Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1185 E. 2022/638 K. 01.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1185
KARAR NO : 2022/638

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1039
KARAR NO : 2019/681
DAVA TARİHİ : 23.08.2016
KARAR TARİHİ : 11.06.2019
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 01.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.04.2022
İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.06.2019 tarih ve 2016/1039 Esas,2019/681 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, davacı yönetim ile davalı arasında yazılım programının kurulumu konusunda yapılan görüşmeler sonucunda, davacı tarafından 12.900,00 TL’nin davalıya avans olarak gönderildiğini, taraflar arasında mail yazışmaları dışında herhangi bir sözleşmenin imzalanmadığını, davalının maillerinde taahhüt ettiği iş ve işlemlerinin hiçbirini yerine getirmediğini, programın kurulumu konusunda herhangi bir yol katedilmediğini, davalının davacıdan programa yükleyeceği listeleri istediğini, programın kurulamadığının 16.03.2016 tarihli mail ile davalının açıkça bildirdiğini, kurulumun iki hafta süreceğini tahmin ettiklerini ancak iki ayı bulduğunu, o tarihten sonra da herhangi bir gelişme sağlanamadığını, evrak kayıt programları ile ilgili durumun ne olduğu ve kurulum sürecinin ne zaman tamamlanacağının davalıdan sorulduğunu, davalı tarafından yanıt verilmediğini, davacı tarafından yapılan ödeme sonrasında davalının taahhüt ettiği edimleri yerine getirmediğini, neredeyse 7 aydır kurulum işleminin gerçekleşmediğini, 29.07.2016 tarihli İzmir 7. Noterliğinin 06600 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalıya ihtarname keşide edildiğini, davalının edimini yerine getirmemesi nedeniyle davacı tarafından ödenen avansın iadesini ve davalının söz konusu programa ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması nedeniyle programı satın almayacaklarını ihtaren bildirdiklerini, yapılan yazışmalarda kurulumun gerçekleşmediğinin açıkça kabul edildiğini, buna göre davalıya avans olarak ödenen 12.900,00 TL’nin ödeme tarihi olan 25.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davacı tarafından yapılan ödemenin paket programın yüzde otuz peşinatı olarak gönderildiğini, taraflar arasında yapılan sözleşmede belirlenen tutar ile aynı olduğunu, sözleşmenin imzalanmadığı iddiasının yersiz ve asılsız olduğunu, davacının organize sanayi bölgesi gibi birden çok kişinin bulunduğu ve yönetimin sorumluluğunun olduğu bir yerde sözleşme imzalanmadan ve ilgili defterlerde herhangi bir karar alınmadan ödeme yapıldığının iddia edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı şirketin telif hakkı kendisinde olan ve davacı haricinde bir çok organize sanayi bölgesine de kurulumu gerçekleştirilen bir yazılım programının kurulumu ve eğitimine ilişkin anlaşma yapıldığını, sözleşmenin her organize sanayi bölgesi ile imzalanan maktu sözleşme olduğunu, ön ödemenin davalıya gönderildiğini, sözleşme konusu kurulumun gerçekleştirildiğini, bu noktaya kadar herhangi bir ihtilafın yaşanmadığını ancak, davacının tekli değil çoklu kullanım talep etmesi üzerine sözleşmenin 04.03.01 maddesinde belirlenen serverlerin olması gerektiğini ancak bu serverler ile yazılımdan verimli sonuç alabileceklerini belirtiklerini, davacının ise, …. işletim sistemine sahip olduğunu, belirtilen serverlerin temininin en az 1500,00 USD’ye mal olacağını, davacı tarafından mevcut sistem üzerinde çoklu kullanım denemesinin davalıdan istendiğini, sonuç alınamadığı takdirde sözleşmede belirlenen serveri temin edeceklerini yada tekli kullanıma devam edeceklerini söylediklerini, davalının iyi niyetli olarak kurulumu yaptığını ancak çok yavaş olduğu için beklenen sonucun alınamadığını, sözleşme dışı sırf yardımcı olma amacıyla yaptığı bu işlem için haftalarca emek vermesine rağmen hiç bir ücret talep etmediğini, davacının sözleşme bedelini ödememek için bu şekilde beyanda bulunduğunu, taraflar arasında elektronik yazışmalarda 16.03.2016 tarihli yazıda kurulumun …’in bilgisayarına yapıldığını inkar ettiğini, davalının iyi niyetle yardımcı olmak amacıyla haftalarca uğraştığını, taraflar arasında yazılım satış sözleşmesi uyarınca sözleşmedeki yazılımın kurulumunun yapıldığını ve davacının yapmış olduğu ödemenin açıkça ortaya çıkacağının yazılım sözleşmesinde de belirtildiği üzere programın çalıştırılacağı bilgisayar ve işletim sisteminin, yazıcı, kesintisiz güç kaynağı, iletişim ağı donanımı ve diğer yazılım ve donanımların programın gerektirdiği nitelikte olmasının müşterinin sorumluluğunda olduğunu, sözleşmeye uygun şekilde kurulumun yapıldığını ancak, çoklu kullanım için davacı tarafından server işletim sisteminin sağlanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre, taraflar arasında yazılım programının kurulumu konusunda anlaşma sağlandığı, buna göre davacı organize sanayi bölgesi yönetimi tarafından yüklenmesi istenilen yazılım programının yüklenmesine rağmen çalışmadığının iddia edildiği, taraflar arasında …. programının yüklenmesi konusunda anlaşmaya varıldığının davalı tarafça beyan edildiği taraflar arasındaki elektronik yazışmalardan da bu hususun tespit edildiği, davalı tarafça yazılımın birden fazla bilgisayarda çalıştırılmasının sağlanması amacıyla davalı ile yapılan görüşmeler sonucunda davalı tarafça bu konuda davacıya ait yerde teknik alt yapının uygun olması gerektiğinin bildirildiği, her ne kadar davalı tarafından dosyaya sunulan dilekçeye ekli satış sözleşmesi başlıklı belgenin taraflarca imzalanmadığı görülmüş ise de davacı tarafından yapılan ödemeye ilişkin bedelin sözleşmenin ikinci sayfasında gösterildiği ve kalan ödemelerin ne şekilde olacağının açıklandığı, söz konusu sözleşmede satılacak programın …. programı olduğu, bilirkişi raporunda bu programın çalışır durumda olduğunun belirtildiği, çoklu çalıştırma ve bir üst yazılımın yüklenmesi konusunda davacı tarafın talebi olduğuna ilişkin hususların davalı tarafça ileri sürüldüğü, davacı tarafından kurulumu yapılan programın dahi çalışır durumda olmadığı iddia edilmekle birlikte yüklemesi yapılan programın çalışır durumda olduğunun tespiti dikkate alınarak davacının bu konudaki iddiasını ispatlayamadığı sözleşmenin feshini haklı kılacak haklı fesih sebebini oluşturacak hususun tespit edilemediği, bu haliyle davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket ile görüşme yapılmak suretiyle dava konusu hususta kurulum işinin yapılmasına dair anlaşmaya varıldığını, davalı tarafından avans olarak talep edilen tutar olan 12.900,00 TL’nin ödendiğini, davalı tarafından programın kurulumu yapılmış ise de, kendisinden istenen işlemler gerçekleştirilmediğinden davalının çalışmasının uzun bir zaman aldığını, bu hususun gönderilmiş olan mailler ile sabit olduğunu ve davalı şirketin de kabulünde bulunduğunu ancak, davalı tarafından kurulumu yapılan sistemin hali hazırda çalışmadığı da görüldüğünden sonuç itibariyle bu programın alımından vazgeçildiğini ve müvekkili tarafından ödenen avansın iadesinin istendiğini, yerel mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan asıl rapor ve ek raporlara göre, hüküm kurulduğunu, davalı tarafından programın kurulması değil kurulduktan sonra bu programın çalışmasının önem arz ettiğini ancak, bu hususun bilirkişilerce dikkate alınmadığını, bu duruma ilişkin olarak yeni bir bilirkişi incelemesi talep edilmiş ise de, mahkemece bu talebin hiçbir gerekçe belirtilmeden kabul edilmediğini, bilirkişilerin eksik ve hatalı incelemeye dayalı şekilde rapor sunduklarını, istinaf dilekçesine ekli olarak sundukları 06.09.2019 tarihli uzman mütalaa görüşü raporu doğrultusunda yerel mahkemece inceleme ve araştırma yapılması gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap vermemiştir.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
İddia olunan sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarih ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
TBK’nun 480.maddesinde;”Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar,taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici,hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.”
TBK’nun 481. maddesinde;”Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.”
Hükümleri düzenlenmiştir.
Davalının cevap dilekçesine ekli olarak sunduğu …. yazılım satış sözleşmesinin incelenmesinde; işverenin …, yüklenicinin ….Şti. olup, işveren Organize Sanayi Sitesi Yönetiminde kullanılmak üzere … programının kurulumu ve bu sistemin kullanımına ilişkin eğitim verilmesine dair hükümler bulunduğu ancak, sözleşmede tarafların imzalarının bulunmadığı görülmekle taraflar arasında bir bağlayıcılığının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Yerel mahkemece, tarafların delilleri toplanmak suretiyle yapılan keşif sonucu alınmış olan asıl ve ek bilirkişi raporu içeriğine göre; “davacı Organize Sanayi Sitesi Yönetiminin isteği doğrultusunda davalı yüklenici tarafından kurulumu yapılacak olan yazılım programının 10.03.2016 ve 11.03.2016 tarihlerinde davacının ofisinndeki bilgisayara kaydedilerek yüklendiği ve bu şekilde kurulumunun yapıldığının anlaşıldığı, söz konusu programın kopyalama usulü ile çalışan bir program olduğu, bu şekilde çalıştığından dolayı kaç defa çalıştırıldığının kayıt defterine bir girdisi olmadığından görülemediği, ekran alıntısı olarak programın başlangıç aşamasında herhangi bir hata vermeksizin çalıştığının tespit edildiği, bu hususun Windows kayıt defterinde mevcut olduğu, keşif sırasında bodrum katta sunucu odası olarak kullanılan yerde kurulu ve çalışır durumda olan masaüstü bilgisayarda işletim sisteminin 10.03.2017 tarihinde kurulumun yapıldığı, … sürümünün kurulu olduğu, bu tarihin de dava tarihinden sonra olduğu, kurulumun yapıldığı birinci bilgisayardaki programın çalışır durumda, ikinci bilgisayarda ise işletim sistemi değişikliğinden dolayı program için kopyalama işlemi sonrasında kayıt defterinde oluşturulması gereken anahtar girdilerinin olmamasından dolayı çalışmayacağının anlaşıldığı” yönünde görüş bildirilmiştir.
Somut olayda; davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.
Davalı her ne kadar taraflar arasında yapılacak olan yazılım programının kurulumuna ilişkin yazılı eser sözleşmesi yapıldığını iddia ederek bu yönde dosyaya … Yazılım Satış Sözleşmesi başlıklı belge sunmuş ise de, bu belgede tarafların imzasının bulunmadığı anlaşılmakla taraflar arasındaki ihtilafın çözümde dikkate alınma imkanı bulunmamaktadır.
Eser sözleşmesi yazılı olarak yapılabileceği gibi sözlü eser sözleşmesi yapılması da mümkündür.
Davacı işveren olan Sanayi Sitesi Yönetiminin ofisinde kullanılmak üzere … programının kurulumunun yapılması ve bu nedenle davacı işveren tarafından davalı yükleniciye 12.900,00 TL avans ödemesi yapıldığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı işveren, davalı yüklenici tarafından yazılım programının kurulumu yapılmış olsa da, daha sonrasında bu yazılım programının gereği gibi çalışmadığı ve ayrıca davalı yüklenicinin yazılım programının kullanımına ilişkin gereken diğer edimlerini yerine getirmediğini belirterek yazılım programını almaktan vazgeçtiğini ileri sürerek davalı yükleniciye yapmış olduğu avans ödemesinin iadesini talep etmektedir.
Davalı yüklenici ise, davacı işverenin isteği doğrultusunda yapmış oldukları yazılım programının davacının ofisindeki ilgili bilgisayarlara yükleyerek kurulumunu yaptıklarını ancak, davacı iş sahibinin … işletim sistemine sahip olup mevcut serverlerin çoklu kullanıma müsait olmadığını işverene bildirdiğini, mevcut serverlerin iş sahibince değiştirilmesi halinde istenen çoklu kullanımın sağlanabileceğini, serverlerin değiştirilmesi yükümlülüğünün işverene ait olduğunu belirterek edimini yerine getirdiğini beyan etmektedir.
Bu açıklamalar ışığında, taraflar arasında davacı işverenin ofisinde kullanılmak üzere yazılım programının kurulumu hususunda sözlü eser sözleşmesi kurulduğu sabittir. Davalı yüklenici tarafından davacı işverene ait ilgili bilgisayarlarda … programının kurulumunun yapıldığı bilirkişi raporu ile taraflar arasındaki e-mail yazışmalarından anlaşılmaktadır. Davacı tarafça kurulumu yapılan programın birden fazla bilgisayarda çalıştırılmasının davalı yükleniciden talep edilmesi üzerine davalı yüklenicinin bu konuda davacıya ait yerde teknik alt yapının uygun olması gerektiği ve ilgili serverlerin değiştirilmesi halinde çoklu kullanımın mümkün olabileceğinin bildirildiği ancak, bu teknik altyapının uygun hale getirilmesinin davacı işverene ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davalı yüklenici tarafından davacı işverenin ofisinde bulunan bilgisayara … programının yüklenerek kurulumunun yapıldığı ve bu şekilde çalışır durumda olduğunun anlaşılması nedeniyle yerel mahkemece verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken istinaf karar harcı 80,70 TL olup, peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar harcının ilk derece mahkemesince davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir KAYDINA,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen TEBLİĞE ÇIKARILMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 01.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.