Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/297 E. 2023/380 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/297
KARAR NO : 2023/380

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2020
NUMARASI : 2017/766 ESAS – 2020/587 KARAR
DAVA KONUSU : Menfi Tespit
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.02.2023
İSTEM:
Davacılar vekili, davalı tarafından kaçak elektrik kullanım bedeli tahakkuk ettirildiğini, kaçak elektrik kullanımına konu davacılar murisi …’un aboneliğin bulunduğu, … Mah. … Sok. No:… …, İzmir adresindeki bağımsız bölümü 16.07.2014 tarihinde dava dışı 3. Şahsa satılarak mülkiyetin ve zilyetliğin devir edildiğini, elektrik kaçak kullanım bedelini davacıların yapmadığını, kaçak elektrik kullanım tespit tutanağında da davacıların imzası bulunmadığını, davacıların aleyhlerine başlatılan takibe itiraz edemediklerini, belirterek İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2016/1134, 1943, 1947 ve 1949 esas sayılı icra takip dosyalarında borçlu bulunmadıklarının tespitine ve adı geçen icra dosyalarının iptaline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, görev itirazında ve zamanaşımı def’inde bulunarak, icra takibine itiraz ettiğini beyan eden davacı borçluların iş bu davayı açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını, söz konusu adresteki 12541029 numaralı elektrik abonesi olan kişi, davacıların mirasçısı … olduğunu, abone olan murisin borçlarından mirasçıları, abonelik iptal edilmediği sürece müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, mevcut ve geçerli bir aboneliğin bulunduğu borca karşı davacı mirasçıların itiraz edebilmelerinin mümkün olmadığını, savunarak öncelikle görev yönünden itirazlarının kabulüne, tüm yönleriyle hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
MAHKEME :
“Tüm dosya kapsamında göre; davacıların murisi adına elektrik aboneliğinden kaynaklanan ve murislerinin vefatı üzerine davacılar tarafından satış işlemine konu edilen taşınmazlara tahakkuk ettirilen elektrik kullanımı ve ayrıca kaçak elektrik tüketiminden kaynaklanan borçlardan dolayı tahakkuk ettirilen dönem itibariyle kimin kullanımında olduğu ve dolayısıyla sorumluluğunda hüküm vermeye elverişli bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden bu yönde karar vermek gerek vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle,
“Davanın KISMEN KABULÜ ile;
İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2016/1949 Esas, 2016/1943 Esas ve 2016/1947 Esas sayılı dosyalarında BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE,
İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2016/1134 Esas sayılı dosyası yönünden davanın REDDİNE,” karar vermiştir.
BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ:

Davacılar vekili, yukarıda “istem” kısmında yer verilen iddilarına ek olarak, mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, tespit tutanaklarında davacıların isim ve imzalarının bulunmadığını, tek taraflı tanzim edilmiş tutanakların bağlayıcılığının olmadığını, davacıların suç teşkil edecek bir eylemde bulunduğu tespit edilemediğinden, kaçak elektrik kullanma suçunun işlendiği anda davacıların da suç mahallinde olmadığından anılan kaçak elektrik kullanma suçunu ya da hareketini davacıların işlemediğinden kaçak elektrik kullanım bedelinden davacıların sorumlu tutulamayacağını, hükme dayanak alınan bilirkişi raporu; tahakkuk ettirilen faturanın normal tüketim faturası mı, yoksa kaçak elektrik kullanımına dair kaçak elektrik kullanım faturası mı, olduğu belirtilmediğinden eksik ve hatalı olduğunu, eksik incelemeye dayalı hatalı bilirkişi raporu dayanak alınarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili, görev ve hak düşürücü süre itirazında, zamanaşımı def’inde bulunarak, itiraz ile duran icra takiplerinde, davacıların iş bu menfi tespit davasını açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını, söz konusu üç dosyadan davacılar aleyhine herhangi bir işlem de yapılmadığını, menfi tespit isteminin reddine karar verilen kısım yönünden, bilirkişi raporunda belirtilen açıklamalardan farklı bir gerekçe bildirildiğini, bilirkişi raporunda; İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1134 E. sayılı dosyasına ilişkin borçtan abonelik devrinin yapılmamış olması nedeni ile davacıların sorumlu olduğu belirtilmişken, mahkemece hatalı bir şekilde, tahakkuk ettirilen borcun satımdan önceki döneme ait olduğu gerekçesiyle sorumlu olduğunun kabul edildiğini, davacıların bu icra dosyası nedeni ile sorumluluğunun nedeni takibe konu borcun, aboneliğin bulunduğu taşınmazın satılmasından önce yada sonra meydana gelmiş olması olmayıp, miras bırakan adına iptal edilmeyen aboneliğin varlığı olduğunu, İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1134 E. sayılı dosyası yönünden davanın reddine ilişkin kısmının gerekçesinde ki hatanın düzeltilmesi, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
Dava; kaçak elektrik tüketimi nedeniyle abone adına tahakkuk ettirilen bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takiplerine konu borçtan sorumlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkin olup; istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri ile kamu düzeni kapsamında Daire önüne gelen uyuşmazlık; aboneliğini iptal ettirmedikçe fiili kullanıcının eyleminden doğan kaçak kullanım bedelinden abonenin de kullananla birlikte müteselsilen sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Abonelik sözleşmesini imzalayan abone, sözleşme sona erinceye kadar tahakkuk edecek olan tüketim bedelinden, dağıtım yapan kuruma karşı sözleşme gereği sorumludur. Hemen belirtmek gerekir ki, burada kullanımın normal ya da kaçak kullanım olmasının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin, sözleşmesi iptal edilmediği sürece, kullanım bedelinden dolayı fiili kullanıcı ile beraber müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur. (Yargıtay 3. HD’nin 2019/3938 E. – 2020/629 K. sayılı ilamı)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve Yargıtay 3. HD’nin istikrar kazanmış uygulamasına göre; abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur.
Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kaçak kullanıma sebebiyet veren abone davalının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK’nun 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; abonesiz kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre davalının, alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir.
Eldeki davada; 02.11.2015 tarihli kaçak tespit tutanağına istinaden düzenlenen 4.652,96 TL kaçak tahakkuk fatura bedeli ile 2015 yılı 6. ve 7. dönemine ait normal tüketim bedeli ve gecikme cezası ile KDV toplamı 9.933,65 TL olmak üzere 14.753,16 TL’nin tahsili amacıyla davacılar aleyhine başlatılan İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1134 esas sayılı takip dosyasına konu borçtan davacı ile davalı arasında abonelik sözleşmesi bulunduğu tarafların kabulündedir. Bu durumda somut olayda aboneliği iptal ettirmeyen ve kaçak kullanıma sebebiyet veren abone (muris) davalıların sözleşme nedeniyle İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1134 esas sayılı takip dosyasına konu borçtan sorumluluğunun bulunduğunun, davacıların ve murislerinin abonesi ve fiili kullanıcısı olmadıkları İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2016/1943, 1947 ve 1949 esas sayılı icra takip dosyalarına konu borçtan sorumluluklarının bulunmadığının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca; incelenen kararın dava dosyası kapsamında mevcut maddi delillere uygun, Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçelere dayandığı, delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik ve kamu düzenine aykırı bir halin varlığının tespit edilemediği dikkate alınmak sureti ile davacı ve davalı vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davacı ve davalı vekillerinin, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.10.2020 tarih ve 2017/766 Esas – 2020/587 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-a)Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
b-Alınması gereken 745,65 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 186,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 558,95 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3)İstinaf giderlerinin yapanların üzerinde bırakılmasına,
4)İstinaf giderinin kullanılmayan kısmının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca ilgilisne iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20.02.2023 günü oybirliği ile karar verildi.