Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1198 E. 2022/442 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1198
KARAR NO : 2022/442

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/306
KARAR NO : 2019/487
DAVA TARİHİ : 03.06.2016
KARAR TARİHİ : 16.07.2019
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04.03.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.03.2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.07.2019 tarih 2016/306 E – 2019/487 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca yönelik gerçekleştirdiği itirazın yerinde olmadığını, davalının adresinin Aliağa olduğunu ileri sürerek, davalının Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/8836 esas sayılı dosyası üzerinden gerçekleştirdiği itirazın iptaline, takibin 41.983,67 TL üzerinden devamına ve %20’den az olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 9. maddesinde sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde İzmir Mahkemeleri’nin ve İcra Müdürlükleri’nin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, bu nedenle icra takibinin ve mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, tarafların müvekkili şirketin Aliağa’da yapacağı otel projesi için iksa kapsamında fore kazık ve jetgrout imalatı ile temel altı zemin iyileştirmesi kapsamında anlaşma sağladıklarını, sözleşmenin imzalanmasından sonra davacının birden fazla fatura kestiğini ancak bu faturaları kestikten sonra sözleşme gereğince üstlendiği işleri yerine getirmediğini, üstlendiği edimi eksik ve hatalı yerine getirdiği için müvekkili şirketten davacının alacaklı olmadığını, müvekkilinin işin eksik ve hatalı yerine getirilmesi nedeniyle ekstra harcama yapmak zorunda kaldığını, bu nedenle takas – mahsup taleplerinin bulunduğunu, ayrıca otelin inşaatın geç kalması nedeniyle geç açılmasından kaynaklı da zararları olacağını, dava dilekçesinde talep edilen faturalar ile ödeme emrine dayanak faturanın birbirlerinden farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dayanağı sözleşme ve sözleşmenin ifasının davalı tarafça inkar edilmediği, işin gecikmeli, eksik ve kusurlu ifa edildiğinin savunulduğu, davacı tarafın eksik ve hatalı edimi nedeniyle davalı şirket tarafından yapılan harcamaların ve otelin geç açılmasına verilen sebebiyet nedeniyle uğranılan zararın takas ve mahsubu talebinde bulunulduğu, ancak bu savunma ve talebine ilişkin hiçbir kanıt ve belge ibraz edilmediği, sunduğu faturaların işin gecikmeli, eksik ve ayıplı yapılması nedeniyle yapıldığı ileri sürülen ve ayrıntısı açıklanmayan harcamalar ile bağlantısının kurulamadığı, davacı tarafından davalı adına 19.02.2015 – 14.05.2015 tarihleri arasında düzenlenen toplam 494.596,67 TL tutarında 4 adeti iş bedeline, 1 adedi hakedişlerden kesilen %5 teminata ilişkin toplam 5 adet fatura karşılığında, davalıdan 02.02.2015 – 22.04.2015 tarihleri arasında 8 ayrı ödeme ile 452.613,00 TL ödeme aldığı, davalıdan 41.983,67-TL alacaklı göründüğü, davacının toplam 494.596,67 TL tutarındaki 5 adet faturasını kendi defterine, davacı lehine alacak olarak kaydeden davalı şirketin, yaptığı 452.613,00-TL ödeme karşılığında davacıya 41.983,67-TL borçlu göründüğü, edimin gecikmeli, eksik ve ayıplı ifa edildiğini kanıtlayamayan davalı şirketin 20.090,30-TL bakiye iş bedeli ile davacının sözleşmenin 5.3 maddesi uyarınca hak kazandığı hakedişlerden kesilen %5 teminata ilişkin düzenlenen 14.05.2015 tarih, 29086 no’lu 21.893,37-TL bedelli fatura bedelinden de sorumlu bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/8836 esas sayılı icra takibine itirazının iptaline, takibin 41.983,67 TL asıl alacak bedeli üzerinden 27.11.2015 takip tarihinden itibaren değişen oranlarda reeskont faizi yürütülmek sureti ile devamına, hükmolunan 41.983,67 TL asıl alacak bedeli üzerinden taktiren %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, eksik ve hatalı imalatta bulunduğunu, bu sebeple mahkemeden takas mahsup talepleri bulunulmasına rağmen bu hususta inceleme yapılmadığını, mahkemece yapılması gereken işin gerekirse yerinde keşif yapılarak eksik hususların tespit edilmesi olduğunu, alınan raporlarda davacının hak ettiği iş bedelinin 472.703,30 TL tutarında olduğu, yapılan ödemeler toplamının 452.613,00 TL olduğu, bakiye iş bedelinin 20.090,30 TL olduğunun belirtildiğini, yapılan hesaplamalarda davacının eksik iş yaptığı kabul edilmesine rağmen sundukları faturalar dikkate alınmaksızın hesaplama yapılarak müvekkilinin borçlu çıkartılmasının haksız olduğunu, kaldı ki müvekkiline gönderilen ödeme emrinde 08.04.2015 tarihli fatura için takip başlatılmasına rağmen mahkemece 14.05.2019 tarihli ve 21.983,37 TL’lik fatura yönünden de davanın karara bağlandığını, alacağın likit olarak kabulünün de mümkün olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; takip ile hem 08.04.2015 tarihli faturanın hem de 02.02.2015 tarihli sözleşmenin alacağın nedeni olarak gösterildiğini, keşif yapılmadan karar verilmesine yönelik talebin yargılamayı uzatmaya yönelik olduğunu, dava açıldığı sırada dahi taraflar arasında yapılan işin temel atılması ve inşaatın katlarının çıkılması sebebiyle binanın ve zeminin altında kaldığından keşif yapılmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporlarında tüm hususların değerlendirildiğini, davalının ticari defterlerindeki müvekkiline ait alacak miktarının da talep ettikleri rakam ile aynı olduğunu, ayrıca BA-BS formlarında da tarafların mutabık olduğunu, kötüniyet tazminatına bu nedenle hükmedildiğini belirterek, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın, İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü;
aynı kanunun 471. maddesi, “Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1978/11-1147).
Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 02.02.2015 tarihli sözleşme ile “Aliağa otel projesi iksa sistemi kapsamında fore kazık ve jetgrout ile temelaltı zemin iyileştirmesi kapsamında jetgrout imalatı yapılması işi”nin birim fiyat 364.179,00 TL karşılığında yapılması ve sözleşmenin imzalanması tarihinden itibaren imalatın 60 gün içinde tamamlanması kararlaştırılmıştır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı yüklenici tarafından başlatılan Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/8836 esas sayılı icra takibinde alacağın dayanağı olarak 08.04.2015 tarihli faturanın bakiye alacağı ve 02.02.2015 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak olarak gösterilmiştir. Mahkemece değerlendirilen 14.05.2015 tarihli ve 29086 yevmiye numaralı fatura da 02.02.2015 tarihli eser ilişkisi çerçevesinde düzenlenen hakedişlerden gerçekleştirilen teminat niteliğindeki %5 kesintilere ilişkin olmakla bu faturanın da takip konusu yapıldığı şüphesizdir. Mahkemece, her iki şirket tarafından usulüne uygun tasdikleri yapılan ticari defterleri incelenmiştir. Buna göre davacının düzenlediği toplam fatura bedeli 494.596,67 TL, davalı tarafından gerçekleştirilen ödeme miktarı ise 452.613,00 TL’dir. Her iki tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri birbiri ile uyumludur. Düzenlenen faturalar yasal süresi içinde itiraz edilmediğinden kesinleşmiştir. Faturaların, her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olup, anılan defterlerin delil niteliğine sahip olduğu, aksinin davacı tarafça kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Davalı iş sahibinin eksik ve ayıplı iş yapıldığı iddiası da ispatlanamadığından mahkemece takibin 41.983,67 TL yönünden devamına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Ancak; itirazın iptâli davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için İİK’nın 67/II. maddesi gereğince borçlunun itirazında haksız ve alacağın likid olması gerekir. Somut olayda alacağın varlığı yapılan yargılama ile belirlenebileceğinden, bu nedenle alacak likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden talep hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.07.2019 tarih 2016/306 E – 2019/487 K sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜNE; davalının Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/8836 esas sayılı dosyasında gerçekleştirdiği İTİRAZININ İPTALİNE, takibin 41.983,67 TL asıl alacak bedeli üzerinden 27.11.2015 takip tarihinden itibaren değişen oranlarda reeskont faizi yürütülmek sureti ile devamına,
İcra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.867,90 TL karar harcının 495,00 TL’si peşin olarak alındığından mahsubu ile bakiye 2.402,90 TL karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı taraf kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 4.968,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 495,00 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 2.200,00 TL bilirkişi ücreti, 104,90 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2.833,45 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK’nın 333. maddesi gereğince, yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının ilgili tarafa iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuranın ödediği 717,00 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
4-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 04.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.