Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/750 E. 2021/1086 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/750
KARAR NO : 2021/1086
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2019
NUMARASI : 2017/936 E. 2019/665 K.
DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/06/2021
İSTEM: Davacı vekili, davacı kurumun, davalı şirketin….. Müdürlüğünün …… nolu şantiye aboneliğinin ….. Cad. No:….. adresinde bulunan şantiyesinde 2008/10-12, 2009/1,2,3 dönemlerine ait ödenmeyen enerji borcundan ve 2009/3 dönemine ait kaçak enerji kullanımından kaynaklı alacaklı olduğunu, diğer davalının, davalı şirket sahibi ve sorumlu müdürü olarak enerjiyi kullanan kişi olarak sorumluluğunun bulunduğunu, alacağın tahsili amacıyla İzmir 19. İcra Müdürlüğünün 2009/4594 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlu davalılara gönderilen ödeme emrine haksız olarak itiraz ettiklerini belirterek, haksız ve dayanaksız itirazın iptaline, takibin devamına, borçluların %20’den aşağıda olmamak üzere tazminat ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, davanın konusu itibarıyla İzmir Tüketici Mahkemesi’nin görevli olup, görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli İzmir Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, İtirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiğini, itiraz tarihi 17 Ocak 2011 tarihi olup, 7 yılı aşkın bir süre geçmiş olduğundan itirazın iptali davasının resen hak düşürücü süre hukuksal sebebiyle reddi gerektiğini, Takip talebinde ve ödeme emrinde takibin mesnedi olarak abone nosu ve dönemleri belirlenmemiş, mücerret olarak talepte bulunulmadığını, bu sebeple takip ve ödeme emrinin geçersiz olduğunu, davacının, dava dilekçesinde belirttiği gibi kaçak kullanım olmadığını, Şantiye elektriğini talep edilen dönemlerde, apartmandan daire satın alan kat maliklerinden bazılarının konuta acil ihtiyaçları olmaları, zor durumda olmaları, başka çareleri olmaması gibi zorlayıcı sebeplerle dairelerine taşınmışlar ve insani açıdan artık zorunlu olan şantiye elektriğini müvekkilinden habersiz kullandıklarının anlaşıldığını, elektrik sayacı borç sebebiyle sökülünce anılan kat malikleri kendi adlarına ve sayacın sökülmesinin hemen ardından elektrik bağlattıklarını, davacı şirket, davalı …..’nun şirket müdürü ve sahibi olduğundan icraya verildiği ve sorumlu olduğunun iddia edildiğini, oysaki şirket borcundan ötürü şirket ortağı ve müdürü şahsi kefalet vermediği sürece sorumlu tutulamadığını, davalı şirket sermaye şirketlerinden Limited Şirket olduğundan, ortakların veya müdürlerin şirket borçlarından sorumluluğunun olmadığını, davalı …..’nun sözleşmenin tarafı olmadığı dava dilekçesinde davalının da kabulünde olup, bu kişi aleyhine dava ve icra takibi yöneltilemeyeceğini, davacı ile müvekkili ….. arasında hukuki bir ilişki de mevcut olmadığını, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini belirterek, davanın öncelikle görev, hak düşürücü süre, zamanaşımı, vd. usuli yönlerden reddine, davacının davasının, itirazın iptali talebinin ve kötüniyet tazminat talebinin reddine, İcra Müdürlüğüne yapılan itirazların kabulüne, Takibinde haksız ve kötüniyetli olan davacının, İİK m. 67 gereği %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, ayrıca vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin de davacıya tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, davalı ….. hakkında açılan davanın husumet (pasif) yokluğundan reddine, davalı ….. Aleyhine açılan davanın KABULÜ ile davalı borçlunun İzmir 19, İcra Müdürlüğünün 2009/4594 Esas sayılı takip dosyasına konu, 5.533,63 TL asıl alacak, 129,85 TL işlemiş faiz alacağı, 23,41 TL işlemiş faiz alacağının KDV’si dahil olmak üzere toplam 5.686,89 TL alacağa ilişkin itirazının iptali ile asıl alacağı takip tarihinden itibaren değişken oranlardaki avans faiz oranı ve faizin %18 KDV’si uygulanmak suretiyle takibin devamına, şartları oluşmadığından icra inkar ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSUNDA BULUNAN: Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı …..’nun davalı şirketin sahibi ve sorumlu müdürü olarak ve aynı zamanda enerjiyi kullanan kişi olarak sorumluluğunun bulunduğunu, yerel mahkemenin davayı, gerekli ve yeterli araştırma ve incelemeyi yapmadan husumet yokluğundan reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olup, davalarının davalı ….. yönünden de kabul edilmesi, davalı borçluların icra dosyasına yapmış olduğu haksız itirazlarından dolayı icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE;
Taraflar arası uyuşmazlık, kaçak elektrik tüketiminden doğan alacağa ilişkin davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptali, takibin devamı, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine yöneliktir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince; istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Öncelikle, dava kaçak elektrik tüketimi nedeniyle tahakkuk edilen bedelin tahsili amacıyla girişilen takibe itirazın iptali davasında alacak likit olmadığından davalı şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün olmadığından bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde bulunmamıştır.
Davalı ….. yönünden verilen pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin karar yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde ise,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca tüzel kişilere fiil ehliyetine sahip olabilme yeteneği sağlanmıştır. Tüzel kişinin hak sahibi olarak üçüncü şahıslarla ilişki kurabilmesi ve iradesini açıklayabilmesi için organlara sahip bulunmasının gerekli olduğu yasada hükme bağlanmıştır. 4721 sayılı Kanun’un 50. maddesine göre “Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır. Organlar, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar. Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar.” kuralı konulmuştur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 50. maddesinde kullanılan organ kavramının özel hukuk tüzel kişileri için ne şekilde uygulanacağı 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1/II ve aynı yasanın 138. maddesinde düzenlenmiştir. Her şirket nev’ine mahsus hükümler mahfuz kalmak şartıyla Medeni Kanun’un ilgili maddeleri, her şirket nev’inin mahiyetine uygun olduğu nispette, ticaret şirketleri hakkında da uygulanır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 177/II. maddesine göre “Bir ortağın şirkete ait vazifelerini ifa dolayısıyla işlediği haksız fiillerden şirket de doğrudan doğruya mes’uldür”. Aynı yasanın 321/son maddesinde “temsile veya idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirket mesul olur. Şirketin rücu hakkı mahfuzdur.” denilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamına göre davalı ….. diğer davalı şirketin ortağı ve yetkilisidir. Özel hukuk tüzel kişilerinin haksız fiilleri ancak organları aracılığıyla işleyebileceği düşünüldüğünde, temsile yetkili kişilerin de şirket tüzel kişiliği ile birlikte müteselsil sorumluluğu esastır. (Yargıtay HGK., 28.01.2015 T., 2015/1 E., 2015/798 K.)
O halde, davalı ….. yönünden de, mahkemece davacının kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen borç miktarının tahsili amacıyla yapılan icra takibine karşı öne sürülen itirazın iptali isteminin benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda kabulüne karar verilmesi gerekirken, davalıya husumetin yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu halde, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, incelenen kararın HMK’nin 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere kaldırılması ve yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.05.2019 tarih ve 2017/936 Esas – 2019/665 Karar sayılı ilamına yönelik olarak;
A)Davacı vekilinin, istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının, HMK’nin 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASINA ve ESAS HAKKINDA YENİDEN KARAR VERİLMESİNE;
1)Davanın kabulü ile; davalıların İzmir 19. İcra Müdürlüğünün 2009/4594 Esas sayılı takip dosyasına konu, 5.533,63 TL asıl alacak, 129,85 TL işlemiş faiz alacağı, 23,41 TL işlemiş faiz alacağının KDV’si dahil olmak üzere toplam 5.686,89 TL alacağa ilişkin itirazlarının iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişken oranlardaki avans faiz oranı ve faizin %18 KDV’si uygulanmak suretiyle takibin devamına,
2)Şartları oluşmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
3)Davacı tarafça peşin yatırılan 68,72 TL’nin mahsubu ile 319,75 TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 68,72 TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4)Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 4.080 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5)Davacı tarafça yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 242,10 TL tebligat ve posta gideri, 400,00 TL Bilirkişi ücreti dahil olmak üzere toplam 603,50 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
C-1)Ödediği istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davacıya iadesine,
2)İstinaf aşamasında yapılan 54,00 TL posta ve tebligat gideri, 121,30 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere toplam 175,30 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3)Kullanılmayan istinaf gider avansının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca ilgilisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 25.06.2021 günü oybirliği ile karar verildi.