Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2022/1298 E. 2022/1652 K. 05.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1298
KARAR NO : 2022/1652

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2022
NUMARASI : 2021/922 E. – 2022/285 K.
DAVA : Tazminat
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/09/2022

İSTEM: Davacı vekili, müvekkilinin 2017 yılından itibaren meyve yetiştiriciliği ve ticaretiyle uğraştığını, davacı müvekkilinin 21.12.2020 tarihinde açık köklü GF677 anaç üzeri 1530 ferragnes, 270 ferraduel sertifikalı badem fidanlarını, sertifikalı fidan yetiştiriciliği yapan davalıdan satın alındığını, satın alınan bu fidanları tarla vasfındaki taşınmazın bir kısmına 2020 Aralık ayında yani satın alındıktan hemen sonra diktiğini, müvekkilinin dikmiş olduğu fidanların gerektiği gibi tüm bakımını yapmasına rağmen fidanların gelişmediğini, bunun üzerine ziraat mühendisleri tarafından incelenen fidanlarda kök kanseri olduğunun tespit edildiğini, bu durumun davalı tarafa bildirilmiş olmasına rağmen davalı tarafın kendisinden kaynaklı bir durumun söz konusu olmadığını beyan ettiğini, müvekkili tarafından Kula Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/105 D.İş sayılı dosyasından tespit yaptırıldığını ve raporda da belirtildiği üzere hastalığın bulaşıcı olduğunun belirtildiğinden bahisle 48.600,00 TL olarak tespit edilen zararın ve tespit giderlerinin 21.12.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı tarafın delil tespiti işleminin usule aykırı olduğunu, müvekkilinin kendisinin hasım olarak gösterilmediğini, tespitin müvekkilinin yokluğunda yapıldığını, ayrıca ayıp ihbarının da süresinde yapılmadığını, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını ve sözleşme gereği edimlerini yerine getirmediğini, davacının 90 gün içinde analiz yaptırarak sonucunu müvekkiline bildirme yükümlülüğünün bulunmakta olduğunu, bu yükümlülüğün yerine getirilmediğinden bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesi,
“İş bu davada mahkememiz görevli bulunmadığından davanın usulden REDDİNE, Görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,” karar vermiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN: Davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ise de görevli mahkemenin Ödemiş Asliye Hukuk Mahkemesinin olduğuna karar verilmesi gerekirken İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğuna karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yerinin Ödemiş olup bu nedenle de genel yetkili mahkemenin Ödemiş Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, ayıplı fidan satışından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince; davacının tacir sıfatına haiz olmadığı gerekçesi ile asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna dair karar verilmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Zira dava şartları incelenirken öncelikle mahkemeye ilişkin dava şartlarından işe başlamak gerekir. Sonra taraflara ve en son olarak dava konusuna ilişkin olanlar inceleme konusu yapılmalıdır. Örneğin hem husumet hem görev itirazı varsa mahkeme öncelikle görevli olup olmadığını incelemelidir. Yine bir davada görev, yetki, ve dava şartlarının yokluğu birleştiği takdirde öncelikle görev meselesinin çözülmesi gerekir. Çünkü, yetki ve dava şartlarına ilişkin hususları halledecek olan mahkeme, esas davayı görmeye görevli olan mahkemedir.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;
“Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık fidan satış sözleşmesinden kaynaklı alacağa ilişkin olup, davacı tarafın tacir sıfatının bulunmamasından dolayı her iki taraf için mutlak veya nispi ticari dava niteliğine haiz olmayan davada davaya bakmaya genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Öyleyse, HMK’nin 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usul (görev) yönünden davanın reddine ilişkin kararda usul ve esas yönlerden hukuka aykırılık bulunmamasına göre davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davalının İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2022 tarih ve 2021/922 Esas ve 2022/285 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)Alınması gereken istinaf harçları peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3)İstinaf giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5)İstinaf giderinin kullanılmayan kısmının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-c maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 05/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.