Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1110 E. 2022/221 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1110
KARAR NO : 2022/221

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/855
KARAR NO : 2019/653
DAVA TARİHİ : 18.07.2018
KARAR TARİHİ : 16.05.2019
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 31.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.02.2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.05.2019 tarih ve 2018/855 Esas, 2019/653 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkilinin “…” isimli iş yerinin işletmecisi olduğunu, mevcut binada yaptırılan genişletme inşaatındaki alçı, sıva ve boya işlerinin yapımı konusunda davalı ile sözlü olarak anlaştıklarını, yapılacak iş bedelinin kararlaştırılmadığını, işçilik fiyatının, sürekli değişen birim fiyat nedeniyle işlerin tamamlanma aşamasına göre peyder pey ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin yapılan işler karşılığını, 26.11.2016 tarihinden 22.01.2017 tarihine kadar çeşitli tarihlerde toplamda 40 adet düzenlenen ödeme fişleri ile toplamda 121.300,00 TL olarak ödediğini, ayrıca … Bankası’na ait 30.10.2017 keşide tarihli 15.000,00 TL bedelli çek ve … Bankası’na ait 12.12.2017 keşide tarihli, 15.000,00 TL bedelli çeklerin davalıya verildiğini, çek bedellerinin tahsil edildiğinin banka dekontlarıyla sabit olduğunu, davalının üstlendiği işi süresinde bitirmediği gibi işi planlanan tarihten önce bitirebilmek için fazla işçi çalıştıracağı gerekçesi ile müvekkilinden dava konusu … bankası’na ait 21.07.2018 ödeme tarihli ve 45.000,00 TL bedelli çeki aldığını, ancak işe devam etmediğini, eser sözleşmesini feshettiği halde çeki iade etmediğini, müvekkilinin işlerin yarım kalması nedeniyle hızla kazanç ve itibar kaybına uğraması nedeniyle 2016, 2017 ve 2018 yılının değişik tarihlerinde alt nakliyat isimli firmadan malzeme satın aldığını, işin tamamlanması için dava dışı … ile anlaştığını, bu işler için 55.814,00 TL ödendiğini, bu hususun 27.06.2018 tarihli fatura ve bu faturanın ödendiğine ilişkin 04.07.2018 tarihli ödeme makbuzu ile sabit olduğunu belirterek, 21.07.2018 ödeme tarihli ve 45.000,00 TL bedelli çek nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının çeki ödememek için yalan beyanda bulunduğunu, söz konusu çekin işin bir an önce bitirilmesi için değil bitmiş işlerin ödenmeyen bedeline karşılık yapılan protokol karşılığı alındığını, davacının bitmiş işler için müvekkiline 03.02.2018 tarihli 50.000,00 TL bedelli çeki verdiğini, bu çeki ödememek için davacının İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurarak çeki kaybettiklerinden bahisle ödeme yasağı aldığını, halbuki söz konusu çekin kendileri tarafından İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2018/1612 Esas sayılı takip dosyasına konu edildiğini, icra takibi üzerine taraflar arasında 22.02.2018 tarihli protokolün yapıldığını ve karşılığında davaya konu çekin verildiğini, davacının 3. kişilerle anlaştığı işlerin müvekkilinin yaptığı işlerle ilgisi olmadığını, üstlendiği işleri yarım bırakmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…davacı taraf dilekçesinde, davaya konu 45.000,00 TL bedelli çekin her ne kadar davalının isteği ile işi bir an önce bitirmek için davalının işçi sayısı artıracağından bahisle davalının talebi ile kendisine verdiğini ve davalının işi yarım bıraktığı için çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de; davacının bu iddialarının doğru olmadığı, şöyle ki; taraflar arasında davacının işlettiği otelin tadilatı için davalı ile anlaşıldığı, davacının, davalıya, bu iş nedeni ile 328740 seri nolu 50.000,00 TL bedelli çeki verdiği, ancak çek bedelinin ödenmediği, davacının bu 50.000,00 bedelli çekin zayi olduğu iddiası ile iptali için 4.ATM de dava açtığı ve sonra ödeme yasağı konulması akabinde davadan feragat ettiği, tarafların daha sonra 22.02.2018 tarihli mutabakata vardıkları, davacının zaten bu mutabakat altındaki imzayı kabul ettiği, buna göre, davalının bu icra takibinden vazgeçmesi karşılığında davacının, davalıya davaya konu 45.000,00 TL bedelli çeki ve 10.000,00 TL nakit para verdiği, davaya konu 45.000,00 TL bedelli çek davacı tarafça ödenince tarafların birbirlerinden alacak ve borçlarının kalmayacağı, bu protokolün davacının iddilarının doğru olmadığını gösterdiği, davacının, bu çek bedelini de ödememek için bu kez farklı bir senaryo ile menfi tespit davası açtığı, davalının işi yarım bıraktığı ve işin tamamlanması için 3. kişilere yaptırıldığı iddiasının doğru olmadığı, zira davalının işlerini tamamladığı ve davacının üçüncü kişi olarak adını verdiği …’un da dosyaya sunduğu yazılı beyanda davacı için hiç bir inşaat işi yapmadığını, dosyaya sunulan kendisinin adının geçtiği faturanın haksız olarak dosyaya sunulduğu ifade etmesi karşısında davacının, sırf davalıya dava konusu çek bedelinden kurtulmak amacı ile bu şekilde hareket ettiği kanaatine varılmış olup davanın reddine…” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, taraflar arasında yazılı olmayan bir eser sözleşmesinin bulunduğunu, 12.03.2019 ve 16.05.2019 tarihli duruşmada davacı tanıklarının işin tamamlanmadığı yönünde beyanda bulunduklarını, davalı tanıklarının ise davacı yanında çalışmakta iken işten çıkarılan kişiler olması nedeniyle işin tamamlandığı yönünde beyanda bulunduklarını, mahkemece mahallinde keşif yapılarak, yapılan iş ve iş bedelinin tespit edilmesi gerekirken keşif yapılmaksızın karar verilmiş olmasının usule aykırı olduğunu, müvekkili tarafından dava konusu işle ilgili olarak birçok ödeme yapıldığını, davalının işin zamanında tamamlanması için daha fazla işçi çalıştırması gerektiğini belirterek dava konusu çeki aldığını, ancak işe devam etmediğini, sözlü sözleşmenin işin yarım bırakılarak feshedildiğini, buna rağmen çekin iade edilmediğini, müvekkilinin bu çek ile ilgili olarak icra takibine maruz kalmamak amacıyla İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/151 Esas sayılı dava dosyasıyla çek iptali davası açmakta zorunda kaldığını, buna rağmen dava konusu çekin icra takibine konu edildiğini, 22.02.2018 tarihli protokolün taraflar arasında düzenlendiğini, protokolün amacının davalı tarafın müvekkili davacıya ifa etmeyi taahhüt ettiği edimlerini yerine getirmediğinden protokol konusu çeki müvekkili aleyhine haksız yere icra takibine konu etmesi ve sonrasında eksik bıraktığı işi eldeki davanın konusu olan çekin ödeme tarihine kadar tamamlamayı kabul etmesi olduğunu, edimini tam anlamıyla yerine getirip alacağını icra takibine konu eden alacaklının takipten feragat etmesinin hayatın olağan akışına ve ticari hayatın gerçeklerine aykırı olduğunu, yapılan anlaşmaya göre hukuken ve fiilen edimini ifa eden alacaklı tarafın borçlu yanca ibra edilmeye ihtiyacı olmadığını, mahkemece hatalı değerlendirme ile eser sözleşmesine konu işin davalı tarafça tamamlandığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit isteğine ilişkindir.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olaya gelince; davacı vekili eldeki davada, iş sahibi olan müvekkilinin, taraflar arasında sözlü olarak düzenlenen eser sözleşmesi gereğince iş bedeli karşılığı olmak üzere davalıya verdiği Türkiye … Bankası’na ait 0058591 seri numaralı 21.07.2018 ödeme tarihli 45.000,00 TL bedelli çek karşılığı işin yapılmamış olması nedeniyle, çekin bedelsiz kaldığını belirterek, müvekkilinin davalıya çek bedeli karşılığı borcunun olmadığının tespiti, ödeme yasağı getirilmesi ve haksız icra takibinin önlenmesi yönünden İİK’nın 72/2. Maddesi gereğince başlatılacak icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili, dava konusu çekin, İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2018/1612 takip sayılı dosyası ile müvekkili tarafından davacı aleyhine yürütülen icra takibi sırasında düzenlenen 22.02.2018 tarihli protokol kapsamında verilen bir çek olduğunu, protokolün 1. maddesi ile davacı şirketin icra takip dosyasına konu alacak nedeniyle 10.000,00 TL nakit ve 45.000,00 TL bedelli dava konusu çeki verdiğini, bu çeke karşılık müvekkilinin İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2018/1612 takip sayılı dosyasındaki alacağından feragat edip, takibin dayanağı olan 03.02.2018 keşide tarihli ve 50.000,00 TL bedelli çeki davacıya iade ettiğini, tarafların dava konusu çekte belirtilen 45.000,00 TL’nin tamamının belirlenen vadede ödenmesi halinde birbirlerini ibra edeceklerinin kararlaştırıldığını belirtmiş ve davanın reddini istemiştir.
Dosya kapsamıyla, taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi ilişkisi düzenlendiği uyuşmazlık konusu değildir, Yapılacak iş ile ilgili olarak taraflarca kararlaştırılan herhangi bir bedelde bulunmamaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalı yüklenicinin bedele hak kazanabilmesi için üstlendiği işi sözleşmeye, fen ve sanat kurallarına uygun olarak ifa edip iş sahibine teslim ettiğini kanıtlaması gerekli olup davacı vekili de dava konusu çek karşılığı işin davalı tarafça yerine getirilip getirmediğinin, bir başka anlatımla iş bedelinin hak edilip edilmediğinin mahallinde yapılacak keşif ile saptanması gerektiğini belirterek anılan kararı istinaf etmiş ise de, taraflarca imzası inkar edilmeyen 22.02.2018 tarihli protokol ile, davalının İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2018/1612 takip sayılı dosyasına konu edilen 03.02.2018 tarih ve 50.000,00 TL bedelli çek nedeniyle yaptığı takipten feragat etmesi karşılığında 10.000,00 TL nakit ve 45.000,00 TL bedelli dava konusu çekin verildiği, taraflar arasındaki işin tasfiyesi niteliğinde olan bu protokol ve verilen çek ile gerçekleşen iş bedeli karşılığı verilen 50.000,00 TL’lik çek ile ilgili borcun bu şekilde (bir anlamda kabul edilen borcun) ötelendiği, dosyaya dava dışı … tarafından sunulan 07.09.2018 tarihli dilekçe ile davacının kalan işi bu davalıya yaptırdığı ve fatura düzenlendiği iddialarını bertaraf eden beyanlarda bulunulduğu, gerçekte …’un davacıya ait iş yerine ilişkin olarak herhangi bir inşai faaliyette bulunmadığı, özellikle mahkemenin de kabulünde olduğu üzere protokol ile dava konusu çekin gerçekleşen iş bedeli karşılığı verildiği, kaldı ki davacı vekilinin bizzat dilekçesinde iş bedelinin değişen fiyatlar nedeniyle tamamlanan işe göre ödeneceği konusunda tarafların anlaştığı yönündeki beyanı ve söz konusu çekin daha fazla işçi çalıştırmak için ödendiği iddiasının da kanıtlanamamış olması nedeniyle mahkemece verilen kararda dairemizce de isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile kalan 36,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 359/(4). maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 31.01.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi,