Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1372 E. 2021/365 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1372
KARAR NO : 2021/365

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/833
KARAR NO : 2019/1103
KARAR TARİHİ : 24.10.2019

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 02.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.04.2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.10.2019 tarih 2016/833 esas – 2019/1103 karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili şirketin işletmesinde kullanılmak üzere Akdeniz tipi kiremit ve Villa tipi kiremit olarak adlandırılan kiremit kalıbının yaptırılması hususunda anlaşıldığını, müvekkili şirketin bu işlerin yapılması için kendisinde bulunan hurda halindeki 43.520 kg miktarındaki alüminyum hammaddesini işlemek üzere … ‘ne 2015 yılı Kasım ayı içerisinde teslim ettiğini ve bu hammaddenin işlenerek davalı şirkete kiremit kalıbı yapılması için teslimini talep ettiklerini, hurda hammaddeyi teslim alan … tarafından gerekli işlemler yapılarak külçe alüminyum haline gelen 37.000 kg alüminyumun 2016 yılı Şubat ayı içinde teslim tutanakları ile davalı şirket müdürü …’ya teslim edildiğini, davalı şirketin sadece 450 adet alüminyum kiremit teslim ettiğini, davalı şirkete işi tamamlaması veya kendisinde bulunan müvekkili şirkete ait ana kalıplar ile hammaddeyi iade etmesi için İzmir …. Noterliği’nin 23.05.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalı şirket tarafından edimlerinin yerine getirilmediğini, bir adet alüminyum kiremit kalıbının yaklaşık 3.700 kg olduğunu, yapımı sırasında yaklaşık %10 fire olabileceğinden teslim edilen 450 adet kiremit kalıbına ilişkin kısımdan arta kalan yaklaşık 35.150 kg miktarındaki malzeme için kg bedeli 6,00 TL olmak üzere toplam 210.900,00 TL’nin davalıdan alınması gerektiğini ve davalı şirkete üretim yapması için verilen 2 adet ana kalıbın iade edilmediğini, bu iki kalıbın değerinin 108.500,00 TL olduğunu, davalının hammaddeyi ve ana kalıpları iade etmeyerek ticari zararları ve üretim eksikliğinden kaynaklanacak zararları olacağını ileri sürerek, toplam 369.400,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, taraflar arasında yazılı anlaşma bulunmadığını, müvekkilinin davacının iddia ettiği gibi 37.000 kg değil 36.450 kg hammaddeyi teslim aldığını, sadece 450 adet alüminyum kiremit teslim edildiği iddiasının da doğru olmadığını, şu ana kadar toplam 3450 adet teslim edildiğini, 1650 adetinin hazır olduğu halde teslim alınmadığını, sadece freze işçiliği yapılmayan 700 adetin de hazır bulunduğunu, davacının ödeme yapmaması nedeniyle malları teslim almadığını, davacının iddia ettiği gibi bir kiremit kalıbının 3700 değil 3750 gram olduğunu, davacının %10 fire iddiasının doğru olmadığını, bu oranın %17 olduğunu, ayrıca kalıp yapılması ve değiştirilmesi için harcanan hammaddenin fire oranına dahil edilmesi gerektiğini, davacının iki adet kalıbın iade edilmediğini ileri sürse de teslim belgesinden görüleceği üzere kalıpların davacıya teslim edildiğini, davacının ödemesi gereken bedeli tamamen göz ardı ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında davacı tarafından teslim edilecek külçe alüminyum ile yine davacı tarafça davalı tarafa teslim edilen iki adet ana kalıp kullanılarak kiremit kalıbı yapımı konusunda sözlü sözleşme düzenlendiği, sözleşme doğrultusunda davacı tarafça davalı tarafa 37.000 kg külçe alüminyum ile iki adet ana kalıp teslim edildiği, davalı tarafça malzeme ve ana kalıp kullanılarak toplam 450 adet kiremit kalıbının davacı tarafa teslim edildiği, söz konusu teslim ile ilgili sevk irsaliyesinin mevcut olduğu, davalı tarafça 450 adet kiremit yanında ayrıca 3000 adet daha kiremit teslim edildiği ve ayrıca 2350 adet hazır mamul bulunduğunun belirtildiği, davalının 450 adet kiremit dışında diğer kiremitler yönünden teslim iddiasını usulüne uygun deliller ile kanıtlayamadığı, davalı tarafça ibraz edilen teslim belgelerinde adı geçen …’ın tanık olarak alınan ifadesinde sevk irsaliyesiz mal teslim etmediğini belirttiği, sevk irsaliyesi ile teslim edilen toplam kiremit kalıbının 450 adet olduğu, davalının 3000 adet kiremit kalıbı ile ilgili teslim iddiası konusunda yemin deliline de dayanmadığı, 450 adet kiremit kalıbının teslim edilmesi sebebiyle davalının davacıya 34.892,20 kg külçe alüminyumu iade etmesi gerektiği bu alüminyumun dava tarihi itibariyle bedelinin 234.126,70 TL tutarında olduğu, davalı tarafça teslim edilen 450 adet kiremit kalıbı sebebiyle davalının talep edebileceği işçilik bedelinin 5.593,50 TL tutarında olduğu, bu bedelin iade edilmesi gereken ham madde bedelinden düşülmesi sonucu davacının 228.533,20 TL tutarında iadesi gereken hammadde alacağının mevcut olduğu, davacının dava dilekçesinde iade edilmeyen hammadde bedeli açısından 210.900,00 TL talep ettiği HMK 26. maddesi gereğince taleple bağlı kalınmasının gerektiği, davacı tarafça kiremit imalatı için davalı tarafa iki adet ana kalıp teslim edildiği, söz konusu ana kalıpların da davalı tarafça davacıya iade edilmediği, iade edilmeyen ana kalıp bedelinin dava tarihi itibariyle 108.500,00 TL tutarında olduğu ve bu bedelin de talep edilebileceği, davacının davalının sözleşmeyi yerine getirmemesi sebebiyle aynen ifadan vazgeçerek müsbet zarar talep ettiği ve müsbet zarar kapsamında kar kaybı istediği ancak davacı vekilinin 20.06.2019 tarihli celsede kar kaybı talebinden vazgeçtiği ve bu beyanını imzası ile tasdik ettiği, davacı vekilinin vekaletnamesinde vazgeçme yetkisinin bulunduğu, davacı tarafça alacaklar için ihtarname tarihinden itibaren faiz talep edildiği, ihtarnamenin davalı tarafa 03.06.2016 tarihinde tebliğ edildiği ancak ihtarnamede talep edilen alacak bedelinin tam olarak bildirilmediği, ihtarnamenin davalının temerrüdü için yeterli olmadığı, bu sebeple davacının dava tarihinden itibaren ticari avans faizi talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 319.400,00 TL’nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanları tekrarla teslim edilen toplam ürün sayısının 450 adet olduğu ifade edilse de delillerin değerlendirilmesinde eksik ve hata olması sonucunda bu kanaate varıldığını, müvekkili şirket tarafından davacı tarafa teslim edilmesi gereken 3450 adet alüminyum kiremitin …’a ait … plakalı araç ile taşındığını, …’ın 3450 adet kiremiti taşımak amacı ile teslim aldığına ilişkin de belge imzaladığını, bu ürünlerin …’a teslim edildiğinin teslim belgesi (3000 adede ilişkin) ve sevk irsaliyesi (450 adede ilişkin) ile sabit olduğunu, hazır olmasına rağmen davacılar tarafından teslim alınmayan 1650 adet ve freze işçiliği yapılmayan 700 adet hazır mamül bulunduğunu, davacılar tarafından üretim için gönderilen hammadenin %17’sinin de fire olduğunu, bu ürünlerin davacı taraf ödeme yapamayacak durumda olduğu için teslim alınamadığını, Mahkemenin müvekkillerinin kalıpları iade etmeye hazır olduğunu beyan etmesine ve bu konuda çekilen cevabi ihtarname mahkemeye sunulmasına rağmen kalıp bedellerini de faiziyle birlikte müvekkili aleyhine hüküm altına aldığını, dinlenilen tanık ifadesindeki çelişkiler giderilmeden hüküm kurulduğunu, müvekkili adına malları teslim aldığına dair belge düzenleyen … ve …’nun halen davacı şirkette çalışmakta olduklarını, Mahkemenin …’ın beyanlarını alırken talep edilmesine rağmen bu kişilerin beyanlarını almadığını, HMK’nın 196. maddesi gereğince karşı tarafın açık izni olmadan delil gösteren tarafın delile dayanmaktan vazgeçemeyeceğini, dosyaya müvekkili şirket tarafından sunulan el yazılı belgelerin dikkate alınmadığını, müvekkilinin kendisine düşen edim borcunu yerine getirdiğini, buna rağmen teslim aldığı malın karşılığında ödeme yapması gerektiği halde ilk parti teslimatın giderini ödemeyen davacı şirketin edim yükümlülüğünü yerine getirmeyerek temerrüde düştüğünü istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının savunmasını genişletme yönündeki beyanlarını kabul etmediklerini, davalının davaya süresi içerisinde cevap vermediğini, davalı vekillerinin delillerin eksik ve hatalı değerlendirildiğine ilişkin itirazlarının kabul edilemeyeceğini, davalının cevap dilekçesinde dava konusu yapılan 2 adet ana kalıbın kendilerinde olmadığını, müvekkili şirkete teslim edildiğini iddia ettiklerini, oysa keşifte ve daha sonraki dilekçelerinde müvekkili şirkete ait olan ve kiremit kalıbı yapılması için teslim edilen 2 adet ana kalıbın kendilerinde olduğunun belirlendiğini, davalının sevk irsaliyesi ve fatura tanzim ederek müvekkili şirkete teslim ettiği mamul mal miktarının 450 olduğunu, bunun dışında bir teslimat olmadığını belirterek, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava; eser sözleşmesine dayalı alacak isteğine ilişkindir.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda; taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davacı iş sahibi tarafından alüminyum kiremit ve kiremit kalıbı yaptırılması işi kapsamında davalı yükleniciye 37.000 kg işlenmiş külçe alüminyumun teslim edildiği, ancak sadece 450 alüminyumun üretilerek kendilerine teslim edilmesi nedeni ile kullanılmayan işlenmiş külçe alüminyumun ve yüklenicinin uhdesinde kalan iki alüminyum kalıbının bedelinin tahsili ile teslim edilmeyen alüminyum kiremit nedeni ile yoksun kalınan kar nedeni ile tazminat isteminde bulunulmuş, yargılama aşamasında yoksun kalınan kar nedeni ile tazminat istemlerinden vazgeçilmiştir.
Davacı şirketin uhdesinde bulunan hurda halindeki alüminyum hammaddesinin işlenmek için dava dışı … ‘ne teslim edildiği, … tarafından farklı tarihlerde düzenlenen teslim tutanakları ile davalı şirketin o tarihteki fabrika müdürü …’ya toplam 37.000 kg işlenmiş külçe alüminyumun teslim edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık yüklenici tarafından iş sahibine teslim edilen alüminyum kiremit miktarıdır. Davacı iş sahibi kendisine 450 adet alüminyum kiremitin teslim edildiğini, davalı yüklenici ise teslim edilen miktarın 3450 adet olduğunu, 1650 adetin hazır olduğu halde teslim alınmadığını, 700 adetin ise hazır olup sadece freze yapılmadığını iddia etmektedir.
6098 sayılı TBK’nın 123. maddesi; “Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir.” hükmüne haizdir.
Davalı yüklenicinin üstlendiği işi yapıp teslim borcu altında olduğu kuşkusuzdur. Teslim olgusu tanık dahil her türlü delille ispatlanabilir.
Davalı tanık deliline dayanmamıştır. Mahkemece 20.06.2019 tarihli celsede teslim edilen mal adedi yönünden yemin deliline dayanılıp dayanılmayacağının davalı vekiline hatırlatılmasına karar verilmiş, bu hususta davalı vekiline tebligat çıkartılmış, tebliğe rağmen yemin deliline dayanılmamıştır.
01.03.2016 tarihli ve C 764100 numaralı sevk irsaliyesi ile 450 adet alüminyum kiremitin davacı iş sahibine sevk edildiği tartışmasızdır. Uyuşmazlık davalı tarafından dosyaya ibraz edilen 03.03.2016 – 21.03.2016 tarihleri arasında …’a teslim edilen malların davacıya sevk edilen sözleşme konusu mallar olup olmadığıdır. Eser sözleşmesine dayanan ilişkilerde eserin sözleşme hükümlerine uygun şekilde teslim edildiğini ispat yükümlülüğü yüklenicidedir. Bu mallara dair sevk irsaliyesi bulunmaması, …’ın davacı şirketin çalışanı olmaması, …’ın teslim aldığı malların davacıya teslim edildiğinin ispatlanamaması karşısında davalı bu teslim belgelerine dayalı toplam 3000 adet malı davacıya teslim ettiğini ispatlayamamıştır.
Ayrıca, davalı yüklenici 1600 adet işlenmiş ve 700 adet frezesi eksik tam işlenmemiş kiremitlerin ve dava konusu iki kalıbın teslime hazır olduğunu savunmaktadır. Ancak bu konuda keşide edilen İzmir … Noterliği’nin 02.06.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi davacı iş sahibi şirkete tebliğ edilmemiştir. Bu nedenle davalı yüklenici teslime hazır olduğunu iddia ettiği malları iş sahibine usulüne uygun bir şekilde bildirdiğini ispatlayamamıştır.
Davacı iş sahibi şirket tarafından, davalı yüklenici şirkete tebliğ edilen İzmir … Noterliği’nin 23.05.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde yükleniciye eserin teslimi konusunda 5 günlük süre verilmiş, buna rağmen eser teslim edilmemiştir. Kaldı ki mahallinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporlarında da sözleşme konusu malların tamamının hazır olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; yüklenici, iş sahibi tarafından teslim konusunda da temerrüde düşürülmüş olmakla, iş sahibi sözleşmeyi feshederek, yüklenicide kalan hammaddenin ve kalıpların değerinin iadesini talep etmekte haklıdır.
Mahkemece tanıkların dinlenilmemesi davalı vekili tarafından istinaf nedeni olarak ileri sürülse de, davalı şirketin tanık listesi sunmaması, davacı vekilinin tanık dinletme nedenleri de dikkate alındığında mahkemece tanıkların dinlenilmemesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Sonuç olarak mahkemece iş sahibi tarafından yükleniciye teslim belgelerinden anlaşılacağı üzere toplam 37.000 kg işlenmiş külçe alüminyumun ve yüklenici tarafından da 450 adet alüminyum kiremitin teslim edildiği kabul edilerek bilirkişi raporuyla tespit edilen davalının uhdesinde kalan bakiye işlenmiş külçe alüminyum (hammadde) bedeli ve iade edilmeyen ana kalıpların bedelinin tahsiline yönelik karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 21.818,21 TL’den peşin alınan 5.454,55 TL’nin mahsubu ile kalan 16.363,66 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olan kararın dairemiz yazı işleri müdürlüğü tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 02.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.