Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1067 E. 2022/93 K. 14.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1067
KARAR NO : 2022/93

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/422
KARAR NO : 2019/533
DAVA TARİHİ : 13.04.2017
KARAR TARİHİ : 09.05.2019
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.01.2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.05.2019 tarih 2017/422 E – 2019/533 K sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili, müvekkilinin alacağından dolayı davalı aleyhine İzmir 27. İcra Dairesi’nin 2017/2627 esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, borçlunun haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiğini, müvekkilinin davalıdan kestiği fatura ve yaptığı işin hak edişlerinden dolayı alacaklı olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP :
Davalı vekili, davacının müvekkili şirketin yüklenimi altında yapılan iki farklı projede taşeronluk yaptığını, “… Sosyal Tesis Binası İnşaatı” işinde davacı yanca yapımı üstlenilen “Alüminyum Doğrama ve Dış Cephe Kaplama İşleri Malzeme ve İşçiliği İşi”ne ilişkin yazılı sözleşme, “… Rekreasyon Alanı Çevre Düzenlemesi İşi”nde ise davacı yanca yapılan “Çelik İşleri, Çatı, Korkuluk, Cam, Alüminyum Doğrama vb İmalatlarının Yapımı İşi” için sözlü sözleşme yapıldığını, bu işler kapsamında davacı tarafından hazırlanan hakedişlerin ve buna bağlı faturalar kapsamında hak edilen ücretlerin ödendiğini, takibe konu edilen 31.053,77 TL’nin ise tarafların ortak mutabakatı ile teminat olarak tutulduğunu ve davacı yana o dönem ödenmediğini, tarafların bu mutabakatı hakedişe ekli tarihsiz “tutanak” başlıklı evrak ile yazılı hale getirdiklerini, davacının yaptığı imalatlarla ilgili olarak ayıplı imalatlar tespit edildiğini, müvekkilinin tüm olumsuzlukları kendisinin giderdiğini, teminat bedelini de imalatların onarılması ve nefaset kesintisi adı altında yedinde tuttuğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı taraf davacının yaptığı işin ayıplı olduğunu ve ayıplı işlerin onarımını kendi imkanlarıyla giderdiğini ileri sürdüğü, ancak onarıma ilişkin herhangi bir belge veya ayıp iddiasına ilişkin herhangi bir delil sunmadığı, kaldı ki … Belediyesi’nden gelen müzekkere cevabında da taraflar arasındaki işin, geçici ve kesin kabullerinin eksiksiz olarak yapıldığının belirtildiği, dolayısıyla davalının ayıp iddiasını ve süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu da ispatlayamadığı, taraflar arasında tutulan tarihsiz tutanakta 31.053,77 TL’nin idarenin işi kesin kabulünden sonra davacıya verileceğinin belirtildiği ve davalı idarece de kesin kabul yapıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının İzmir 27. İcra Dairesi’nin 2017/2627 esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip ve dava konusu bedelin tarafların ortak mutabakatı ile teminat olarak tutulduğunu, tarafların söz konusu mutabakatı hakediş ekine ekli tutanak başlıklı evrak ile yazılı hale getirdiklerini, her iki projede davacı yanın yapmış olduğu imalatlarla ilgili olarak kesin kabul işlemleri yapılacağı dönemde, müvekkili şirket şantiye şefliği ve teknik personelince incelemelerde bulunulduğunu, davacının yaptığı imalatlarla ilgili olarak ayıplı ve kusurlu, kalite zafiyeti içerir, kötü işçilik eseri imalatlar tespit edildiğini, müvekkil şirketin tüm olumsuzlukları kendi imkanlarıyla giderdiğini, teminat bedelini ayıplı ve kusurlu imalatlarının onarılması ve nefaset kesintisi adı altında yedinde tuttuğunu ve davacı yana ödemediğini, müvekkilinin söz konusu ayıpları kendisi gidererek işi teslime hazır hale getirdiğini ve bu sayede dava dışı belediye tarafından kesin kabul işlemi gerçekleştirildiğini, müteahhitçe önceden ayıplı işe karşı teminat verilmiş olması halinde iş sahibinin inşaatı teslim alırken itiraz dermeyan etmesine gerek olmadığı gibi iş sahibinin teslimden sonra derhal muayene ve ihbar yükümlülüğünün ortadan kalktığını, kaldı ki davada müvekkili şirket çalışanlarınca davacı yana şifahi olarak bildirimde bulunulduğunu, yargılama sırasında dinlenen tanık anlatımlarında da tanığın kendisinin dahi karşı taraf çalışanlarını arayarak imalatlarda ayıp olduğunu bildirdiğinin sabit olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi sunmamıştır.
GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın, İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali isteğine ilişkindir. Davacı taşeron/alt yüklenici, davalı ise işveren/üst yüklenicidir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Uyuşmazlığın, eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilip çözülmesi gerekli ve zorunludur.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.

TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda; taraflar arasında “… Rekreasyon Alanı Çevre Düzenlemesi İşi” kapsamında taşeron ve üst yüklenici sıfatı ile eser ilişkisi kurulduğu ve bu iş nedeniyle davalı işveren/üst yüklenici tarafından, davacı taşeron/alt yükleniciye takip ve dava konusu miktar olan 31.053,77 TL’nin ödenmediği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, yapılan işin davacı tarafından, davalı işveren/üst yükleniciye eksiksiz ve ayıpsız teslim edilip edilmediği, dolayısıyla işin tamamının bedelinin davacı taşeron tarafından hak edilip hak edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan bila tarihli “Tutanak” ile … Belediyesi Başkanlığı’na ait “… Rekreasyon Alanı Yapılması İşi”nde yaptığı muhtelif kaba ve ince işlere ait kesilen 31.053,37 TL’nin işin kesin kabulü yapıldıktan sonra ödenmesi hususunda anlaşmaya varıldığı anlaşılmıştır.
… Belediyesi tarafından verilen yazı cevaplarından işin kesin kabulünün 26.02.2015 tarihinde yapıldığı anlaşılmış olup mahkemece bu nedenle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davalı işveren/üst yüklenici tarafından eksik ve ayıplı işlerin kendi bünyelerindeki çalıştırdıkları işçi/teknik kadro tarafından tamamlandığı iddiasında bulunulmaktadır. Bu iddianın ispat külfeti davalı üst yüklenicide olup süresinde ibraz edilen cevap dilekçesinde davalı açıkça yemin deliline dayanmıştır. Davalının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davalıya bu hakkını hatırlatması gerekmektedir. Somut olayda, davalı taraf iddiasını ispat için delil listesinde yemin deliline dayandığına göre, davalıya yemin hakkı hatırlatılıp neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.05.2019 tarih 2017/422 E – 2019/533 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan 530,25 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-HMK’nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 14.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.