Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/966 E. 2021/1542 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/966
KARAR NO : 2021/1542

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2019
NUMARASI : 2017/883 ESAS – 2019/1184 KARAR
DAVA: İstirdat
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2021
İSTEM:Davacı, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Mevkiinde bulunan “…” adlı tatil köyünün sahibi olduğunu, davalı kurumun su abonesi olduğunu, tatil köyünün bulunduğu yerde kanalizasyon şebekesi olmadığını, tatil köyünde kullanılan suların şirketlerinin kurduğu özel arıtma tesisinde arıtılarak yalnızca bahçe sulamasında kullanıldığını, 2008 yılında davacı şirket tarafından … … Şube Müdürlüğüne başvurduklarını ve atık su hizmetinden yararlanılmadığı için atık su bedeli alınmaması yönünde talepte bulunduklarını, bunun üzerine … … Şube Müdürlüğünden gelen yetkililerce tatil köyünde keşif yapıldığını ve bundan böyle atık su bedeli alınmayacağının şifahen bildirildiğini, şirketlerinin başvuru tarihi itibariyle yalnızca su bedeli ödediği zannıyla gelen faturaları ödemeye devam ettiklerini, ancak son faturanın incelendiğinde davalı kurumun faturaya atık su bedelini de dahil ettiğini gördüklerini, davanın kabulüne, 2008 yılından dava tarihine hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL atık su bedelinin yasal faiziyle birlikte davalı kurumdan tahsilini istemiş, yargılama sırasında sunduğu ıslah dilekçesi ile 120.677,02 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı, dava konusu işletmenin bulunduğu adreste kurumlarına ait kanalizasyon sisteminin mevcut olmadığını, atıksu bedelinin, … Tarifeleri Yönetmeliğinin 5-1 maddesinde belirlenen “Su abonesi, …’nun su ve kanalizasyon hizmetlerinden birlikte yararlanan veya kanal bağlantısı olmayıp yalnızca su hizmetlerinden yararlanan aboneler olduğunu, bu tip abonelere su satış tarifesi ile kullanılmış suların uzaklaştırılması tarifesi birlikte uygulanır” hükmü bulunduğunu, Çevre ve Orman Bakanlığınca hazırlanan 27/10/2010 tarih ve 27742 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Atıksu Alt Yapı ve Evsel Katı Atık Bertaraf Tesisleri Tarifelerinin Belirlenmesinde Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik” hükümlerine göre; 01/12/2011 tarihinden itibaren, idarelerinin Genel Kurulunca tarifeler belirlenirken su ve atıksu ücretleri olarak ayrı belirlenmekte olduğunu, su faturalarında su ve atıksu ücretleri olarak ayrı gösterildiğini, … Tarifeleri Yönetmeliğinin 12/1 Maddesinde “…’nun su ve kanalizasyon hizmetlerinden kanalizasyon şebekesine bağlantısı olmayan, kullanılmış sularını onaylanmış projelere göre yapılmış su çukurlarına boşaltılan abonelerden kullandıkları su (m3) kadar kullanılmış suları uzaklaştırma bedeli alınır” hükmünün yer aldığını, davanın reddine, karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesi, davacının davasının kabulü ile, 120.677,02 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN:Davacı ve davalı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı, avans faizinin ödeme tarihlerinden itibaren işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren işletilmesinin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının bu yönden düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı, atıksu ücretinin yasal dayanağının kendi idarelerinin kuruluş yasası olan 2560 Sayılı Yasa, 2872 Sayılı Çevre Kanunu, 2560 Sayılı Yasaya istinaden çıkarılan Tarifeler Yönetmeliği, Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliği olduğunu, 2560 Sayılı kanuna eklenen 3305 sayılı yasa ile değişik 23. Maddesi ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Yasası hükümlerince su satışı ve atık suların uzaklaştırılması hizmetleriyle ilgili tarifelerin hangi kriterlere göre hesaplanacağı ve bu hesaplanan bedellerin hangi usul ve esaslara göre tahsil edileceği hususunda … Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde idarelerinin yetkili bulunduğunu, atıksu bedelinin … Tarifeler Yönetmeliğinin 5-1 maddesinde belirlenen “Su abonesi, …’nun su ve kanalizasyon hizmetlerinden birlikte yararlanan veya kanal bağlantısı olmayıp yalnızca su hizmetlerinden yararlanan aboneler olduğunu, bu tip abonelere su satış tarifesi ile kullanılmış suların uzaklaştırılması tarifesi birlikte uygulanır” hükmü bulunduğunu, Çevre ve Orman Bakanlığınca hazırlanan 27/10/2010 tarih ve 27742 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Atıksu Alt Yapı ve Evsel Katı Atık Bertaraf Tesisleri Tarifelerinin Belirlenmesinde Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik” hükümlerine göre; 01/12/2011 tarihinden itibaren, idarelerinin Genel Kurulunca tarifeler belirlenirken su ve atıksu ücretleri olarak ayrı ayrı belirlendiğini, su faturalarında su ve atıksu ücretleri olarak ayrı ayrı gösterildiğini, atıksu hizmetleri için ücretlendirme başlıklı 17. Maddenin 2. Bendinde “Atıksu hizmetlerine ait ücretleri belirlerken; su sayaçlarından kaydedilen su miktarı, içme kullanma suyu kaynağı olarak yeraltı veya yüzey suyu kullanan ve şebekeye bağlı olmayan aboneler için atıksu sayacı olan yerlerde ölçüm değeri olmayan yerlerde idarece belirlenecek atıksu miktarı esas alınır” denildiğini, ayrıca mahkeme tarafından idarelerinin tacir olarak nitelendirilerek mahkeme tarafından avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Taraflar arasındaki uyuşmazlık kanalizasyon şebekesi bulunmayan yerdeki su abonesinden atık su bedeli alınıp alınamayacağına ilişkindir.
Davacıya ait iş yerinin bulunduğu adreste, davalı idarenin kanalizasyon hattının bulunmadığı, uyuşmazlık konusu değildir. Diğer bir anlatımla, davalı idare, bahse konu yerde bir kanalizasyon hizmeti vermemektedir. Bu durumda, davalı idare tarafından Tarifeler Yönetmeliğindeki düzenleme uyarınca, kanalizasyon hizmeti verilmiş gibi atık su bedeli tahakkuk ettirilmiş olması da, hukuki dayanaktan yoksundur. (HGK’nın 22.01.2014 gün ve 2013/13-508 E. 2014/39 K. ve 20.01.2016 gün ve 2014/13-193 E. 2016/16 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir)
Kaldı ki; 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 11. Maddesini değiştiren 5491 sayılı Kanunun 8. maddesi ; “…Atıksu altyapı sistemlerini kullanan ve/veya kullanacaklar, bağlantı sistemlerinin olup olmadığına bakılmaksızın, arıtma sistemlerinden sorumlu yönetimlerin yapacağı her türlü yatırım, işletme, bakım, onarım, ıslah ve temizleme harcamalarının tamamına kirlilik yükü ve atıksu miktarı oranında katılmak zorundadırlar. Bu hizmetlerden yararlananlardan, belediye meclisince ve bu maddede sorumluluk verilen diğer idarelerce belirlenecek tarifeye göre atıksu toplama, arıtma ve bertaraf ücreti alınır. Bu fıkra uyarınca tahsil edilen ücretler, atıksu ile ilgili hizmetler dışında kullanılamaz.” hükmünü içermekte olup, ” kanalizasyon sistemini kullanacak olanlardan ” bağlantı sistemlerinin olup olmadığına bakılmaksızın atıksu ücreti alınması hususunu düzenlemektedir. Davacının işletmesinin bulunduğu yerde kanalizasyon hizmetinin bulunmadığı hususu birlikte değerlendirildiğinde, anılan kanun hükmünün işbu davada uygulama yeri bulunmamaktadır.
Buna göre davalı kurumun davacıdan atık su bedeli tahsil etmesinin hukuki dayanağı bulunmamakta olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne ve taraflar tacir olduğundan davacının ıslah talebi doğrultusunda avans faizine hükmedilmesi doğru olduğundan davalının istinaf itirazları yerinde değildir.
Davacı taraf, dava açılmadan önce davalı tarafı usulüne uygun olarak yapmış olduğu ihtar ile temerrüde düşürdüğünü ispatlayamadığından davacının avans faizinin ödeme tarihlerinden itibaren işletilmesi gerektiğine yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.
Anlatılan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca davacının ve davalının istinaf başvurularının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davacı ve davalının İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/11/2019 tarih ve 2017/883 Esas – 2019/1184 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3)Alınması gereken 8.243,44 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından peşin olarak alınan 2.060,86 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.182,58 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
4)İstinaf giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
5)İstinaf giderinin kullanılmayan kısmının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda HMK’nin 361. vd. maddeleri uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 28/09/2021 günü oybirliği ile karar verildi.