Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2023/337 E. 2023/617 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/337
KARAR NO : 2023/617

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2022
NUMARASI : 2022/621 ESAS – 2022/811 KARAR
DAVA KONUSU : Menfi Tespit
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.03.2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan, “… davacı dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmıştır. Hal böyle olunca, Mahkeme tarafından yapılması gereken, dava dilekçesinde yemin deliline de dayandığı anlaşılan davacıya, davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak hâsıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesine ” dair Dairemize ait 20.10.2022 tarih ve 2021/1570 esas – 2022/2023 karar sayılı ilam sonrası yeniden yapılan yargılama sonunda verilen kararın istinaf yolu ile incelenmesini davacı ve davalı vekillerinin yasal süre içerisinde istemesi üzerine, dosyadaki tutanak ve belgeler okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili, tarafların kardeş olduklarını, bir kaç yıl önce nakit sıkıntısına giren davacının, davalıdan 300.000,00 TL borç para aldığını, karşılığında da 200.000,00 TL ve 100.000,00 TL bedelli iki adet senet verdiğini, bu davanın konusunu 100.000,00 TL tutarındaki senedin oluşturduğunu, davacının borçlu olduğu senetleri zaman içinde peyder pey davalıya ödediğini, bir kısmını elden ödediğini, bir kısmını ise davalının borçlarını kapatmak suretiyle yaptığını, hatta davalının oğlunun borcunu ödenmesi için de 20.000,00 TL çek verdiğini, bazı kimselerdeki borçlarına karşılık ödemeler yaptığını, davalının hesabına doğrudan 6.000,00 TL para gönderildiğini, emin olmamakla birlikte ….’tan 7.000,00 TL tutarında ayrıca para gönderildiğini, buna rağmen 200.000,00TL tutarındaki senedin takibe konulduğunu, dava konusu olan ve ödemesi yapılan 100.000,00TL bedelli senedin geri istendiği halde iade edilmediğini ileri sürerek; keşidecisi davacı …, lehtarı davalı … olan 27.02.2018 düzenleme tarihli 15.03.2020 vade tarihli 100.000,00 TL tutarındaki senetten dolaylı davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, yakın akrabalar arasındaki borç ilişkisi senede dayandırıldığından senede karşı ancak senet ile ispat olunabileceğini, davacının harci borçlarına ilişkin ödediği bazı belgeler mevcut ise de bu ödemelerin muaccel borç ödemesine dahil olduğunu, müeccel borçtan mahsup edilemeyeceğini savunarak davanın reddine, kötü niyeti tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
MAHKEME :
“Tüm dosya kapsamı, Mahkememizce verilen kararın İzmir Bölge Adliye Mahkemesince kaldırılması öncesi toplanan delilleri, İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin kararında yer alan hususlar, davacı tarafça teklif edilen yeminin davalı tarafça eda edilmesi birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafça açılan ve ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçesiyle,
” Davanın REDDİNE,
Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,” karar vermiştir.
BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ:
Davacı vekili, taraflar kardeş olduğundan tanık dinletme taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı yanca isticvap aşamasında 50.000,00 TL’lik bir borçtan bahsedilmiş olsa da buna ilişkin yazılı delil sunulmamış olduğunu, muaccel borcun varlığı iddiasının davalı tarafından senetle ispat edilmesi gerektiğini, davacının ödemeleri yaptığını yazılı belge ile ispatlanmışken, davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ödeme dekontlarının ve çek ödemesinin yazılı delil başlangıcı sayılması gerektiğini, mahkemenin eksik inceleme ile hatalı karar verdiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.

Davalı vekili, davacının üçüncü kişi olmadığını, senedin borçlusu olup imzanın kendi el ürünü ve borcun kendine ait olduğunu bilmekte olduğunu, davacının senet borçlusu parayı ödemeyip teminat yatırarak icrayı durdurması neticesinde davalı alacağını alamadığı için borçlarını ödeyemeyip üçüncü kişilere karşı temerrüde uğramış olduğunu, davacının kötü niyetli olduğu sabit iken mahkemece tazminata hükmedilmemesinin hatalı olduğunu istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
Dava, bedelinin ödendiği iddia olunan bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri ile kamu düzeni kapsamında Daire önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu senet bedelinin ödenip ödenmediği ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; dava konusu yapılan senet bedelini ödediği savunmasında bulunduğundan ispat yükü altında olan davacı yanca, ödeme olgusunun ispatlanamadığı gözetildiğinde; davanın reddine dair usûl ve esasa uygun olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılan mahkeme hükmüne yönelik, davacı vekilinin istinaf başvuru sebep ve gerekçesine itibar edilmemiştir.
Ancak ne var ki, İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi 2. fıkrasında “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” 4.fıkrasında ise “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez” denmekle icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında teminat karşılığında icra takibinin durdurulması halinde, yargılama neticesinde davalı alacaklı lehine davanın reddedilmesi durumunda alacağına geç kavuşan alacaklıya tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bununla birlikte, menfi tespit isteminin reddine karar veren mahkeme, alacaklının bir talebi olmasa bile borçluyu kendiliğinden (re’sen) durdurulan icra takibi konusu alacağın yüzde yirmisi oranında bir tazminata mahkum etmekle yükümlüdür. İİK’nin 72/4 maddesinde alacaklı yararına öngörülen tazminat, alacaklının bir icra takibi yapmış olması koşuluna bağlı değildir: Yapılmasına hukuken olanak bulunan bir takibin, borçlunun 2. fıkra çerçevesinde aldığı ihtiyati tedbir kararı nedeniyle yapılamamış olması halinde de, eğer koşulları gerçekleşmişse, alacaklı yararına anılan tazminata hükmedilebilir. Nihayet, söz konusu tazminata hükmedilebilmesi için, borçlunun menfi tespit davasını açmakta iyi niyetli olup olmadığının araştırılıp saptanmasına da gerek yoktur (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, İkinci Baskı, Sf 376, 377,378 HGK. nun 20.11.2002 günlü ve 2002/4-914 E. 2002/999 K. Sayılı ilamı).
Dosya kapsamından, davacı vekilinin talebi üzerine, mahkemece, 17.07.2020 tarihli karar ile, teminat karşılığında icra veznesine yatırılacak paranın alacaklısına ödenmesinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, dava konusu alacağın, davalı tarafından geç tahsil edilmiş olması nedeniyle davalı lehine asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddine karar verilmiş olması, usûl ve esas yönlerden hukuka uygun bulunmamıştır.
Bu halde, davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile, incelenen kararın HMK’nin 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesi, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun ise HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi, gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.11.2022 tarih ve 2022/621 Esas – 2022/811 Karar sayılı ilamına yönelik olarak;
A)Davalı vekilinin, istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının, HMK’nin 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASINA ve ESAS HAKKINDA YENİDEN KARAR VERİLMESİNE;
1)Davanın REDDİNE,
2)Dava konusu yapılan alacak miktarı olan 100.000,00 TL’nin %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3)1.707,75 TL peşin alınan ilam harcından 179,90 TL maktu red harcının mahsubu ile arta kalan 1.527,85 TL ilam harcının kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
4)Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5)Davalı taraf kendisini bir vekil aracılığı ile temsil ettirmiş olması sebebiyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 16.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6)Davalı tarafça sarfedilen 23,50TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
C-1-a)Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
b)Ödediği istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davalıya iadesine,
2)İstinaf giderlerinin yapanların üzerinde bırakılmasına, istinaf gider avansı bakiye kısımlarının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca ilgilisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda KESİN olmak üzere 22.03.2023 günü oybirliği ile karar verildi.