019 tarih ve 2018/404 Esas, 2019/1233 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, davalı şirket hakkında İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2018/2829 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davacı müvekkilinin … İşletmecisi ve sahibi olduğunu, davalı şirketin ise … Rent a car isimli işletmenin sahibi olduğunu, Ankara, İstanbul ve İzmir hava alanlarında araç kiralama hizmeti verdiğini, müvekkili ile davalı şirketin … Rent a car isimli işletmeye ait tabela yapımı konusunda bir görüşme yapıldığını, 05.01.2018 tarihinde tabela özelliklerini ve fiyatlarını içeren elektronik posta gönderdiğini ve davalı yanın olumlu yanıt vererek kabul ettiğini ve taraflar arasında sözleşmenin kurulduğunu, müvekkili tarafından davalı şirkete ait olan İzmir hava limanı iç hatlar kısmında bulunan … Rent a car isimli işletme için ışıklı kompozit tabela ve iç bölme ışıksız kutu raf yapımı konusunda 05.01.2018 tarihli e-posta içeriğine uygun olarak 19.02.2018 tarihli B-304585 seri nolu KDV dahil 5.900,00 TL bedelli fatura tanzim edilerek … Kargo aracılığıyla davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirket için yapılan tabelanın teslim edilmesine rağmen davalı yanca faturadan kaynaklı borca hiçbir ödeme yapılmadığını, davalı şirketçe icra takibine konu ödeme emri tebliğ alındıktan sonra 15.03.2018 tarihinde davacı müvekkiline haricen 944,00 TL ödeme yaptıktan sonra vaki icra takibine konu ve dava konusu edilen alacak kısmına itiraz ederek takibi durduğunu ileri sürerek takip dosyasına yapılan itirazın 4.956,00 TL miktar yönünden iptali ile takibin bu miktar yönünden devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı yasal süresi içerisinde davaya cevap vermemiş olup, davalı vekili yargılama aşamasında beyanında; davacı tarafından Adnan Menderes Hava limanına takılan levhanın kırmızı fileksglass malzemeden yapılması gerekirken anlaşmaya aykırı olarak şeffaf malzeme üzerine kırmızı folyo yapıştırılarak yapılması nedeniyle müvekkili şirketin logosunun rengini vermemesi üzerine müvekkili şirket tarafından bu tabelanın teslim alınmadığını, davacı tarafından yapılan başka bir firmaya yaptırılan levhanın kullanıldığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “taraflar arasında ışıklı kompozit tabela ve iç bölme ışıksız kutu harf yapılması hususunda anlaşıldığı, davacının davalıya anlaşma konusu tabela ve kutu harfi teslim ettiği, taraflar arasında toplam 944,00 TL bedelli tanıtıcı levhaya ilişkin ihtilaf olmadığı, ihtilafın ışıklı kompozit tabelanın sözleşmeye uygun olarak yapılıp yapılmamasından kaynaklandığı, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde kompozit tabelada kullanılan Led aydınlatmanın sözleşmede belirtilen markadan farklı bir marka olması nedeniyle %10 değer kaybının oluştuğu, ışıklı kompozit levhanın fatura tarihi itibariyle bu değer kaybı düşüldükten sonra 4.460,00 TL olabileceği belirlendiğinden davanın kısmen kabulüne, uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanıp likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarının eksik inceleme üzerine tanzim edildiğini, bilirkişi heyetinden alınan ilk raporda davacı tarafından faturalandırılan tabela ve folyo sıvama işinin dava dilekçesi ekinde sunulu ışıklı kompozit tabela işine tanım ve fiyat olarak uyumsuz olduğunun ve kompozit tabela işinin tamamlanarak teslim edildiğine dair dosyada bir belge bulunmadığına dair görüş bildirildiğini, daha sonradan mahkemece yapılan keşif sonucu inşaat mühendisi bilirkişi tarafından alınan raporda da uyuşmazlığın sadece ışıklı panoya ilişkin olup, diğer tanıtıcı levhaya ilişkin 800,00 TL + KDV olmak üzere 944,00 TL yönünden taraflar arasında ihtilaf olmadığının belirlendiğini, keşif mahallinde yapılan inceleme sonucunda da davacı tarafından davalının halen deposunda bulunan ışıklı kompozit levhanın değerinin fatura tarihi itibariyle 4.460,00 TL olabileceği hesaplanarak bu yönde görüş bildirildiğini, davacı tarafından üretilen levhanın bayrak kırmızısı rengini vermediği için kullanılmasının mümkün olamayacağı yönündeki itirazların yerel mahkemece dikkate alınmadan eksik ve hatalı bilirkişi raporuna dayalı hüküm kurulmuş olmasının yerinde olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin ekinde sundukları fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere dava konusu tabelanın müvekkili tarafından imal edilerek çalışır vaziyette davalının iş yerine montajının yapıldığı ve ışıklarının yandığının görüleceğini, tabeladaki “Y” harfi ile “T” harfinin montaj yapıldıktan sonra ve aradan geçen zaman içerisinde neden düşmüş olabileceğinin tespit edilemediğini, davalının daha sonradan hava alanı içerisindeki iş yerini değiştirip daha küçük bir iş yerine geçmesi nedeniyle kendileri tarafından imal edilen tabelanın buraya büyük gelmesi üzerine yeniden ışıklı tabelayı başka bir firmaya yaptırdığını, bu hususun yapılan keşif sırasında tespit edildiğini, davalı şirketin müvekkili tarafından üretilen ışıklı tabelaya ilişkin herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını, aralarında kurulan sözleşme uyarınca icra takibinden sonra iç bölmedeki ışıksız kutu harf bedeli olan 994,00 TL’nin kendilerine ödendiğini, diğer ışıklı tabelaya ilişkin bedelin ödenmediğini, davalının istinaf itirazlarının yerinde olmadığını, reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
TBK’nun 470. maddesinde; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.”
TBK’nun 474/1. maddesinde;” İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.”
TBK’nun 475. maddesinde;” Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.”
TBK’nun 477. maddesinde; “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder.
İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.
Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.
TBK’nun 479. maddesinde;” İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.
Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur.”
TBK’nun 480. maddesinde;”Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar,taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici,hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”
TBK’nun 481. maddesinde;”Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
Yüklenicinin iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imalini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; iş sahibi, açık ayıplarda 6098 sayılı TBK’nın 474, gizli ayıplarda ise 6098 sayılı TBK’nın 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde tanınan hakları kullanabilir. Ayıplı eser, sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır.
Ancak, kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede (TBK m.474); gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir (TBK m. 477). Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir.
Götürü bedelli sözleşmede, yüklenici işi kararlaştırılan götürü bedelle yapmak zorunda olduğundan yüklenicinin hak ettiği imalât bedelinin, fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle yüklenicinin sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği imalâtların eksik ve ayıpları da dikkate alınarak işin tamamına göre fiziki oranının tespit edilip, bulunacak bu oranın götürü iş bedeline uygulanması suretiyle saptanması ve yüklenicinin hakkettiği iş bedelinin bulunması ile iş sahibinin ödediği bedelin iş bedelinden mahsup edilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Davalı iş sahibinin Ankara, İstanbul ve İzmir hava limanlarında araç kiralama şirketine ait işletmesi için tabela yapımı hususunda anlaştıkları sabittir.
Eser sözleşmesi yazılı olarak yapılabileceği gibi sözlü eser sözleşmesi yapılması da mümkündür.
Davacı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında imzalanmış bir eser sözleşmesi bulunmamakla birlikte dava dilekçesinin ekinde sunulan tabela yapımına ilişkin teklif metni doğrultusunda davacı yüklenici ile davalı işveren arasında, davalı işverenin İzmir Hava Limanındaki araç kiralama bürosunda kullanılmak üzere ışıklı kompozit tabela ile iç bölme ışıksız kutu harf yapılması hususunda anlaştıkları, ışıklı kompozit tabelanın 4.200,00 TL + KDV, iç bölme ışıksız kutu harfin 800,00 TL + KDV bedelle yapılmasına ilişkin götürü bedelli sözlü eser sözleşmesi kurulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı yüklenici, kendisinden istenen imalatları yaparak davalı işverene teslim ettiğini ve bu nedenle aralarında kurulan sözleşme uyarınca KDV dahil toplam 5.900,00 TL bedeli hak ettiğini ve bu yönde fatura düzenleyerek davalıya gönderdiğini ancak ödeme yapılmaması üzerine davalı hakkında faturaya dayalı icra takibi yaptığını, ödeme emrinin tebliğinden sonra davalı tarafından 994,00 TL’nin haricen ödendiğini, bu nedenle geriye kalan 4.950,00 TL miktar yönünden davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline karar verilmesini talep etmektedir.
Davalı işveren ise; davacı tarafından imal edilen iç bölme ışıksız kutu harf bedeli olan 994,00 TL’yi davacıya ödediğini ancak davacının imal ettiği ışıklı kompozit tabelanın istekleri doğrultusunda üretilmediğini, ayıplı olduğunu, bu nedenle kullanılmasının mümkün olmadığını savunmaktadır.
Yerel mahkemece dosya üzerinden bilirkişi heyetinden alınan 15.02.2019 tarihli raporun hükme esas alınma imkanı olmadığının tespiti üzerine bu kez mahallinde keşif yapılmış, keşifte yapılan tespit ile bilirkişi tarafından düzenlenen 23.09.2019 tarihli rapor içeriğinde belirtildiği üzere; davacı yüklenici tarafından imal edilen ışıklı kompozit tabelanın davalı işverenin … Rent a Car isimli iş yerine montajının yapıldığı, daha sonradan davalı işverenin daha küçük bir bölüme geçtiği, bu nedenle başka bir firmaya yeniden ışıklı tabela yaptırarak bu yeni iş yerine montajını yaptırdığı, davacı tarafından imal edilen ışıklı tabelanın davalı işverenin başka bir adreste bulunan deposunda bulunduğunun tespit edilmesi üzerine mahkemece bu depoya gidilerek davacının imal ettiği ışıklı tabela üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda dava konusu tabelada “Y” ve “T” harflerinin bulunmadığının tespit edildiği, bu harflerin ne zaman düştüğünün tespitinin mümkün olmadığı, davacı tarafından yapılan montajdan sonra düşmüş ise açık ayıp niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği, taraflar arasında kurulan sözlü eser sözleşmesinin dayanağı olan teklif metnine göre davacı yüklenici tarafından Samsung marka led aydınlatma kullanılmak suretiyle imalatın yapılması gerekirken farklı markada led aydınlatmanın kullanıldığı, bu duruma göre davacı yüklenici tarafından imalatı yapılan ışıklı kompozit levhaya ilişkin led aydınlatma iç kısımda bulunduğundan gizli ayıp niteliğinde olduğunun tespit edildiği, fatura tarihi ve imal tarihi itibariyle ayıplı olan bu husus dikkate alınmak suretiyle ayıbın % 10 oranında olduğu, götürü bedele oranlama yapıldığında davacının hak edeceği bedelin 4.460,00 TL olacağının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre; mahkemece yapılan keşif sonucu davacı yüklenici tarafından imal edilen ışıklı kompozit tabelanın üzerindeki “Y” ve “T” harflerinin ne zaman düştüğünün belli olmadığı, açık ayıp niteliğindeki bu durumun davalı işveren tarafından davacı yükleniciye bildirildiğine dair dosyaya bir delil sunulmadığı, davacı yüklenici tarafından montajı yapılan ışıklı kompozit tabelanın davalı işverenin mevcut yerini değiştirmesi nedeniyle sökülerek davalı işverene ait bir depoya koyulduğu, dava konusu bu tabela üzerinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda taraflar arasında kurulan sözlü eser sözleşmesi kapsamında yapılmış olan imalatta Samsung marka led aydınlatma kullanılması gerekirken başka bir marka kullanıldığının anlaşıldığı ve bu şekilde tespit edilen gizli ayıp ile birlikte taraflar arasındaki götürü bedelli sözleşme kapsamında davacı yüklenici tarafından imal edilen tabelanın gizli ayıbı da dikkate alınmak ve oranlama yapılmak suretiyle davacı yüklenicinin imal tarihi itibariyle hak edeceği imalat bedelinin 4.460,00 TL olduğu tespit edilmekle, yerel mahkemece hükme esas alınan 23.09.2019 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken istinaf karar harcı 304,66 TL olup, peşin alınan toplam 76,17 TL’nin mahsubu ile bakiye 228,49 TL karar harcının ilk derece mahkemesince davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir KAYDINA,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 02.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.