Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/727 E. 2022/768 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/727
KARAR NO : 2022/768

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2021
NUMARASI : 2021/268 ESAS – 2021/496 KARAR
DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.04.2022

İSTEM:Davacı vekili, işlerinin bozulması nedeni ile davalı şirket tarafından aleyhine İzmir 15. İcra Müdürlüğünün 2019/3058 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve haciz için şirkete gelindiğini, tutulan zapta da bilmeden imza attığını, Bergama Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/301 esas sayılı dosyası ile icra dosyasında kefil olduğundan bahisle babasından miras kalan taşınmazdaki hissesinin satışı için ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, kendisinin neye imza attığını ve attığı imzanın ne anlama geldiğini bilmediğini, TBK 583 maddesinde aranan şekil şartlarının da oluşmaması nedeni ile kefaletinin geçersiz olduğunu, kefaletin geçersiz olması nedeni ile İzmir 15. İcra Müdürlüğünün 2019/3058 esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, telafisi mümkün olmaya zararlar doğma ihtimaline binaen şahsı yönünden tedbiren durdurulmasına, anılan icra dosyasına borcu olmadığından borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötüniyetli olması nedeni ile lehine takip konusu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, kefilin borcunun asıl borç olmadığını, TTK’nın 7. Maddesindeki teselsül karinesi uyarınca ticari bir borç ilişkisine kefalet halinde aksi belirtilmemişse mütesilsil olacağının düzenlendiğini, bu durumda yetkili mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, müvekkilinin dava dışı şirketten alacağının tahsili için takip başlattığını, davalının borçlu şirket yetkilisi olduğunu ve takip sırasında ödeme taahhüdünde bulunduğu ve icra kefili olduğunu, davacının kefillinin tüm şartlarını taşıdığını ve eldeki davanın iki yıl sonra açıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesi, davacının tacir sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: Davacı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde, kararın hukuka aykırı olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla girişilen takip nedeniyle davacının icrai kefaletin geçersizliği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki icra kefaletine konu alacak kambiyo senedinden kaynaklanmaktadır. Kambiyo senetlerinden doğan uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi kapsamında ticari davanın konusunu oluşturur. Aynı kanunun 7. maddesinde düzenlenen “Ticari Teselsül Karinesi” uyarınca ticari işlere kefalet müteselsil kefalet olarak kabul edilmiştir. Bu itibarla somut olay bakımından uyuşmazlığın 6102 sayılı TTK’nın 6335 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesi uyarınca ticaret mahkemesinin görevine girdiğinin kabulü gerekir.
Somut olayda icra kefaletine konu alacağın dayanağı bonoya ilişkindir. Bu durumda; kambiyo senedinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen takipte icra kefili olan davacının, icra kefaleti İcra ve İflâs Kanunu’nun 38.maddesinin birinci fıkrasındaki hüküm nedeniyle müteselsil kefalet hükmündedir. İcra kefaleti takip hukukuna ilişkin bir müessese olmakla birlikte, aslında kefalet sözleşmelerinin, icra hukukundaki görünümü olup somut olayda TTK’nın 7. maddesindeki ticari teselsül hükümleri gözetilerek uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girdiğinden davanın asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bu itibarla davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.3 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.09.2021 tarih ve 2021/268 Esas -2021/496 Karar sayılı kararının HMK’nin 353/1-a.3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2)Dairemiz kararı doğrultusunda işin esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3)Ödediği istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davacıya iadesine
4)İstinaf kanun yolu yargılama giderlerinin, yeniden kurulacak hükümde gözetilmesine,
5)Artan istinaf gider avansının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-c maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 13.04.2022 günü oybirliği ile karar verildi.