Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1760 E. 2022/2301 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1760
KARAR NO : 2022/2301

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2021
NUMARASI : 2019/67 ESAS – 2021/175 KARAR
DAVA KONUSU: İtirazın İptali
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.11.2022
İSTEM:
Davacı vekili, davalı şirketin yüklenicisi olduğu inşaat şantiye alanında, davacı idarenin Kaçak Su Araştırma ve Denetleme Servisi görevlilerinin 18.08.2017 tarihinde yaptığı tespitte; davalı şirketin davacı idareye su aboneliği yaptırmaksızın, idareye ait branşman hattını dahili tesisatına plastik boru ile bağlantı yapmak sureti ile, elde ettiği sayaçsız kaçak suyun inşaat bürosu ve inşaatlar dahilinde kullandığının tespit edilmesi üzerine; 18.08.2017 tarihli tutanağın tanzim edildiğini, yapı ruhsat onay tarihi olan 03.06.2016 ile kaçak su tutanak tarihi 18.08.2017 arası dönemde tahakkuk ettirilen kaçak kullanım bedelinin ödenmediği ileri sürerek; 6.837,00 TL asıl alacak, 220,15 TL işlemiş faiz, 39,63 TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 7.096,78 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5595 esas sayılı takip dosyasında, davalı borçlunun yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, yetki ilk itirazında bulunarak, davacı kurum tarafından tutanak tutulan yer ile davalı şirket arasında ki bağlantının ispatlanamadığını, kaçak su kullanıldığı tespit edilen alanın … uhdesinde bulunan binalar olduğunu, davalı şirketin çalışma yapmadığı bir alan olduğunu, davalı şirketin 2017 yılı Ağustos ayında belirtilen inşaata faaliyete başlamış olduğunu, kaçak su kullanmayan davalı hakkında usulüne uygun olmayan tutanaklarla borç tahakkuk ettirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, aksinin kabulü halinde dahi davalı tarafından kaçak su kullanımının başlangıcına ilişkin bir tutanak mevcut olmadığından kaçak su kullanım süresinin 3 ay kabul edilmesi gerektiğini, Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesinde davalı şirket çalışanı aleyhine açılmış dava bulunduğu, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmişlerdir.
MAHKEME :
“… dosyada yaptırılan bilirkişi incelemesi üzerine bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ile davalı şirketin şirket tarafından şantiye alanı olarak kullanılan yerde abonelik yapılmaksızın sayaçsız kaçak su kullanıldığının tespit edilmesi üzerine tutulan tutanak ve yapılan hesaplamalara göre 6.837,00 TL asıl alacağın doğduğu, bu bedele 220,15 TL takip tarihine kadar faiz işletilmesi gerektiği, 39,63 TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 7.096,78 TL borcun takip tarihi itibari ile doğduğunun kabulü gerektiği, davacı tarafça tahakkuk ettirilen borçtan davalı tarafın haberdar olduğu ve bedelin likit hale geldiği, bu nedenle icra takibine itiraz edilmiş olması dikkate alınarak icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği anlaşılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle,
” Davanın KABULÜNE,
İzmir 14. İcra Müdürlüğününü 2018/5595 Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptaline,
Takibin kaldığı yerden devamına,
Davalı tarafından takipten sonra yapılan ödemelerin İcra Müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına,
İcra inkar tazminatı isteminin kabulüne,
Hükmolunan alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar vermiştir.
BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ:
Davalı vekili, yukarıda “cevap” kısmında yer verilen savunmalarına ek olarak, Mahkemece ceza davasında alınan bilirkişi raporu ile işbu dosya kapsamında tanzim edilen rapor arasında fark bulunmasına rağmen bu çelişkiyi gideren yeni bir rapor alınmadan ve bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları itirazlar değerlendirilemeden, hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davalı yanca, davacı idareye yapılan ödemenin asıl alacaktan mahsup edilmesi, alacak likit olmadığından inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
Dava, abonesiz kaçak su kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen borçtan ötürü başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri ile kamu düzeni kapsamında Daire önüne gelen uyuşmazlık; dava konu kullanım bedelinden davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalının yüklenicisi olduğu inşaat şantiyesinde abonesiz ve sayaçsız olarak davacıya ait branşman hattının dahili tesisatına plastik boru ile bağlantı yapıp birleştirmek sureti ile kaçak su kullanıldığı tüm dosya kapsamı ile belirgin olduğundan, Ağustos 2017 döneminde inşaat faaliyetine başladığını ispat edemeyen davalının, kaçak kullanımın gerçekleştiği dönem itibari ile yürürlükte bulunan tarife hükümlerine göre hesaplanan kaçak su bedelinden sorumlu olduğu, takip ve dava tarihinden sonra yapılan ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında gözetilmesi gerektiğine yönelik mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davanın kabulüne dair verilen kararın; dava dosyası kapsamında mevcut maddi delillere uygun, Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçelere dayandığı, delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik ve kamu düzenine aykırı bir halin varlığının tespit edilemediği dikkate alınmak sureti ile davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvuru sebep ve gerekçelerine itibar edilmemiştir.
Ancak ne var ki, eldeki davada takip konusu yapılan alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonucu toplanan deliller ile bilirkişi raporu alınarak yapılan hesaplamalar sonucu saptanacak olmakla, alacak likit kabul edilemeyeceğinden İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve esas yönden hukuka uygun bulunmamıştır.
Bu halde, az yukarıda açıklanan yöne ilişkin, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; incelenen kararın HMK’nin 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
A)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.03.2021 tarih, 2019/67 esas – 2021/175 karar sayılı kararının, HMK’nin 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASINA ve ESAS HAKKINDA YENİDEN KARAR VERİLMESİNE;
B)Davanın kabulü ile;
1-a)İzmir 14. İcra Müdürlüğününü 2018/5595 Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptaline, takibin kaldığı yerden devamına,
b-Davalı tarafından takipten sonra yapılan ödemelerin İcra Müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına,
c-Yasal koşulları oluşmadığından davacı lehine icra inkar tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
2)Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 484,78 TL harçtan, peşin alınan 121,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 363,58 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4)Davacı tarafından yapılan 165,60 TL başvuru ve peşin harç, 550,00 TL bilirkişi ücreti, 172,90 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 888,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)Gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
C-1)Ödediği istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davalıya iadesine
2)Davalı tarafından karşılan istinaf gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kullanılmayan istinaf giderinin HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca davalıya iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda KESİN olmak üzere 22.11.2022 günü oybirliği ile karar verildi.