Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/152 E. 2021/391 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/152
KARAR NO : 2021/391
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/603
KARAR NO : 2018/164
KARAR TARİHİ : 05.04.2018
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 05.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.04.2021
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.04.2018 tarih ve 2014/603 Esas, 2018/164 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 20.12.2008 tarihli sözleşme ile “…/… ilçesi …. pafta, … ada, … parseldeki gayrımenkule … akaryakıt istasyonu inşaatının anahtar teslimi yapımı ve 05.04.2009 tarihinde teslim işi”ni KDV dahil 1.266.140,00 TL bedel karşılığında müvekkilinin üstlendiğini, müvekkilinin davalıya 30.11.2008 tarih, 26485 sayılı 1.266.140,00 TL bedelli fatura keşide ettiğini, davalının ilk ödemesini zamanında yapmasına rağmen diğer ödemelerini zamana yaydığını ve ardından müvekkilinin iflas konumuna girmesi üzerine bakiye dava konusu borcu ödemediğini, müvekkilinin 3.450,00 TL; 546,00 TL; 5.095,12 TL; 5.628,30 TL; 1.644,00 TL; 150,00 TL; 1.150,00 TL; 5.600,00 TL; 7.200,00 TL; 4.724,00 TL; 1.225,00 TL; 4.000,00 TL; 2.500,00 ve 7.740,00 TL tutarlı ek (sözleşme dışı) imalatların yapıldığını, sözleşme kapsamında ve sözleşme dışında kalan imalatların toplam bedelinin 1.316.792,00 TL, davalının toplam ödemesinin ise 1.266.130,24 TL, davalının müvekkiline borcunun 50.661,76 TL olduğunu, bu borcu ödemediği için davalı hakkında Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6946 Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalının yetki, zamanaşımı, borca itirazda bulunması üzerine takibin durduğunu, itirazların haksız olduğunu, sözleşmede yetkili mahkemenin Karşıyaka Mahkemeleri olarak kararlaştırıldığını, sözleşmeye bağlı alacaklarda zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu ileri sürerek, sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, taraflar arasında 20.12.2008 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, ancak 05.04.2009 tarihinde işin teslimi gerekirken davacının işi bitiremediğini, … firması ile birlikte tarafların 20.04.2009 tarihinde bir araya gelerek eksik işleri tespit ettiklerini ve bu işlerin bitirilmesi için 23.04.2009 tarihine kadar süre verildiğini, bu süreye rağmen davacı firmanın eksikleri gidermediğini, davacının plan ve projeye göre 5 adet akaryakıt pompası takması gerekirken 3 adedini taktığını, 2 adedini … firmasının verdiğini ve montajını müvekkilinin kendi imkanları ile yaptığını, montaj masrafları dışında davacının pompa bedeli olarak ….’e müvekkili şirket tarafından 50.740,00 TL ödendiğini, yine davacı firma tarafından yapılamayan ve davacı hesabından düşülmek üzere şifahen anlaşılan tadilat ve dekorasyon işlerinin …’ne yaptırıldığını ve 41.482,02 TL bedelin müvekkili şirket tarafından ödendiğini, müvekkili şirketin davacıya 07.01.2009 tarihinde 726.140,00 TL, 09.02.2009 tarihinde 240.000,00 TL ve 17.02.2009 tarihinde 200.000,00 TL havale yoluyla toplam 1.166.140,00 TL ve 30.04.2009 keşide tarihli …. çeki ile 28.260,00 TL olmak üzere banka kanalı ile müvekkili tarafından davacıya 1.194.400,00 TL ödendiğini, buna karşılık toplam tutarı 156.070,17 TL olan masrafların müvekkili tarafından yapıldığını, buna göre davacının müvekkiline 184.330,17 TL borcu bulunduğunu savunarak, davanın reddine ve % 20 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…icra takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 23.827,00 TL bakiye iş bedeli alacağının bulunduğu, fazlaya ilişkin istemin yersiz olduğu, dolayısıyla davalı tarafından icra takibinin 23.827,00 TL’lik bölümüne yönelik itirazın haksız olduğu anlaşıldığından, alacağın likit olmaması ve davacının reddedilen bölüm yönünden kötüniyetli olarak icra takibi yapmaması hususları da dikkate alınara…” şeklindeki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne, davalının Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6946 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibin 23.827,00 TL’lik kısmına yönelik haksız itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve takip tarihinden itibaren T.C. Merkez bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı değişen oranlardaki faiz yürütülerek devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, haklılık durumunun yargılamadan önce belirlenebilmesinin mümkün olmamasına, davacının reddedilen bölüm yönünden icra takibi yapmakta kötüniyetli olmamasına göre; davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin, davalı tarafın kötüniyet tazminatı isteminin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; keşifte kanopinin 471,75 m2 olarak büyüdüğü belirlendiği halde bununla birlikte … firmasının üçüncü şahıs yükleniciye yaptırmayı zorunlu kıldığı kanopi üzerine … kimlik giydirme işlemini yapan … müvekkilinin ödediği ilave bedel 5.600,00 TL’nin talimat bilirkişilerince maddi hata sonucu belirlenmemesi itirazlarının da değerlendirilmediğini, bina içi zemin l. Kat ga-beton duvarın belirlenmemiş olmasının raporda eksiklik olduğunu, hak ediş listesinde “7.2.2” maddesinde gaz beton duvar yapılması (10 cm) 25,70 TL birim fiyatı olarak yazdığını, ancak metrajın yazmadığını, dolayısıyla ilave iş olduğu halde bilirkişinin maddi hatalı olarak hesaba katmadığını, dosyaya sundukları 21.2.2009 tarihli ….. imzalı günlük şantiye raporunun imalatın yapıldığının kanıtı olduğunu, bu birim için taleplerinin 5.628.30 TL olduğunu, mahkemenin bu eksikliği gidermediğini, davalı tarafça aksine şahsen iktisap ettiğine dair belge sunulmadığı için mahallinde aparatların bulunup bulunmadığının talimat icrası bilirkişilerine tespit ettirilmemiş olmadığının eksiklik olduğunu, mahkemece 23.827,00 TL için davanın kabulüne ilişkin kısma ilişkin itirazlarının olmadığını, alacağın likit olmasına rağmen 0,20 kötüniyet tazminatına hükmolunmamış olmasını istinaf ettiklerini, istinaflarının toplam 22.579,05 TL ret olunan kısma ilişkin olduğunu, kök rapordaki bilirkişiler tarafından yapılan imalatlardan dolayı müvekkilinin 50.756,05 TL alacağı olduğunun, bundan 4.350,00 TL eksik imalatın düşülmesi suretiyle 46.406,05 TL bakiye alacağı olduğunun tespit edildiğini, bu tespite itibar etmek yerine maddi hataya dayalı aksine hükmün, red olunmuş olan 22.579,05 TL’lik tutarının istinaf nedenleri olduğunu, tüm bu nedenlerle mahkeme kararının red olunan 22.579,05 TL’lik kısmının kaldırılarak bu kısım için dahi davalıdan tahsiline dair hüküm kurulmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece tüm itirazlarına rağmen davacının ileri sürdüğü her ilave iş kalemi için defalarca bilirkişi rapor alınmasına karar verildiğini, bilirkişilerce mahkemenin ısrarlı kararları üzerine birkaç kez ilave iş bedeli çıkarttığını ve davacının 23.827,00 TL ilave iş yaptığı şeklindeki bilirkişi raporuna itibar ederek bu meblağ üzerinden davanın kabulüne karar verildiğini, bilirkişi raporlarına karşı sundukları haklı itirazların dikkate alınmadığını, davacının kendi beyan ve kabulleri ile davacı şirketin iflas ettiğinin sabit olduğunu, bu nedenle de işi tamamlayamadığının dosyada mevcut ve bilirkişi raporlarına da yansıyan “Geçici Kabul Tutanağı” ile sabit olduğunu, müvekkili şirketin ise davacının dosyaya sundukları faturalardan anlaşılacağı üzere davacı yüklenicinin yapması gereken birçok işi kendisi yaptığını ve yaptığı masrafların ise hiçbir surette davacı alacağından düşülmediğini, müvekkili şirketin davacının işi tamamlama imkanının kalmadığını bildiği için daha fazla zarara uğramamak ve işletmesini bir an önce faaliyete geçirebilmesi için davacının yapması gereken birçok işi kendisinin yaptığını, buna rağmen davacı tarafın kararlaştırılan sürede işi tamamlayamadığını, sözleşmede her geciken gün için 500,00 TL cezai şart öngörülmesine rağmen davacının iflası nedeniyle halen cezai şarttan doğan alacağın dahi talep etmediklerini, iyiniyetli davranan müvekkili şirket karşısında davacı şirketin iyiniyet kaideleri ile ticari ahlak kurallarına aykırı bir şekilde hareket ederek ilave iş yaptığından bahsetmesinin kabul edilir bir durum olmadığını, dosyadaki belgelerden anlaşılacağı üzere kararlaştırılan sürede kendi sorumluluğunda yapması gereken işleri yapamayan davacının fazladan iş yaptığı iddiasının hayatın olağan akışına da uygun olmadığını, taraflar arasında imzalanan inşaat sözleşmesinin İşin Kapsamı başlıklı 3.1 maddesinde işin anahtar teslimi (götürü) olarak yüklenici tarafından üstlenilen bir iş olduğu, sözleşme kapsamı dışında hiçbir işin yüklenici tarafından yapılmayacağının kararlaştırıldığının belli olduğunu, davacının sözleşme hükmüne rağmen sözleşme dışı iş yaptığından bahisle alacak talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırı olduğunu, mahkemenin gerekçesine dahi aktarmaması ve görmezlikten gelmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın davanın başında sözleşme dışı iş yaptığı iddiasına dayanmadığını, iki adet dispanser bedelinin müvekkili tarafından temin edildiğinin ortaya çıkması karşısında iddiasını genişleterek sözleşme dışı iş yaptığını ileri sürdüğünü, ancak yasal düzenlemeler karşısında davacının sözleşme dışı iş bedeli adı altında hiçbir talep hakkının olmadığını, davacının ileri sürdüğü ve sözleşme dışı iş olarak nitelediği işlerin kanopinin büyük yapılması, saha betonunun geniş tutulması, çimlendirme, su akıntısı ızgarası, fazla klima takılması vs. gibi işler olduğunu, anılan hiçbir işin fazladan yapılmadığını, ancak yapılmış olsa bile anılan işler hiçbir surette müvekkilinin istek ve rızası ile yapılmış olmadığı gibi BK’nın 365. maddesinin 2. fıkrasında yer alan evvelce tahmin edilmeyen, tahmin edilip de esas işin yapılmasına mani olan işlerden olmadığının açıkça ortada olduğunu, davacının yargılama aşamasında vekaletsiz iş görme kuralları gereği sözleşme dışı iş bedelini talep hakkı olduğunu ileri sürmüşse de bu iddiasının istisna akdi kapsamı ve yasa hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, sözleşme dışı işin yapılmaması halinde sözleşmenin ifasının mümkün olmaması halinde sözleşme dışı iş bedelinin talep edilebileceği hükmü karşısında davacının ilave iş talebinin yasal olmadığını, davacının iddialarının aksine davada vekaletsiz iş görme ile hiçbir ilgisi ve alakası bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının baştan beri TMK’nın 2. ve HMK’nın 29. maddelerine aykırı olarak ısdavrandığını, oysa müvekkilinin davalının defterinde görünmeyen ödemeleri de davalının ödediğini kabul ettiğini ve müvekkilinin samimi olduğunu, müvekkilinin sözleşmeye dahil işi ve davalının sonradan talebine göre sözleşme dışı işleri zamanında davalıya teslim ettiğini, davalının …’den aldığı promosyonun sebebiyle ….’nin keşide ettiği faturanın KDV’sinden mahsup etmek üzere müvekkilinden peşin olarak fatura talep ettiğini ve bu faturanın içinde müvekkilinin eksik bıraktığı iki adet dispenser 21.500,00/2 x 1.18=50.740,00 TL’nin de faturaya dahil olup, davalının bunun 43.000,00/100 x 18=7.740,00 TL’si için müvekkiline iade faturası keşide etmemiş olduğu halde istinafında 7.740,00 TL daha talep etmesinin TMK’nın 2., HMK’nın 29. maddeleri ve KDV ilkeleri ile bağdaşmaz ve sebepsiz zenginleşme olduğunu, SMMM …’in bu hususu açıklayarak kalemin sadece 43.000,00 TL olarak hesaba katılması gerektiğini son raporunda belirttiğini, davalının maddi gerçeğe aykırı istinafının reddine karar verilmesini, istinaf taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın 20.11.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile 50.756,05 TL davacı alacağının olduğunun tespit edildiğinin ileri sürüldüğünü, bu raporun doğru olmadığını, davacının sorumluluğunda bulunan 50.740,00 TL değerindeki 2 adet akaryakıt pompasının takılmaması ve müvekkili şirketin bu pompaları ….’den temin edip faturasını ödediği bilirkişiler tarafından gözden kaçırıldığından kaynaklandığını, sundukları faturanın savunmalarını doğruladığını, 2 adet akaryakıt pompasının müvekkili şirket tarafından takılması konusunun davacı tarafça da inkar edilmediğinin ortaya çıktığını, hal böyle olunca zaten anılan bilirkişi raporu ile tespit edildiği iddia edilen alacak kaleminin müvekkili tarafından karşılanması ile başkaca alacak iddialarının olmadığını ortaya çıkardığını ve davacı tarafın muvafakatleri olmamasına rağmen iddia ve savunmalarını genişleterek başkaca ilave işlerden söz edip alacak iddiasında bulunduğunu, karşı tarafın ilk bilirkişi raporu ile 50.756,05 TL alacağı olduğu iddiasının tamamen çürüdüğünü, aynı bilirkişi raporu ile 4.350,00 TL eksik imalat olduğunun tespit edilmesiyle müvekkili şirketin borcunun olmadığını, hatta alacağının olduğunun ortayı çıktığını, davacı tarafın bilirkişiler …, …. ve …. tarafından dosya üzerinde hazırlanan raporu ile davacının kabul edilebilir alacağının 39.508,00 TL olduğunun tespit edildiğini ileri sürmüşse de anılan raporda böyle bir tespitin olmadığını, iki müvekkil tarafından temin edilen iki adet pompa bedelinin 50.740,00 TL’lik faturaya rağmen 43.000,00 TL yazmalarının raporun ne kadar yanlışlarla dolu olduğunun açık kanıtı olduğunu, davacının iddia ettiği sözleşme dışı iş olarak nitelendirdiği iş kalemleri mahkemece tekrar bilirkişiye tevdi edilip inceletildiğini ve hiçbirisinin sözleşme dışı olmamasına rağmen zorlama ile sözleşme dışı iş olarak rapora aktarıldığını, buna rağmen halen aynı konuda daha fazla talepte bulunulmasının hiçbir haklı gerekçesinin kalmadığını, tüm dosya kapsamına ve sundukları delil ve dilekçelerde açıkladıkları üzere sözleşme dışı herhangi bir iş yapmadığını, mali durumunun bozulması üzerine işi tamamlayamadığını, müvekkilinin ise bir an önce işletmeyi açabilmek için davacının sorumluluğundaki oldukça yüksek meblağlara ulaşan birçok işi kendisinin yaptığın, sözleşmede kararlaştırılan sürede edimini yerine getiremeyen davacı ile …. firması ve müvekkili bir araya gelerek geçici teslim tutanağı yapıldığını, bu hususun bilirkişi raporlarına da yansıdığını, ek süreye rağmen davacının bir çivi dahi çakmadığını, müvekkilinin eksik işlerini kendisinin tamamladığını, müvekkili yüklenici davacının işi bitirememesi nedeniyle birçok eksiği kendisinin tamamladığını ve yapılan işin faturalarını da dosyaya sunduklarını, buna rağmen davacının sözleşme dışı iş yaptığını ileri sürmesine rağmen ilave işlerle ilgili hiçbir fatura ve belge sunamadığını, taraflar arasında imzalanan inşaat sözleşmesinin İşin Kapsamı başlıklı 3.1 maddesinde işin anahtar teslimi (götürü) olarak yüklenici tarafından üstlenilen bir iş olduğu, sözleşme kapsamı dışında hiçbir işin yüklenici tarafından yapılmayacağının kararlaştırıldığının belli olduğunu, davacının sözleşme hükmüne rağmen sözleşme dışı iş yaptığından bahisle alacak talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırı olduğunu, mahkemenin gerekçesine dahi aktarmaması ve görmezlikten gelmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın davanın başında sözleşme dışı iş yaptığı iddiasına dayanmadığını, iki adet dispanser bedelinin müvekkili tarafından temin edildiğinin ortaya çıkması karşısında iddiasını genişleterek sözleşme dışı iş yaptığını ileri sürdüğünü, ancak yasal düzenlemeler karşısında davacının sözleşme dışı iş bedeli adı altında hiçbir talep hakkının olmadığını, davacının ileri sürdüğü ve sözleşme dışı iş olarak nitelediği işlerin kanopinin büyük yapılması, saha betonunun geniş tutulması, çimlendirme, su akıntısı ızgarası, fazla klima takılması vs. gibi işler olduğunu, anılan hiçbir işin fazladan yapılmadığını, ancak yapılmış olsa bile anılan işler hiçbir surette müvekkilinin istek ve rızası ile yapılmış olmadığı gibi BK’nın 365. maddesinin 2. fıkrasında yer alan evvelce tahmin edilmeyen, tahmin edilip de esas işin yapılmasına mani olan işlerden olmadığının açıkça ortada olduğunu, davacının yargılama aşamasında vekaletsiz iş görme kuralları gereği sözleşme dışı iş bedelini talep hakkı olduğunu ileri sürmüşse de bu iddiasının istisna akdi kapsamı ve yasa hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, sözleşme dışı işin yapılmaması halinde sözleşmenin ifasının mümkün olmaması halinde sözleşme dışı iş bedelinin talep edilebileceği hükmü karşısında davacının ilave iş talebinin yasal olmadığını, davacının iddialarının aksine davada vekaletsiz iş görme ile hiçbir ilgisi ve alakası bulunmadığını belirterek davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, yapmış oldukları istinaf başvurularının kabulüne karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemi ile yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içerir bir iş görme akdidir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise, teslim edilen eserin bedelini ödemektir.
Taraflar arasında 20.12.2008 tarihinde, … İli, … İlçesi, … mahallesi, …. ada …. parsel numaralı taşınmazda, …. Akaryakıt İstasyonunun anahtar teslim inşaatının yapılması konusunda eser sözleşmesi düzenlenmiş olup, sözleşmenin 2.maddesi ile inşaatın, ekli vaziyet planı ve projelere, ekli keşiflere ve … inşaat standartlarına uygun olarak yapılacağı belirtilmiş, maddenin devamında ayrıntılarına yer verilmiş, 4. maddede işin başlangıç tarihinin 05.01.2009 ve işin teslim tarihinin 05.04.2009 olduğu, 6. maddede, iş bedelinin KDV dahil 1.266.140,00 TL olduğu ve ödemelerin 05.01.2099 tarihinde 729.640,00 TL ve 30.01.2009 tarihinde 540.000,00 TL yapılacağı düzenlenmiştir.
Nitekim taraflar arasında bu konularda bir uyuşmazlık bulunmamakta olup davacı vekili dilekçesinde ve dilekçesi ekinde sunduğu cari hesap özeti ile davalı iş sahibinin iş bedeli karşılığı 1.266.140,00 TL bedeli ödediğini ancak verilen 100.000,00 TL çekin davalıya iade edilmesi nedeniyle çek karşılığı, 7.466,24 TL, 13.524,79 TL ve 28.260,00 TL olmak üzere toplam 49.251,03 TL ödendiğini kalan 50.748,97 TL ile iki adet 7,08 TL tutarında alacak ile birlikte ödenmeyen borç miktarının 50.756,05 TL olduğunu belirtmiş, 26.09.2013 tarihli dilekçesi ile bakiye alacağa ilişkin yaptığı açıklamada da iade edilen çek karşılığı davalının 13.524,00 TL 7.466,24 TL, 28.260,00 TL ve 50.740,00 TL ödeme ile davalının toplam ödemesinin 1.266.130,24 TL olduğunu, bakiye borcun 50.661,76 TL olup bununda sözleşmede bulunmayan veya sözleşmede bulunmakla beraber artan veya değişen imalat farkından kaynaklanan bedel olduğunu, bu nedenle doğan alacağın tahsili için yapılan icra takibine davalı yanın itiraz ettiğini belirterek eldeki davayı açmıştır.
Davalı ise gönderilen havale ve çek karşılığı ödenen bedel ile birlikte toplam 1.194.000,00 TL ödemesinin bulunduğunu, davacının yükümünde olduğu halde 5 yerine 3 adet yapmış olması nedeniyle kalan iki adet pompa bedelinin … tarafından sağlanmış olması nedeniyle bedelinin taraflarınca ödendiğini, yine yapılması iş kapsamında olduğu halde davacı tarafında eksik bırakılan ve sözlü olarak anlaştıkları dekorasyon ve tadilat işlerinin taraflarınca yapılması nedeniyle toplam 156.070,17 TL ödediklerini, toplam ödenen bedelin 1.350.740,17 TL olduğunu belirterek davacı şirketin alacaklı olmadığı gibi müvekkili şirkete borçlu olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile takibin 23.827,00 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Hüküm yukarıda belirtilen nedenlerle davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Yanlar arasında sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan ve zaman bakımından uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 355. ve devamı maddelerinde düzenlenen “eser” sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, işin götürü bedel olarak üstlenildiği anlaşılmaktadır. Götürü bedelli işlerde hak edilen bedel ya da fazla ödeme olup olmadığı konusunda ihtilâf ortaya çıkması halinde gerçekleştirilen sözleşme kapsamındaki işin, sözleşme ile üstlenilen işin tamamına göre fiziki oranı bulunarak bu oranın götürü bedele uygulanması ile hak edilen bedel tespit edilmeli, ilave işler yönünden ise yapılan işin iş sahibinin yararına olması kaydıyla mülga 818 sayılı BK’nın 413. maddesi uyarınca işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayici ile hesaplanması gerekir.
Dosyaya sunulan 09.09.2014 tarihli mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmış ise de, davalı defterlerinin usulünce tutulmadığı, davacıya gönderilen iş bedelinin dayanağı kaydın bulunmadığı, davacı defter kayıtlarına göre ise davalıdan 50.756,05 TL alacaklı bulunduğu belirtilmiştir.
15.09.2014 tarihli ve inşaat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; keşif tarihi itibarıyla tüm imalatların yapılmış olduğu, 20.04.2009 tarihli geçici kabul tutanağına göre 15 adet imalatta eksiklik tespit edildiği, bunların verilen süreye uygun olarak tamamlanarak 23.04.2009 tarihinde … yetkilisi eşliğinde firmaya teslim edildiği, yapı kullanım izin belgesinin 30.04.2009 tarihinde alındığı, davacı şirketin edimlerini sözleşme ve eklerine uygun olarak yerine getirdiği belirtilmiştir.
19.09.2014 havale tarihli makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; taraflar arasındaki sözleşmenin eki metraj listesine göre yakıt tankları ve dispenserlerin (pompaların) davacı yükümlülüğünde olmadığı, davacının tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği, davalı vekili tarafından sunulan 50.740,00 TL tutarlı faturanın dava ile ilişkili olmadığı belirtilmiştir.
19.09.2014 havale tarihli hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; diğer bilirkişilerin raporlarında yaptıkları değerlendirmelere atıfta bulunarak ticari defterlerin delil olma niteliğine göre davacının 50.760,05 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen raporları düzenleyen bilirkişilerin müşterek olarak sundukları 20.11.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda; geçici kabul tutanağında belirtilen eksik işlerin giderim bedelinin 4.350,00 TL, sözleşme dışı yapılan iş bedelinin 43.849,42 TL olup toplam alacak miktarından eksik iş bedelinin mahsubu sonucu alacak miktarı 90.255.47 TL olarak belirlenmiş, iki adet pompa bedelinin davalı tarafından ödendiğinin kabulü halinde bu bedelin mahsubu gerektiği belirtilmiştir.
Yeni bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 12.05.2016 tarihli raporda ise; iki adet dispenser (50.740,00 TL) dışında, geçici kabul tutanağındaki eksikliklerin davacı yüklenici tarafından giderilmekle işin tamamlandığı, dosya üzerinden rapor düzenledikleri için daha önce yapılan tespitler kapsamında 16.949,00 TL sözleşme dışı imalat bedeli belirlenmiş, davalının sunduğu faturaların 20.04.2009 tarihinden önceye ait olması nedeniyle geçici kabul eksiklerine ilişkin olduğunun kabul edilemeyeceği belirtilmiş, mahkemenin takdirinde olmak heyet içinde yer alan mali bilirkişi ise sözleşme dışı iş bedeli 43.849,42 TL olmakla toplam miktarın 1.309.989,42 TL olduğu, yapılan ödemeler ve eksik işler bedelinin mahsubu ile kalan miktarın 39.508,39 TL olduğu saptanmıştır.
Bilirkişi kurulunun 26.07.2016 tarihli ek raporunda itirazları değerlendirilerek, sözleşme dışı imalat tutarının 16.949,00 olduğunun kabulü halinde, davacının toplam alacağının 1.283.089,00 TL davalı tarafından ödenen bedel 1.215.391,03 Tl ve pompa bedeli 43.000,00 TL ile eksek iş bedeli 4.350,00 TL’nin mahsubu ile davacı alacağının 20.347,97 TL olduğu belirtilmiştir.
12.01.2017 tarihinde inşaat mühendisi ve makine mühendisi bilirkişi tarafından mahkemenin talimatı doğrultusunda mahallinde keşif yapılmak suretiyle düzenlenen ek raporda; tarafların itirazları ve sözleşme dışı işlerin tespiti yönünden ölçümleme de yapılarak bedelinin 18.645,18 TL olmakla sonuç olarak davacı alacağının KDV dahil 14.267,90 TL olduğu belirtilmiştir.
Aynı bilirkişiler 12.05.2017 havale tarihli ek raporlarında; ilave iş bedelin 21.595,18 TL olduğunu, davacı alacağının ise 17.217,90 TL olacağının belirtmişlerdir.
Aynı heyete eklenen elektrik mühendisi bilirkişi de dahil olmak üzere düzenlenen 07.09.2017 tarihli ek raporda; ilave iş bedeli 20.040,53 TL olarak belirlenmiş, 2 adet pompa bedelinin 50.740,00 TL veya, 43.000,00 TL kabul edilmesine göre davacının bakiye alacağının 23.403,53 TL yada 15.663,25 TL olacağı belirtilmiştir.
Aynı heyet tarafından düzenlenen 03.01.2018 tarihli ek raporda; ilave iş bedeli 25.840,82 TL olarak saptanmış, yine kademeli değerledirmeye göre alacak miktarı 29.203,54 TL veya 21.463,54 TL olarak belirlenmiştir.
Mahkemece toplam 11 adet bilirkişi rapor ve ek raporu alınmış, yapılan yargılama sonucunda bu raporlarından hangisine değer verilerek hükme esas alındığı belirtilmeksizin davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde belirttiği rakamlar gözetilerek (taleple bağlılık) gerekçeye yansıtılan hesaplama kapsamında davacının 16.078.00 TL ilave iş bedeli ile birlikte 1.282.218,00 alacağı bulunduğu, davalı iş sahibinin toplam ödemesinin 1.215.391,00 TL olup 43.000,00 TL pompa bedelinin mahsubu ile kalan 23.827,00 TL üzerinden takibin devamına karar verilmiştir.
Ancak, götürü bedel sözleşmelerde iş bedelinin belirlenmesinde eksik ve kusurlar gözetilerek fiziki oran yöntemi uygulanmalı ve hak edilen iş bedeli bulunmalıdır. Davacı taraf ayrıca sözleşme dışı iş yapıldığını da iddia etmiştir. Sözleşme dışı işlerin hesaplanmasında ise, BK’nın 413. maddesi uyarınca yapılan işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayici ile hesaplanması gerekir. Sözleşme kapsamında hak edilen iş bedeli ile sözleşme dışı hak edilen iş bedeli bulunup toplam bedelden ödemelerin mahsubundan sonra yüklenicinin ve alacağı olup olmadığı saptanmalıdır. Öte yandan eksik ve ayıplı iş bedeli belirlenmiş ise de eksik işlerin neler olduğu, ayıplı işlerin gizli veya açık ayıp olup olmadığı hususu bilirkişi raporunda değerlendirilmediği gibi, mahkemece de ayıpların niteliğine göre süresinde yapılan ayıp ihbarı bulunup bulunmadığı değerlendirilmesizin ve götürü usul yöntemine uygun olmayan hesaplama sonucu varılan sonuç doğru olmamıştır.
Belirtilen nedenle mahkemece sözleşemeye konu işin yapıldığı yerde keşif yaparak rapor düzenleyen bilirkişi heyetinden yukarıda belirtilen hususları kapsayan ek rapor alınarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması dairemizce yerinde görülmemiş, tarafların sair itirazları nedenleri incelenmeksizin kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.04.2018 tarih ve 2014/603 Esas, 2018/164 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran davalı vekili tarafından yatırılan 406,00 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran davalıya iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-İstinaf yoluna başvuran davacı vekili tarafından yatırılan 407,50 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran davacıya iadesine,
7-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
8-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 05.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.