Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/897 E. 2022/1054 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/897
KARAR NO : 2022/1054

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO :2019/1229
KARAR NO :2021/66
KARAR TARİHİ :21/01/2021
DAVA : Menfi Tespit
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/05/2022

İSTEM: Davacı, davalı tarafından İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2019/2012 esas sayılı icra takip dosyası ile aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatıldığını, icra takibine konu olan emre muharrer senedin davalı ile aralarında yapılan … ili, … ilçesi, … Mah. … ada, … parselde kayıtlı tek katlı kargir ev niteliğindeki taşınmazın 48/101 hissesinin 220.000,00 TL bedel ile alım satımı karşılığında kalan bedelin ödenmesi amacıyla verildiğini, söz konusu borcunu vadesinden önce ödemesine rağmen davalının hakkında kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, tarafından davalıya yapılan ödemelerin: 25/09/2018 valör tarihli 28/12/2018 tarihli İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne tarafından yapılan imar barışı kapsamındaki 14.960,55 TL, 30/10/2018 tarihinde 15.000,00 TL, 05/11/2018 tarihinde 4.000,00 TL, 13/12/2018 tarihinde 5.000,00 TL, 15/12/2018 tarihinde 2.200,00 TL, 16/12/2018 tarihinde 2.800,00 TL, 28/12/2018 tarihli 7.500,00 TL olduğunu, davalıya 51.460,55 TL ödeme yapıldığını, davanın kabulüne, icra takip dosyasının iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
CEVAP :Davalı, İzmir 12. Aile Mahkemesi’nin 2019/358 E. sayılı dosyası celp edildiğinde anlaşılacağı üzere evlendiği …, kızı … ile … tarafından kandırılarak malvarlığı ve paralarının elinden alındığını, kandırıldığını fark etmesi üzerine … aleyhine boşanma davası açtığını, bu konuyla ilgili ayrıca 29.01.2019 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/12933 sor. 2019/15304 K. sayılı dosyasıyla uyuşmazlığın alacak borç ilişkisinden doğan ihtilaf olduğu, bu yüzden uyuşmazlığın hukuk mahkemelerinde çözülmesi gerektiği sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, takibe ve davaya konu bonolarla ilgili olarak ödeme iddiasının bu durumun bir parçası olduğunu, söz konusu bono bedellerinin ödenmediğini, dava dışı 3. kişi … tarafından “… satış parası devam “ açıklaması ile …’ın hesabından kendi hesabına gönderilen bedellerin takibe konu bono ve ödemeleri ile hiçbir ilgisi olmadığını, davanın reddine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesi,
“Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davacının İzmir 7. İcra Dairesinin 2019/2012 Esas sayılı dosyasına konu edilen keşidecisi …, lehtarı … olan, 29/12/2018 düzenleme, 30/12/2018 vade tarihli 3.000,00-TL bedelli senet, 30/10/2018 düzenleme, 30/12/2018 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli senet ve 30/10/2018 düzenleme, 30/12/2018 vade tarihli 25.000,00-TL bedelli senetlerden dolayı davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacı vekilinin asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi talebinin, kötü niyet tazminatının yasal şartları oluşmadığı göz önünde bulundurularak REDDİNE,” karar vermiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN :Davacı ve davalı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı, talep etmiş olduğu kötüniyet tazminatı talebinin reddine yönelik olarak yerel mahkemenin kararının kaldırılarak alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, 30.10.2018 tarihli 15.000 TL bedelli havale ile ilgili açıklamalarının;“… satış parası“ açıklaması ile … tarafından yapılan 15.000 TL bedelli 30.10.2018 tarihli havalenin 29.12.2018 keşide tarihli, 3.000 TL bedelli bononun ödemesi olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, havale tarihinin senedin keşide edildiği tarihten önce olduğunu, diğer 20.000 TL ve 25.000 TL bedelli bonoların ise 30.10.2018 keşide tarihli olduğunu, vade tarihleri 30.12.2018 olduğunu, mahkemenin bu bonoların borcuna karşılık yapıldığını kabul ettiğini ancak 15.000 TL bedelli havalenin tarihinin 30.10.2018 olduğunu, aynı gün, keşideci, bir taraftan 2 ay vadeli bono düzenleyip bir taraftan da 2 ay vadeli bono bedellerine karşılık neden ödeme yapılmasının tutarsız olduğunu, 05.11.2018 tarihinde yapıldığı kabul edilen 4.000 TL havale ile ilgili açıklamalarının; dava dışı … tarafından … satış parası açıklamasıyla hesabına bonoların vadelerinden önce gönderilen bu havalenin de takibe konu bonoların ödenmesiyle ilgisinin bulunmadığını, 28.12.2018 tarihinde yapılan 14.960,55 TL bedelli ödeme ile ilgili açıklamalarının; bu ödemenin bono bedellerine mahsuben yapıldığının kabul edilmesinin hukuken de fiilen de imkansız olduğunu, bu ödemenin hesabından İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yapılan ödeme olduğunu, İlk Derece Mahkemesi tarafından ise kendisine bonolar karşılığında yapılmış olan ödeme olarak kabul edildiğini, 28.12.2018 tarihinde yapıldığı kabul edilen 7.500 TL ödeme ile ilgili açıklamalarının; 28.12.2018 tarihinde davacı tarafından herhangi bir açıklamaya yer verilmeksizin hesabına gönderilen paranın imar barışından yararlanacak olan tapu maliki davacı …’in imar barışı başvurusu ile ilgili olduğunun hesap hareketlerinden anlaşıldığını, zira, 28.12.2018 tarihinde imar barışından yararlanacak olan taşınmazın maliki davacı … tarafından hesabına 7.500 TL havale edildiğini, aynı tarihte hesabından 14.960,55 TL İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne gönderilerek imar barışı ödemesi gerçekleştirildiğini, yani 7.500 TL bedelli havalenin yine takibe konu bonoların ödenmesiyle ilgisi bulunmadığının açıkça ortada olduğunu, 13.12.2018 tarihli 5.000 TL bedelli havale ile ilgili açıklamalarının; 13.12.2018 tarihinde yine dava dışı … tarafından “… adına satış parasının devamı” açıklamasıyla bonoların vadelerinden önce gönderilen 5.000 TL bedelli havalenin takibe konu bonoların ödemesi ile ilgisinin bulunmadığını, 16.12.2018 tarihli 2.200 TL ile 2.800 TL bedelli havaleler ile ilgili açıklamalarının;16.12.2018 tarihinde yine “… adına satış parasının devamı” açıklaması ile dava dışı … tarafından bonoların vadesinden önce gönderilen 2.200 TL ile 2.800 TL bedelli havalelerin başından beri ortada olduğu ve ısrarla açıklamaya çalıştığı üzere takibe konu bonoların ödenmesi ile bir ilgisinin olmadığını, 3.000 TL bedelli bononun keşide tarihinin 29.12.2018 olduğunu, keşide tarihinden önce takibe konu bonolar karşılığında yapıldığı kabul edilen ödemelerin bu bonoyla ilgisi bulunmadığının keşide tarihinden bile açıkça anlaşıldığını, ayrıca bono ödemesi olarak kabul edilen hiçbir ödemenin bono borçlusu tarafından yapılmadığı, dava dışı …’ın banka kayıtlarında yer alan tek taraflı beyanına dayalı olduğunun İlk Derece Mahkemesi tarafından yine göz ardı edildiğini, ayrıca, İlk Derece Mahkemesi tarafından bonoların karşılığında toplam 51.460,55 TL ödeme yapıldığının kabul edildiğini, takibe konu bonoların toplam bedeli 48.000,00 TL olduğunu, 3.000 TL bedelli bononun keşide tarihinin 29.12.2018 olduğundan İlk Derece Mahkemesinin kabulüne konu bu tarihten önceki havalelerin bu bononun karşılığında yapıldığı kabul edilemeyeceğine göre Mahkemenin kabulüne göre borçlu 45.000 TL borcu karşılığında 51.460,55 TL ödeme yapıldığını, hal böyle iken, Mahkemenin takibe konu senetlere karşılık yapıldığını kabul ettiği, … satış parası açıklamasıyla dava dışı …’ın tek taraflı açıklamasına dayalı havaleler ile hesabından imar barışı için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yapılan ödeme ve davalı tarafından hesabına imar barışından yararlanılabilmesi için yapılan herhangi bir açıklama içermeyen havalenin takibe konu senetlere karşılık yapılan ödeme olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde icra takip borçlusu tarafından açılan menfi tespit davasına ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda; davalı alacaklının, davacı borçlu tarafından keşide edilen 3.000 TL miktar 29.12.2018 tanzim 30.12.2018 vade tarihli, 20.000 TL miktar 30.10.2018 tanzim 30.12.2018 vade tarihli, 25.000 TL miktar 30.10.2018 tanzim 30.12.2018 vade tarihli olmak üzere 3 adet bonodan doğan toplam 48.000 TL asıl alacak ve işlemiş faizleri ile birlikte toplam 49.451,83 TL alacak için İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2019/2012 esas sayılı icra takip dosyası üzerinden icra takibi başlattığı, davacı tarafından takip konusu bonolar uyarınca borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olarak istinaf incelemesine konu bu davanın açıldığı sabittir.
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklıdadır. Ancak kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Bu nedenle kambiyo senedi uyarınca açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer.
Takip dayanağı bonoların davalı tarafından davacıya satışı yapılan … ili, … ilçesi, … Mah. … ada, … parselde kayıtlı taşınmazın 48/101 hissesinin satış bedeli olan 220.000,00 TL tutardan ödenmeyen bakiye satış bedeli için verildiği iddiasının, davacı tarafça yazılı bir belge ile ispatlanması gereklidir. Bu halde dava ve takibe konu bonoların taşınmaz bakiye satış bedeline karşılık olarak verildiğini iddia eden davacının öncelikle bu iddiasını HMK’nun 201. maddesi uyarınca yazılı delille veya diğer kesin delillerle ispatlaması gerekmektedir. Davacı vekilince takip ve davanın konusunu bonoların taşınmaz bakiye satış bedeli için verildiğini ispata yarar bu neviden delil sunulamadığı gibi dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçelerinde açıkça yemin deliline de dayanılmamıştır.
Anlatılan nedenlerle davacı taraf davasını yazılı belge veya kesin deliller ile ispatlayamamış bulunmaktadır. Davanın bu nedenlerle reddi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davalının istinaf başvurusunun kabulüne, davalının istinaf başvurusunun kabulü doğrultusunda verilecek kararın niteliğine göre davacının konusu kalmayan istinaf başvurusu ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına, HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
A) Davacının istinaf başvurusu ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına,
B)Davalının istinaf başvurusunun kabulüyle; İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/01/2021 tarih ve 2019/1229 Esas – 2021/66 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASINA ve ESAS HAKKINDA YENİDEN KARAR VERİLMESİNE;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması lazım gelen 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 90,08 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının HMK’nın 333/1. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
C)1-Davacı ve davalı tarafça peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde yatırana iadesine,
2-Davacı tarafça yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-İstinaf gider avansı bakiye kısımlarının HMK’nın 333/1. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16/05/2022 günü oybirliği ile karar verildi.