Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/626 E. 2022/2486 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/626
KARAR NO : 2022/2486

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2021
NUMARASI : 2021/255 E. 2021/964 K.
DAVA KONUSU : Rücuen Tazminat
KARAR YAZIM TARİHİ : 19.12.2022
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’ in davacı müvekkil şirket ile davalı … Belediyesi arasında bir kısım işçi alacaklarının tahsili amacıyla alacak davası ikame ettiği, söz konusu davanın İzmir 15. İş MAhkmesinin 20.05.2015 tarih ve 2014/573 E., 2015/98 K. sayılı ilamı ile kısmen kabul edildiği, Adı geçen işçinin davacı müvekkil şirket nezdinde geçen çalışma süresine göre hesaplanacak kıdem tazminatı alacağının mahsubuyla davacı tarafından fazladan ödenen ve sebepsiz yere dava dışı işçinin davalı şirketler île davalı belediye nezdinde geçen çalışmasının karşılığı olarak ödenen rücuya esas tutarların kendilerinden ödeme tarihi olan 22.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraflara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü sûre ve zamanaşımı definde bulunduklarını, Davacı tarafın iş bu davayı … Belediye Başkanlığı ile birlikte diğer davalı şirketlere de yönelmiş olmasının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığı, İş bu davanın konusu olsa olsa davacı/yükleniciler İle İhaleyi veren idare arasında hizmet alım sözleşmesinden kaynaklı bir uyuşmazlık olabileceğini, Açılan bu davanın rücu davası olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığı gibi, davacı île diğer davalı … Belediye Başkanlığı arasındaki Hizmet Alım Sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılan iş bu dava konusu uyuşmazlık ile davalı müvekkil şirket arasında irtibat kurulmaya çalışılmasının hatalı olacağı, Somut olayda davacılar tarafının … Belediyesince yasal mevzuata aykırı biçimde hakkediş alacaklarından kesilen bir parayı geri almak için izledikleri yolun ve bu taleplerini dayandırdıkları gerekçeler ile karşılarına aldıkları muhatapların yanlış olduğunu, Sonuç olarak dava konusu ihtilafın, davacı ile … Belediye Başkanlığını ilgilendirdiği, ve bu taraflar arasındaki Hizmet Alım Sözleşmesinden kaynaklı bir ihtilaf olduğu, ilgili yasal mevzuata göre davalı müvekkil şirketlerin sorumluluğunu gerektirecek herhangi bîr hukuki neden bulunmadığı için iş bu davanın reddini talep ettiklerini, davanın davalı müvekkilleri hakkında usul ve esas bakımından ayrı ayrı reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEME:
….Davacı …LTD sorumluluğunu 4954,74 TL olarak hesaplanmış ve davalı … A.Ş’nin 5195,41 TL davalı … LTD 9142,70 TL ve davalı … şirketi yönünden 3916,54 TL ile sorumlu olacağı, 12. Asliye hukuk mahkemesinin 2020/192 esas, 2021/146 karar sayılı dosyasındaki dava konusu edilip 13/04/2021 tarihinde karar verilen alacak ile tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla temerrüd tarihi olan 23/07/2015 tarihinden itibaren (kesinti yazısı) yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebinin de reddine dair mahkememizdeki vicdani kanıyı yansıtan aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir” gerekçesi ile;
“Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalı … A.Ş yönünden 5195,41 TL,
Davalı … şirketi yönünden 9142,70 TL
Davalı … şirketi yönünden 3916,54 TL,
12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/198 esas, 2021/146 karar sayılı dosyasındaki dava konusu edilip 13/04/2021 tarihinde karar verilen alacak ile tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla ,
Temerrüd tarihi olan 23/07/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine” karar vermiştir.
BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ:
Davalı …. Şti. vekili istinaf dilekçesinde,
1-Husumet nedeniyle red kararı verilmesi gerektiğini,
2-Bilirkişi raporunda yer alan sözleşme hükümlerinin davacı ile asıl işveren arasında olduğunu,
3-Dava dışı işçinin son ücreti baz alınarak hesaplama yapılmasının doğru olmadığını,
4-Her davalı alt işverenin sadece kendi dönemine isabet eden miktarın 1/2 sinden sorumlu olması gerektiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve eklerinde sorumluluk husususun düzenlenmediğini,
5-Faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, öncesinde temerrüde düşürülmediklerini,
6-Taraflar arasındaki işyeri devrinden kaynaklı 2 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,
Belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalılar … LTD .. LTD, davacı tarafından dava dışı … isimli işçiye davacı şirketin İzmir 21. İcra müdürlüğünün 2015/934 esas sayılı dosyasındaki ödemiş olduğu bedelin her bir davalı şirket yönünden rücu tutarı tespit edilerek ödeme tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili amacıyla açılmış rücu davasıdır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince; istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
4857 Sayılı İş Kanununun 2/6. Maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerin sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanunudan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Kural olarak her yüklenici çalıştırdığı işçinin işçilik haklarından kendi çalıştırdığı dönemle sorumludur. Aynı işin devamı niteliğinde idareye bağlı yerlerde hizmet verip dava dışı işçiyi çalıştıran diğer firmalar içinde sözleşme hükümleri ve yasal düzenlemeler çerçevesinde idareyi sorumlu tutmak mümkün değildir. Buna göre davacı alt işveren, davalı firmaların işçiyi çalıştırdıkları döneme isabet eden işçilik alacaklarını davalılardan isteme hakkına sahiptir.
BK.nun 167. Maddesinin dava konusu olayda uygulanması mümkün değildir. Zira sözleşme ve ihale dokümanında sorumluluk belirlenmiş olup dava dışı işçiyi çalıştıran şirketlerin aralarında müteselsil sorumluluğu gerektirir hukuki veya fiili irtibat bulunmamaktadır.
Dava konusu olayda da dava dışı asıl işveren ile taraflar arasında alt işveren ilişkisi mevcut olup dava, alt işveren davacının, dava dışı işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın diğer alt işverenlerden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar ile dava dışı asıl işveren arasında düzenlenen tip sözleşmenin ve genel şartnamenin 4.1.2002 tarihli Kamu İhale Kanunu’na dayanılarak çıkarılan ve Resmi Gazetede 4.3.2009 tarihinde yayınlanan Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 13/2. Maddesi kapsamında düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda düzenlenen tip sözleşmenin 4.1.2. ve 7. Maddesi ile 22 ve 23. Maddeler uyarınca atıf yapılan hizmet işleri genel şartnamesinin 38. Maddesinde yer alan hükümlerin, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2015 gün ve 2014/40999 E., 2015/37113 K. Sayılı ve yine aynı dairenin 7.3.2016 tarih, 2016/3565 E. 2016/6795 K. Sayılı,13.3.2017 tarih 2017/2269 E. 2017/3064 K. ve 22.2.2018 tarih 2016/4404 E. 2018/2376 K. Sayılı emsal içtihatlarında belirtildiği üzere davanın tarafı olan alt işverenlerin dava dışı işçiye ait tazminat ve alacaklardan dava dışı işçiyi çalıştırdıkları döneme isabet eden miktarın tamamından sorumlu olduklarına dair açık hükümler içerdiği, bu bağlamda tarafların da dava dışı işçiyi çalıştırdıkları döneme isabet eden miktarın tamamından sorumlu olduklarının kabulü gerekmektedir. Nitekim yukarıda belirtilen genel şartnamenin 38/7. Maddesinde yer alan hüküm uyarınca dava dışı işçiyi çalıştıran şirketin işçiyi çalıştırdığı döneme isabet eden miktarın tamamından sorumlu kılınmasına dair İzmir BAM 13. Hukuk Dairesince verilen karar tarafların temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 18.10.2018 gün, 2018/4205 E. Ve 2018/9719 K. sayılı kararı ile onanmış bulunmaktadır.
Dosya kapsamı incelendiğinde, az yukarıda da belirtildiği üzere eldeki davada asıl işveren ile alt işverenler arasında imzalanan sözleşme ve eklerinde kıdem tazminatı ödemesi bakımından alt işverenin sorumluluğu konusunda açık hüküm bulunduğundan 22/02/2019 tarihli 7166 sayılı Kanunun 11 ve 12.maddeleri uygulanmamıştır.
Bu durumda dava dışı işçiye ödemede bulunan davalı alt işverenin diğer alt işverenlere dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak rücu hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.
Ne var ki TBK’nun 117. Maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur ve davacı ancak temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edebilir. Alacaklı tarafından gönderilen bir ihtarnamenin bulunmaması halinde alacağa icra takibi varsa icra takip tarihinden, icra takibinin bulunmaması halinde ise dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir.
Somut olayda; davacı, davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşürdüğünü ispat edememiştir. Bu halde, faizin dava tarihinden itibaren uygulanması şeklinde karar verilmesi gerekirken, ödeme tarihinden itibaren faiz uygulanmasına dair verilen karar; usûl ve esasa uygun bulunmamış, açıklanan bu hususlar esas alınarak, davalı … Şti. ‘nin faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiği hususuna ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmek üzere kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
A)Davalı …. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle; İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2021 tarih ve 2021/255 E. 2021/964 K. sayılı kararının, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASINA ve ESAS HAKKINDA YENİDEN KARAR VERİLMESİNE;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalı … A.Ş yönünden 5195,41 TL,
Davalı … şirketi yönünden 9142,70 TL
Davalı … şirketi yönünden 3916,54 TL,
12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/198 esas, 2021/146 karar sayılı dosyasındaki dava konusu edilip 13/04/2021 tarihinde karar verilen alacak ile tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla,
Davalı …. Şti. Yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden davacının kazanılmış hakları dikkate alınarak temerrüt tarihi kabul edilen 23.07.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2- Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 1.246,98-TL nispi harçtan, peşin alınan 396,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 850,62‬ -TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile (davalı …. Lojistik A.Ş 242,09 TL, davalı … Şti. 425,99 TL, davalı …. Şti. 182,54 TL sinden sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça ilk derece mahkemesinde yapılan 27,70-TL başvurma harcı, 396,36-TL peşin harç toplamı olan 424,06‬ TL nin davalılardan alınarak (davalı … Lojistik A.Ş 120,69 TL, davalı … Şti. 212,37 TL, davalı … Şti 91,00 TL sinden sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça ilk derece mahkemesinde yapılan 588,5‬0-TL posta-müzekkere masrafı ve 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.188,5‬0 TL yargılama giderinin, davanın kabul red oranına göre 934,76 TL sinin davalılardan tahsili ile (davalı … Lojistik A.Ş 266,03 TL, davalı … Şti. 468,13 TL, davalı …. Şti 200,60 TL sinden sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın yaptığı 253,74‬-TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/1’e göre takdir ve hesaplanmış olan; 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile (davalı … Lojistik A.Ş 1.451,46‬‬ TL, davalı …. Şti. 2.554,08‬ TL, davalı …. Şti 1.094,46‬ TL sinden sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı … Şirketi ile davalı … Şirketi kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/1’e göre takdir ve hesaplanmış olan; 4.954,75‬ -TL vekalet ücretinin de davacı taraftan alınarak davalı … Şirketi ile davalı… Şirketi’ne verilmesine,
7-Davalı … Şirketi kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davalılar yargılama gideri yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
C)1-Davalı…. Şti.’den peşin olarak alınan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde ilgilisine iadesine,
2-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf gider avansı bakiye kısımlarının HMK’nın 333/1. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 19/12//2022 günü oybirliği ile karar verildi.