Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1331 E. 2022/989 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1331
KARAR NO : 2022/989

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/590
KARAR NO : 2018/941
DAVA TARİHİ : 22.05.2018
KARAR TARİHİ : 06.09.2018
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Fazla Ödenen İş Bedelinin İadesi ve Eksik- Ayıplı İşin Giderilmesi Bedelinin Tahsili
KARAR TARİHİ : 30.05.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.06.2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.09.2018 tarih ve 2015/590 Esas, 2018/941 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında 01.03.2014 tarihinde Elektrik Tesisat Sözleşmesi adı altında sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeyle müvekkili şirket tarafından … İlçesi … ada … ve … parsel üzerine inşa edilen 2 adet binanın elektrik işlerinin kısmen malzemeli ve kısmen de malzemesiz olarak yapılması için davalı ile anlaştığını, sözleşmenin 3. maddesinde malzemeli ve malzemesiz olarak yapılacak işlerin birim fiyatlarının, sözleşmenin 4. maddesinde sözleşmede yazılı işlerin ve kullanılacak malzemelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın birim fiyat tarifelerine ve TSE’nin standartlarına uygun yapılacağının, sözleşmenin 6. maddesinde ödeme şartlarının kararlaştırıldığını, ancak davalının sözleşme ile yapmayı taahhüt ettiği işlerin bir kısmını eksik bir kısmını da ayıplı yaptığını, müvekkili şirketin davalıya avans niteliğinde banka havalesi yoluyla 122.696,00 TL, makbuz yoluyla 1.200,00 TL sonra makbuzu verilmek üzere elden 3.432,52 TL olmak üzere toplam 127.328,52 TL ödeme yaptığını, davalının işleri süresinde teslim etmediğini, müvekkilinin davalıya İzmir 24. Noterliği’nden 09.06.2014 tarih ve 17509 yevmiye nolu ihtarnameyi keşide ederek, yapılan eksik işlerin tamamlanmasını ve birim fiyat esasına göre hesaplanan fazla ödemenin iadesini ihtar ettiğini, davalının söz konusu ihtarnameyi tebellüğ ettikten sonra Karşıyaka 5. Noterliği’nin 17.06.2014 tarih ve 17302 yevmiye nolu cevabi ihtarnameyi keşide ederek fazla ödemeyi kabul etmediği gibi, halen kendilerinin alacaklı olduklarını beyan ettiklerini, ayrıca eksik işleri en kısa zamanda tamamlayacaklarını bildirdiklerini, davalının bu cevabı üzerine İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/816 D.İş sayılı dosyasından yapılan işleri ile bu işlerin sözleşmeye göre bedelinin ne kadar olduğu, eksik işler ile sözleşmeye ve standartlara aykırı işlerin neler olduğu, bu işlerin sözleşmeye ve standartlara uygun hale getirilme bedelinin ne olacağı hususunda tespit yapılmasının talep edildiğini, mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi raporunda davalı tarafından yapılan işlerin bedelinin 97.330,90 TL olduğu, ayıp ve eksik işlerin yapılması bedelinin de 6.800,00 TL olduğunun tespit edildiğini, bu tespitin davalıya tebliğ edilmesine rağmen bugüne kadar itiraz olmadığı gibi ödeme de yapılmadığını, fazla ödemenin istirdadı ile eksik işlerin bedelinin tazmini için bu davanın açılması zorunluluğunun oluştuğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL fazla ödenen paranın ihtarname tarihinden ve 6.800,00 TL ayıplı ve eksik işlerin bedelinin tespit tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, müvekkili aleyhine açılan davanın kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafından 01.03.2014 tarihli sözleşme delil gösterilerek müvekkiline ödenenlerin bir kısmının geri istendiğini, geri isteme gerekçesi olarak İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/816 D.İş sayılı dosyasıyla yaptırdıkları tespite dayandıklarını, öncelikle müvekkilinin anılan işleri süresinden önce tamamlayarak davacıya teslim ettiğini, buna rağmen davacının … Şti.’ne bir teknik rapor hazırlatarak İzmir 24. Noterliği’nden 09.06.2014 tarih ve 17509 yevmiye nolu ihtarnamesi ekinde müvekkiline gönderdiğini, anılan teknik raporun müvekkili tarafından incelendiğini ve tespit edilen hususların derhal düzeltildiğini, davacı tarafından İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/816 D.İş sayılı dosyasından, yapılan işler ile bu işlerin sözleşmeye göre bedelinin ne kadar olduğu, eksik işler ile sözleşmeye ve standartlara aykırı işlerin neler olduğu, bu işlerin sözleşmeye ve standartlara uygun hale getirilme bedelinin ne olacağı hususunda tespit yaptırıldığını, rapora göre yapılan işlerin bedelinin 97.330,90 TL olduğu, ayıp ve eksik işlerin yapılması bedelinin de 6.800,00 TL olduğunun ve bu tespitin müvekkiline tebliğ edildiğinin ifade edildiğini, müvekkiline tebliğ edilen böyle bir raporun olmadığını, dava dilekçesi ekinde bu tespitin yer almaması sebebiyle bilgi sahibi olmadıklarını, rapor hakkında beyanda bulunma ve itiraz haklarını saklı tuttuklarını, bunun yanında davacının inşaatı eksiksiz olarak teslim aldıktan ve yapı denetim şirketine kontrol ettirdikten sonra yeniden tespit yaptırmasının müvekkili yönünden herhangi bir bağlayıcılığının bulunmadığını, inşaatın teslim alınmasından yaklaşık 1 yıl sonra yapılan tespit ve düzenlenen bilirkişi raporunun hukuki niteliğinin de tartışmalı olacağını, müvekkili ile yaptıkları görüşmede fazla ödendiği ve hataların düzeltilmesi için harcanacağı iddia edilen toplam 31.800,00 TL’nin, müvekkiline işleri tamamlamasına yakın “prosedürleri tamamlamak üzere” sadece son sayfası imzalatılan ancak gerçeği yansıtmayan, bir nüshası müvekkiline verilmeyen ve bu sebeple de müvekkilinin içeriği hakkında bilgi sahibi olmadığı 01.03.2014 tarihli sözleşmeye dayandırmış olduklarının aşikar olduğunu, tarafların kendi iradesi ile mutabık kaldıkları birim fiyatları yansıtmayan ve müvekkiline psikolojik baskı yapılarak sadece son sayfası imzalattırılan sözleşmeyi ve bu sözleşmeye istinaden hazırlanan raporda iadesi istenen bedeli asla kabul etmediklerini, gerçek birim fiyatların taraflarınca keşide edilen Karşıyaka 5. Noterliği’nin 17.06.2014 tarih ve 17302 yevmiye nolu ihtarnamede belirtildiğini, davacı tarafça yapıldığı iddia edilen sözleşmenin 01.03.2014 tarihli olduğunu, oysa inşaatın başlama tarihinin 2011 yılı olduğunu, hiçbir tacir veya zanaatkarın işin bitmesinden sonra yapılacak sözleşmeyi imzalamayacağını, tarafların işin başlangıcında anlaşarak sözleşme düzenlemesi gerektiğini, bu bakımdan da davacı yanın iddialarının gerçek dışı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı yana 17.06.2014 tarihinde taraflarınca keşide edilen ihtarname ekinde tüm kesilen faturalar ve ödemelerin bildirildiğini, yine aynı ihtarname ekinde 57.702,00 TL tutarındaki 13.06.2014 tarihli ve 27735 seri nolu faturanın davacı yana teslim edildiğini, faturanın davacı yana tebliğ tarihinin 24.06.2014 olup süresi içerisinde faturaya itiraz edilmediğini, ihtarnamenin keşide edildiği tarihte davacının müvekkiline olan borcunun 52.543,82 TL’nın da 3 gün içinde ödenmesi için süre verildiğini, ödeme yapılmayınca İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2014/9828 Esas sayılı dosyasından ilamsız takip başlatıldığını, davacı tarafça takibe yetkisiz bir şekilde itiraz edildiğini, müvekkilince süresinde usulüne uygun şekilde itiraz yapılmadığı ve takibin kesinleştiği ileri sürerek icra müdürlüğünün hatalı kararına itiraz ettiklerini, İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/498 Esas, 2014/420 Karar sayılı dosyadan şikayetlerini incelediğini ve reddine karar verildiğini, taraflarınca anılan kararın temyiz edildiğini ve yerel mahkemenin kararının bozularak iade edildiğini, anılan şikayetlerinin halen 2015/664 Esas numarasıyla derdest olup duruşmasının 14.10.2015 tarihinde yapılacağını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesine dayanmaktadır. Davacının dosyaya ibraz ettiği ve son sayfasında davalının imza ve kaşesi yer alan 01.03.2014 tarihli sözleşmenin taraflar açısından bağlayıcı olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. 6098 s. TBK.nın 470-486. Maddeleri arasında düzenlenen eser sözleşmesinde; yüklenicinin en önemli borcu eseri yapıp teslim etmek, işverenin borcu da bedelini ödemektir. Eserin yapılıp teslim edildiğini ispat yükü de yükleniciye aittir. Taraflar aksini kararlaştırmadıkları sürece yüklenici işin tesliminde ücrete hak kazanacaktır. Öte yandan, Türk Borçlar Kanunu’nun 474/I. maddesinde açık ayıplar yönünden iş sahibinin eserin tesliminden sonra eseri muayene edip ayıpları uygun bir süre içerisinde yükleniciye bildirmek yükümlülüğü getirilmiştir. Aksi halde, yani iş sahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse eseri kabul etmiş sayılır. (TBK.nın 477/2). Gizli ayıplar yönünden ise, iş sahibi, gecikmeksinin yükleniciye bildirmek zorundadır. Bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır. (TBK. 477/3). Ayıplı iş; vasıf noksanlığını ifade ettiği halde, noksan iş kavramı yapılmayan işleri ifade eder. İşin yapılmamış olması nedeniyle de niteliğinin sözleşmeye uygun olup olmadığı sözkonusu olmaz. Davacının talepleri arasında; ayıplı işlerle birlikte eksik işlerin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı gecikmeksizin- uygun süre içinde ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde bu ayıplardan doğan zararını talep edebilmesi mümkün değildir.Açık ayıplar yönünden iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin mutad cereyanına göre imkânını bulur bulmaz muayene ve ihbar mükellefiyeti bulunduğundan ve davacı açık ayıplar yönünden süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu kanıtlayamadığından, açık ayıplarla ilgili olarak talebinin reddi gerekmiştir, nitekim davacının yapı denetim firmasının 03.06.2014 tarihli teknik raporunu sunmasından evvel eseri teslim almış, yapılan işleri görmüş olması karşısında açık ayıpları görmüş ve fakat buna rağmen ihbarını gizli ayıplı ve eksik işlerle birlikte gerçekleştirmiş olması, 09.06.2014 tarihine kadar bekletmesi nedeniyle açık ayıplı iş miktarına hükmedilmemiştir. Davacının ayıp olarak ileri sürdüğü bu hususların ilk bakışta tespit edilebilen hususlara yönelik olduğu, bu ayıbın açık ayıp sayılması gerektiği, maddede belirtilen “uygun süre”nin buna göre belirlenmesi neticesinde açık ayıplar yönünden talep reddedilmiştir. Gizli ayıp niteliğindeki işler yönünden davacının yaptırdığı 03.06.2014 tarihli yapı denetim firmasının teknik raporu sonrasında durumu öğrendiği ve hemen raporu davalıya 09.06.2014 tarihli ihtarname ile tebliğ ettiği, ihtarname çektiği, ardından 18.12.2014 tarihinde delil tespiti yaptırdığı görülmekle süresinde ayıp ihbarında bulunulduğunun kabulü ile bedeline hükmedilmesi, davacının eksik işlerle ilgili talepleri de değerlendirilerek bedeline hükmedilmesi gerekmiştir. Bu durumda eksik iş bedeli olan 1.592,00 TL ve gizli ayıplı iş bedeli olan 3.240,00 TL olmak üzere toplam 4.832,00 TLnin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacının iş bu eser sözleşmesi gereğince ödediği bedeli ispatlaması gerekmekte olup bu hususta davalının kendisine ödenen bedeli 120.896,00 TL olarak belirtmesi ve davacının dava dilekçesinde bahsi geçen 1.200,00 TL davalıya ödeme yaptığına dair makbuz aslını dosyaya sunması ve bu makbuza ilişkin açıkça imza inkarı olmaması karşısında davacının davalıya yaptığı ödemenin toplam 122.096,00 TL olduğu, davalının yaptığı ve hakettiği işin bedelinin ise 102.825,87 TL olduğu, bu durumda davacının fazladan ödediği 19.270,73 TLnin davalıdan davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden itibaren davalıya tanınan bir günlük ödeme süresinin sonrası başlayacak faiziyle birlikte tahsiline dair kısmen kabul kısmen redde…” şeklindeki gerekçe ile davacının açtığı davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 19.270,73 TL’nin 13.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4.832,00 TL eksik ve gizli ayıplı iş bedelinin dava tarihi olan 20.05.2015 itibaren işleyecek ticari faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın dayanağını oluşturan sözleşmenin müvekkiline psikolojik baskı uygulanarak ve davacının tek taraflı iradesi ile hazırlanarak işin tesliminden sonra imzalatıldığını, müvekkilinin imzasının sözleşmenin sadece son sayfasında bulunduğunu, mahkemenin bu sözleşmenin geçerliliği konusunda hukuki değerlendirmeyi kendisinin yapması gerekirken hukukçu bilirkişiden rapor alındığını, bu hususun HMK’nın 266 ve devamı maddelerine aykırı olduğunu, anılan sözleşmenin tarafları bağlayıcı bir sözleşme olarak kabulünün mümkün olmadığını, sözleşme tarihinin 01.03.2014 olmasına rağmen işin 2011 yılında başladığını, hiç bir tacirin iş başladıktan sonra sözleşme imzaladığının düşünülemeyeceğini, yapılan itirazların bilirkişi ve mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda teknik yönden yapıla değerlendirmelerin de kabul edilmesinin mümkün olmadığını, ilk projesi mesken olan binanın, davacının isteği ve projede yaptığı değişiklik sonucu öğrenci yurdu haline getirildiğini, müvekkilinin davacının talepleri doğrultusunda işlem yaptığını, bilirkişi raporuna bu husu üzerinde hiç durulmadığını, normal mesken vasıflı bir taşınmazın elektrik projesinde odalarda yangın sistemi, santral sistemi, acil çıkış kapısı ve lambasının bulunmadığını, bu ve benzeri değişikliklerin mesken olan binanın yurt haline getirilmesinden kaynaklandığını, bilirkişilerin müvekkili tarafından davacıya gönderilen ihtarnamede belirtilen fiyatları esas almadığını, abartılı bulduklarını, ancak müvekkilinin sözleşmeyi kabul etmemesi nedeniyle iş bedelinin rayiç bedeller üzerinden belirlenmesi gerektiğini, sözleşmenin 4. Maddesi gereğince birim fiyatlara KDV dahil olduğu halde bilirkişilerce toplam bedel üzerinden KDV ilavesi yapıldığını, taraflarca KDV hariç anlaşma yapıldığını, bilirkişiler tarafından mükerrer hesaplamalar yapıldığını, davacıya gönderilen 57.702,00 TL tutarındaki faturanın hesaplamalara dahil edilmemiş olduğunu, davacının gönderilen faturaya süresi içerisinde itiraz etmediği belirterek, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesine konu edimin eksik ve ayıplı ifası nedeniyle fazla ödenen iş bedelinin tahsili isteğine ilişkindir.
Davalı, dayanılan sözleşmenin psikolojik baskı ile imzalatılmış olması nedeniyle geçerli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf edilmiştir.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de, yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti etmiş ise, garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; davalı vekili, dosyaya sunulan 01.03.2014 tarihli sözleşmenin baskı ile imzalatıldığı ve davalının sözleşmenin sadece son sahifesinde imzasının bulunduğunu belirtilerek anılan sözleşmenin geçerli olmadığını ileri sürmüş ise de; yazılı sözleşmenin zorla imzalatıldığı iddiası ile sözleşmenin imzalandığı 01.03.2014 tarihinden davanın açıldığı 22.05.2018 tarihine kadar açılmış bir iptal davası bulunmadığından, taraflar arasındaki sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin sonradan yazılı hale getirilmiş olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
Davalı yüklenici, Elektrik Tesisat Sözleşmesi adı altında sözleşme imzalandığı bu sözleşmeyle, davacı şirket tarafından … İlçesi … ada … ve … parsel üzerine inşa edilen iki adet binanın elektrik işlerinin kısmen malzemeli ve kısmen de malzemesiz olarak yapılması işini üstlenmiş olup, sözleşmenin 3. maddesinde malzemeli ve malzemesiz olarak yapılacak işlerin birim fiyatları, sözleşmenin 4. maddesinde sözleşmede yazılı işlerin ve kullanılacak malzemelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın birim fiyat tarifelerine ve TSE’nin standartlarına uygun yapılacağı, sözleşmenin 6. maddesinde ödeme şartları kararlaştırılmış olup, taraflar arasında 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde öngörülen “eser sözleşmesi” ilişkisi gereğince yüklenicinin edimi eseri iş sahibinin amacına uygun fen ve tekniğine uygun olarak teslim etmek, iş sahibinin edimi ise iş bedelini ödemektir.
İş sahibinin seçimlik hakkını düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 475 Maddesi; “Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.
İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.” şeklindedir.
Eldeki dava, davalının sözleşme ile yapmayı taahhüt ettiği işlerin bir kısmını eksik bir kısmını da ayıplı yaptığı gerekçesi ile fazla ödenen bedelin iadesi ve eksik ve ayıplı işin giderilme bedelinin tahsili istemi ile açılmış ise de dava dilekçesinde dayanılan hukuki sebeplere göre dava, eksik ve ayıplı ifa nedeniyle fazla ödenen iş bedelinin iadesi isteğine ilişkindir.
Davacının iş bedeli karşılığı 122.096,00 TL ödeme yaptığı dosya kapsamı ile sabittir.
Mahkemece davacı ve davalı vekilleri tarafından sunulan kanıtlar, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalının yaptığı iş bedelinin 102.825,97 TL olduğu, buna göre davacının fazla ödediği 19.270,73 TL ile eksik ve gizli ayıplı iş bedeli karşılığı 4.832,00 TL’yi talep edebileceği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; HMK’nın 31. Maddesi gereğince dayanılan hukuki sebeplere göre davayı nitelendirmek hakime ait olup eldeki davada davacı, avans olarak ödediği bedelin eksik ve ayıplar nedeniyle fazla olduğunu belirterek istirdat isteğinde bulunmuş olduğundan, TBK’nın 475. Maddesi gereğince iadesi gereken bedelin hesabında, bir başka anlatımla yüklenicinin hak ettiği iş bedeli belirlenirken eksik ve ayıplı imalat bedeli düşüleceğinden, ayrıca eksik ve ayıplı iş bedeli talep edilmesi mümkün değildir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporlarına göre; davalı yüklenicinin eksik ve ayıplı işler bedeli mahsup edilmeksizin yaptığı iş bedeli 102.825,87 TL, eksik iş bedeli 1.592,00 TL ve gizli ayıplı iş bedeli ise 3.240,00 TL olarak belirlenmiş, açık ayıplar yönünden süresinde ayıp ihbarı bulunmadığı kabul edilmiş, bu bedeller mahkemece ve dairemizce de benimsenmiştir.
Bu durumda, mahkemece 102.825,87 TL’den eksik ve gizli ayıplı işler bedelinin mahsubu ile kalan 97.993,87 TL’nin, davacı tarafından ödenen 122.096,00 TL’den mahsup edilerek kalan, 24.102,13 TL’ye hükmedilmesi gerekirken, davanın nitelendirilmesinde hataya düşülerek iki ayrı istem varmış gibi ayrı ayrı hüküm kurulmuş olması dairemizce doğru görülmemiştir.
HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise, düzelterek yeniden esas hakkında…” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden talep hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.09.2018 tarih 2015/590 Esas, 2018/941 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
-Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-Fazla ödenen 24.102,13 TL iş bedelinden, (istinaf edenin sıfatı gözetilerek) 19.270,73 TL’nin temerrüt tarihi olan 13.06.2014 tarihinden, 4.831,40 TL’nin ise 20.05.2015 tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
-Verilen karar gereğince alınması gerekli 1.646,41 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 543,07 TL ile harcın mahsubu ile kalan 1.103,34 TL karar ve ilam harcının, (09.12.2019 tarih ve 2019/551 harç numaralı harç tahsil müzekkeresine konu 1.103,38 TL harç tahsil edilmiş ise mükerrer tahsilata neden olacağından yeniden tahsil edilmemek üzere) davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
-Davacı kendini vekili ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen, 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen, 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
-Davacı tarafından yatırılan ve hüküm altına alınan karar ve ilam harcından mahsup edilen 543,07 TL peşin harcın, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan, 27,70 TL başvuru harcı, 229,50 TL müzekkere ve tebligat gideri, 1.450,00 TL bilirkişi ücreti, 70,50 TL İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/816 D.iş sayılı dosyasından yapılan ilk dava gideri harcı, 400,00 TL bilirkişi ücreti, 177,50 TL mahkeme keşif heyeti yolluğu, 36,00 TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.391,20 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre hesaplanan 1.812,29 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 12,11 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geri kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
-HMK’nın 333/(1) maddesi uyarınca, davacı ve davalı tarafından yatırılan artan gider-delil avansının karar kesinleştiğinde taraflara geri verilmesine,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle, davalı tarafından yatırılan, 412,00 TL istinaf peşin karar harcının davalıya iadesine,
3-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabul edilmiş olması nedeniyle davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı ile 16,50 TL elektronik tebligat gideri olmak üzere toplam 137,80 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-HMK’nın 333/(1) maddesi uyarınca, davacı tarafından yatırılan artan gider avansının davacıya; artan delil-gider avansının davalıya geri verilmesine,
5-HMK’nın 359/(4). maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 30.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.