Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/528 E. 2023/647 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/528
KARAR NO : 2023/647

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2021
NUMARASI : 2019/423 E. 2021/806 K.
DAVA KONUSU : Menfi Tespit
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.03.2023

İSTEM:
Davacı vekili, davalı tarafından davacı aleyhine İzmir 15 İcra Müdürlüğü’nün 2005/5410 Sayılı takip dosyasının açıldığını, dosyanın takipsiz bırakıldığını, akabinde 2013/6995 numarasını aldığını, dosyanın halen derdest olduğunu, bu dosya borcundan olmak üzere takip açılmadan önce yapılan ödemeler düşülmeden ve takip açıldıktan sonra zaman içinde yapılan ödemeler de düşülmeden takibe devam edildiğini, davacının intikal taşınmazlarına haciz konup satışa varan işlemlere devam edildiğini, davacının bugüne kadar bu takiple ilgili mağdur edildiği gibi mağdur edilmeye de devam edildiğini, takip açıldığında müvekkilinin takip dosyasına verdiği beyanda 10/06/2003 vadeli 3.500,00 TL senetten, 02/10/2003 tarihinde 1.500,00 TL’nin Tire …bank Şubesi’ne havale yapıldığını, her ne kadar bu havalenin alacaklının kardeşi hesabına yapıldığı beyan dilekçesinde yer almış ise de makbuzun daha sonra bulunması ile bu havalenin bizzat alacaklı adına yapılmış olduğunun tespit edildiğini, bu ödemenin senet bedelinden düşülmesi gerektiğini, ayrıca kardeş …’e takip konusu senetten düşülmek üzere 1.000,00 TL karşılığı inek verildiğini, ayrıca 250,00 TL paranın da yine kardeş …’a senede mahsuben verildiğini, ilgili senedin hayvan alım satım karşılığı verilmiş olduğunu, alışverişin yapıldığı dönemde alacaklı ile kardeşinin ortak olarak çalıştıklarını ve bu ortaklıkla ilgili ödemelerin her iki kardeşe de yapılabildiğini, takip açıldıktan sonra ise toplam alacaklı vekiline ve icraya yapılan ödemeler için toplam 2.150,00 TL’nin bizzat dosyaya yatırılmak sureti ile ödendiğini, bu durumda borcun bittiğini hatta borçtan fazla ödeme yapıldığını, buna karşın takibin çok yüksek rakamlarla yürütülmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek İzmir 15 İcra Müdürlüğü’nün 2013/6995 sayılı takibe dayalı davacının borçlu olmadığına, takibin ve ilgili senedin iptaline karar verilmesini, yapılan ödemeler sonunda fazla ödeme tespit edilir ise bu miktarın istirdadına, %40’tan az olmamak üzere de haksız takip tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, davacı borçluya miras kalan … İlçesi … Köyü’nde ki taşınmazın tespit edilmesi ve 18/06/2015 tarihinde konulan hacze müteakip, taşınmazdaki hissesinin satışı amacı ile taraflarınca icra mahkemesinden alınan yetki ile açılan davada Ödemiş Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1112 Esas 2017/654 K sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesine karar verildiğini, taşınmazın satış işlemleri için Ödemiş Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğu’na, 2018/2 Satış sayılı dosyasına 26/01/2018 günü satış avansının yatırıldığını, davacı borçlunun akabinde 05/02/2018 tarihinde icra takibinden yaklaşık 13 yıl sonra icra takibine konu senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitine yönelik dava açtığını, davacının tamamen kötü niyetli olduğunu, borcun 13 yıldır davacı tarafından kapatılmadığını, malının satış için tespit edilip satışının istenmesine kadar yine borcu ödemeye niyetinin olmadığını, ancak satış aşamasına gelince satışın yapılmasını engellemek amacı ile iş bu davayı açtığını, davacıdan 10/06/2003 vadeli 3.500,00 TL meblağlı,malen kaydı taşıyan senet aldığını, davacıdan senet karşılığı mal aldığını kabul ettiğini, itirazının senede mahsuben icra takibinden önce ödeme yaptığı yönünde olduğunu, borçlunun icra takibine konu senede mahsuben icra takibinden önce yaptığı ödemeleri yazılı delil ile müvekkilinin imzasını taşıyan makbuzla yapabileceğini, senet ödenmeyince müvekkilinin senedi 2005 yılında yani vadesinden 2 yıl kadar sonra İzmir 15 İcra Müdürlüğü’nün 2005/5410 sayılı dosyası ile icraya koyduğunu, icra takibinin tahsilat yapılamaması nedeni ve borçlunun hacze kabil malı olmaması nedeni ile iki kez takipsiz kaldığını, akabinde yenilerek önce 2011/3420 ve son olarak 2013/6995 dosya numarasını aldığını, 25/02/2007 tarihinde ödeme emrinin borçlunun kendisine tebliğ edildiğini, itirazsız takibin kesinleştiğini, borçlunun icra dosyasına ilk ödemesini 20/03/2007 tarihinde yani senet vadesinden yaklaşık 4 yıl sonra 200,00 TL olarak yaptığını, borçlunun 2007/2008 yıllarında 1.800,00 TL ve 2012 yılında 250,00 TL ceman 2.050,00 TL ödeme yaptığını, ödemelerin öncelikle faiz, masraf ve vekalet ücretine mahsup edilerek bakiye borcun hesaplandığını, davacının ibraz ettiği 02/10/2003 tarihli Tire …bank Şubesi’nden yapılan 1.508,40 TL ödemenin davaya konu senede mahsuben yapılmış bir ödeme olmadığını, havale dekontunda ödemenin sebebinin belirtilmediğini, ödemenin davaya konu senet dışındaki borçlarına mahsuben yapıldığını belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME:
“Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, İzmir 15.İcra Müdürlüğü 17/06/2016 tarihli dosya hesabından anlaşılacağı üzere ödeme bilgileri olarak 16/04/2015 tarihli 1.650 olarak ‘Yatan Para Miktarı’ olarak dahil edilip mahsup edildikten sonra ve 20/03/2007 tarihinde 200,00 TL, 13/06/2007 tarihinde 200,00 TL’nin bizzat icra dosyasına yatırılmak sureti ile ödendiği bildirilen miktarın 27/06/2018 tarihli dosya hesabında ‘Yatan Para Miktarı’ olarak mahsup edildikten sonra kalan borç miktarı yönünden takibin devam ettiği, yine borca mahsuben ödeme yapıldığı iddia edilen …bank-Tire Şube 02/10/2003 tarihli dekontunun açıklama kısmında hangi hukuki ilişkiye dair yapıldığı yönünde ayrıca bir ibarenin yer almadığı, davacı vekilinin delillerinde dayandığı …lar Bankasına ait 28/06/2018 tarihli 6.602,50-TL’nin mahkeme ve satış dosyası bedeli işlem açıklamasıyla takip dosyasına borcun tamamının ödenmemesinden kaynaklı olarak davacının miras hissesinin haczedilmesi neticesinde açılan Ortaklığın Giderilmesi davası masraf ve vekalet ücreti olarak tahsil olduğu, reddiyat makbuzunun bulunduğu, davalı vekilinin satış dosyasında ödeme yapıldığından satıştan feragat ettiğini bildirir 28/06/2018 tarihli dilekçesinin de dosyada yer aldığı, ayrıca davacının Ortaklığın Giderilmesi kararına karşın yaptığı istinaf başvurusunun İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nce 22/09/2017 tarihinde esastan reddine karar verildiği, safahatta dinlenilen davacı tanığı …’in de davacının ödemelerini yapmadığı yönünde beyanlarda bulunduğu, diğer tanıkların da olayın yaşandığı andan beri geçen süre, taraflarla yakınlık derecelerine göre itibar edilemeyerek, yemin delili de hatırlatıldığı, davacı vekilince yemin deliline de dayanılmayacağının beyan edildiği, neticede davacının takip dosya borcunun tamamını ödediği iddiasını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlayamadığı anlaşılmakla, açılan davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile;

“Davanın Reddine,…” karar vermiştir.
BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ:
Davacı vekili, davalıya 02.10.2003 tarihinde 1.500,00 TL’si havale edildiğini, taraflar arasında borçlandırıcı başka bir akit bulunmadığını ve buna ilişkin bir savunma da bulunmadığından bu ödemenin borçtan düşülmesi gerektiğini, borcun 1.000,00 TL’si karşılığı 1(bir) baş büyükbaş hayvan teslim edilen davacı tanığı …’ın yeminli beyanlarına itibar edilmediğini, dosyaya sunulan 9 adet haricen ödeme makbuzları ile karşı tarafa 2.150,00 TL’nin ödenmiş olduğunu, bu ödemenin ve önceki beyanlarda belirtilen hayvan bedeli ile 1.500,00 TL’nin hesaba katılması ile dosya borcunun bitmiş olmasının kabulünün gerektiğini, ödemeler hiç yapılmamış gibi davanın tümüyle reddedilmesinin hiçbir yerindeliği olmadığını, dava devam ederken takip dosya borcunun tamamı olan 15.759,97 TL’nin 27.06.2018 tarihinde ödenmiş olduğunu ve bu tarihten sonra davanın istirdat davası olarak devamını talep ettiklerini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE:
Dava, İzmir 15.İcra Müdürlüğü 2013/6995 takip sayılı dosyasından yapılan icra takibine konu bonoya dayalı borcun taraflarca sabit olduğu ve kabul edildiği ancak bedelinin ödendiği, hatta yapılan fazla ödemeler nedeniyle bunlar mahsup edilmeden girişilen takipte davalıya bu miktarda borçlu olunmadığı yönünde menfi tespit davası ve bunların istirdatı talebine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince; istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, B: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır.
Davacı dava dilekçesinde İzmir 5.İcra Müdürlüğü’nün 2005/5410 Esas sayılı dosya ile aleyhinde davalı tarafça icra takibinde bulunulduğunu, takip açılmadan önce yapmış olduğu ödemelerin düşülmeden takibe başlanıldığını, takip sırasında da icra dosyasına ödemelerde bulunduğunu, davalıya olan borç miktarından çok daha fazla ödeme yapmış olmasına karşın borcun bitmediğini bildirerek icra takip miktarı yönünden borçlu olmadığının tespiti ile fazladan yapmış olduğu ödemenin yargılama sırasında belirlenerek bu miktar üzerinden istirdat talebinde bulunmuş, ilk derece mahkemesince icra dosyası borcunun tamamının ödenmediği,davacının yemin hakkını da kullanmadığı, davacı borçlunun takip dosyası borcununu tamamını ödediğini kanıtlayamamış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dosyası incelendiğinde,taraflar arasında 10.05.2003 düzenleme tarihli,10.06.2003 vade tarihli,keşidecinin dosyamız davacısı … olan malen kaydını içerir 3.500.000,00 TL(Eski Türk Lirası)bedelli bono düzenlendiği,bono bedelinin ödenmediğinden bahisle davacı aleyhine icra takibine başlanıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça,bir kısım ödemelerin yapıldığı,ödemelerin bir bölümünün takipten önce,bir bölümünün takipten sonra icra dosyasına,bir bölümünün ise takipten sonra alacaklı vekiline makbuz karşılığı yapıldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle takip dayanağı bonoya mahsuben davalının kardeşine 1.000 TL karşılığı inek ve elden 250 TL ödeme yapıldığı iddiasının davacı tarafından yasal ve yeterli delillerle kanıtlanamadığı anlaşılmış ise de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 102. (818 sayılı BK’nın 86/1.) maddesinin “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır.” hükmünü haiz olup, bonodaki vadeden sonra 02.10.2003 tarihli dekontla yapılan 1.500 TL miktarlı ödemenin muaccel olan başka bir borca mahsuben yapıldığını kanıtlama durumunda bulunan davalının, bu hususu kanıtlayamamış olması nedeniyle yapılan bu ödemenin dava ve takip konusu senetten dolayı davacının davalıya olan borcuna yönelik olduğunun kabulü gerekir.
Diğer taraftan davacı, takip sırasında bir bölümü takip dosyasına bir bölümü ise alacaklı vekiline makbuz karşılığı olmak üzere ödeme yaptığını ileri sürmüş, bu husus davalı vekili tarafından da büyük ölçüde kabul edilmiştir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince yapılması gereken, yargılama sırasında takip dosyasının infazen kapatıldığı ve menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü dikkate alınarak bir bölümü takipten önce, bir bölümü takipten sonra icra dosyasına, bir bölümü ise takipten sonra alacaklı vekiline makbuz karşılığı yapılan ödemelerin uzman bilirkişi aracılığı ile hesaplanarak TBK’nın 100. maddesi dikkate alınmak suretiyle davacı tarafından fazladan yapılan ödeme miktarının tespiti ile istirdadına karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru bulunmamış davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kabulü ile İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.10.2021 tarih, 2019/423 E. 2021/806 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2)Dairemiz kararı doğrultusunda işin esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3)Ödediği istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davacıya iadesine,
4)İstinaf kanun yolu yargılama giderlerinin, yeniden kurulacak hükümde gözetilmesine,
5)Artan istinaf gider avansının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-c,g maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23/03/2023 günü oy birliği ile karar verildi.