Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1136 E. 2022/1337 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1136
KARAR NO : 2022/1337

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2019
NUMARASI : 2019/455 ESAS – 2019/796 KARAR
DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ : 16.06.2022

İSTEM:
Davacı vekili, davalı tarafından, davacı hakkında 28.05.2009 tanzim, 28.06.2009 vadeli tarihli 17.000,00 TL bedelli senete dayalı olarak İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2009/12127 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, tarafların 2008-2009 yıllarında birlikte yaşadıklarını, birlikte yaşadıkları ortak konut için eşya alan davacının, davalıdan bir miktar daha borç aldığını, davalıya açığa imzalı bir senet verdiğini ancak davalının tarafların evlilik planları gerçekleşmeyince senedin boş kısımlarını mahalle muhtarına doldurtmak suretiyle icraya koyduğunu, gerçekte davacının böyle bir borcu olmadığını, bu konuda İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/130E-359K sayılı dosyası ile yapılan yargılamada davalının senedin imza dışındaki bölümlerinin muhtar tarafından doldurulduğunu ve mağdur olma endişesi ile senedi icraya koyduğunu kabul ettiğini ileri sürerek; İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2009/12127 sayılı dosyası ile icra takibine konu senedin 7.000,00 TL’lik kısmı bakımından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, takibe konu senetteki imzanın davacıya ait olduğunu, davalının bu yüzden mağdur olduğunu, davacının borçtan kurtulmak için bu yola başvurduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
MAHKEME :
“Tüm dosya kapsamı birlikte incelenmekle; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2009/12127 sayılı takip dosyasına dayanak 28.05.2009 tanzim tarihli, 28.06.2009 vadeli 17.000,00 TL bedelli senedin, 7000-TL lik kısmı bakımından davalıya borcu bulunup bulunmadığının tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmakla, davanın konusu ve miktarı itibariyle HMK 200 ve devamı maddeleri gereğince senede karşı senet ile ispat kuralı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ancak davacı tarafın borçlu olmadığına ilişkin iddialarını ispatlayacak herhangi bir senet ibraz edemediği, bu bakımdan hakimin uyuşmazlığı aydınlatma yükümlülüğü gereği dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olan davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatıldığı, davacı tarafın davalıya yemin teklifinde bulunduğu beyanı üzerine davalı asil …’nin hazır bulunduğu 02/12/2019 tarihli duruşmada yemin ettiği bu bakımdan davacı tarafın üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediği,” gerekçesiyle, “1-Davacı tarafından açılan davanın REDDİNE,” karar vermiştir.
BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ:

Davacı vekili, davacı davalı ile birlikte yaşadıkları dönemde davalının önceki evliliğine ilişkin boşanma kararının henüz kesinleşmemesi sebebi ile resmi nikah yapamadığını, evlilik planları yaptığı davalıya duyduğu güven sonucu söz davaya konu senedi davalıya verdiğini, davacının iyi niyetini kötüye kullanan ve okuma yazma bilmeyen davalının davacıya ait imzayı taşıyan senedin bedel kısmı da dahil olmak üzere boş kısımlarını mahalle muhtarına doldurtarak icra takibinde bulunmuş olduğunu, senette imza dışındaki kısımların davacı tarafından doldurulmadığı ve mahalle muhtarı tarafından doldurulduğunu, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/130 E. ve 2010/359 K. sayılı dosyası kapsamında yer alan davalı yanın ikrarı ile sübuta ermesine rağmen yerel mahkeme tarafından bu hususun dikkate alınmadığını, hazırlanan yemin metnindeki tüm soruları kapsar şekilde davalıya yemin verilmediğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
Dava borçlu olmadığının tesbiti istemine istemine ilişkin olup, istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri ile kamu düzeni kapsamında Daire önüne gelen uyuşmazlıklar dikkate alınmak sureti ile yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu;
Davacı, davalıdan aldığı 10.000,00 TL borca karşılık takibe konu senedi boş olarak imzalayarak davalıya verdiğini ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunmuş, davalı ise aşamalarda yapmış olduğu savunmalarında, davacının iddialarının doğru olmadığını, takibe konu senetteki imzanın davacıya ait olduğunu savunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 773/2-f maddelerine göre bonolarda da uygulama olanağı bulunan aynı Kanun’un 680. maddesi uyarınca açık bono düzenlemesinin mümkün olup, bu şekilde düzenlenen senetlerin sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasında bulunan tarafın bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekmektedir. Senedin boş olan kısımlarının sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının ispat yükümlü olan davacı (senet borçlusu) bedelsizlik iddiasını dosya kapsamı itibariyle ispatlayabilmiş değildir. Bu husus mahkemeninde kabulündedir.
Dava dilekçesinde yemin deliline de dayandığı anlaşılan davacıya, mahkemece isabetli olarak davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmıştır.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yeminin Konusu” başlıklı 225. maddesi “Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başkaca delillerle ispat edememesi halinde diğer tarafa yemin teklif edebilir. Yani yemin teklifi ispat yükü kendisine düşmeyen tarafa yapılır. Kendisine ispat yükü düşmeyen tarafa belli bir vakıa hakkında yemin teklif edebilmek için ise vakıanın karşı taraftan kaynaklanması gerekir.
Somut olayda, davacı tarafından, “Taraflar arasındaki borcun yalnızca 10.000,00 TL olduğu, borç miktarını asıl miktardan fazla olarak 17.000,00 TL olarak doldurup doldurmadığına” dair yemin deliline dayanılarak davalının bu hususta yemin etmesi teklif edilmiş, davalı yanca, “Davacı tarafından davaya dayanak İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2009/12127 sayılı dosyasında takip konusu yapılan 28/05/2009 tanzim tarihli 28/06/2009 ödeme tarihli 17000 TL bedelli senet nedeniyle tarafıma herhangi bir ödeme yapılmamıştır. davacı tarafından bu senede mahsuben tarafıma 7.000,00 TL ödeme yapılmamıştır. Ben bu senede karşılık herhangi bir ödeme almadım.” şeklinde yemin eda edilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, eldeki, davada temel uyuşmazlık konusu, senedin boş olan kısımlarının sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulup, doldurulmadığı, başka bir deyişle senet miktarının 10.000,00 TL mi yoksa anlaşamaya aykırı olarak 17.000,00 TL olarak doldurulup doldurulmadığı hususlarıdır. Bu halde, davacı tarafça hazırlanan yemin metninin, HMK’nın 238. maddesi uyarınca mahkemece huzurda davalıya yüksek sesle okunarak yeminin yaptırılması, davalının yemin konusuna ilişkin beyanlarının tutanağa geçirilmesinden sonra imzasının alınması gerekir. Ne var ki, eldeki davda mahkemece, davada temel uyuşmazlık konusu olan ve ödeme iddiası bulunmayan davacı yanca hazırlanan yemin metni konusu vakıalar dışındaki beyanlarının tutanağa geçirilmesi suretiyle usul hükümlerine aykırı şekilde yapılan yemine itibar edilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla mahkemece, davalıya yeniden meşruhatlı davetiye gönderilerek duruşmaya gelip yemin etmek istediği takdirde yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda usulüne uygun yemin yaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken belirtilen bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu çerçevede, yukarıda belirtilen, kuşku ve duraksamaya yer olmayacak şekilde yargılamanın sonuçlandırılabilmesi için, gereken deliller toplanmaksızın ve değerlendirmeler yapılmaksızın karar verilmiş olduğu belirgin olup, açıklanan eksiklikler ikmal edilerek sonuca ulaşılması için 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.12.2019 tarih ve 2019/455 Esas – 2019/796 Karar sayılı kararının HMK’nin 353/1-a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2)Açıklanan eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3)Ödediği istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davacıya iadesine
4)İstinaf kanun yolu yargılama giderlerinin, yeniden kurulacak hükümde gözetilmesine, artan istinaf gider avansının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-g maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 16.06.2022 günü oybirliği ile karar verildi.