Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/695 E. 2021/879 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/695
KARAR NO : 2021/879
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :2016/570
KARAR NO :2018/522
KARAR TARİHİ:14/05/2018
DAVA: Alacak
KARAR YAZIM TARİHİ: 02/06/2021
İSTEM:Davacı, kendisinin davalı şirketlerle imzaladığı ilektrik abonelik sözleşmesi ile davalılardan elektrik satın aldığını, davalıların normal tüketim bedeli kyanında kayıp-kaçak vs adlar altında tahakkukları da faturaya yansıtarak kendisinden tahsile ettiğini, normal tüketim bedeli dışında bir bedeline kendisinden tahsil edilmesinin sözleşmeye ve yasal mevzuata aykırı olduğunu, bu aykırılığın mahkeme kararlarıyla da belirlendiğini, davalıların haksız olarak tahsil ettiği bu bedellerin iade etmesi gerektiğini ileri sürerek fazlası saklı kalmak üzere 1.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalılar, yapılan kesintilerin mevzuata ve EPDK kararlarına uygun olduğunu savunarak davanın reddini savunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesi, davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN :Davacı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı, davaları açıldıktan sonra yürürlükte olan kanun değiştirilerek 6719 Sayılı Kanun yayınlanarak yürürlüğe girdiğini, dosyada yaptırılan bilirkişi incelemesinde davalı şirketlerden 17.312,32 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, mahkemenin dava açıldıktan sonra yapılan yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verdiğini, bir çok mahkemede dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa değişikliği nedeniyle hüküm verilmesine yer olmadığına dair kararlar verildiğini, kararlar ile davacı lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Davacı ile davalı arasında elektrik tüketimine ilişkin abonelik sözleşmesinin bulunduğu, davalının normal tüketim bedelinin yanısıra davaya konu kayıp-kaçak v.s bedeller adı altında bir takım miktarları da davacı adına düzenlenen faturaya eklediği ve bu bedellerin davacıdan tahsil edildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Çözülmesi gereken öncelikli sorun davacıdan tahsil edilen bu bedelleri davacının talep edip edemeyeceği hususudur. Bu konuda daha önce açılan ve Yargıtay denetiminden geçen dava dosyalarında verilen mahkeme kararlarında, elektrik dağıtım şirketi tarafından tahsil edilen bu bedellerin sözleşmeye ve yasal mevzuata aykırı olduğu kabul edilerek bu bedellerin davacıya iadesine karar verildiği bilinen bir husustur. Dolayısıyla davacının dava açıldığı tarihte dava açmakta haklı olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Asıl ihtilaf 6719 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra davacının kendisinden kesilen bu miktarları davalıdan tahsil edip edemeyeceği sorunudur. 17.06.2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 21.maddesi ile 6446 sayılı yasanın 17,19 ve 20.maddeleri değiştirilerek davaya konu kesintiler hakkında dava açılamayacağı belirtilmiş, açılan davalarda denetimin sadece yapılan kesintilerin EPDK karar ve ilkelerine uygun olup olmayacağı ile sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır. 6719 sayılı yasanın 21. maddesi ile 6446 sayılı yasanın değiştirilen 17,19 ve 20.maddelerinin Anayasaya aykırı olduğundan bahisle Mahkemelerce, Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna başvurulup TBMM üyeleri tarafından iptal davası açılmış ise de Anayasa Mahkemesi’nin 15.02.2018 tarih 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 28.12.2017 gün, 2016/150 Esas, 2017/179 Karar sayılı kararı ile sadece açılan davalarda denetimin, yapılan kesintilerin EPDK karar ve ilkelerine uygun olup olmayacağı ile sınırlı olduğuna dair hükmün iptaline karar verildiği, diğer kanun maddelerine ilişkin itiraz ve iptal taleplerinin reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla elektrik abonelerinden kayıp kaçak v.s adlar altında tahsil edilen bedellerin iadesi hususunda dava açılamayacağına dair kanun hükmünün halen yürürlükte olduğu ve bu kanun hükmü uyarınca değinilen hususlarda dava açılamayacağının kabulü gerekir.
Anayasa Mahkemesince mahkeme denetiminin sınırlandırılmasına ilişkin kanun hükmü iptal edilmiş olup bu durumda aboneden yapılan kesintilerin sözleşmeye ve yasal mevzuata uygun olup olmadığının incelenmesi gerekmekte ise de 6446 sayılı yasanın ilgili hükümleri uyarınca yapılan kesinti haksız olsa dahi dava açılamayacağı anlaşıldığından bu hususta inceleme yapılması olanağı bulunmamaktadır. Bu itibarla yapılan kesinti, EPDK’nın tarifelerine ilke ve kararlarına uygun bulunduğu müddetçe kesintilerin dava yoluyla istenmesi olanağı yoktur.
6719 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce açılan davalarda, yapılan kesintinin EPDK’nın ilke ve kararlarına uygun olması halinde abonenin kesintilerin iadesi istemiyle dava açma hak ve yetkisinin bulunmadığının kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı istinaf dilekçesinde açıkça karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini ve yargılama harç ve giderlerinin davalı tarafa yükletilmesini ve lehlerine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini istinaf sebebi olarak bildirmiş olup diğer hususlarda istinaf itirazı olmadığından istinaf itirazlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılması gerekmektedir.
Davanın açılmasından sonra 6719 sayılı yasa yürürlüğe girmiş olmakla; davanın konusu kalmadığından açılmış bulunan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm verilmesi gerekmiştir.
Davacı taraf, dava açıldığı tarihteki mevzuat Yargıtay Genel Kurul kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin içtihatları gereği dava açmakta haklı bulunduğundan dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamıştır.
Davacı taraf, dava açtığı tarihte dava açmakta haklı olup dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa uyarınca haksız duruma düştüğünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 5/2 ve 13. maddeleri uyarınca lehine maktu vekalet ücreti verilmesi gerekmiş, davalı lehine vekalet ücreti verilmemesi cihetine gidilmiştir.
Yukarıda açıklanan hususlar gözetildiğinde ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan davacının istinaf başvurusunun kabulüne HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine maktu vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
A)Davacının istinaf başvurusunun kabulüyle; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/05/2018 tarih ve 2016/570 Esas – 2018/522 Karar sayılı kararının, HMK’nin 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASINA ve ESAS HAKKINDA YENİDEN KARAR VERİLMESİNE
B-1)Dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2)Alınması gerekli harç miktarı olan 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL karar ve ilam harcının davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3)Davacı tarafından yapılan toplam 791,40 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4)Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 4.080 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6)Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa talep halinde iadesine,
C-1) Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya iadesine,
2)İstinaf başvurusunda bulunan davacının yapmış olduğu 16,20 TL istinaf giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3)İstinaf gider avansı bakiye kısımlarının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 02/06/2021 günü oybirliği ile karar verildi.