Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1327 E. 2021/1585 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1327
KARAR NO : 2021/1585

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2021
NUMARASI : 2021/42 E. 2021/383 K.
DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/10/2021

İSTEM : Davacılar vekili, taraflar arasında imzalanan 26/09/2019 tarihli üyelik sözleşmesi kapsamında reklam ilanı hizmetleri karşılığında düzenlenen 08/10/2019 tarihli 2.500-TL, 15/10/2019 tarihli 1.750-TL, 22/10/2019 tarihli 1.750-TL, 29/10/2019 tarihli 1.750-TL, 08/11/2019 tarihli 3.460-TL tutarlık faturalar karşılığı toplamda 11.210-TL alacağının bulunduğunu, tahsili amacıyla giriştiği takibe davalı tarafından haksız itiraz edildiğini belirterek davalının İzmir 11.İcra Müdürlüğünün 2020/2008 sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, davalı borçlunun alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili: 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 37. maddesinin a) bendine göre Milli Eğitim Bakanlığı’nın birimlerinden olan Öğretmenevi Hizmet ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’nın görevleri arasında öğretmenevleri, öğretmen lokalleri, öğretmen eğitim merkezi ve tatil köyleri ile diğer sosyal tesisleri açmak, kurmak, bu tesislerin yönetimi ile ilgili hizmetleri düzenlemek ve yürütmek bulunduğunu, M.E.B. Öğretmenevleri, Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulları, Öğretmen Lokalleri ve Sosyal Tesisler Yönetmeliği’nin 6. maddesine göre, öğretmenevi/öğretmenevi ve akşam sanat okulları, sosyal tesisler ile öğretmenevi/öğretmenevi ve akşam sanat okullarına bağlı olarak öğretmen lokali, Milli Eğitim Müdürlüğü’nün teklifi, Valiliğin uygun görüşü ve bakanlık onayı ile açılır ve kapanır olduğunu, öğretmenevlerinin Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olduğunu, İşbu davada taraf ehliyetlerinin tüzel kişiliklerinin olmadığını, bu nedenle işbu davanın husumet yokluğundan dolayı usulden reddedilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde her ne kadar faturanın tebliğ edildiği beyan edilmiş ise de online olarak gönderilen ve kime nasıl tebliğ edildiği belli olmayan faturanın geçersiz olduğunu, davacı tarafça verildiği iddia edilen hizmet neticesinde sözleşme fesih süresine kadar kimse ile sözleşme kurulmadığını, davacının hizmetini gereği gibi ifa etmediğini, ayıplı hizmet ifası söz konusu olduğunu beyanla davanın reddine, davacının %50’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesi, “davalı olarak gösterilen …. Öğretmenevi Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olup,tüzel kişiliği bulunmadığını, davanın itirazın iptali davası olup takipte de yanlış kişiye husumet yöneltildiğini, bu nedenle takipte taraf olmayan Milli Eğitim Bakanlığına husumet yöneltip iş bu davada davalı taraf olarak davanın yönlendirilmesinin de mümkün olmadığı” gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN : Davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde, HMK’nın 124. Maddesi kapsamında temsilcide yanılma halinin söz konusu olduğunu, davanın Milli Eğitim Bakanlığına yönlendirilmesi yönündeki taleplerinin kabul edilmediğini, ayrıca davanın açılmasına davalının davranışlarının sebebiyet verdiğini,bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamaları gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık, hizmet sözleşmesi kapsamında ödenmeyen bedelin tahsili amacıyla girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine yöneliktir.
HMK’nın 355. Maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Davacı, davalıya sunduğu hizmet bedelinin ödenmediğini belirterek davalı … aleyhinde başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali isteminde bulunmuş, Mahkemece davalının tüzel kişiliğinin bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Gerçek hasım mahkemenin de kabulünde olduğu gibi Milli Eğitim Bakanlığıdır. Dava edilen ile temsilde hata edilen arasında ilişki bulunduğu muhakkaktır. davacı, hizmet sunduğu öğretmenevini davalı göstererek tarafta değil, temsilcide hata yapmıştır. Bu durumda HMK’nın 124. maddesinde düzenlenen iradi taraf değişikliği müessesesinin irdelenmesi gerekmektedir.
İradî taraf değişikliğine ilişkin düzenleme Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür (m.124/1). Ancak yasakoyucu bu konuda yasalarda yer alan özel hükümleri saklı tutarak (m.124/2) hâkimin izni ile taraf değişikliği yapılabilecek hallere de yer vermiştir. Anılan iki fıkra çerçevesinde maddî bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği gibi, tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması durumunda da hâkimin izniyle taraf değişikliği yapılabilecektir (HMK m.124/3,4). İradî taraf değişikliğine ilişkin hükme istinaden gerek davacı gerekse davalı tarafta, iradî taraf değişikliği yapılması mümkündür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124 üncü maddesinde yer verilen hükümler esasen görülmekte olan bir davada uygulama alanı bulur. Ancak davadan önce başvurulan ihtiyati haciz gibi geçici korumaya ilişkin yargılamanın süjeleri veya icra takibinin tarafları da yanlış veya eksik gösterilmiş olabilir. Bu durumda, iradî taraf değişikliğine ilişkin hükümlerin geçici korumalarda veya icra takibinde uygulama alanı bulup bulamayacağı sorunu ile karşılaşılmaktadır.
İcra takibinde iradî taraf değişikliği yapılamayacağına ilişkin kural, mutlak değildir. Gerçekten de bu kuralın çok katı bir şekilde uygulanması, icra takibinde tarafın maddî hata veya temsilcide yanılma nedeniyle yanlış gösterilmesi gibi sınırlı durumlarda, söz konusu takibin iptali ve tekrar başlatılmasına; dolayısıyla da hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açabilir. Bunu önlemek için, maddî hata ve temsilcide yanılma halleriyle sınırlı olarak istisnaî bazı hallerde icra takibi esnasında da taraf değişikliği yapılabileceğinin kabulü gereklidir. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. Bu durumda mahkemece davacıya davasını Milli Eğitim Bakanlığına yönlendirmesi hususunda olanak tanınması, dava dilekçesinin adı geçen bakanlığa tebliği ile yargılamaya devam edilmesi gerekirken yerinde bulunmayan gerekçe ile (itirazın iptali davasında iradi taraf değişikliği yapılamayacağından) davanın reddine karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.
Diğer taraftan, görev hususu kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında mahkemelerce re’sen gözetilmesi gerekir. Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/1 maddesinde yer alan “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” şeklindeki ifade nedeniyle ticari davalar ile sınırlandırılmıştır. Ticari davalar ise TTK 4. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre 4/1 maddesinde nispi ticari davalar tanımlanmış, 4/1-a fıkrasından f fıkrasına kadar sayılan hususlar ise mutlak ticari davalar olarak sayılmıştır.
Davalının tacir olmadığı somut olayda, uyuşmazlık taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda mutlak veya nispi ticari davadan bahsedilemeyeceğinden davada asliye ticaret mahkemeleri görevli değildir.
Hal böyle olunca, uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olmasına rağmen ilk derece mahkemesince bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde kararı verilmesi hukuka aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.04.2021 tarih ve 2021/42 E. 2021/383 K. sayılı kararının HMK’nin 353/1-a.3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2)Açıklanan eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3)Ödediği istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davacıya iadesine
4)İstinaf kanun yolu yargılama giderlerinin, yeniden kurulacak hükümde gözetilmesine,
5)Artan istinaf gider avansının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-c maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 07/10/2021 günü oybirliği ile karar verildi.