Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1512 E. 2022/1597 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1512
KARAR NO : 2022/1597

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/202
KARAR NO : 2019/1092
DAVA TARİHİ : 14.02.2018
KARAR TARİHİ : 08.10.2019
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 30.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.10.2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.10.2019 tarih ve 2018/202 Esas, 2019/1092 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili şirketin …’nın doğrudan temin kapsamında Trapez Galvaniz 0,7 x 1000 x 6000 mm Kalınlık:0.7 mm Genişlik:1000 mm Uzunluk :6000 mm 6 hadveli şeklinde 8.000 kg trapez saçın temini için davalı firma yetkilisi ile irtibata geçtiğini, 11.12.2017 tarihinde ürün fiyat teklifinde bulunulduğunu, aynı gün davalının 0.70 mm 1000 mm Galvaniz rulo şeklindeki açıklaması ile sipariş geçildiğini ve davalı şirkete toplam 27.376,00 TL ödeme yapıldığını, malların nakliyesinin ve askeri birliğe tesliminin davalı tarafça üstlenildiğini, askeri birlik tarafından 14.12.2017 tarihli komisyon kararına göre malzemenin istenildiği gibi 6 hadveli değil 5 hadveli olduğundan malın kabul edilmediğini, kendilerine iade edildiğini, davalı tarafla bu durum görüşüldüğünde fiyat farkı ödenmesi halinde 6 hadveli ürünlerin teslim edileceğinin bildirildiğini, müvekkilinin 18.12.2017 tarihinde davalıya 2.125,00 TL ek ödeme yaptığını, önceki ürünün teslimi için davalıya 21.12.2017 tarihinde götürüldüğünde malın ıslandığı için teslim alınamayacağının bildirildiğini, oysa ki malların kendilerinin hiçbir haberi olmadan, davalı tarafça nakliye aracı ile askeri birliğe teslim edildiğini, üstü açık araç ve malların altında boru olması nedeni ile yolda hasar gördüğünü, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, istenilen ürün özelliklerinin davalı tarafa bildirildiğini, davalının de fiyat teklifinde bulunurken bilgi sahibi olduğu gibi, sipariş formunda da ürün özelliklerinin belirtilmiş olduğunu, yeni malın askeriyeye teslim edilmemesi nedeniyle 25.12.2017 tarihli ihtarname ile davalıya durumun ihtar ve ihbar edildiğini ve toplam 29.501,00 TL’nin iadesinin talep edildiğini, askeri birliğe istenilen ürünün teslim edilmemesinde davalının kusurlu olduğunu, buna rağmen siparişe uygun olmayan malın davalı tarafça askeri birliğe teslim edildiğini, ürünlerin hasar görmesi ve ıslanmasında müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını ileri sürerek, talep olunan niteliklere aykırı olarak davalının ürettiği 5 hadveli 85 cm kapatan 8.000 kg trapez sacın davalıya iadesine (malların muhafazası ve nakliyesi için söz konusu giderleri talep hakkı saklı kalmak kaydı ile), davalıya ödenen toplam 29.501,00 TL ile kazanç kaybı olan 3.512,12 TL toplamı olan 33.022,12 TL’nin 25.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, müvekkilinin 11.12.2017 tarihinde teklif formunda yazılı ürünü ayıpsız ve hasarsız olarak davacıya teslim ettiğini, aradan bir süre geçtikten sonra davacının ürünlerin 6 yerine 5 hadveli olması nedeniyle hadvesinin uymadığını belirterek, ürünün 6 hadveli olarak yenilenmesini istediğini, müvekkilinin kusuru olmamasına rağmen hadve farkı sebebi ile doğacak fiyat farkının ödenmesi şartı ile yeniden üretim yapıldığını, davacının daha önce teslim edilen ürünlerin ayıptan ari ve hasarsız olarak kendilerine teslim edilmediği için müvekkilinin de yeni ürünü davacıya teslim edemediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…davacı şirketin …nın doğrudan temin kapsamında Trapez Galvaniz 0,7 x 1000 x 6000 mm Kalınlık:0.7 mm Genişlik:1000 mm Uzunluk :6000 mm 6 hadveli şeklinde 8.000 Kg trapez saçın temini için davalı firma yetkilisi ile irtibata geçtiği,davacı 11.12.2017 tarihinde ürün fiyat teklifinde bulunulduğunu, aynı gün davalının 0.70 mm 1000 mm Galvaniz rulo şeklindeki açıklaması ile sipariş geçildiği ve davalı şirkete toplam 27.376,00 TL ödeme yapıldığı, malların nakliyesinin ve askeri birliğe tesliminin davalı tarafça yapıldığı, askeri birlik tarafından 14.12.2017 tarihli komisyon kararına göre malzemenin istenildiği gibi 6 hadveli değil 5 hadveli olduğundan malın kabul edilmediği ve davacıya iade edildiği, davacının 6 hadveli ürün için davalıya fiyat farkı ödeyerek yeniden ürün talep ettiği, davalının eski ürünün iade edilmesi şartı ile yeni ürünü imal ettiği, ancak davacının davalıya iade ettiği ürünün ıslak ve oksitlenmiş olması nedeni ile davalının ilk üretilen malı iade almadığı ve yeni ürünü de bu nedenle teslim edemediği anlaşılmış olmakla, Mahkememizin değerlendirmesine göre; olayın bu duruma gelmesinde 3 noktada davacının kusurlu bulunduğu görülmüştür. İlk nokta, davacının malın davalıya teklif formu sunulurken doğru şekilde sunulduğu yani Askeri Birliğin istediği nitelikteki malın fiyatının davalıdan sorulduğu, ancak davalının davacıya gönderdiği teklif mektubunda bu özelliklerden 6 hadveli olacağına yönelik ibare bulunmadığı, bu hususun iş sahibi davacı tarafça teyit ve kontrolünün yapılmadığı, gözden kaçırıldığı, davalının belirttiği teklif formunda belirtilen fiyatın 5 hadveli olana ait olduğu, davacının tedarikçi şirket olarak fiyat ve nitelik ile ilgili konuda üzerine düşen denetimi yapmadığı, ikinci nokta olarak; davacının Askeri birliğe malı teslim edecek olan tedarikçi firma olduğundan asıl olarak, malın tesliminde malın niteliği ve hasarsız olarak tesliminde de üzerine düşen denetim görevini yerine getirmediği, malın davalı tarafça Askeri Birliğe tesliminin yapıldığı, Askeri Birliğin Muhtıra kararına göre malın asıl teslim alınmamasının sebebinin hasarlı olduğundan değil, 5 hadveli olmasından kaynaklandığı, üçüncü nokta ise, malın Askeri Birlik tarafından geri davacıya iade edilmesinden sonra, davacının yeniden 6 hadveli mal için siparişte bulunduğu, ancak davalının 5 hadveli ürünün kendisine iade edilmesi ve ek fiyat farkı karşılığında ürünün teslim edileceğinin bildirildiği, davacının da bunu kabul ettiği ve fiyat farkının ödediği, bu duruma göre davacının davalıya 5 hadveli malı da hasarsız olarak iade etmesi gerekeceği, ancak davacının 5 hadveli malı iade etmeden önce mal davacı yedinde iken ıslak bırakıldığından oksitlendiği, davacının bu konuda üzerine düşeni yerine getirmediği, zira davalının malı ayıplı olarak geri almak istemediği, bu nedenle davalının yeni üretilen malı teslim etmediği anlaşılmış olmakla, davacının yukarıda belirtilen noktalarda ihmalinin bulunduğu, ilk üretilen 5 hadveli ve oksitlenen mal ile ilgili davalıya iade talebinin yerinde olmadığı, ancak ikinci üretilen ve teslim almadığı 6 hadveli mal için ödediği fiyat farkı bedeli olan 2.125,00.-TL yi geri isteyebileceği sonuç ve kanaatine varılmış olup aşağıdaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir…” şeklindeki gerekçe ile davanın kısmen kabulü ile, davacının 5 hadveli 85 cm kapatan 8000 kg galvaniz trapez sacın davalıya iadesine ilişkin talebinin reddine, davacının davalıya ödediği 2.125,00 TL fiyat farkı bedelinin 30.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece yapılan değerlendirmenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili tarafından delil olarak dosyaya sunulan belgeler ile de sabit olduğu üzere, 11.12.2017 tarihli fiyat teklif talebinde ve davalının verdiği 11.12.2017 tarihli teklif formunda ürün özelliklerinin yazılı olduğunu, 5 hadveli istenildiğine ve 5 harveli üretim yapılacağına ilişkin bir ibare bulunmadığını, işin uzmanı davalı olduğundan üretilen malın 5 hadveli olduğu konusunda müvekkilini bilgilendirme yükümlülüğü bulunduğunu, davacının kusurundan bahsedilemeyeceğini, davalının üretimini üstlendiği ürünü müvekkiline teslim etmeden doğrudan …’daki askeri birliğe teslim ettiğini, 14.12.2017 tarihli fatura ile de bu durumun sabit olduğunu, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, mahkemeden 5 hadveli ürünün ne durumda olduğunun tespiti açısından keşif ve bilirkişi incelemesi istenildiğini, mahkemece keşif yapılmaksızın karar verildiğini, hatalı malın askeri birlik tarafından kabul edilmemesi üzerine 6 hadveli malın teslimi için derhal görüşüldüğünü, davalının istemi üzerine hatalı malın davalıya götürüldüğünü. Ancak ıslak olduğu gerekçesi ile teslim alınmadığını ve hatasız malın da teslim edilmediğini, oksitlenme olayının belli bir zaman geçmesine bağlı bir kimyasal sonuç olduğunu, kısa zamanda oksitlenmesinin fiziken mümkün olmadığını, mahkemenin bu hususları keşif yaparak değerlendirmesi gerektiğini, eksik inceleme ile verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça ürünler teslim alındıktan sonra herhangi bir itirazda bulunulmadığını, aradan dört gün geçtikten sonra davacı şirketin yetkilisi tarafından teklife uygun ve özel olarak üretilmiş hadvelerin saç genişliğinin yanlış olduğunun iddia edildiğini, teklif formunda yer alan ölçüden farklı bir ölçüde hadve üretilmesinin talep edildiğini, müvekkili şirketin üretilen ölçülerde hiçbir kusuru olmamasına rağmen aradaki sac fiyatı farkının ödenmesi şartı ile tekrar üretim yapılması ve önce teslim edilen ürünlerin geri alınması konusunda davacı şirket ile anlaşma sağlandığını, ancak daha önce teslim edilen ürünlerin iadesi sırasında, ürünlerin yağmur sebebi ile sırılsıklam olduğu ve galvaniz kaplamanın zarar gördüğünün tespit edildiğini, bu hususun dosyaya sunulan deliller ile tespit edildiğini, müvekkili şirketin de anlaşma gereği iadesi gerçekleşen ürünleri teslim almadığını, yeniden üretilen ürünleri de teslim edemediğini, galvaniz kaplamalı bir saçın ıslanması ve beyaz pas oluşumu sonunda kaplaması zarar gördüğünü ve ürünün kullanılamaz bir hale geldiğini, b sebeple de ıslak ürünün iadesinin söz konusu olamayacağını, müvekkili şirket tarafından üretilen ürünlerin davacıya hasarsız ve eksiksiz bir şekilde teslim edildiğini, taraflar arasındaki tek uyuşmazlığın ürünlerin hadvesinin ne yönde olacağı yönününde olduğunu, davacının bu süreç içerisinde de ürünlerin hasarlı veya ıslak olduğu yönünde bir itirazda da bulunmadığını, davacının ihmali sebebiyle hasarlı ve kusurlu hale gelen ürünlerin iadesinin gerçekleşmesinin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, mahkemenin vermiş olduğu kararın hakkaniyete uygun olduğunu belirterek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bedelin iadesi ve kazanç kaybından doğan zararın tahsili isteğine ilişkindir.
Davalı vekili, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, edimlerini yerine getirdiğini, iadesi gereken malın ayıplı hale getirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm yukarıda belirtilen nedenlerle davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Taraflar arasında kurulan ilişki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nın 474-478 (818 sayılı BK’nın 359-363) maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, BK 362 son ve TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir.
Somut olaya gelince; davacı iş sahibi ile davalı yüklenici arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık teslim edilen eserin istenilen niteliklere uygun olarak üretilip, teslim yükümlülüğünün de ayıpsız olarak yerine getirilip getirilmediğine ilişkindir.
Davacı, 11.12.2017 tarihli fiyat teklifi talebinde, üretimi istenilen ürünü; “Trapez Galveniz 0.7x1000x6000 MM.” ve özelliklerini de “Kalınlık 0,7 mm, Genişlik 1000 mm, uzunluk 6000 mm, galveniz kaplama trapez, boyasız olacaktır. 27/200 mm, hadve formunda ve 100 cm. Net alan kapatacaktır. 6 hadveli olacaktır. İstenilen miktar (+/- %2) değişim gösterebilir.” miktarı 8.000 Kg olarak belirtilmiştir.
Aynı tarihli olup davalı tarafından gönderilen teklif formunda ise davalı; “0,70 mm 1000galveniz rulo” açıklaması ile KDV dahil 27.376,00 TL fiyat bildirmiş, davacı tarafından 12.12.2017 tarihinde, davalının fiyat teklifi uygun görülerek ve ürün özellikleri açıkça yazılmak suretiyle kapora haricinde kalan bedelin havale edileceği belirtilmiş, bedel de ödenmiştir.
Davalı tarafından üretimi yapılan malzeme davalı tarafça …’daki askeri birliğe 14.12.2017 tarihinde teslim edilmiş, aynı gün yapılan muayene sonucunda düzenlenen 14.12.2017 tarihli “Muayene Muhtırası Ve Komisyon Kararı Muayene Muhtırası” ile, istenilen ürünün 6 hadveli olmasına rağmen teslim edilen ürünün 5 hadveli olduğu, tesliminin kabul edilemeyeceği belirtilmiştir.
Mahkemece bu konuda değerlendirme yapılamamış ise de davalının fiyat farkının karşılanması halinde 6 hadveli ürün teslimini yapmayı taahhüt ettiği, belirlenen fiyat farkının davacı tarafından 18.12.2017 tarihinde yatırıldığı sabit olmakla ayıp ihbarının yapılmadığı savunması da yerinde değildir.
Yukarıda da açıklandığı üzere yüklenicinin bedele hak kazanabilmesi için, sözleşme ile üstlendiği edimi sözleşme, fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapıp iş sahibine teslim etmesi gerekir. Eserdeki ayıbın niteliğine göre iş sahibinin 6098 sayılı TBK’nın 475. Maddesi gereğince, eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkı bulunmakta olup mahkemece bu kapsamda bir değerlendirme yapılması ve HMK’nın 297/II. Maddesi kapsamında kazanç kaybına ilişkin talep hakkında da olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması da dairemizce doğru görülmemiştir.
6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesinde de; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” halinde, HMK’nın 353/(1)-a bendi uyarınca bölge adliye mahkemesinin, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği yönünde düzenleme getirilmiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.10.2019 tarih ve 2018/202 Esas, 2019/1092 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı vekili tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran davacıya iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere 30.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.