Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1293
KARAR NO : 2023/1388
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2022
NUMARASI : 2020/47 ESAS – 2022/70 KARAR
DAVA KONUSU : İtirazın İptali
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.07.2023
İSTEM:
Davacı vekili, inşaat mühendisi olan davacı ile, davalı şirket arasında, 23.03.2018 tarihli Protokol ve Sözleşme, 01.03.2018 tarihli İş Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme ile birlikte işlerin davalı adına takibi için davacıya vekaletname verildiğini, sözleşme kapsamında davacının, Çeşme ilçesi ve civarındaki binalarda BA demir, kalıp, subasman kontrollerini gerçekleştirdiğini, hak edişleri ve evraklarını hazırlayarak ilgili belediyeye verdiğini, mal müdürlüğünden takiplerini yaptığını, davalı firma adına takiplerini yaptığı işlerden yine sözleşme gereğince hak edişler üzerinden tahakkuk eden bedelin KDV düşülerek kalan miktarın net %20 oranında hizmet bedeline hak kazandığını, takip tarihi itibariyle hak ettiği bakiye hizmet bedelinin 25.682,00 TL olduğunu, davalının hizmet bedelini ödemediğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 04.10.2019 tarihi itibariyle davacının alacağının 29.184,14TL’ye ulaştığını, hizmet bedelinin ödenmesi için elektronik posta ile talep ettiğini ancak hiçbir yanıt alamadığını ileri sürerek; 25.682,00 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2019/11974 esas sayılı takip dosyasında, davalı borçlunun yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, husumet itirazında bulunarak, davaya dayanak protokol ve sözleşme ile iş sözleşmesini imzalayan …’in davalı şirketin yetkili temsilcisi veya çalışanı olmadığını, davalının, davacıya borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmişlerdir.
MAHKEME :
“… Davalı taraf her ne kadar taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin davalı şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığı iddiasıyla pasif husumet yokluğu iddiasında bulunmuş ise de, sözleşmede şirketin kaşesinin yer aldığı, davalı şirketin ticari defter ve belgelerine göre sözleşme kapsamında ticari defter ve belgeleri ile şirket kayıtlarına göre davacı tarafla yapılan sözleşme kapsamında davacıyı yapmış olduğu iş karşılığında ödemelerin yapıldığı ve sözleşme tarihi olan 23/03/2018 tarihine müteakip davalı şirket yetkilisi tarafından 16/04/2018 tarihinde Bornova 4. Noterliği tarafından düzenlenen 14430 yevmiye numaralı vekaletname uyarınca davacının İzmir ili sınırlarında Belediye Başkanlıkları ile ilgili birimlerde il özel daire ve bil cümle resmi kurum ve kuruluş ve müdürlükler nezdinde yapı kullanma, yapı ruhsatı, temel ve su basma ruhsatı ve vizelere imza atmaya, evrak kaydı almaya, vermeye, talepten vazgeçmeye, yatırılması gerekli vergi resim ve harçları yatırmaya, fazla yatırılmış iadesi gereken kısımları geri almaya, teslim ve tesellüme, tebliğ ve tebellüğe, teslimat evrak ve belgeleri imzalamaya, imzalanması gerekli dilekçe beyanname, talepname sair evrak ve belgeleri imzalamaya şirket adına çıkacak tüm evrak ve belgelere imzalamaya şirket adına münferiden yetkili olmak üzere vekil tayin edildiği anlaşıldığından davalının husumete yönelik itiraz yerinde görülmemiştir.
… dosyadaki tüm bu belgelerin değerlendirilmesi ile dava dışı …’in davalı … Şirketi adına iş sözleşmesini imza ettiği, sözleşme kapsamında Çeşme ilçesi ve civarında yapılacak yapı denetime uygun, yeni başlanacak binaların 4708 sayılı kanun kapsamında mal sahipleri ile şirket adına anlaşmalar yaparak şirkete iş temin edeceği, iş yeri, büro, büro temini ve kirası ile çalışan elamanın aylık ödemeleri SGK ve muhtasarlarını davalı … tarafından yapılacağı, davacının da, binaların demir, kalıp, su basma kontrollerini yapacağı, beton döküm ve numune alımları ile labarotuvar kontrol ve yürütmelerinin ise davalı şirket tarafından organize edileceği, iş bedeli olarak işin temini yürütülmesi belediyeler ile gerekli işlerin şirket adına yapılması proje kontrolleri ruhsat evraklarının hazırlanması, hakkedişleri ve evrakların belediye ve Mal Müdürlüğüne verilmesi işlemleri davacı nezaretindeki Çeşme Büro tarafından yapılacağı ve bedelinde hakkedişler üzerinden tahakkuk eden miktardan KDV düşüldükten sonra 2018 yılı için %20, 2019 yılı için %20 net olarak davacıya Mal Müdürlüğünce paranın şirket hesabına gönderildiği günün ertesinde verileceği yönünde anlaşmaya varıldığı, davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede ve davalının sözleşme gereğince almış olduğu hakkediş miktarının belirlenmesine yönelik bilirkişi raporunda davacının sözleşme gereğince hakkedişler almayı hakkettiği bedelin 363.482,02-TL olduğu, bu bedelin %20 karşılığının 72.697,20-TL olduğu, davalı şirketin sözleşme gereğince davacı tarafa 55.790,00-TL ödeme yaptığı ve buna göre davacının davalıdan 16.907,20-TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça her ne kadar davalı tarafça yapılan ödemelerin bir kısmının davalı çalışanı olan …’a ödenmek üzere gönderildiği ve davalının talimatına istinaden davacı tarafça davalı çalışanına ödenmek üzere gönderilen ücret ve masrafların davalı adına dava dışı …’a ödendiği belirtilmiş ve dava dışı …’ın SGK kayıtlarının tespit edilerek belirtilen rakamlar doğrultusunda ek rapor alınması talep edilmiş ise de, dava dışı 3. kişinin davalı çalışanı olsa dahi ödemeleri davalı tarafınca yapılmayarak davacıya sözleşme gereğince gönderilen hakkedişten kaynaklı alacağı dışında 3.kişi davalı çalışanına da bir miktar ödemeler yapılmak üzere davacıya ödeme yapıldığı iddiasına bahsi geçen …’ın davalı çalışanı olduğu belirtildiğinden ve davalının bu çalışanına ücret ve masraf olarak ödeme yapma imkanı varken davacının aracı kılındığına yönelik yazılı delil bulunmadığından davacının bu beyanına itibar edilmeyerek ek rapor alınması talebi reddedilmiş ve davanın kısmen kabulü ile, bilirkişi raporunda belirlenen 16.907,20-TL yönünden yapılan itirazın iptali ile bu miktar yönünden takibin devamına ve davalının itirazında haksız olması nedeniyle hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle,
” 1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
2-İzmir 4.İcra Müdürlüğünün 2019/11974 esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile, 16.907,20-TL yönünden takibin devamına, fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin reddine,
3-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
4-İİK 67/2.maddesi uyarınca hüküm altına alınan 16.907,20-TL asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar vermiştir.
BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ:
Davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları itirazların mahkemece değerlendirilmediğini, davalı tarafından, davacıya yapılan ödemelerin tamamının alacağına mahsuben yapılmış ödemeler olmadığını, banka aracılığıyla davalının davacıya bir takım ödemeler yaptığını, bu ödemelerin büyük bir kısmının davalının diğer çalışanlarına yapılacak ödemeler için gönderilen bedeller olduğunu, banka hesap kayıtlarında diğer çalışanlara gönderdiği bedellerin yer aldığını, bilirkişi raporunda alacaktan mahsup edilen ödemelerden 31.12.2019 tarihli 5.000,00-TL’lik ödemenin takip tarihinden sonra yapılmış ödeme olduğunu, takip tarihi itibariyle hesaplanan alacak tutarı, takip tarihinden sonra yapılan bu ödeme mahsup edilerek hatalı hesaplanmış olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla takip tarihinden sonra yapılan ödemenin takibin devamında dikkate alınması gereken bir bedel olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili, yukarıda “cevap” kısmında yer verilen savunmalarına ek olarak, yerel mahkeme kararının hukuka ve usule açıkça aykırılık içeren ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, SGK kayıtlarının celp edilerek incelenmesi sonrasında da davalı şirketin … diye bir çalışanı olmadığının ortada olduğunu, bu şartlarda davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği sözleşmenin geçerlilik unsurlarını barındırmadığının açık olduğunu, davacının şirket işleyişi ve faaliyeti sonrasında elde edeceği hakkedişlerin vergiler düşüldükten sonra %20’sin tarafına verilmesi gerektiği iddiaları tüm ticari teamüllere aykırı olduğu gibi açıkça hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, davacıya yapılması gereken ödemelerin eksiksiz olarak yapıldığının ortada olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklı ödenmeyen ücret alacağının tahsili istemiyle başaltılan takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin olup, istinaf başvuru sebepleri ve Kamu düzeni çerçevesinde Daire önüne gelen uyuşmazlıklar dikkate alınarak yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;
Sözleşme ile işin yapıldığı tarihlerde yürürlükte olup somut olayda uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nın 40. maddesinde yetkili bir temsilci tarafından diğer bir kimse ile yapılan sözleşmeden doğan alacak ve borçların o kimseye ait olacağı düzenlenmiştir. Buna göre yetkili değil ise, imzalayan şahsen sözleşmeden sorumlu olur. Aynı Kanun’un devam eden 46. maddesinde de bir kimse yetkili olmadığı halde başkası adına hukuki işlem yapmışsa, temsil edilen kişi icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmayacağı belirtilmiştir. Bu temsilci yetkisiz olsa dahi temsil olunanın sonradan icazet vermesi ya da kendi adına yapılan hukuki işlemi benimsemesi halinde baştan itibaren hukuki işlem geçerli ve temsil olunanı bağlayıcı olacaktır.
Somut olayda, davacı ile davalı … temsilen dava dışı … arasında 23.03.2018 tarihli “Protokol ve Sözleşme”, 01.03.2018 tarihli “İş Sözleşmesi” akdedildiği, davaya dayanak “Protokol ve Sözleşme” konusunu oluşturan işlere dair, resmi kurum ve kuruluş ile müdürlükler nezdinde işlem tesis etmek üzere davalı şirket tarafından davacının, Bornova 4. Noterliği’nin 16.04.2018 tarihli 14430 yevmiye numaralı vekaletname vekil tayin edildiği, sözleşme kapsamında davacıya bir kısım ödemelerin yapıldığı gözetildiğinde; davacı ile davalı arasında akdi ilişkinin kurulduğuna yönelik mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Öte yandan, davacı yan, davalı tarafında yapılan ödemelerin büyük kısmının, davalının diğer çalışanlarına yapılacak ödemeler için gönderilen bedeller olduğunu da ispatlayabilmiş değildir.
Bu halde, davacının sözleşmeler ile belirlenen ücrete hak kazandığına ilişkin mahkeme kabulü isabetli ise de; davalı tarafından, davacıya yapılan ve hükme dayanak alınan bilirkişi raporu ile hesaplanan ücret alacağından mahsup edilen 31.12.2019 tarihli 5.000,00 TL ödeme, takip tarihinden sonra yapılmış olduğundan, sözleşme ile kararlaştırılan ücret alacağı 21.907,20 TL üzerinden takibin devamına, takip tarihinden sonra yapılan bu ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında gözetilmesi gerektiği yönünde karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve esas yönlerden hukuka aykırıdır.
Bu halde; davacı vekilinin istinaf başvurusu kısmen kabul edilerek, kararın HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiği, davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun ise HMK’nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.01.2022 tarih ve 2020/47 Esas – 2022/70 Karar sayılı kararına yönelik olarak;
A)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle; mahkeme kararının HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca, düzeltilmek üzere KALDIRILMASINA ve ESAS HAKKINDA YENİDEN KARAR VERİLMESİNE;
1)Davanın kısmen kabulüne;
a-İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2019/11974 esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin 21.907,20 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin isteminin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
b-Davalı tarafından takipten sonra 31.12.2019 tarihinde yapılan 5.000,00 TL ödemenin icra müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına,
c-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2)Alınması gereken 1.496,48 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 310,18 TL nispi harç ile icra dosyasından alınan 128,41 TL harç mahsup edildikten sonra kalan 1.057,89 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3)Davacının yatırmış olduğu 310,18 TL nispi harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4)Davacının yapmış olduğu, 54,40 TL başvurma harcı, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 127,20 TL tebligat-posta giderinden ibaret toplam 2.581,60 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesaplanan 2.202,15 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, avanstan kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğine taraflara iadesine,
5)Dava açmadan evvel dava şartı kapsamında başvurunun yapıldığı sabit olduğundan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin Hazine tarafından ilgili arabulucuya ödenmesi halinde, bu ücretin 6831 sayılı Kanun kapsamında davalıdan tahsili hazineye irat kaydına, bu hususta Hazineye müzekkere yazılmasına,
6-a)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 3.774,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
C-1-a)Ödediği istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davacıya iadesine,
b-Alınması gereken 1.154,93 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 290,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 864,93 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
2)İstinaf başvurusunda bulunan davacının yapmış olduğu 13,00 TL istinaf tebligat giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
3)İstinaf gider avansı bakiye kısımlarının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca ilgilisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 11/07/2023 günü oybirliği ile karar verildi.