Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/186
KARAR NO : 2023/358
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2022
NUMARASI : 2021/164 E. 2022/897 K.
DAVA KONUSU : İtirazın İptali
KARAR YAZIM TARİHİ : 15.02.2023
İSTEM: Davacı vekili, davalı borçluya ait 581071 sicil numarasıyla işlem gören … Şti. adına atık su bedeli ve kaçak atıksu cezası su borcundan dolayı başlatıldığını, davalı borçlu şirket tarafından işletilen otel işletmesinin, şehir şebeke suyu dışında başka bir kaynaktan su temin ettiği ve davacı İdareye ait olan kanalizasyon sistemine atıksu deşarjının bulunduğunun tespit edilmesiyle, … Abone Hizmetleri Ve Tarifeler Yönetmeliği’nin kaçak kullanımı düzenleyen 38. maddesi uyarınca işlem yapıldığını, bu doğrultuda, 30.10.2017 tarih 11139 ve 11140 numaralı Kaçak ve/veya Usulsüz Su Kullanımı Tutanaklarına istinaden davacı adına atık su bedeli ve kaçak atıksu cezası tahakkuk edildiğini, davacı İdare Abone İşleri Dairesi Başkanlığı’nın 07.06.2018 tarih ve 26341142-220.01.04-E.9869/12624 sayılı yazısı ile; 30.10.2017 tarih ve 11139 numaralı Kaçak ve/veya Usulsüz Su Kullanımı Tutanağına istinaden, davacı şirket tarafından işletilen … adlı otel işletmesinin, şehir şebeke suyu dışında başka bir kaynaktan su temin ettiği ve davacı İdareye ait olan kanalizasyon sistemine deşarjının bulunduğunun tespit edildiğinden, şirket adına 817.128,00 TL atık su bedeli ve kaçak atıksu cezası tahakkuk edildiğini, aynı şekilde, davalı borçlu hakkında 30.10.2017 tarih ve 11140 numaralı Kaçak ve/veya Usulsüz Su Kullanımı Tutanağına istinaden, … Abone İşleri Dairesi Başkanlığı’nın 20.07.2018 tarih ve 26341142-220.01.04-E.12292/15621 sayılı işlemi tesis edildiğini, davacı şirket adına 1.306.741,24 TL atık su bedeli ve kaçak atıksu cezası tahakkuk edildiğini, davalı şirkete ait borcun işlettiği otelin şehir şebeke suyu dışında başka bir kaynaktan su temin etmesi ve usul ve yasaya aykırı şekilde davacı İdareye ait olan kanalizasyon sistemine deşarjının bulunduğunun tespit edilmesi sonucu oluştuğunu, bu durum İdarece tutanaklarla kayıt altına alınmış bu tutanaklar delil olarak Mahkemeye sunulduğunu, alacağı sabit olan davacı İdarenin başlattığı icra takibine haksız ve kötü niyetli şekilde itiraz edilmesi hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, bu itiraz icra takibini durdurmaya yönelik olup mesnetsiz olduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptali ile takip konusu borç belirlenebilir nitelikte olduğundan itiraz edilen alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili, yetkili Mahkemelerin davalı şirketin merkezi Bodrum’da olduğundan Bodrum Mahkemeleri olduğunu, yetkili icra dairesini de Bodrum İcra daireleri olarak gösterdikleri için davaya konu icra takibinin yapıldğı icra dairesinin yetkisiz olduğunu, icra dosyasından gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu, zaman aşımı def’inde bulunduklarını, davacı tarafın icra takibinde sunmadığı ve dayanmadığı UYAP kayıtlarından belli olan; ancak huzurda ki dava ile alacağına dayanak oluşturmaya çalıştığı ve bunu kabul etmedikleri davacı kurum tarafından tanzim edilen 11139 ve 11140 sayılı tutanaklara huzurdaki davada delil olarak dayanamayacağını, davacı kurumun sebepsiz zenginleşmeye çalıştığını savunarak fazlaya ilişkin hak ve alacaklarını saklı tutarak açılan davanın reddine, davacının haksız ve kötü niyetli olarak takip açması sebebiyle Muğla 1.İcra Dairesi’nin 2018/11197 esas sayılı dosyasından açılan takibin iptaline, davacı haksız ve kötü niyetli olarak takip açtığından %20’den aşağı olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesi,’…6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olduğu, 6100 sayılı HMK.nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağının belirtildiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK.nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkemenin görevsizliğine, 6100 sayılı HMK’nun 21/1-c maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin Muğla 2. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olduğunun tespitine” karar vermiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: Davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya bakmakla görevli olan mahkemenin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve görevli mahkemenin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, kaçak atık su kullanımı nedeniyle tahakkuk edilen bedel nedeniyle itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince; istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.”
HMK’nin 114. maddesi” (1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması. … ” hükmünü;
115. maddesi, “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder…” hükmünü içermektedir.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.
Bu itibarla, 01/09/2021 tarihinden önce açılan eldeki davada görevli ve yetkili mahkemenin Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) olduğu anlaşıldığından, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davalı vekilinin, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.10.2022 tarih ve 2021/164 Esas – 2022/897 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3)İstinaf giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4)İstinaf giderinin kullanılmayan kısmının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca davalıya iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, HMK’nin 362/1-c maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.