Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1430 E. 2022/977 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1430
KARAR NO : 2022/977

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/783
KARAR NO : 2019/766
DAVA TARİHİ : 02.07.2018
KARAR TARİHİ : 27.06.2019
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 26.05.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.05.2022

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.06.2019 tarih 2018/783 E – 2019/766 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili şirketin ticari faaliyetleri sırasında … Şti. ile ortak girişim sureti ile … Belediyesinden bazı ihaleler aldıklarını, ihtiyaç duydukları ticari emtiaları da muhtelif firmalardan temin ettiklerini, bu faaliyet sırasında … İnşaat yetkilisi davalı ile görüşerek bazı imalatların üstlenmesi konusunda anlaştıklarını, bu işlerin karşılığında da ekte sunulan temliknamenin kendisine verildiğini, bu temliknameden de anlaşıldığı gibi … … Başkanlığı tarafından ihale edilen 2014/79349, 2014/80067 ve 2014/80344 numaralı ihalelerden ödenecek olan hakedişlerin 1.000.000,00 TL bedelli kısmının temlik edildiğini, muavin defter kayıtlarından da anlaşıldığı gibi bu bedellerin muhtelif tarihlerde davalıya ödendiğini, ancak davalı tarafından taahhüt edilen edimlerin ve imalatların gerçekleşmediği gibi haksız olarak uhdesinde kalan bedelleri de müvekkiline ödemediğini, müvekkili şirket ile ortak girişimi oluşturan diğer şirket olan … firmasının bu taahhütler ve … firmasının kendi başına yaptığı ticaretinde üstlendiği edimleri yerine getiremeyerek icralık olması ve haciz ve takibata uğraması nedeniyle edimlerindeki işlerin bir kısmını yapamadığını ileri sürerek, tespit edilecek olan alacağın ödeme tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek ticari faizi ve ayrıca ödeme tarihindeki alım gücü ile karar tarihindeki alım gücü dikkate alınarak denkleştirici adalet ilkesi de dikkate alınarak hesaplanacak uygun meblağın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davanın … İnşaat tarafından açıldığını, oysa müvekkiline yapılan temlikin … Şti ve … Şti. iş ortaklığı tarafından yapıldığını, temlik edenler arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğundan davacının tek başına anılan temliknameye dayanarak dava açma hakkının bulunmadığını, temliknamenin iş avansı olarak verilmediğini, muhtelif ticari ilişkilerden kaynaklanan mevcut borç için verildiğini, temlik tarihi itibarıyla davacı ve dava dışı ortağının müvekkiline çok fazla borcu olup borcun bir kısmının dava konusu temlikname ile ödendiğini, bir kısmının da henüz tahsil edemedikleri karşılıksız çek ve senetlerle ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, temlik sözleşmesinin incelenmesinde temlik edenlerin … Şti. ve … Şti. olduğu, lehine temlik olunan kişinin davalı … olduğu, temlik verenlerin adi ortaklık oluşturdukları, temlik bedeli hakkında adi ortaklık hükümlerine göre hareket etmeleri gerektiği ve davanın birlikte açılması gerektiği, ancak davanın sadece … Şirketi tarafından açıldığı, diğer ortak … Şti. davaya katılması veya muvafakatının alınması veya davada kendisini temsil yetkisi vermesi hususunda kesin süre verildiği, ancak davacının ara karar kapsamında taraf teşkilini tamamlamadığı gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … Şti.’nin dava konusunu da kapsayan ve dava yetkisi de veren vekaletnamesinin bulunduğunu, müvekkilinin bu vekaletnameye dayanarak dava açtığını, İzmir 22. Noterliği’nin 13.05.2015 tarih ve 06553 yevmiye numaralı vekaletnamesinin bir örneğinin de dosyaya sunulduğu halde hatalı karar verildiğini, diğer adi ortağın vekaletnamesine sahip olduklarından davanın tek ortak tarafından açılmasının TMK’nın 702. ve TBK’nın 638. maddesinin ihlali anlamına gelmediğini, vekaletnamede açıkça dava yetkisinin … firması tarafından müvekkiline münhasıran verildiğini, kaldı ki davacıya diğer ortakların davaya katılması veya onaylarının alınıp kendisine temsil yetkisini vermelerini sağlamak üzere uygun süre verilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması durumunda uyuşmazlığın esasının incelenmesine geçilebileceğini, bu yönde talepte bulundukları halde davanın husumet nedeni ile reddinin haksız olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; temlik edenler … İnşaat ve … İnşaat iken davanın yalnızca … İnşaat tarafından açılmasının mümkün olmadığını, davanın husumet nedeniyle reddi kararının isabetli olduğunu belirterek davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ortak girişimler birden fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından iş ortaklığı veya konsorsiyum olarak iki türlü oluşturulabilir. İş ortaklığı üyeleri hak ve sorumluluklarıyla işin tümünü birlikte yapmak üzere, konsorsiyum üyeleri ise hak ve sorumluluklarını ayırarak işin kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili kısımlarını yapmak üzere ortaklık yaparlar. Borçlar Kanunu’nun 520. maddesinde tanımlandığı üzere adi ortaklık iki veya daha fazla kişinin ortak bir amacı gerçekleştirmek için güçlerini ve araçlarını birleştirmeye sözleşme uyarınca söz verdikleri bir şahıs birliğidir. Adi ortaklık gerçek kişiler arasında kurulabileceği gibi bir veya daha çok kişi ile ticaret şirketi arasında da kurulabilir.
Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi taraf ehliyeti de bulunmamaktadır. Adi ortaklığın taraf olduğu işlemlerden doğan davaların tüm ortaklar tarafından açılması gerektiği gibi davanın da onlar aleyhine açılması gerekir. Ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davanın, adi ortaklığı oluşturan tüm gerçek ya da tüzel kişiler tarafından açılması veya dava açmayan ortağın sözleşmeden doğan haklarını dava açan ortağa temlik etmesi ya da açılan davaya muvafakatinin sağlanması gerekir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 29.03.2018 tarih, 2016/4464 esas ve 2018/1243 karar sayılı ilamı)
Somut olayda, dava İzmir 22. Noterliği’nin 18.05.2015 tarih ve 06713 yevmiye numaralı temliknamesine dayalı olarak açılmıştır. … Şirketi ve … Şirketi, ortak girişim olarak katıldıkları …-… Belediyesi B.B ve … ve …..AŞ tarafından ihaleye çıkarılan ve uhdelerinde kalan ihaleler nedeniyle düzenledikleri ya da düzenleyecekleri faturalardan dolayı doğmuş ya da doğacak olan hakedişlerinden 1.000.000,00 TL’lik kısmını davalı …’ye temlik etmişlerdir.
Dava, ortaklığı oluşturanlardan … Şirketi tarafından açılmış olup mahkemece aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan … Şirketi’nin davaya muvafakatinin alınması için davacı vekiline yasal sonuçlarının da ihtar edildiği kesin süre verilmiş; ancak verilen kesin süreye rağmen dava dışı şirketin davaya muvafakati sağlanamamıştır. Davacı vekili tarafından dava dışı şirket tarafından dava tarihinden önce düzenlenen vekaletname ibraz edilmiş ise de, davanın yalnızca … Şirketi adına açıldığı da gözönünde bulundurulduğunda bu vekaletname, açılan davaya muvafakat verildiği anlamı taşımamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’nin peşin alınan 44,40 TL’den mahsubu ile kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olan kararın dairemiz yazı işleri müdürlüğü tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 26.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.