Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1426 E. 2021/657 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1426
KARAR NO : 2021/657
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1397
KARAR NO : 2019/1040
KARAR TARİHİ: 07.11.2019
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 28.05.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.06.2021
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.11.2019 tarih ve 2018/1397 Esas, 2019/1040 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili şirket adına İzmir 20.İcra Müdürlüğü’nde genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığını, davalılara ödeme emirleri usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini ve davalı … tarafından 18.07.2018 tarihinde ve davalı … tarafından 17.07.2018 tarihinde takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nde genel haciz yoluyla başlatılmış olan ilamsız takipte borçulardan biri olan …’nin adresinin İzmir olması nedeniyle gerek mahkememiz gerekse 20.İcra Müdürlüğünün yetkili olduğunu, bu nedenle davalılardan …’nin yetki itirazının gerçeklerden ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, bunun anında davacı şirket ile dava dışı itiraza konu icra dosyasının 3. borçlusu … arasında ana yüklenicisi … Olan … İli, … İlçesi … adresinde bulunan …’nin … şantiyesinin mermer işlerinin yapımı için sözleşme yapıldığını, sözleşme gereği davacı şirket edimlerini ifa etmesine rağmen … ve … Tarafından davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını bu nedenlerle davanın kabulü ile davalı tarafın yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı tarafça yapılan haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar ve kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderileri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP:
Davalı … vekili, davacının davasının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmadığını, bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğini, davalı şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalı şirket diğer davalı …nin … OSB … … … adresindeki fabrika inşaatı işini üstlendiğini, davalı şirketin bu inşaatın mermer işlerini alarak dava dışı takip borçlusu …’ne verdiğini, …’e 20.000,00 TL avans ödemesi yapıldığını, …’in avans ödemesini almasına rağmen hiçbir iş yapmadığını ve şirkete ulaşılamadığını, bunun üzerine davalı … şirketinin inşaatın mermer işlerinin yapılması için … unvanlı şirket ile anlaştığını, inşaatın mermer işlerini de bu şirketin yaptığını, ayrıca … şirketince …’e verilen 20.000,00 TL avansın geri alınması için İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2018/8186 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takip kesinleşmiş olsa da …’in haczedilebilecek malı bulunmadığı için takipte herhangi bir işlem gerçekleştirilemediğini, dava konusu inşaatın mermer işlerinin davacı tarafça yapılmadığını bu nedenle davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacı ile davalı şirket arasında sözleşmesel herhangi bir ilişki bulunmadığını, davacı şirketin 20.000,00 TL’lik kalan alacağını …’den talep etmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ise de davacının alacak hakkını senetle ispat etmisinin zorunlu olduğunu bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, açılan davanın İzmir Ticaret Mahkemeleri’nde ikame edildiğini, davalı … şirketinin adresi …/… olup yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri değil, İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkemeleri olduğunu, takip dosyasına yasal süresi içinde yapmış oldukları itirazda takibin Yetkili İcra Dairesinde yapılmadığı itirazında da bulunduklarını, bu sebeple davanın yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı şirket ile davalı şirket arasında hiçbir hukuki ve ticari bağ bulunmadığı gibi sözleşmede akdedilmemiş hiçbir hukuki ilişki içine girilmediğini, davalı şirketin dava konusu borçtan sorumlu olmasının söz konusu olmadığını, davada husumetin davalı şirkete yönetilmiş olmasının usul ve yasalara aykırı olup, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin …’de yer alan fabrika inşaatı için diğer davalı … ile sözleşme imzaladığını, anahtar teslimi usulü imzalanan bu sözleşme gereği inşaatın yapım sürecindeki tüm imalatlar ve bunların bedelliren ilişkin tüm sorumulluğun diğer davalı …’a ait olup davacı tarafından davalı şirkete olası bir sorumlulum atfedilemeyeceğini, davalı şirket ile davacı arasında imzalanmış herhangi bir sözlemenin olmadığını, bu nedenle davalı şirket ile davacı arasında bir hukuki ilişki bulunmadığını, davacı tarafın dava dilekçesi ekinde dava konusu alacak ile ilgili olarak dava dışı … ile sözleşmesi olduğunu kabul ettiğini, buna rağmen davalı şirkete karşı icra takibinde bulunmasının açıkça kötü niyet barındırdığını, davacı şirket tarafından davalı şirkete keşide edilmiş herhangi bir faturasının da bulunmadığını, davacı tarafın alacağını ispatı kadar alacağın davalı şirketi ile hukuki ilişkisini de ortaya koyması gerekmekte olup bu hususta ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, davacı tarafın öncelikle mal ve hizmeti verdiğini de kanıtlamakla yükümlü olduğunu, davacı tarafın davalı şirketin dava konusu alacak ile ilgisinin bulunmadığını bildiğini, hiçbir ilgisi olmadığı halde davacının davalı şirket aleyhine haksız ve kötü niyetli icra takibi ve dava sebebiyle %20’den az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…Dava, trafik kazasından kaynaklı hasar bedeline ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Taraflar arası uyuşmazlık konusu hususu her ne kadar itirazın iptali istemine ilişkin ise de icra dosyasının dayanağı olan alacak eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalılardan … iş sahibi, … ve Ticaret Anonim Şirketi ise yüklenicidir. Yüklenici olan … yüklendiği iş edimini dava dışı …’ne vermiş ve böylece dava dışı … alt yüklenici konumuna gelmiştir. Buraya kadar yapılan tespitler konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Bu aşamadan sonra ise davacı taraf itirazın iptaline istemine konu alacağın … Tarafından kendisine verilen alt yüklenicilik faaliyetinden doğduğunu ancak davalılar ise …’nin işi yapmaması nedeniyle … tarafından verilen işin yapımını yine dava dışı … ünvanlı firmaya verildiğini iddia etmektedirler hal böyle olunca davacı ile davalılar arası akti ilişki davalılar tarafından reddedildiği gibi bu husus aynı zamanda davacınında zımni kabulündedir. Çünkü davacı da işi dava dışı …’nden aldığını ve iş konusunun davalı … tarafından davalı …’ne verilen iş olduğunu beyan etmektedir. Dolayısıyla davacının akdi ilişkisi dava dışı …. İle olduğu, davalı …’nin akdi ilişkisinin de diğer davalı … ile olduğu davacının davalı iş sahibi … ile arasında doğrudan bir akdi ilişkinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak ve 6100 sayılı HMK’nın 200 vd. Maddeleri gereği yanlar arası akdi ilişkinin kurulmuş olduğunu davacı yasal ve yazılı deliller ile kanıtlamakla ödevlidir. Karşı tarafın açık onayı bulunmadıkça ve aynı kanunun 202. Maddesi gereğince yazılı delil başlangıcın niteliğinde bir belgeye dayanılmış olmadıkça akdi ilişkinin kurulmuş olduğunu tanık delili ile kanıtlaması mümkün değildir. Bu aşamada davacı taraf esasen yapılan işe yönelik bir sözleşmenin olduğunu beyan etmiş ancak daha sonra kendisi ile dava dışı … Arasında yapılan sözleşmenin yazılı olmadığını beyan etmiştir. Ayrıca zımni olarak da işin yapılmış olması nedeniyle davalı … ile de bir anlaşma olduğunu beyan etmiştir. Her ne kadar söz konusu akdi ilişkilerin yazılı olarak yapılması zorunlu değil ise de alacağın miktarı ve davalıların beyanı karşısında akdi ilişkinin varlığını davacının yazılı deliller ile kanıtlaması gerekmektedir. Ortada bu anlamda yazılı delil başlangıcı sayılabilecek bir belge de bulunmamaktadır. Bu nedenle keşfe gidilse, itirazın iptaline konu alacağa ilişkin işlerin yapılması tespit edilmesi gerektiği düşünülse ve keşif neticesinde malzemelerin kullanılmış olması tespit edilse bile akdi ilişkinin varlığına yetmeyeceğinden keşfe gidilmesi düşünülmemiştir.
İtirazın iptaline konu alacak sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmaktadır. Sebepsiz iktisat doğrudan yasaya dayanır ve söz edilebilmesi için yasadan ya da sözleşmeden kaynaklanan bir hakka dayalı olmaksızın zarar görenin mamelekine haksız tecavüz edilmesi suretiyle meydana gelmesi gerekir. Somut olayda davalı …’nin iktisabı diğer davalı … ile yapılan sözleşmeye dayalı olduğundan haksız ve sebepsiz sayılamaz. Nispilik ilkesi göz önünde bulundurulduğunda ancak akitler arasında hak ve borç doğuracağından davacının akidi olmayan davalılara karşı açmış olduğu davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ayrıca her ne kadar davalılardan … tarafından cevap dilekçesi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de mahkememizce esasa girilmeden hüküm verildiğinden davalının bu talebinin uygun olmadığı değerlendirilmiştir…” şeklindeki gerekçe ile her iki davalı yönünden de açılı davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece delillerin gözardı edildiğini, keşif ve bilirkişi incelemesinin yapılmadığını, bunun sonucunda da taraflarınca dosyadaki dilekçelerinde sunulu beyanlarının deliller ile ispat etme haklarının ellerinden alınarak savunma hakkının kısıtlandığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf başvurularının kabulüne, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı şirket vekili müvekkili ile itiraza konu icra dosyasının dava dışı 3. borçlusu … arasında, ana yüklenicisi … olan … İli, … İlçesi … adresinde bulunan, iş sahibi …’nin … şantiyesinin mermer işlerinin yapımı için sözleşme yapıldığını, sözleşme gereği müvekkili şirketin edimlerini ifa etmesine rağmen, … ve … Tarafından davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek yapılan takibe itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır.
Davalılar vekili müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere davalı şirketler ile davacı arasında doğrudan sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları da sözleşmenin taraflarıdır. Bir başka deyişle taraflar arasında akdî ilişkinin varlığının ispat edilmesi ve sözleşmenin tarafları arasında yargılamanın sürdürülmesi esastır. Sözleşmenin nispiliği prensibi uyarınca davacılar ancak kendi akitlerine yönelebilirler. Davacı ile davalı şirketler arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu iddia ve ispat edilmediğinden mahkemece verilen kararda dairemizce de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile kalan 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/(4). maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 28.05.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.