Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/2041 E. 2022/21 K. 04.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/2041
KARAR NO : 2022/21

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2020
NUMARASI : 2018/763 ESAS – 2020/220 KARAR
DAVA : Tazminat
KARAR YAZIM TARİHİ :04/01/2022

İSTEM :Davacı, bankalarının Şirinyer Şubesi tarafından ….’a kredi kullandırıldığını, ….’ın vefat ettiğinin tespit edilmesi üzerine bankaları tarafından davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulmuş ise de davalı tarafından, sigortalının poliçe düzenlenirken beyan edilmeyen hastalığının bulunduğu, bu şekilde beyan yükümlülüğünün kasıtlı şekilde ihlal edildiği gerekçesiyle ödeme yapılmayacağının bildirildiğini, İzmir 13. İcra Müdürlüğünün 2014/16101 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline karar verilmesi için İzmir 3. Tüketici Mahkemesinin 2015/663 esas sayılı dosyasında dava açılmış ise de İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2017/1527 esas, 2017/2116 karar sayılı ilamında öncelikle hayat sigortası yapan sigorta şirketinden talepte bulunması gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine kesin olarak karar verildiğini, davanın kabulüne, ….’ın vefat etmesi nedeniyle poliçeler kapsamında 30/01/2018 tarihi itibariyle toplam 21.490,39 TL borcun ödeme tarihine kadar işleyecek gecikme faizi, BSMV ve yasal ferileri ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı, sigortalıya ilişkin talep ve temin edilen belgelerin incelenmesi sırasında davacıların murisi sigortalının sigorta öncesinden gelen kalp hastalığının bulunduğunu ve bu hastalığa bağlı olarak vefat ettiğinin tespit edildiğini, sigortalının sigorta öncesi talep edilen sağlık beyanında gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, kendisinde var olan teşhis ve tedavi gördüğü ölümüne neden olan kalp hastalığını beyan etmediğini, yine söz konusu hastalıklarla ilgili olarak şirketlerine herhangi bir bildirim yapmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :İlk derece mahkemesi, davacının davasının kabulü ile, 21.490,39 TL’nin temerrüt tarihi olan 14/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermiştir.
İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN :Davacı ve davalı istinaf talebinde bulunmuştur.
BİLDİRİLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı, yerel mahkeme ilamında 14/02/2018 tarihi temerrüt tarihi olarak belirtilmiş olmasına karşın alacağın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup alacağın temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak alacağın temürrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, hükme esas tıbbi rapor ve tüm dosya kapsamı ile sigorta öncesinde sigortalıda var olan kalp hastalığı ile vefatı arasında illiyet bağının bulunduğunun sabit olduğunu, yine illiyet bağının bulunduğu yerel mahkemenin de kabulünde olduğunu, şirketlerinin yerel mahkeme kararının aksine sigortalıyı TTK 1425 md. Ve 1436 md.gereği bilgilendirdiğini, sigortalıya beyan yükümlülüğüne aykırı davranması halinde hukuki sonuçların anlatıldığını, bilgilendirmeye ilişkin formların hazine müsteşarlığı tarafından belirlenen tip haldeki formlar olduğunu, şirketlerinin yasaya uygun şekilde soru formu ve bilgilendirme formu verdiğini, murisin aynı imzalar ile kredi sözleşmesini imzalayıp sonucunda krediyi alıp kullanmasından sonra davacıların yine aynı şekilde imzalanan beyan formunu inkar etmelerinin Medeni Kanunun 2.maddesine aykırı olduğunu, “…anlatılan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğundan davacıların istinaf başvurusunun reddine… İzmir BAM 13. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/2699 Karar No:2019/2066” yerel mahkeme kararının sunmuş olduğu BAM kararına ve MK 2.maddesine de açıkça aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık hayat sigortası poliçesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince sigortalı ….’ın sözleşme tarihinde hali hazırda var olan tüm rahatsızlıkları yönünden ölümü ile bildirilmeyen hastalığı arasında illiyet bağının mevcut olduğu, müteveffanın kasten beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği yönünde bir delil ve belgeye rastlanamadığı, bu durumda TTK m.1439/2 düzenlemesinden hareketle sigorta tazminat tutarında %50 indirim yapılmasının mümkün olduğu, bu indirim oranı dikkate alındığında sigorta şirketinin 13781469 nolu sigorta sözleşmesi 1. Yıl vefat teminatı 5.500TL, 13820883 nolu sigorta sözleşmesi vefat teminatı 20.000TL hesabı ile 25.500,00TL’yi vefat tazminatı olarak ödemesi gerektiği, kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiş olup, karara karşı davacı ve davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1487/1. maddesi; “Hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması hâlinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir.”; 1493/7. maddesi ise; “Sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir.” hükmünü içermektedir.
Eldeki davada; sigorta poliçelerinin, davacı banka tarafından açılan kredilere teminat olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tüm sigorta poliçelerinin üzerinde kredi veren bankanın adına dain ve mürtehin kaydı bulunacağı yazılı olup sigorta şirketinin menfi yanıtına karşı, davacı banka lehtar olduğu sigorta poliçesindeki hakları talep ettiğinde, sigorta şirketinin ona karşı ileri sürebileceği bir defi ve itiraz hakkı bulunmamaktadır. Dava dışı müteveffa sigortalının bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kredi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde; tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketidir. Poliçenin dain ve mürtehini bankadır. Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir. Sigorta şirketi, lehtar konumunda olduğundan bankaya karşı tüketicinin sağlık sorunları olduğunu, örneğin, kalp hastası veya diyabet hastalığını gizlediğini ileri süremez. Çünkü, sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentesidir.
Bu nedenle, davacı bankanın sigorta poliçesinin lehdarı olarak davalı sigorta şirketine karşı açtığı davada, sigorta poliçeleri teminat limitlerini aşmayacak şekilde talep edilen banka alacağının yukarıda açıklanan gerekçelere dayalı olarak davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir.
İlk derece mahkemesince netice olarak davanın kabulüne karar verilmiş olsa da müteveffa sigortalının kasten beyan yükümlülüğüne aykırı hareket etmediği ve bu nedenle sigorta tazminat tutarında %50 oranında indirim yapılmasının gerektiğine dair oluşturulan gerekçelere göre davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davacı banka alacağının gecikme faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş olup, her ikisi de tacir olan davacı banka ve davalı sigorta şirketinin arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanan alacağa ticari avans faizi işletilmesi gerektiğinden davacı bankanın faize ilişkin istinaf itirazı bu yöne ilişkin olarak yerindedir.
Anlatılan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun değinilen yönlere ilişkin olarak kabulüne, davalının istinaf başvurusunun reddine, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
A)Davalının istinaf başvurusunun reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulüyle; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/06/2020 tarih ve 2018/763 Esas – 2020/220 Karar sayılı kararının, HMK’nin 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek üzere KALDIRILMASINA ve ESAS HAKKINDA YENİDEN KARAR VERİLMESİNE ;
B-1)Davanın KABULÜ ile; 21.490,39 TL’nin temerrüt tarihi olan 14/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2)Alınması gerekli 1.468,00 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 367,01 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.100,99 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3)Davacı tarafından yapılan toplam yargılama gideri olan 1.362,30 TL ve peşin olarak yatırdığı harç miktarı olan 367,01 TL olmak üzere toplam 1.729,31 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince belirlenen 5.100,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa talebi halinde iadesine,
C-1)Ödediği istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davacıya iadesine,
2)İstinaf talebinde bulunan davalıdan alınması gerekli 1.468,00 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 368 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 1.100,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3)İstinaf başvurusunda bulunan davacı ve davalının yapmış oldukları istinaf gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, ,
4)İstinaf gider avansı bakiye kısımlarının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/01/2022 günü oybirliği ile karar verildi.