Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/694 E. 2022/937 K. 05.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/694
KARAR NO : 2022/937

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2020
NUMARASI : 2019/159 ESAS – 2020/832 KARAR
DAVA KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.05.2022
İSTEM:
Davacı vekili, davacı idarenin, … Müdürlüğü, … Amirliği, … Amirliği ve bunlara bağlı iş yerlerinde bulunan tesislerin 01.11.2017 – 31.10.2018 tarihleri arasında elektrik enerjisini temin etmek üzere davalı ile sözleşme yapıldığını, davalı şirket sözleşme gereği bir yıl boyunca temin etmesi gereken elektrik enerjisini, 31 Temmuz 2018 tarihine kadar yerine getirdiğini, ancak … AŞ (…) tarafından; Yönetmeliğin 132/E maddesi hükümlerine göre Temmuz 2018 dönemi uzlaştırma bildirimine esas faturasını ödemeyerek temerrüde düştüğü ve teminat çağrısı yapılmasına rağmen gerekli teminatını tamamlamamış olduğu gerekçesiyle davalı şirketin 01.08.2018 tarihinden geçerli olmak üzere portföyü boşaltılarak, portföyünde bulunan aboneliklerin EPDK onaylı son kaynak tedarik tarifesinden devam ettirilmek üzere yetkili dağıtım şirketlerine aktarıldığından, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarına ilişkin enerji temin borcunu ifa etmediğini, bu aylarda tüketilen enerjinin yetkili … ve… üzerinden EPDK onaylı son kaynak tedarik tarifesinden sağlandığını, davalı şirket tarafından sözleşme ve eki Teknik ve İdari Şartnamelerde taahhüt edilen 1.200.000 kwh enerjiden 892.672 kwh’ın sözleşme fiyatı üzerinden tedarik edildiği halde kalan 307.328 kwh enerjinin son kaynak tedarik tarifesinden tedarik edilmiş olması nedeniyle davacı Kurum tarafından sözleşme dönemi içerisinde son tedarikçi firmalara fazladan 47.106.32 TL ödenmek zorunda kalındığını, belirtmek suretiyle; şimdilik 47.106,32 TL Kurum zararının vade tarihlerinden işleyecek %12,72 sözleşme faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, taraflar arasında 2.10.2017 tarihinde 01.11.2017 – 30.10.2018 tarihleri arasında 12 ay süre ile enerji satışı için sözleşme akdedildiğini, davalı şirketin sözleşme süresince üzerine düşen yükümlülükleri gereği gibi ifa ettiğini ancak mücbir sebeple elektrik tedarikine devam edemeyeceğinden davacı tarafın zararına yol açmaksızın ve davacının bilgisi dahilinde portföyünü devrettiğini, bu durumun davalı şirket’in yetki ve kontrolü dışında vuku bulduğunu, davalı şirket’in sözleşme kapsamında kusurundan kaynaklanan herhangi bir ihlali bulunmadığını, davalı şirket’in portföyünün … tarafından boşaltıldığı açık olup bu durumun mücbir sebep teşkil etmekte olduğunu, davalı şirketin sözleşmeyi feshettiğine ilişkin beyanda bulunmadığını, ancak bu durumun sebebi ile elektrik tedariki sağlayamayacağını ifade etmiş olduğunu, davalı şirketin portföy devri ile sözleşmeyi feshetmiş sayılamayacağı gibi idareyi zarara uğratmış da olmadığını, sözleşme feshinin davacı tarafından yapılmış kabul edilmesi gerektiğini, sözleşmeyi fesheden tarafın sadece menfi zararını isteyebileceğini, müsbet zarar talep edilemeyeceğini; faizin feri bir alacak olduğunu, feshedilen sözleşmeye dayalı sözleşmesel faiz oranı talep edilemeyeceğini, davalı şirket’in yaşadığı aşırı ifa güçlüğü durumunu kabul etmeyen davacı tarafın teminat bedelini haksız bir şekilde irad kaydettiğini, taraflar arasında akdedilmiş olan 2.10.2017 tarihli sözleşmenin 7.1.1. maddesi ile dağıtım bedeli enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim vergisi ve ilgili mevzuat gereğince oluşabilecek yeni gider kalemleri ile vergi ve fonlar teklif fiyata dahil olmayıp Yükleniciye ilgili mevzuat çerçevesinde ayrıca ödeneceğinin kararlaştırıldığını, söz konusu ödemelerin zarar kalemi olarak istenmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
MAHKEME :
” … Dava dışı … tarafından davalının portföyünün boşaltılması işleminin davalı tarafça ödenmesi gereken faturanın zamanında ödenmemesinden kaynaklandığı yine dosya kapsamında anlaşıldığından bu kapsamda yapılan inceleme neticesinde davalının … ile arasındaki işleme ilişkin olmak üzere temerrüte düşmesinde kusurunun bulunduğu, davacının bahse konu aylara ilişkin elektrik hizmetini yine dava dışı …. ve … firmalarından sağladığı ve bu kapsamda adı geçen davalı firmalara toplamda 76.240,42 TL ödemede bulunduğu, bu aylardaki davacı kurumun elektrik tahakkuk toplamının 132.920,56 kwh olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşme gereği tedarik edilecek elektrik toplamı 1.200.000 kwh olduğundan ve sözleşme bedeli 248.000,00 TL olarak belirlendiğinden kwh birim fiyatının 0,2066 TL olduğu dosya kapsamından anlaşılmakta olduğundan davacının dava dışı firmalardan temin ettiği elektrik tahakkuk toplamı olan 132.920,56 kwh göz önüne alındığında davacının bahse konu aylara ilişkin taraflar arasındaki sözleşmesel yükümlülük gereği davalıya ödemek zorunda kalacağı toplam elektrik fatura bedelinin 27.461,39 TL olacağı ve ancak dosya kapsamında da sabit olduğu üzere davacı tarafından belirtilen aylara ilişkin dava dışı firmalardan alınan elektrik hizmetine karşılık ödenen fatura bedelinin 76.240,42 TL olduğu dolayısıyla davacının sözleşmenin davalının kusur sebebi ile edimini yerine getirmemesinden kaynaklı olarak toplamda 48.779,03TL fazlaca ödeme yaptığı kanaatine varılmış ayrıca her ne kadar davalı kurum tarafından verilen teminat mektubunun güncellenmiş bedeli olan 21.031,05 TL nakdin borca mahsubu yönünde talepte bulunulmuş ise de, kamu ihale sözleşmeleri kanunun 22. maddesi gereğince bahse konu tahsil edilen 21.031,05 TL’nin davalının borcuna mahsup edilmeyeceği ve ayrıca taraflar arasında sözleşmenin 44. maddesi gereğince istem konusu edilen faiz oranının yerine olduğu, her ne kadar davacı tarafça davalıya çekilen 23/01/2019 tarihli yazı ile belirlenen 15 günlük süre sonunda edimini yerine getirmesi talep edilmiş ise de davalı taraf bu süreyi beklemeden 31/01/2019 tarihinde davacıya cevabi yazı gönderdiğine göre davalının sözleşmesel ilişki kapsamında 31/01/2019 tarihinde temerrüte düştüğü anlaşılmakla açılı davanın kabulü ile 48.779,03 TL’nin 31/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek %12,72 oranındaki sözleşmesel faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle,
“1-Davanın KABULÜ ile; 48.779,03 TL’nin 31/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek %12,72 oranındaki sözleşmesel faizi ile birlikte DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, ” karar vermiştir.
BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ:
Davacı vekili, ödeme tarihinden itibaren faiz işlemesi gerektiğini, faiz başlangıç tarihi olarak mahkemece 31.01.2019 tarihinin esas alınması hatalı olduğunu istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili, yukarıda “cevap” kısmında yer verilen savunmalarını istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisini teminine ilişkin sözleşmenin 01.08.2018 tarihinden itibaren ifa edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmin istemine ilişkin olup, istinaf başvuru sebepleri ve kamu düzenine çerçevesinde Daire önüne gelen uyuşmazlıklar dikkate alınarak yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; taraflar arasında 2.10.2017 tarihinde 01.11.2017 – 30.10.2018 tarihleri arasında 12 ay süre ile enerji satışı için sözleşme akdedildiğini, davalının sözleşme uyarınca “orta gerilimden enerji alan tek terimli Ticarethane aboneleri için aktif elektrik enerjisi” 1.100.000 kwh, orta gerilimden enerji alan tek terimli sanayi aboneleri için aktif elektrik enerjisi 100.000 kwh olmak üzere toplam 1.200.000 kwh enerji teminini taahhüt edilmiş olduğunu, … tarafından davacı kuruma yazılan 17.12.2018 tarihli cevabi yazı içeriğine göre; davalı yüklenici şirketin Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 132/E maddesi hükümlerine göre Temmuz 2018 dönemi uzlaştırma bildirimine esas faturasını ödemeyerek temerrüde düştüğü ve teminat çağrısı yapılmasına rağmen gerekli teminatını tamamlamamış olması nedeniyle 01.08.2018 tarihinden geçerli olmak üzere portföyü boşaltılarak, portföyünde bulunan aboneliklerin EPDK onaylı son kaynak tedarik tarifesinden devam ettirilmek üzere yetkili dağıtım şirketlerine aktarıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı yüklenici şirketin bakiye sözleşme döneminde taahhüt etmiş olduğu enerjiyi temin edemediği, davacı yanca söz konusu dönemde tüketilen enerjinin yetkili … ve… üzerinden EPDK onaylı son kaynak tedarik tarifesinden sağlandığı anlaşılmaktadır.
Dava da dayanılan ve hükme esas alınan 01.11.2017 başlangıç ve 31.10.2018 bitiş tarihli “Elektrik Abonelik Sözleşmesi” akdedildiği ve bu sözleşme uyarınca taahhüt edilen enerjinin 01.08.2018 tarihinden sonraki dönemde temin edilemediği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; 01.08.2018 tarihinden geçerli olmak üzere … tarafından portföyü boşaltılarak, portföyünde bulunan aboneliklerin yetkili dağıtım şirketlerine aktarılması nedeniyle bakiye sözleşme döneminde enerji temin edilememesinin davalı yüklenici yönünden taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 25.1.1 maddesinde tanımlanan mücbir sebep olarak kabul edilip edilemeyeceği, bunun sonucuna bağlı olarak, uyuşmazlığa konu dönemde davacı yanca enerjinin son kaynak tedarik tarifesinden tedarik edilmiş olması nedeniyle oluşan zarardan davalı yüklenicinin sorumlu olup olmadığı, davalı şirket tarafından verilen teminatın irad kaydedilip kaydedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında akdedilen ve imzası davalı yanca inkar edilmeyen abonelik sözleşmesinin, “Süre uzatımım verilebilecek haller ve şartları” başlıklı 25. maddesinin 25.1.1 bendinde; doğal afetler, Kanuni grev, Genel Salgın Hastalık, Kısmi veya Genel Seferberlik ilanı ve Gerektiğinde kamu ihale Kurumu tarafından belirlenecek diğer haller, mücbir sebep olarak sayılmış, 25.1.2 bendinde ise; 1. bentte sayılan bu hallerin mücbir sebep olarak kabul edilmesi ve yükleniciye süre uzatımı verilebilmesi için mücbir sebep olarak kabul edilecek durumun; yüklenicinin kusurundan kaynaklanmamış olması, taahhüdün yerine getirilmesinde engel nitelikte olması ve yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemesi ve mücbir sebebin meydana geldiği tarihi izleyen 20 gün içinde içinde idareye yazılı olarak bildirilmesi ve yetkili merciler tarafından belgelendirilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; EPDK tarafından, Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 132/E maddesi hükümlerine göre Temmuz 2018 dönemi uzlaştırma bildirimine esas faturasını ödemeyerek temerrüde düşmesi ve yapılan çağrıya rağmen gerekli teminatın tamamlamamış olması nedeniyle portföyü boşaltılması ve boşaltılan portföyünde bulunan aboneliklerin yetkili dağıtım şirketlerine aktarılması sonucu davalı yüklenici şirket bakiye sözleşme döneminde taahhüt etmiş olduğu enerjiyi temin edememiştir. Davalı yüklenici şirket kendi kusurlu davranışı sonucu (faturasının ödemeyerek temerrüte düşmesi) EPDK tarafından portföyünün boşaltılmasına ve bunun sonucunda sözleşmede kararlaştırılan edimin ifasının ortadan kalkmasına neden olmuştur. Öyleyse, yüklenicinin kusurundan kaynaklan bu halin mücbir sebep olarak kabulüne imkan yoktur.
Öte yandan, kendi kusurlu davranışı sonucu ifa olanağı ortadan kalkan sözleşmenin sona ermesine neden olan davalı yüklenici, uyuşmazlığa konu dönemde davacı yanca enerjinin son kaynak tedarik tarifesinden tedarik edilmiş olması nedeniyle oluşan zararı karşılamakla yükümlü olduğu, kesin teminatın davacı iş sahibi tarafından gelir kaydedileceği ve gelir kaydedilen teminatın davalı yüklenicinin borcundan mahsup edilemeyeceği açıktır.
Ancak ne var ki, taraflar arasında akdedilen abonelik sözleşmesinin 7.1.1. maddesine göre; dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim vergisi ve ilgili mevzuat gereğince oluşabilecek yeni gider kalemleri ile vergi ve fonlar teklif fiyata dahil olmadığı, iş sahibi davacı tarafından ayrıca ödeneceği kararlaştırılmıştır. Özgür irade ile belirlenmiş bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Buna göre; bakiye sözleşme döneminde (01.08.2018 – 31.10.2018 arası dönem) tahakkuk edecek ve sözleşme ile belirlenen birim fiyata (0,2066 TL) göre hesaplanan aktif enerji tüketim bedeli (27.461,39 TL) üzerinden hesaplanacak “dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim vergisini” davacı iş sahibi ödemekle yükümlüdür. Ancak, davacı iş sahibi; bakiye sözleşme döneminde tahhakuk eden aktif enerji tüketim bedelinin son kaynak tedarik tarifesine göre hesaplanması nedeniyle fazladan ödemek zorunda kaldığı “dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim vergisini” kendi kusurlu davranışı sonucu ifa olanağı ortadan kalkan sözleşmenin sona ermesine neden olan davalı yükleniciden talep edebileceğinin kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, ilgili yasa ve sözleşme hükümleri uyarınca, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle davacının ödemek zorunda kaldığı “dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim vergisi” ile sözleşme sona ermeseydi davacının ödeyeceği “dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim vergisi” arasındaki farktan davalı yüklenicinin sorumlu olduğu dikkate alınmak suretiyle, bu yönde dosyanın tevdi edileceği yeni bilirkişiden taraf itirazlarını karşılayacak da şekilde rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu çerçevede, yukarıda belirtilen, kuşku ve duraksamaya yer olmayacak şekilde yargılamanın sonuçlandırılabilmesi için, gereken deliller toplanmaksızın ve değerlendirmeler yapılmaksızın karar verilmiş olduğu belirgin olup, açıklanan eksiklikler ikmal edilerek sonuca ulaşılması için 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a.6. maddesi uyarınca davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/159 esas – 2020/832 karar sayılı kararının HMK’nin 353/1-a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2)Açıklanan eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3)Ödedikleri istinaf karar ve ilam harçlarının istekleri halinde taraflara iadesine
4)İstinaf kanun yolu yargılama giderlerinin, yeniden kurulacak hükümde gözetilmesine,
5)Artan istinaf gider avansının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca ilgilisine iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-g maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 05.05.2022 günü oybirliği ile karar verildi.