Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1309 E. 2022/786 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1309
KARAR NO : 2022/786

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2013/225
KARAR NO : 2019/418
DAVA TARİHİ : 30.05.2013
KARAR TARİHİ : 28.03.2019
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 22.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.04.2022

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.03.2019 tarih 2013/225 E – 2019/418 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili şirketin fason tekstil ürünlerinin imalatçısı olduğunu, müvekkili şirketin teslim ettiği mal bedeline karşılık davalı şirketten 22.893,52 TL alacaklı olduğunu, davalı şirket hakkında faturadan kaynaklı 127.553,03 TL alacağın bakiyesi olan 22.893,03 TL alacağın tahsili amacıyla İzmir 24. İcra Dairesi’nin 2013/3676 esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, işin eksik ya da ayıplı olduğuna dair tespit dahi yaptırılmadığını ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı-karşı davacı vekili, davacı ile müvekkili arasında 10.01.2013 tarihinde fason iş sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereğince davacının müvekkili şirket tarafından tedarik edilen kumaşlarla toplamda 12.937 adet bayan kot ceket/mont kesim ve dikim işlemi yapmayı üstlendiğini, davacı tarafından kesim ve dikim işlemi yapılan ceketlerin müvekkiline 15.02.2013 tarihinde teslim edildiğini, müvekkili tarafından kalite kontrol sırasında … Art No: 23002 model ceketlerde çok sayıda dikim hatası tespit edildiğini, dikim hatasının aynı gün davacı-karşı davalı şirkete ihbar edildiğini, müvekkilinin dikimi yapılan bu ürünleri sözleşme yaptığı dava dışı Almanya’da bulunan …’ye teslim etme borcu altında olduğunu, ayıplı malları teslim edemeyeceğinden ürünlerdeki dikim hatalarının düzeltilmesi için tüm üretim bantlarının durdurularak bu hataları düzeltmek için tamirat işlerine başladıklarını, davacı …’in birkaç çalışanının da müvekkili şirkete gelerek müvekkili şirket işçileri ile birlikte iki gün bu tamirat işlemine katıldıklarını, 17.02.2013 tarihinde 5683 ceketin …’nin kalite kontrol işlemlerini yaptırdığı bağımsız kuruluş olan …’in İstanbul deposuna denetim yapılmak üzere teslim edildiğini, … tarafından yapılan kontrollerde ceketlerin kalite standartlarına uygun olmadığının, dikim hataları bulunduğunun, ürünlerin tamamının iade edileceğinin ya da tam tespit yapılmak üzere ürünlerin hepsinin incelenerek müşteri …’nin kabul edeceği ürünleri ayıracaklarının, kalanların ise iade edileceğinin bildirildiğini, ürünlerde tam tespit yapıldığı taktirde bu işlem uzun süreceğinden müşteriye teslim tarihinde gecikme yaşanmaması amacıyla tır yerine uçak yüklemesi yapacaklarını ve fiyat farkının yarısının müvekkiline yükletilerek ürünleri göndereceklerini bildirdiklerini, ürünlerin müşteriye teslim edilmemesi halinde müvekkilinin sözleşmeye aykırı davranmış olacağından ürünlerin uçakla müşteriye gönderilmesinin kabul edildiğini, … tarafından yapılan tam kontrol neticesinde 4168 adet ürünün müşteri …’ye gönderilmek üzere yüklenebilir olarak kabul edildiğini, kalan 1515 adet ceketin ise yüklenemez olarak taraflarına iade edildiğini, bunun üzerine ikinci kez hataların giderilmesi çalışmasının başladığını, akabinde … tarafından müvekkili şirket bünyesinde bu ürünlerin tekrar kontrol edildiğini, bunun sonucunda tüm uçak yüklemesi müvekkili şirkete ait olmak üzere 1361 adet ürünün müşteriye gönderildiğini, sonuç olarak 421 adet üründeki ayıbın giderilmemesi sebebiyle bu malların müvekkilinin elinde kaldığını, davacı tarafından toplam 127.553,03 TL tutarındaki faturanın 104.183,04 TL’lik kısmının ödendiğini, ancak yüklenicinin teslim ettiği malların ayıplı olması nedeniyle sözleşme bedelinden indirim talep edildiğinden müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiş; karşı dava ile mallardaki ayıplar nedeniyle yüklenicinin ayıba karşı tekeffül borcu olduğunu, bu nedenle reklamasyon faturası kesildiğini, ödememesi üzerine İzmir 10. İcra Dairesi’nin 2013/3113 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, teslim edilen malların ayıplı olduğunun yükleniciye aynı gün içinde telefonla ihbar edildiğini, akabinde yüklenicinin çalışanlarının müvekkili şirkete gelerek iki gün boyunca mallardaki hataları gidermek için tadilat işlemlerine başlandığını, müvekkili şirketin elinde kalan ve tamirat işlemleri ile müşteriye teslim edilme imkanı bulunmayan 421 adet ürün üzerinde İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/38 değişik iş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, ayıbın bilirkişilerce tespit edildiğini, 421 adet ceket için müvekkilinin 13.219,40 TL zararının bulunduğunun tespit edildiğini, malların bu haliyle kabul edilemeyeceğinin belirlendiğini, müvekkilinin ayıplı ürünleri tamir etmek ve siparişi yetiştirmek için masraf yaptığını, ayıplı ürünleri düzeltmek için tüm dikim evi ve bantlarının durdurulması sonucu oluşan işçilik tamir bedelinin 12.000,00 TL, 19.02.2013 tarihinde ürünlerin tamamını kontrol eden … tarafından yapılan ürünlerin tam kontrol kalite mesai ücretinin 852,00 TL, müvekkili şirket bünyesinde kalite tamir departmanında yapılan işçilik tamir maliyetinin 2.750,00 TL, 22.03.2013 tarihinde müşteri …’e gönderilen 4168 adet ürünün uçak-tır arası fiyat farkının %50’si olan uçak navlun bedelinin 5.518,00 TL, 20.02.2013 tarihinde iade edilen 1409 ceketin İstanbul-İzmir arası nakliye bedelinin 850,00 TL, 22.02.2013 tarihinde iade edilen 106 adet ceketin İstanbul-İzmir arası nakledilme bedelinin 100,00 TL, 25.02.2013 tarihinde ikinci kez tamir edilen 1361 adet ceketin uçağa yüklenmek üzere İzmir-İstanbul Atatürk Havalimanı’na nakledilme bedelinin 800,00 TL, 25.02.2013 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı-Frankfurt arası sevkiyatı yapılan 1361 adet ceketin uçak navlun bedelinin 3.371,00 TL, ayıpları tamamıyla düzeltilemeyen ancak müşteri … tarafından %10 indirimli olarak alınacağı bildirilen 144 adet ürünün indirim tutarı farkının 789,00 TL ve müşteri tarafından hiçbir suretle kabul edilmeyen 421 ceketin maliyeti olan 18.302,00 TL olmak üzere toplam 45.332,00 TL yönünden düzenlenen reklamasyon faturasının yükleniciye gönderildiğini, fatura içeriğinin ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/38 D.iş dosyasındaki incelemede mal adedinin 421 olduğu, ayıplı mal sayısının 567 olduğu, bunların tamir edildiği, 421 adet malın ise ayıplı olduğu ve WKS’ye hiç gönderilmediğinin tespit edildiği, asıl dosyadaki davalının iddialarını ispata yarar fotoğraf, tutanak, yazışma ve sair delilin dosyada mevcut olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmede işin bitim tarihi ve belirtilen tarihte bitmezse oluşacak zararın tazminine ilişkin bir hükmün olmadığı, davalının aynı zamanda tacir olduğu, sözleşmede bulunmayan bir talebi, cezai şart talep etmeyen, böyle bir düzenlemeye gitmeyen, işin süresine ilişkin karşı tarafa bir edim yüklemeyen davacının, 3. kişilere karşı edimlerini yerine getirememesi gerekçesi ile davacıdan sözleşmede öngörülmemiş bir talepte bulunmasının olanaksız olduğu, zira davacının belirli bir temin yükümlülüğü de olmadığından davacının ayıplı imalatı aynı zamanda davalının elde edeceği karı da ortadan kaldırmış olup, bu durumda sadece malın maliyet fiyatının değil, olması gereken satış fiyatı ile davacının ayıplı imalatı sonucunda ayıplı olarak satılacağı bedel arasındaki farkın dikkate alınması gerekmekte olup, davacının ilişkili şirketi olduğu anlaşılan … Şti tarfından kesilen 22.03.2013 tarihli faturada mal bedeli 23,30 Euro olup, aynı tarihli kur üzerinden 1 Euro’nun 2,3679 TL olduğu, 421 adet ceketin 20 TL’ye satılması halinde aradaki farkın 14.807,00 TL olduğu, bu durumda karşı davacının davalıdan talep edebileceği zarar hesabında önceki raporda hesaplananlar aynen kabul edilip 421 adet ceket için hesaplanan 8.420,00 TL zarar yerine 14.807,00 TL zarar hesaplandığı, bu durumda davalının talep edebileceği bedel indirim tutarının da 6.387,00 TL artarak 17.046,87 TL olarak kabul edildiği, davacının tamir gören diğer malların da değerinin düştüğünü iddia etmiş ise de bu iddiayı destekleyecek nitelikte bir delil bulunmadığından karara dayanak teşkil eden 31.05.2017 tarihli rapor doğrultusunda asıl dava yönünden davacının 22.893,52 TL tutarlı bakiye alacağına karşılık ayıplı olan iş bedelinde indirim talebinin haklı olduğu yönündeki önceki bilirkişi raporuna da iştirak edilmekle, asıl davada 3.368,00 TL tutarlı indirim yapılarak, davalının 19.525,52 TL’lik borcu olduğu, karşı davada ise karşı davacının zarar tutarının 17.046,87 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile davalının İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2013/3676 sayılı takip dosyasındaki 19.525,52 TL’lik asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin 19.525,52 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, davacı lehine icra inkar tazminat talebinin reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile davacı-karşı davalı … Şti’nin İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün 2013/3113 sayılı takip dosyasındaki 17.046,87 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin 17.046,87 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerek ikinci bilirkişi raporu gerekse yerel mahkemenin ayıplı malın maliyet fiyatının değil olması gereken satış fiyatı ile davacının ayıplı imalatı sonucunda ayıplı olarak satılacağı bedel arasındaki farkın dikkate alınması gerektiği gerekçesi ile karşı davacının 18,50 Euro olan talep bedelini aşmak suretiyle 23.30 Euro üzerinden hesaplama yaptığını, bu durumun HMK’nın 26. maddesine aykırı olduğunu, karşı davacının dava dilekçesi ile 421 adet ceket yönünden “421 adet ceket için zararımız 13.219,00 TL’dir. Ceket maliyeti 421 x 18,50 euro = 7.788,50 euro kur dikkate alındığında 18.302,00 TL’dir.” ifadesi ile mahrum kalınan kar üzerinden değil maliyet bedeli üzerinden zarar tazmin isteminde bulunulduğunu, ürünlerin tamamının kalite kontrolünü yapan WKS firmasına bu iş için ödenen 319,50 TL’nin tamamının müvekkilinden tahsiline karar verilmiş olmasının da hatalı olduğunu, sonuçta bu firmanın sadece ayıplı malları değil tüm malları denetlediğini, bu durumda ayıplı mallar için ödenmesi gereken kontrol bedelinin 85,00 TL olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının karşı dava ve 10.031,02 TL’lik alacak yönünden kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin yalnızca 421 adet cekete ilişkin uğradıkları zarar taleplerini kabul ettiğini, diğer talepleri yönünden kurduğu hükmün hatalı olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararı talep etmesinin kanundan kaynaklandığını, kanundan kaynaklanan bir hakkın sözleşmede bulunmadığı gerekçesiyle bertaraf edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taleplerinin cezai şart olmadığını, BK’nın 112. maddesi gereğince borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlunun kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olacağını, davacı-karşı davalının sözleşme gereği diktiği malların ayıplı olduğunun sabit olduğunu, sözleşmede teslim tarihi olmadığı için müvekkilinin uğradığı zararı tazmin edemeyeceği yönündeki gerekçenin hatalı olduğunu, dosyadaki deliller ile müvekkilinin zarara uğradığının açık olduğunu, davacı tarafından ayıplı dikim yapıldığından müvekkilinin bu malları düzeltme için işçilik maliyeti oluştuğunu, …’ye ödeme yapmak zorunda kaldığını, mallar için navlun farkı, nakliye bedelleri ödemek zorunda kaldığını, faturaların tamamının dosyada mübrez olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının asıl ve karşı dava yönünden kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Asıl dava, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın, İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali, karşı dava ise eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeniyle uğranılan zararın tazmini amacıyla yapılan icra takibine itirazın, İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali isteğine ilişkindir. Davacı-karşı davalı yüklenici, davalı-karşı davacı ise iş sahibidir.
Taraflar arasındaki ilişki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de, yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti etmiş ise, garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir.
Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 10.01.2013 tarihli “Fason İş Sözleşmesi” ile 5950 adet ürünün teknik şartlara uygun dikimi hususunda anlaşma sağlanmıştır. İşin bedeli “16 TL kesim + dikim” olmak üzere “birim fiyat” üzerinden belirlenmiştir.
Mahkemece asıl dava yönünden taraflar arasında ihtilafsız olan bakiye iş bedelinden (22.893,52 TL) ayıp oranında (3.368,00 TL) indirim yapılmasında istinaf nedenleri de dikkate alındığında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile davacı-karşı davalı yüklenici tarafından dikimi gerçekleştirilen ürünlerden 421 tanesinin tamir edilemez nitelikte olduğu, ancak mevcut haliyle defolu olarak satışının mümkün olduğu belirlenmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava dışı … Şti tarafından …’e keşide edilen ve karşı davacının ithalatçı firma olarak gösterildiği 22.02.2013 tarihli faturada ceketlerin birim fiyatının 23.30 Euro gösterilmesi karşısında bilirkişi heyeti tarafından bu birim fiyat üzerinden hesaplama gerçekleştirilmiş ise de karşı dava dilekçesinin incelenmesinde karşı davacı şirket tarafından ceketlerin birim fiyatı 18,50 Euro gösterilerek zararın bu miktar üzerinden hesaplanmasını talep ettiği görülmektedir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesinde taleple bağlılık ilkesi hükme bağlanmış olup, buna göre “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” düzenlemesi mevcuttur.
O halde; mahkemece, karşı davacı tarafından 18.50 Euro olarak talep edilen ceket birim fiyatının talep aşılarak 23.30 Euro olarak kabulü ile ayıpları düzeltilemeyen ürünlere ilişkin zarar hesaplaması yapılması hatalı olmuştur.
Bunun haricinde, davacı tarafından ayıplı dikilen ürünlerin belirlenmesinde ve davacı tarafından ayıplı dikilen ürünlerin bütün ayıplı ürünlere oranlanması neticesinde tespit edilen değerin (%37,5) belirlenmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla birlikte, ürünlerin kalite kontrolünü yapan … firmasına ödenen 852,00 TL’den davacının bütün ayıplı mallar içinde %37,5 oranında dikiş hatalı mal bulunduğundan oranlanması neticesinde hesaplanan 319,50 TL’nin, iade edilen ayıplı ürünlerin düzeltilmesi için İstanbul-İzmir arası nakliye bedeli olan 950,00 TL’den davacının ayıpları nedeniyle sorumlu olduğu miktar olan 356,25 TL’nin, … şirketi tarafından ilk kontrol neticesinde iade edilen ürünlerdeki ayıpların karşı davacı tarafından giderilerek yeniden Almanya’ya gönderilmesi için öncelikle İzmir-İstanbul Atatürk Havalimanı arasındaki nakliye bedeli olan 800,00 TL’den davacının ayıpları nedeniyle sorumlu olduğu miktar olan 300,00 TL’nin ve ardından İstanbul’dan Frankfurt’a sevkedilen ürünlerin uçak navlun bedeli olan 3.371,00 TL’den davacının ayıpları nedeniyle sorumlu olduğu miktar olan 1.264,12 TL’nin dikim kaynaklı ayıplardan karşı davalı yüklenici sorumlu olacağından karşı davalıdan tahsiline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Karşı davacının talep ettiği diğer zararlar yönünden tazminat istemi ise, mahkemece eserin teslim süresinin kararlaştırılmamış olması ve sözleşmede cezai şart belirlenmediğinden reddedilmiştir. Halbuki karşı davacının istemi cezai şarta değil 6098 sayılı TBK’nın 112. maddesi gereğince sözleşmenin ayıplı ifası nedeniyle uğranılan zararın tazminine yöneliktir. Mahkemenin hukuki değerlendirmesi hatalı olmakla birlikte karşı davacı ile dava dışı … şirketi arasındaki sözleşmenin ibraz edilmemesi ve aralarındaki sözleşme şartlarının incelenememesi dikkate alındığında dava dışı şirket tarafından 144 adet ürünün fiyatının %10 tenzili nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zarar ve ürünlerin tırla gönderilmesi yerine uçakla gönderilmek zorunda kalınması nedeniyle uçak navlun farkına dayalı tazminat isteminin ispatlanamadığından reddine yönelik mahkeme kararı gerekçesi hatalı olmakla birlikte sonucu itibarıyla doğrudur.
Aynı şekilde ayıplı ürünlerin tamiri nedeniyle üretim bantlarının durdurulması nedeniyle uğranılan zarar ve tamir departmanında yapılan işçilik masrafı da karşı davacı tarafça ispatlanamadığından bu taleplerin de reddine yönelik mahkeme kararı sonucu itibarıyla doğrudur.
O halde; karşı davada karşı davacının istemi ile bağlı kalınarak toplam 421 üründeki ayıp giderilemediğinden her bir ceketin defosuz satış bedeli 18.50 Euro kabul edilerek 421 adet ceketin toplam değeri olan 18.302,00 TL’den (7.788,50 Euro) her bir ayıplı ceketin 20,00 TL’den satılabileceğinin kabulü ile 8.420,00 TL’nin mahsubu ile bu kalem yönünden karşı davacının ‭9.882‬,00 TL talep edebileceği kabul edilmelidir. Bu miktara diğer zarar kalemleri olan üst paragrafta belirtilen toplam ‭2.239,87‬ TL’nin de eklenmesiyle karşı davacının sözleşmenin ayıplı ifası nedeniyle talep edebileceği toplam tazminat miktarı ‭12.121,87‬ TL’dir. O halde karşı davanın bu miktar yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise, düzelterek yeniden esas hakkında…” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuran davalı-karşı davacı vekilinin ve davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurularının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden talep hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı-karşı davalı vekilinin ve davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.03.2019 tarih 2013/225 E – 2019/418 K sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı-karşı davacının İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2013/3676 E sayılı takip dosyasındaki 19.525,52 TL’lik asıl alacağa yönelik İTİRAZIN İPTALİ ile, takibin 19.525,52 TL’lik asıl alacağa, takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
Alacak, likit ve hesaplanabilir olmadığından, yargılama ve bilirkişi raporuyla belirlendiğinden, İİK 67/2’nin şartları oluşmadığından davacı-karşı davalı lehine icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
Davacı-karşı davalının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
Kötü niyet tazminatının da şartları oluşmadığından, davalı-karşı davacının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.333,78 TL nispi harçtan peşin alınan 276,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.057,18 TL karar ve ilam harcının davalı-karşı davacı taraftan alınarak hazineye gelir kaydına.
Davacı-karşı davalı tarafça yargılama gideri olarak yapılan 24,30 TL başvurma harcı, 276,60 TL peşin harcın davalı-karşı davacıdan alınıp davacı-karşı davalıya verilmesine,
Tüm dosyadaki yargılama gideri 4.447,00 TL olarak hesaplanmış, karşı dava açılmakla, her iki dosya yönünden yargılama gideri ikiye bölünerek, bu dosyadaki 2.223,50 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre belirlenen (%85 Kabul, %15 Red) 1.889,97 TL’sinin davalı-karşı davacı taraftan alınarak davacı-karşı davalı tarafa verilmesine, davacı-karşı davalı tarafın yaptığı 333,53 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına.
Davalı-karşı davacı tarafın yaptığı 2.887,00 TL yargılama giderinin yarısı olan 1.443,00 TL’nin bu dosyada alınarak kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.226,97 TL’nin davalı-karşı davacının üzerinde bırakılmasına, kalan 216,03 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
Davacı-karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1 maddesine göre hesaplanmış olan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacı taraftan alınarak davacı-karşı davalı tarafa verilmesine.
Davalı-karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1 maddesine göre hesaplanmış olan 2.725,00 TL vekalet ücretinin de davacı-karşı davalı taraftan alınarak davalı-karşı davacı tarafa verilmesine.
3-Karşı davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davacı-karşı davalı … Şti.’nin İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün 2013/3113 E sayılı takip dosyasındaki 12.121,87 TL’lik asıl alacağa yönelik İTİRAZININ İPTALİ ile, takibin 12.121,87‬ TL’lik asıl alacağa, takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
Alacak, likit ve hesaplanabilir olmadığından, yargılama ve bilirkişi raporuyla belirlendiğinden, İİK 67/2’nin şartları oluşmadığından davalı-karşı davacı lehine icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
Davalı-karşı davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
Kötü niyet tazminatının da şartları oluşmadığından, davacı-karşı davalının kötü niyet tazminat talebinin de REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 828,04 TL nispi harçtan peşin alınan 612,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,24 TL karar ve ilam harcının davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı-karşı davacı tarafından yatırılan 612,80 TL başvurma harcının davacı-karşı davalıdan alınıp davalı-karşı davacıya verilmesine,
Tüm dosyadaki yargılama gideri 4.447,00 TL olarak hesaplanmış olup karşı dava açılmakla, her iki dosya yönünden yargılama gideri ikiye bölünerek, bu dosyadaki 2.223,50 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre (%27 Kabul, %73 Red) belirlenen 1.623,15 TL’sinin davalı-karşı davacı taraftan alınarak davacı-karşı davalı tarafa verilmesine, davacı-karşı davalı tarafın yaptığı 600,35 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı-karşı davacı tarafın yaptığı 1.560,00 TL yargılama giderinin yarısı olan 780,00 TL’nin bu dosyada alınarak kabul ve red oranına göre hesaplanan 569,40 TL’nin davalı-karşı davacının üzerinde bırakılmasına, kalan 210,60 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınıp davalı-karşı davacıya verilmesine,
Davalı-karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1 maddesine göre hesaplanmış olan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalı taraftan alınarak davalı-karşı davacı tarafa verilmesine,
Davacı-karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/1 maddesine göre hesaplanmış olan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacı taraftan alınarak davacı-karşı davalı tarafa verilmesine,
HMK’nın 333. maddesi gereğince, yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının ilgili tarafa iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davacı-karşı davalının ödediği 171,31 TL istinaf karar harcının ve 119,81 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran davacı-karşı davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile davacı-karşı davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı, 22,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 143,80 TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
5-İstinaf yoluna başvuran davalı-karşı davacının asıl dava yönünden ödediği 333,50 TL istinaf karar harcı ile karşı dava yönünden ödediği 44,40 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuran davalı-karşı davacıya iadesine,
6-İstinaf başvurusu nedeni ile davalı-karşı davacı tarafından yapılan asıl dava yönünden 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve karşı dava yönünden 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 242,60 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 22.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.