Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1984 E. 2022/108 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1984
KARAR NO : 2022/108

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2020
NUMARASI : 2018/1084 ESAS – 2020/184 KARAR

DAVA : İstirdat (Elektrik Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ :12.01.2022

İSTEM:
Davacı vekili, taraflar arasında 09.02.2016 tarihli “İndirimli Elektrik Sözleşmesi” imzalandığını, davalı tarafın Sanayi Sicil Belgesinin vize bitim tarihinden en az iki ay önce Sanayi Sicil Belgesinin yenilenerek ibraz edilmesine dair bildirimde bulunması gerektiğini halde, hiç bir yazılı bildirimde bulunulmadan süresi içerisinde sanayi sicil belgelerinin yenilenerek ibraz edilmemesi nedeniyle kullanımın 2018/02 döneminden itibaren ‘ticarethane’ tarifesi üzerinden faturalandırılmak suretiyle haksız şekilde davacıdan fazla tahsilat yaptığını, ayrıca davacı ile davalı tedarik şirketi arasında imzalanan ‘İndirimli Elektrik Sözleşmesi’nin eki olan ‘Tarife Paketi Kullanım Taahhütnamesi’ne göre; perakende elektrik enerjisi satış fiyatının (Dağıtım bedeli, reaktif enerji bedeli, Güç Bedeli, Güç aşım bedeli, Enerji Fonu, TRT Payı, Belediye Tüketim Vergisi, KDV ve benzer kalemler hariç) 189,90 TL/MWh olarak ücretlendirileceğinin kararlaştırıldığını ve bu sözleşmenin imzalandığı 09.02.2016 tarihinden itibaren 24 ay geçerli olacağının belirtildiğini, davalı tedarikçi şirketin, imzalanan sözleşme hükümlerine ve kararlaştırılan perakende satış fiyatına 30.06.2017 tarihine kadar uyduğunu ve bu tarihe kadar ücretlendirmeyi 0,18990 TL/kwh üzerinden yaptığını, bilahare 13.07.2017 tarihinde davacıya gönderdiği yazı ile ‘kendilerinden kaynaklanmayan ve öngörülemeyen ülke genelinde meydana gelen olağan üstü piyasa koşulları ve konjonktür nedeniyle, imzalanmış olan satış sözleşmesinin mevcut koşullarda devamının ‘aşırı ifa güçlüğü oluşturduğunu, bu nedenle 2017/07 döneminden itibaren EPDK tarafından düzenlenen ulusal tarife üzerinden faturaların düzenleneceğinin” bildirdiğini, bunun üzerine davacı tarafından bu durumun kabul edilemeyeceğinin 31.07.2017 tarihli yazı ile davalıya bildirildiğini, buna rağmen davalı tarafın 2017 Yılı Temmuz ayı ile 2018 yılı Ocak ayları arasındaki 7 ay boyunca tüm tüketicilere uygulanan ulusal tarifeye göre ücretlendirme yaparak davacı şirkete fatura tahakkuk ettirdiğini ileri sürerek; ‘sanayi’ abone grubunun ‘ticarethane’ abone grubu olarak değiştirilmesinden doğan enerji tarife birim fiyat farkı toplam bedelini ve yine bu sebepten ötürü fazladan tahsil edilen alacak için şimdilik 10.000,00 ile 09.02.2016 tarihinden iş bu dava tarihine kadar düzenlenen faturalardaki haksız fiyat artışından dolayı, davacı şirketin ödemiş olduğu enerji fiyat farkı, iş bu enerji fiyat farkından kaynaklı fazladan ödenen TRT payı, Enerji Fon Bedeli, Belediye Tüketim Vergisi ile KDV bedeli toplamı alacak için şimdilik 10.000,00 TL’nın haksız tahsilat tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, davacı şirketin, 09.02.2016 tarihinde imzalamış olduğu ‘İndirimli Elektrik Sözleşmesi’ ile bunun eki niteliğindeki ‘Müşteri Bilgilendirme ve Tarife Paketi Kullanım Taahhütnamesi’ni hatalı yorumladığını, davacı tarafın ilgili taahhütname ile belirlendiği üzere; sabit tarife paketinden yararlandırıldığını ve birim fiyatın da 189,90 TL/MWh olarak kararlaştırıldığını, iş bu tarife paketinin taahhüt süresinin ilgili taahhütnamede görüleceği üzere 12 ay olduğunu, yani tarifenin geçerlilik süresinin davacının iddia ettiği gibi 24 ay olmadığını, alttaki bölümde yapılan işaretlemenin (24 ay Taahhütlü Süper Tarife Paketi bölümüne) herhangi bir indirim oranı belirlenmemiş olması nedeniyle sehven yapıldığı, hiçbir anlam ifade etmediği ve hukuken de bağlayıcı olmadığının açık olduğunu, davaya konu sözleşmenin belirsiz süreli bir sözleşme olduğunu, davacı ile yapılan taahhüdün süresinin 09.02.2017 tarihi itibariyle son bulmasına karşılık, davacı yana verilen hizmette kesinti yaratmamak adına enerji verilmeye devam edildiğini, davacının portföyden çıkarıldığı tarihlerde sözleşmenin devamının, davalı için imkansız hale geldiğini, 2016 yılı Kasım ayından bu yana tüm piyasalarda yurt içi ve yurt dışı kaynaklı oluşan belirsizlikler, ülke olarak dışa bağımlı olunan doğalgaz ve ithal kömür gibi enerji kaynaklarındaki maliyet artışları, döviz kurundaki artış ve döviz kuruna bağlı olarak artan Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) fiyatları sonrasında piyasadaki elektrik fiyatlarında büyük oranda artış olduğunu ve yüksek fiyat seviyesinin kalıcı hale geldiğini, bu nedenle enerji tedarik noktasında davalı şirketten kaynaklanmayan ve ülke genelinde meydana gelen öngörülemeyen olağanüstü piyasa koşulları nedeniyle imzalanmış olan satış sözleşmesinin mevcut akdedilen sözleşme koşulları ile devamının davalı şirket açısından fiili ve hukuki manada ‘aşırı ifa güçlüğü’ oluşturduğunu, artışın elektrik enerjisinin serbest piyasada ticaretini beklenmedik biçimde iktisaden zorlaştırdığını ve hali hazırda katlanılamayacak düzeye getirdiğini, davacının Sanayi Sicil Belgesinin vize bitim tarihi olan 15.12.2017 tarihinden sonra ise abone grubunun ‘ticarethane’ olarak değiştirildiğini, davacı şirketin 12.07.2018 tarihinde Sanayi Sicil Belgesinin vize ettirilmesinden sonra tekrar ‘Sanayi’ abone grubuna geçişinin sağlandığını, davalı tarafından yapılan işlemlerin usulüne ve durumun gereklerine uygun olup, davacı yanın iddia ettiği gibi fazladan ödediği ve iadesi gereken bir alacak kaleminin olmadığını, savunarak davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
MAHKEME:
“… davalı şirket tarafından, düzenlenen faturaların alt bölümünde Sanayi Sicil Belgesinin süresinin sona ereceği ile ilgili bir uyarı bulunmasına karşılık, Sanayi Sicil Belgesinin vize bitim tarihinden en az iki ay önce, davacı şirkete yazılmış bir yazı bulunmadığı, yukarıda açıklanan mevzuat gereği faturalarda belirtilen vize bitim tarihine ilişkin uyarıların ilgili bildirim yükümlülüğünü karşılamayacağı, dolayısıyla davacı abonenin, davalı tarafından 2018/02 dönem ile 2018/06 (dahil) dönemleri arasında düzenlenen tüm faturalardaki ‘Ticarethane’ – ‘Sanayi’ abone grupları tarife birim fiyatları arasındaki fark bedelini ve bunun yanı sıra abone grubunun ‘Ticarethane’ grubuna dönüştürülmesi sebebiyle fazladan tahakkuk ettirilen Belediye Tüketim vergisindeki %4’lük farkı ve KDV’yi talep hakkının bulunduğu,
… tarafların sözleşme ve taahhüt süresine ilişkin gerçek iradelerinin 24 aylık süreye ilişkin olduğunu … Davalı şirket, davacıya henüz sözleşme süresi bitmeden 31.07.2017 tarihinden sonra ikili anlaşmada belirtilen birim fiyatlar yerine ulusal tarife birim fiyatlarını uygulamaya başlamıştır. Bu durum sözleşmeye aykırı olup, davacı, davalı …. tarafından 2017/07 dönemi ile 2018/01 dönemi arasında düzenlenen faturalarda ‘İndirimli Elektrik Sözleşmesi’nde yazılı birim fiyat yerine ulusal tarife birim fiyatlarının uygulanması sebebiyle davacı şirketten fazladan tahsil edilen elektrik bedeli (TRT payı, Enerji Fonu, Belediye Tüketim vergisi ve KDV dahil) bedelinin iadesini talep edebileceği,
Sonuç olarak; 2018/02 – 2018/06 dönem (dahil) faturalardaki ‘ticarethane’ – ‘sanayi’ abone grupları değişiminden kaynaklı 5 aylık dönemde fazladan tahsil edilen ticarethane – sanayi farkının KDV dahil 157.409,04 TL olduğu, davacıya, …. tarafından 2017/07 dönemi ile 2018/01 dönemi arasında düzenlenen faturalarda İndirimli Elektrik Sözleşmesi’nde yazılı birim fiyat yerine ulusal tarife birim fiyatlarının uygulanması sebebiyle davacı şirketten fazladan tahsil edilen elektrik bedelinin (TRT payı, Enerji Fonu, Belediye Tüketim vergisi ve KDV dahil) KDV dahil 46.275,46 TL olduğu, davacının ıslah dilekçesi ile talep miktarını toplam 203.684,50 TL’ye çıkardığı, icra takibinde ödenen bir miktar söz konusu olmadığından somut olaya İİK’nun 73. maddesindeki hak düşürücü sürenin uygulanmasının mümkün olmadığı, Yargıtay 23. HD’nin 2019/54 Esas 2019/2791 K sayılı 18.06.2019 tarihli emsal kararında belirtildiği gibi davacı tarafından ödeme yapılırken ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olsa dahi sözleşme hükümlerine uymayan bir ödeme yapılmış olması halinde ödeyenin zamanaşımı süresi içinde bu bedelin istirdadını talep edebileceği, davacının, davalı tarafından düzenlenen 13/07/2017 tarih ve 44557 sayılı ihtara cevabi olarak verdiği 31/07/2017 tarihli ihtarında birim fiyat değişikliğini kabul etmeyerek itiraz ettiği, dolayısıyla sözleşme hükümlerine uymayan bir ödeme yapılmış olması nedeniyle ıslah ile artırılan miktarın 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde talep edilmiş olması karşısında davalının ıslaha karşı hak düşürücü süre ve faturaların ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin ödendiği yönündeki savunmasının yerinde olmadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, davalı daha önce temerrüde düşürülmediğinden dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle,
“1-Davacının davasının KABULÜ ile; 203.684,50 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar vermiştir.
BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde belirttiği hususları istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
Dava, davacı aboneye ait sanayi sicil belgesi vizesinin geçerliliğinin sona erdiği gerekçesiyle, elektrik tüketim bedeline indirimli tarifenin uygulanmaması ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin eki niteliğinde olan Tarife Paketi Kullanım Taahhütnamesinde belirlenen birim fiyat yerine, ulusal tarife birim fiyatlarının uygulanması nedeniyle, fazla tahsil edildiği iddia olunan elektrik bedelinin davalı elektrik idaresinden istirdadı istemine ilişkin olup; istinaf başvuru sebepleri ve kamu düzenine çerçevesinde Daire önüne gelen uyuşmazlık; vizesi biten sanayi sicil belgesini yenilenerek süresi içinde ibraz edilmesi yönünde bildirim yapılmayan davacı abonenin, vize bitim tarihi ile vize işleminin yaptırılarak sanayi sicil belgesini ibraz ettiği tarih arasında kalan dönemde ticarethane abone grubundan faturalandırılıp faturalandırılamayacağı, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin eki niteliğinde olan Müşteri Bilgilendirme ve Tarife Paketi Kullanım Taahhütnamesi’ uyarınca belirlenen taahhüt süresinin ne kadar olduğu, sözleşme koşulları ile devamının davalı şirket açısından fiili ve hukuki manada ‘aşırı ifa güçlüğü’ oluşturup oluşturmayacağı noktasında toplanmaktadır.
1)6948 sayılı Sanayi Sicil Kanunu’nun 2.maddesinde; sanayi işletmelerinin sanayi siciline kaydettirilmesi ve karşılığında alınacak sanayi sicil belgesinin gerektiğinde yetkili memurlara ibraz olunmasının zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 29.12.2010 tarih ve 3002 sayılı kararının eki olan “21 Dağıtım Şirketi İçin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar”ın 1. maddesinin A bendinde “… Sanayi sicil belgelerinin vize bitim tarihinin içinde bulunduğu fatura döneminden sonraki ilk fatura dönemi sonuna kadar yenilenerek dilekçe ekinde ibraz edilmemesi halinde tüketimleri ticarethane abone grubu tarifesinden faturalandırılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu kapsamda; satış şirketlerine yönelik sanayi abone grubundaki tüketicileri vize bitim tarihinden en az iki ay önce sanayi sicil belgelerinin yenilenerek ibraz edilmemesi halinde bu tüketicilerin, tüketimlerinin ticarethane abone grubundan faturalandırılacağına dair yazılı olarak bilgilendirme yükümlülüğü getirilmiştir.
Somut olayda; davalı elektrik şirketinin bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmediği dosya içeriği sabit olduğu gibi bu husus davalı yanın da kabulündedir
Hal böyle olunca, davalı elektrik şirketinin, sanayi abone grubundaki tüketici olan davacı şirketi vize bitim tarihinden en az iki ay önce sanayi sicil belgelerini yenileyerek ibraz edilmesi hususunda bilgilendirmediği somut olayda; mahkemece, davacı yönünden yapılan abonelik tipine göre tüketim bedeli hesabının hatalı yapıldığı nazara alınarak, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin “sanayi” tipi aboneliğine uygulanan tarife esas alınarak elektrik tüketim bedelinin belirlenmesi gerektiği, davacı abonenin sanayi-ticarethane tarifesi farkından sorumlu olmayacağından, fazladan tahakkuk ettirilen bedelin iadesi gerektiği kabul edilerek verilen karar usul ve esas yönlerden hukuka uygun bulunduğundan, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf başvuru sebep ve gerekçesine itibar edilmemiştir.
2)Öncelikle belirtilmelidir ki, taraflar arasında akdedilen ve imzası inkar edilmeyen 09.02.2016 tarihli “İndirimli Elektrik Sözleşmesi’ ile bunun eki niteliğindeki ‘Müşteri Bilgilendirme ve Tarife Paketi Kullanım Taahhütnamesi’de taahhüt süresinin 24 ay olarak belirlendiği birim fiyatın da 189,90 TL/MWh olarak kararlaştırılmıştır. Tarafların şirket olması karşısında, özgür irade ile belirlenmiş bu şart geçerli olup tarafları bağlar.
Davalı yanın, öngörülemeyen olağanüstü piyasa koşulları nedeniyle imzalanmış olan satış sözleşmesinin mevcut akdedilen sözleşme koşulları ile devamının davalı şirket açısından fiili ve hukuki manada ‘aşırı ifa güçlüğü’ oluşturduğuna yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmeye gelince;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Aşırı İfa Güçlüğü” başlıklı 138. maddesinde;“Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Aşırı ifa güçlüğü başlıklı bu yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Ancak “sözleşmeye bağlılık” ilkesi esas olup, sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılı madde belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Hükme dayanak alınan, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporların da; davacı şirket ile davalı tedarik şirketi arasındaki İndirimli Elektrik Sözleşmesinin 24 ay taahhütlü olarak sabit fiyat üzerinden düzenlendiğini, EPDK tarafından belirlenen Ulusal tarifelerde 2016 ve 2017 yıllarında, yani 2 yıl boyunca hiçbir değişiklik yada artış yapılmamış olduğunu, elektrik piyasasında olağan dışı fiyat artışları meydana gelmiş olsa EPDK tarafından yayımlanan ulusal elektrik tarifelerinde de revizyon yapılarak artırım yapılması zorunlu olacağını, EPDK tarafından (serbest olmayan küçük tüketiciler için geçerli) yayımlanan ulusal tarifelerde 2016 ve 2017 yıllarında iki yıl boyunca hiçbir değişiklik yapılmamış olması ‘elektrik piyasasında olağanüstü koşulların en azından 2018 yılına kadar oluşmadığını’ gösterdiğini, …. tarafından, sözleşmenin imzasından sonra elektrik piyasasında olağanüstü piyasa koşulları oluştuğu öne sürülmesine karşılık; sadece Aralık-2016, Ocak-2017 ve Ocak-2018 aylarında elektrik birim fiyatlarında ciddi dalgalanma olduğu, takip eden aylarda piyasada oluşan ortalama takas fiyatlarının makul ve öngörülebilir düzeylere düştüğü, taahhüt dönemi olan Şubat-2016 ile Ocak – 2018 arasında piyasa ortalama takas fiyatının 153,53 TL/MWh olarak, davalı şirketin sözleşme ile davacıya satmayı taahhüt ettiği 189,90 TL/MWH fiyatın altında kaldığı, YEKDEM Destekleme Mekanizması ile ilgili Yönetmeliğin 2013 yılında çıktığı, desteğin dolar bazlı olduğu, dolar arttıkça davalı tedarik şirketinin katlanacağı YEKDEM maliyetinin artacağı belli iken, davalı tedarik şirketinin sözleşmede belirtilen fiyatların artışına gerekçe olarak (yine kendi grup şirketlerinin yararlandığı) YEKDEM fiyatlarındaki artışı öne sürmesinin doğru olmadığı” görüş ve kanaati bildirmiştir.
Hal böyle olunca, dosya içerisindeki belge ve bilgiler ile tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, hükme dayanak alınan bilirkişi raporlarında ki, teknik değerlendirme verileri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; basiretli bir tacir gibi hareket etmek durumunda olan davalı yönünden, değişen şartların öngörülebilir, olağan ve hesaba katılabilir nitelikte olduğu, edimler arasında işlem temelinin çökmesinden söz edilemeyeceği gibi taahhüt dönemi olan Şubat-2016 ile Ocak – 2018 arasında taahhüt edilen sabit enerji birim fiyatının, piyasa ortalama takas fiyatının üzerinde olması karşısında aşırı ifa güçlüğü bulunmadığı da ortadır.
Öyleyse, incelenen kararın; dava dosyası kapsamında mevcut maddi delillere uygun, Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçelere dayandığı, delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik ve kamu düzenine aykırı bir halin varlığının tespit edilemediği dikkate alınmak sureti ile davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davalı vekilinin, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.03.2020 tarih ve 2018/1084 Esas – 2020/184 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2)Alınması gereken 13.913,68 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 3.478,42 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.435,26 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3)İstinaf giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, istinaf giderinin kullanılmayan kısmının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca davalıya iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda, HMK’nın 361 vd. maddeleri uyarınca kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 12.01.2022 günü oybirliği ile karar verildi.