Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1205 E. 2021/1507 K. 25.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1205
KARAR NO : 2021/1507
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2019
NUMARASI : 2018/1011 E. 2019/1100 K.
DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/09/2021
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesi ile davalının kredi borcunu ödememesi nedeniyle davalı hakkında İzmir 2.İcra Müdürlüğünün 2017/14545 E.sayılı takip dosyası ile takip başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, davalının itirazının iptali ile takibin devamını ve alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi ile takibe dayanan kredinin bireysel konut kredisi olduğunu, görevli mahkemenin Tüketici mahkemesi olduğunu, görev itirazında bulunduğunu, esasa yönelik olarak da davacı bankadan kullanılan bireysel konut kredisi kapsamında 21/08/2011 tarihli ilk taksit ile birlikte 59 taksit ödemesini hiç aksatmadan yaptığını, davacı bankanın faaliyetlerinin durdurulması ve ardından TMSF tarafından el konulması sonucunda müvekkilinin ödeme yapacak yeri tespit edemediğini, ödeme yapmak için muhatap bulamadığını, davacı tarafça kredi borcunun nereye yatırılacağına ilişkin yazılı bildirimin yapılmadığını, bu nedenle alacağın muaccel olmadığını, ayrıca davacı banka nezdinde kredi haricinde müvekkilinin ve müvekkilinin oğlu … ile birlikte grup hesabı bulunduğunu, müvekkilinin ve oğlunun hesabında bulunan paraların ve yine müvekkilinin pos hesabına yapılan ödemelerin de davacı tarafça el konulduğunu, bu miktarın 58.957,64 TL olduğunu, davacı bankaca el konulan bu bedellerin kredi bedel bakiyesinden mahsup edilmediğini, yapılan takibin usulsüz olduğunu bildirerek davanın reddi ile davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEME:
Mahkemece; “davacı ile davalı arasında 21/07/2011 tarihli, 300.000,00 TL limitli konut finansmanı sözleşmesi imzalandığı, kredinin teminatı olarak mülkiyeti davalıya ait olan … ili, … ilçesi, … mahallesi, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı, 1 nolu bağımsız bölüm taşınmazın 514.000,00 TL bedelle 2. Dereceden banka lehine ipotek edildiği, sözleşmeye istinaden kullandırılan kredi taksit ödemelerindeki aksamalar nedeniyle kredi hesabının kat edilerek davalıya ihtarname keşide edildiği, davalının 12/12/2016 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile de belirlendiği üzere, takip tarihi itibariyle 193.084,04 TL asıl alacak, 32.452,08 TL kat tarihine kadar işleyen akdi kar payı, 1.631,42 TL kat öncesi işlemiş gecikme tutarı olmak üzere toplam 227.167,54 TL davacının davalıdan alacaklı olduğu belirlendiğinden davanın kabulü ile, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” gerekçesi ile;
“Davanın kabulü ile; davalının İzmir 2. İcra Dairesinin 2017/14545 sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, İİK’nun 67. Maddesi uyarınca hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 45.433,50-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
BİLDİRİLEN İSTİNAF NEDENİ:
Davalı vekili, davacı bankadan kullanılan bireysel konut kredisinin toplam 59 taksitini aksama olmaksızın ödediğini, 15/07/2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsü nedeniyle davacı bankanın faaliyetlerinin bir süre durdurulduğunu ve TMSF tarafından el konulduğunu, ödeme yapacak yer ve muhatap bulamadığını, davacı tarafça icra emri gönderilmeden borcun nereye yatırılacağına ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığını, ayrıca bu kredi haricinde davacı banka nezdinde müvekkilinin ve oğlu … ile birlikte grup hesabı bulunduğunu, haksız takibe başlanıldığında müvekkilinin mevduat hesabında ve grup hesabında para bulunduğunu, bu paralara ve müvekkilinin pos hesabına yatırılan paralara davacı tarafça el konularak davacının alacak iddia ettiği kredi bakiyesinden mahsup edilmediğini, muaccel bir borç bulunmadığından ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi raporunda yer alan hesaplamaların yasal dayanaktan yoksun olduğunu, açılan davanın reddi gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesini bildirmiştir.
GEREKÇE:
Taraflar arası uyuşmazlık, davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptali, takibin devamı, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine yöneliktir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince; istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz
5411 sayılı Bankacılık Kanununun 142. maddesinde “Fon, fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesince bakılır. O yerde birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde, bu davalar (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemelerinde görülür” düzenlemesi vardır.
Ancak, 28.05.2014 tarihinde sonradan yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2.maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir. 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır.
Somut olayda; davalının tüketici kredisi borcu için davacı banka tarafından başlatılan icra takibine itirazın iptali istenmiştir. Davacının iflasına karar verilen banka olduğu, tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklanan davada, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun 83/2. maddesi nazara alındığında diğer kanunlardaki görev kuralları bu Kanun kapsamına giren uyuşmazlıklarda uygulanmayacağı için, 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra (28.05.2014 tarihinden sonra açılan davalarda) tüketici sıfatına haiz davalılara karşı açılan ve eda davası (alacak) olan işbu itirazın iptali davasında görevli mahkeme aynı yasanın 73.maddesi uyarınca Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, davanın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması ve mahkemece, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir.Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı;
1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, İzmir 2 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2019 tarih ve2018/1011 E. 2019/1100 K. sayılı kararının HMK’nin 353/1-a.3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2)Açıklanan eksikliklerin giderilmesi amacıyla davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3)Ödediği istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde davacıya iadesine,
4)İstinaf kanun yolu yargılama giderlerinin, yeniden kurulacak hükümde gözetilmesine,
5)Artan istinaf gider avansının HMK’nin 333/1. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-c maddesi uyarınca 24/09/2021 tarihinde KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.