Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1214 E. 2022/512 K. 11.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1214
KARAR NO : 2022/512

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/562
KARAR NO : 2019/674
DAVA TARİHİ : 15.05.2015
KARAR TARİHİ : 29.05.2019
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 11.03.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.03.2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.05.2019 tarih ve 2015/562 Esas, 2019/674 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, … Şti. ile … markasının sahibi … ve adı geçen şirketin Bursa … projesinde otomasyon yazılımını ve otomasyon projelendirme işlemini gerçekleştiren … arasında varolan sorunlar çözümlenmesi amacıyla 11.12.2012 tarihli, protokol başlıklı sözleşmenin düzenlendiğini, bu protokolle taraflara bir kısım yükümlülükler yüklendiğini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde, İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2012/14548 ve 14491 Esas sayılı takiplerine konu toplam 70.000,00 TL bedelli senetlerle ilgili tarafların birbirini ibra edeceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilili tarafından protokol şartlarının yerine getirilmesine rağmen davalının takibi sürdürdüğünü ileri sürerek, söz konusu senetler ve takip konusu dosyalar nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi ve % 20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davanın ticari bir dava olmadığını, tarafların tacir olmaması nedeniyle ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olmadığını, esas yönünden ise; davaya konu senetlerin teminat senedi olmadığını, teminat senedi olduğuna dair senet üzerinde bir kayıt bulunmadığı gibi hiçbir belgenin de bulunmadığını, davacının protokol şartlarına uymadığını, senetlerin davacının aldığı bir evin taksitlerinde yaşanan sorun nedeniyle borç olarak verilen paranın karşılığı düzenlendiğini, protokolün, davacının Bursa … işinde otomasyon işlerinin yapımı halinde senetlerle ilgili icraya yansıyan işlemlerin durdurulması için yapıldığını, iş bedeli karşılığı verilen senetler olmadığını, davacının protokol hükümlerini yerine getirmediğini, 5. maddeye aykırı olarak 2014 yılı içerisinde …, … ve … A.Ş.’nde çalıştığını, müvekkili ve … firmasının izni olmadan anılan otomasyon yazılımını kullanarak, … ve … haricinde nemlendirme esaslı soğutma ile ilgili iş yaptığını, 4. madde gereğince otomasyon sistemi ile ilgili tüm verileri ve açık kodları …’e teslim etmediğini, müvekkili tarafından senetler ile ilgili işlemlerin durdurulduğunu ancak davacının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle 30.000,00 TL’lik senedin İzmir 22. İcra Dairesi’nin 2014/15683 Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, davalının senetler nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…Bursa … tarafından Türbin Giriş Havası Soğutma Sistemi kurulması devreye alınması ve çalışır halde teslimi, mal alımı işinin 09/03/2012 tarihinde yapılan bir sözleşmeyle … AŞ firmasına ihale edildiği, … AŞ’nin Bursa …’in ihtiyacı olan soğutma sisteminin kurulması, devreye alınması ve çalışır vaziyette teslimini kapsayan bu işi bir sözleşme ile … Firmasına (…’e) verdiği, bu kapsamda … tarafından Bursa …’da yapılacak olan işlerin otomasyon yazılımı, projelendirme, teknik danışmanlık, müşavirlik işlerinin …’e verildiği, …’e davalı tarafından otomasyon yazılım projelendirme teknik danışmanlık işi nedeniyle 70.000,00-TL ödeme yapıldığı, bu ödeme karşılığında teminat olarak davaya konu 30.000,00-TL bedelli ve 40.000,00-TL bedelli bonoların davacı tarafından … Şti lehine düzenlenerek verildiği, bu bonoların daha sonra … Şti tarafından …’e ciro ile devredildiği, bu aşamada taraflar arasında çıkan ihtilaf üzerine … … Şti ve …’in imzalarının yer aldığı 11/12/2012 tarihli protokolün düzenlendiği, davacının protokolün 2. ve 4. maddelerinde yükümlülüklerini yerine getirdiği, protokolün 5.maddesinde …’in …’in veya … firmasının izni olmadan … yazılımını yada kopyasını hiçbir şekilde kullanmayacağı ve nemlendirme esaslı soğutmayla ilgili iş yapmayacağı, buna ilişkin yazılım/otomasyon projelerinde yer almayacağının kararlaştırıldığı, yukarıda belirtildiği üzere … firması yetkilisi … tarafından aleyhine patent hakkına tecavüz nedeniyle dava açılan … yanında 14/10/2014-24/03/2015 tarihleri arasında çalıştığı, ancak burada patent hakkında tecavüze konu yazılımda …’in çalıştığının ve bu yazılımın onun tarafından gerçekleştiğinin subüta ermediği, esasen burada patent hakkına tecavüz ile suçlananın … olduğu, dolayısıyla 11/12/2012 tarihli protokolün tüm şartlarının davacı tarafından yerine getirildiği ve bu protokolün 3.maddesinde yazılı olduğu üzere tarafların birbirini ibra etmiş sayılması gerektiği, yine protokolün 6.maddesi gereğince senetlerin …’e tesliminin gerektiği kanaatine varılmakla davanın kabulüne, davacının İzmir 16.İcra Dairesinin 2012/14491 esas sayılı takibinin konusu 01/09/2012 tanzim tarihli 01/10/2012 vade tarihli 40.000,00-TL bedelli, keşidecisi …, lehdarı … Şti olan ciro yoluyla davalının hamili olduğu bono nedeniyle ve İzmir 16.İcra Dairesinin 2012/14548 esas sayılı takibinin konusu olan 15/12/2011 tanzim tarihli 01/01/2012 vade tarihli 30.000,00-TL bedelli keşidecisi …, lehdarı … Şti olan ciro yoluyla davalının hamili olduğu 30.000,00-TL bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
Uyuşmazlık yargılamayı gerektirir mahiyette olup davalının takibe girişmekte kötü niyeti ispatlanamadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine…” şeklindeki gerekçe ile davanın kabulüne, davacının İzmir 16. İcra Dairesi’nin 2012/14491 Esas sayılı takibinin konusu 01.09.2012 tanzim tarihli 01.10.2012 vade tarihli 40.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehdarı … Şti olan ciro yoluyla davalının hamili olduğu bono nedeniyle ve İzmir 16. İcra Dairesi’nin 2012/14548 Esas sayılı takibinin konusu olan 15.12.2011 tanzim tarihli 01.01.2012 vade tarihli 30.000,00 TL bedelli keşidecisi …, lehdarı … Şti olan ciro yoluyla davalının hamili olduğu 30.000,00 TL bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, uyuşmazlık yargılamayı gerektirir mahiyette olup davalının takibe girişmekte kötü niyeti ispatlanamadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının dosya kapsamına ve mevcut delillere aykırı olduğunu, dosya kapsamındaki beyanlardan ve tanık beyanlarından …’in, bu davadan yakın zaman öncesinde müvekkilinin sahibi olduğu … şirketinde dava dışı … ile birlikte çalıştığını, … ile arkadaş olduğu, Bursa’daki …. projesi dahil …’ndeki işte birlikte çalıştıklarının açıkça belli olduğunu, müvekkili (… şirketi …) … adlı buluşun yasal sahibi olduğunu, bilirkişinin de vurgu yaptığı üzere … firması (…’in) … aleyhine patent hakkında sahip olduğu … buluşunun haksız olarak bir benzerine … ismiyle … İşletmesi’nde gerçekleştirmesi nedeniyle patent hakkında tecavüzün önlenmesine dair dava açıldığını, davanın Emet Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/62 Esas sayılı dosyanın sonradan gelişen ve bağlantılı olan İzmir Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/129 Esas, 2018/86 Karar sayılı davasında …’in sahibi olduğu … sisteminin … İşletmesi’nde patente tecavüz edilerek kullanıldığı tespit edilerek tecavüzün durdurulmasına karar verildiğini, SGK kayıtlarından da …’in 14.10.2014 – 24.03.2015 tarihleri arasında patent hakkında tecavüzün işlendiği ileri sürülen …’in yanında çalıştığının görüldüğünü, 11.12.2012 tarihli protokolün 5. maddesi değerlendirildiğinde …’in … firması ve … haricinde nemlendirme esaslı soğutma ile ilgili iş yapmayacağını ve buna ilişkin yazılım otomasyon projelerinde yer almayacağını kabul ve garanti etmesine rağmen müvekkilinin sahibi olduğu … isimli buluşun bir benzerinin … İşletmesi’nde … ismiyle kuran …’in yanında çalışarak protokolün 5. maddesine uymadığını, davacının geçimini sağlamak adına uzmanlık alanında çalışmasının hayatın olağan akışına göre normal olmakla birlikte patent ihlali yaptığı tespit edilen …’in yanında çalışmasının imzalamış olduğu protokolün 5. maddesinde ihlal ettiğinin ortaya çıktığını, taraflar arasındaki 2012 yılı 11.12.2012 tarihli protokol sonrasında … Bursa biriminde 17.05.2013 tarihli arızanın hiçbir şekilde davacı tarafından giderilmediğini, müvekkili ve davacı … ile doğrudan muhatap değilse de dosya içeriği belgelerden ve davacı beyanlarından anlaşıldığı üzere müvekkilinin ortağı olduğu … firması …’ın taşeronu olduğunu, davacının ise birime kurulan sistemin yazılım ve otomasyon projelendirme işlemini yapan kişi olduğu, … firması ve …’e bağlı olduğunu, davacı …’da kurulan sistemdeki arızayı gidermeyerek protokolün 2. maddesini ihlal ettiğini, davacının bunlar haricinde taraflar arasındaki 11.12.2012 tarihli protokolün 4. maddesi gereği müvekiline teslimi gereken yazılımın açık kodlarını hiçbir zaman teslim etmediğini, teslim edildiğine yönelik hiçbir belge veya başkaca bir delil olmadığını, protokolün 5. maddesinde davacı … Firması ve … haricinde nemlendirme esaslı soğutma ile ilgili iş yapmayacağını ve buna ilişkin yazılım/otomasyon projelerinde yer almayacağını kabul ve garanti etmesine mahkemece de bu hususa aykırı olarak çalıştığının tespit edilmesine rağmen davanın kabulüne karar verilmesinin açıkça kanuna ve mevcut delillere aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarında ve mahkeme kararında davacının taraflar arasında yapılan 11.12.2012 tanzim tarihli sözleşmeyi ihlal etmediği, taahhütlerini yerine getirdiği hususunun tartışma gerektirmeyecek biçimde yer aldığını, daha önce mahkemeye sundukları 25.03.2019 tarihli, 15.03.2019 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını içeren dilekçelerinde Emet’te soğutma sistemini kuran … firmasıyla müvekkilinin kurulumun hiçbir aşamasında ilişkisi ve irtibatı olmadığını belirttiklerini, Emet’teki soğutma sistemini yapan firma davalının daha önce ortağı olduğu firma olduğunu, daha sonra davalının hissesini oğlu …’e devrettiğini, oğlu …’ten vekaletname alarak şirketin faaliyetlerine katıldığını, … firmasıyla müvekkilinin ilişkisi olmadığı Emet Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/192 sayılı 05.01.2018 tarihli hakkında vermiş olduğu ek soruşturmaya yer olmadığına dair kararı ile sabit olduğunu, davalı tarafın iddia ettiği gibi Emet’teki soğutma sisteminin kurulumunun …’in sahibi olduğu … firması tarafından yapılmadığını, kurulumunu yapan firmanın daha önce de belirttikleri gibi … ünvanlı firma olduğunu, Emet’teki kurulumun, …’e ait … firması tarafından tamamlandığını kanıtlayan herhangi bir belgenin davalı tarafça dosyaya sunulmadığını, davalının kötüniyetli olduğunu belirterek, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, taraflar arasında düzenlenen 11.12.2012 tarihli protokol ve bu protokole konu senetlerden kaynaklanan menfi tespit isteğine ilişkindir.
Davacı 11.12.2012 tarihli protokolden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiğini, davalının bu protokol hükümlerine aykırı olarak senetlerle ilgili icra işlemlerine devam ettiğini belirterek, eldeki menfi tespit davasını açmıştır.
Davalı vekili, davacının protokolden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediği gibi, 4 ve 5. madde hükümlerine de aykırı davrandığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf edilmiştir.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İİK’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir.
Somut olaya gelince; taraflar arasında 11.12.2012 tarihinde, davanın dayanağını oluşturan protokolün düzenlendiği, protokolün 1. maddesinde belirtildiği üzere bu protokolün … firması ve … markasının sahibi … ile Bursa … projesinde otomasyon yazılımını yapan ve otomasyon projelendirme işlemini gerçekleştiren … arasında var olan sorunların çözümlenmesi amacıyla hazırlandığı, protokolün 2. maddesinde belirtildiği üzere davacının, Bursa projesinin kati kabulüne kadar ve sonrasında projenin devamı amacıyla yapılacak yazılım ve otomasyon boyutundaki teknik danışmanlık, müşavirlik hizmetlerini kesintisiz vermeyi kabul ve taahhüt ettiği, protokolün 3.maddesinde ise bu projenin yapılması amacıyla sözleşme tarihine kadar …’e 70.000,00 TL ödeme yapıldığı, ancak davacı …’in işi bırakması nedeniyle dava konusu senetlerin İzmir 16.İcra Müdürlüğü’nün 2012/14548 Esas ve 2012/14491 Esas sayılı icra dosyaları ile takibe konulduğu, … cirolu 40.000,00 TL çekle ilgili olarak ve davacının bu sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde belirtilen icra dosyaları hakkında hiçbir icra işlemi yapılmayacağı, 31/12/2014 sonu itibariyle tarafların birbirini ibra edeceğinin kararlaştırıldığı, protokolün 4.maddesiyle de …’in bu otomasyon yazılımının tüm haklarını …’e bedelsiz devrettiği, yazılımın çalışması için gerekli olan tüm verilerin sözleşmenin imzalanması ile teslim edilmesinin kabul edildiği, protokolün 5. maddesinde, …’in, … yazılımın kendisi yada kopyasını, … ya da … firmasının izni olmadan kullanmayacağını kabul ettiği, … firması ve … haricinde nemlendirme esaslı soğutma ile ilgili iş yapmayacağını, buna ilişkin yazılım projesinde yer almayacağını kabul ve garanti ettiği, protokolün 6. maddesinde, sözleşme koşullarının yerine getirilmesi halinde …’in … firmasına ve …’e borcunun kalmayacağı, tarafların birbirini ibra edeceği, icra dosyalarındaki tahsil harcının … tarafından ödenerek icraya konulan senetlerin …’e 31.12.2014 tarihinde teslim edileceğinin kabul edildiği, protokolün 7. maddesinde, … firması ve … aleyhine başlatılan işlemler neticesinde İzmir CBS’nin 2012/107402 hazırlık nolu soruşturma dosyasından yapılan şikayetten sadece … yönünden vazgeçileceği, …’in Bursa … ihale koşulları doğrultusunda 31.12.2014 tarihine kadar teknik müşavirlik hizmeti vermesiyle protokolün sonlanacağının kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığın çözümü için, taraflar arasında düzenlenen protokol hükümlerinin davacı tarafından ihlal edilip edilmediğinin saptanması gerektiğinden mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, Elektrik Elektronik Yüksek Mühendisi Dr. … tarafından 28.08.2018 tarihli rapor ve Elektrik Elektronik Mühendisi …’dan tarafından 15.03.2019 tarihli rapor alınmıştır. İlk raporda; davacının protokol hükümleri gereğince teknik danışmanlık hiztemini sunduğu, protokolün 4.maddesi uyarınca yazılımın tüm haklarının ve programın çalışması için gerekli olan kodların davacı tarafından davalıya tesliminin sağlandığının kabul edilmesi gerektiği, SGK kayıtları ve diğer deliller itibariyle davacının sözleşmenin 5. maddesine muhalefetinin söz konusu olmadığı, sonuç olarak davacı yönünden protokol hükümlerinin yerine getirildiği belirtilmiş, itiraz üzerine alınan 15.03.2019 tarihli raporda da; Bursa … tarafından “Türbin Giriş Havası Soğutma Sistemi Kurulması, Devreye Alınması ve Çalışır Halde Teslimi, Mal Alımı” işinin 09.03.2012 tarihinde yapılan bir sözleşmeyle … A.Ş. firmasına ihale edildiği, … A.Ş.’nin Bursa …’ın ihtiyacı olan soğutma sisteminin kurulması, devreye alınması ve çalışır vaziyette teslimini kapsayan bu işi bir sözleşme ile … Firmasına (…’e) verdiği, … tarafından Bursa …’da yapılacak olan işlerin otomasyon yazılımı, projelendirme, teknik danışmanlık, müşavirlik işlerinin …’e verildiği, bu kapsamdaki işler nedeniyle … (… firması) ile … arasında 11.12.2012 tarihli protokolün düzenlendiği, Bursa …’ta kurulan sistemin garanti kapsamında çalışması sürecinde yazılımında meydana gelen bir arıza nedeniyle sistemi kumanda edemediklerinden yüklenici … AŞ’nin bu sorunu garanti kapsamında olmasına rağmen … firması ve yetkilisi …’le çözmeyip kendilerinin yeni bir yazılım tasarlayarak sistemi çalışır hale getirdiklerinin belirtildiği, … firması yetkilisi …’in … A.Ş. ve Bursa … hakkındaki şikayetleri ile birlikte mahkeme sürecine göre, … A.Ş.’nin … firması ve …’le olan ticari ilişkisini sonlandırmış olduğu, garanti sürecinde sistemle ilgili bakım onarım ve arıza işlemlerini kendi ekibiyle yaptığı, …’in kendi dışındaki sebeplerden dolayı sisteme müdahalesinin imkansız hale geldiği, bu nedenle …’in protokolün 2. maddesine muhalefetinin olmadığı, …’in … aleyhine patent hakkına sahip olduğu … buluşunun haksız olarak bir benzerini … ismiyle … İşletmesinde gerçekleştirmesi nedeniyle patent hakkına tecavüzün önlenmesine dair dava açıldığı, İzmir Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/129 Esas, 2018/86 Karar sayılı kararı ile …’in sahibi olduğu … sisteminin … İşletmesinde patente tecavüz edilerek kullanıldığı tespit edilerek tecavüzün durdurulmasına karar verildiği, SGK kayıtlarına göre …’in 14.10.2014 – 24.03.2015 tarihleri arasında patent hakkında tecavüzün işlendiği ileri sürülen …’in yanında çalıştığı, davacının sözleşmenin 5. maddesine aykırı olarak davalının sahibi olduğu … isimli buluşun bir benzerini … İşletmesinde … ismiyle kuran …’in yanında çalıştığı, davacının geçimini sağlamak adına uzmanlık alanında çalışmasının hayatın olağan akışına göre normal olmakla birlikte patent ihlali yaptığı tespit edilen …’in yanında çalışmasının imzalamış olduğu protokolün 5. maddesinde ihlal sayılması gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece tüm bu deliller doğrultusunda davacının protokolden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiği gibi patent hakkına tecavüz eden … yanında 14.10.2014-24.03.2015 tarihleri arasında çalıştığı, ancak burada patent hakkında tecavüze konu yazılımda …’in çalıştığının ve bu yazılımın onun tarafından gerçekleştiğinin subüta ermediği gerekesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı vekili anılan kararı dilekçesinde belirtilen nedenlerle istinaf etmiş ise de;
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olup, bu husus HMK’nın 190. maddesinde, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altındadır, şeklinde ifade edilmiştir.
Dosyaya sunulan deliller, bilirkişi raporları, yukarıda yapılan saptama ve protokol hükümleri ile mahkeme gerekçesine ve özellikle davacının protokol hükümleri gereğince edimlerini yerine getirdiği, aksinin de ispatlanamamış olması nedeniyle verilen kararda dairemizce de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 4.781,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.196,00 TL harcın mahsubu ile kalan 3.585,70 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/(4). maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 11.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.