Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/970 E. 2023/844 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/970
KARAR NO : 2023/844

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2023 (Dava) – (24/02/2023 Ara Karar)
NUMARASI : 2023/143 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : Tazminat
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 17/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/05/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2023 ara karar tarihli ve 2023/143 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
İhtiyati haciz talep eden vekili; müvekkili çocuk … ve müvekkili …’ın eşi …’ın davalı kardeşi …’ın sevk ve idaresindeki ve kendisine ait olan … plakalı araçta 26/09/2008 tarihinde seyir halindeyken davalı gerçek kişinin dikkatsizliği ve ihmali sonucundan yaşanan tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, davalı sigorta şirketinin davalı gerçek kişinin sürücüsü olduğu aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olduğunu, davalı gerçek kişinin sanık olarak yargılandığı dosyada müteveffanın davalı …’in kız kardeşi olması ve olayın gerçekleşmesinde kasıt bulunmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiğini ancak bu kararın davalının kusurunu ve maddi sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, bu kaza neticesinde müvekkili çocuğun öksüz kaldığını, küçük bir yaşta çok ağır bir travma yaşadığını, müvekkili …’ın daha yeni evlendiğini, hayatının baharında olan eşinin kaybıyla derin ve telafisi imkansız bir acı yaşadığını, davalının kardeşinin vefatının ardından öksüz kalan yeğenini sadece bayramdan bayrama aradığını veya arada bir çok kısa sürelerle görme dışında hiçbir yardımda bulunmadığını, herhangi bir ihtiyacı olup olmadığı ile ilgilenmediğini, müteveffanın genç yaşta vefatı nedeniyle müvekkili …’in annesinin desteğinden ve müvekkili …’ın ise eşinin desteğinden yoksun kaldığını, davalı sigorta şirketi tarafından müvekkili …’a bir kısım ödeme yapıldığını ancak söz konusu ödeme hak tutarına nazaran noksansız olmaması ve asıl alacağa nazaran aşırı derece düşük kalması nedeniyle makbuz hükmünde olduğunu bakiye alacakların hüküm altına alınmasının uygun olacağını ileri sürerek, davalı sigorta şirketi hariç olmak üzere teminatsız olarak davalı … aleyhine ihtiyati haciz, bu talep kabul görmez ise ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince, “…Davacı vekilinin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin, alacak yargılamayı gerektirdiğinden ve yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği…” gerekçesiyle davacı vekilinin talebinin REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkillerinin murisi …’ın, davalı kardeşi …’in kullandığı araç ile seyir halindeyken, tamamen kardeşinin mucurlu yolda hızlı gitmesi ve dikkatsizliği sebebiyle yaşanan tek taraflı trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, davalı …’in tamamen kusurlu olduğunu, gerek trafik kazası tespit tutanağında gerekse de …’in kendi kolluk ifadesinde hatasını kabul etmesinden de açıkça anlaşıldığını, ceza dosyası kapsamında da tüm delillerin toplandığını ve yerel mahkemece istenildiğini, bu deliller karşısında, yaklaşık ispat koşulunun açıkça sağlandığını, müvekkillerinin murisinin açıkça davalının kullandığı araçtaki kaza neticesinde vefat ettiğini, müvekkilleri lehine tazminat koşullarının oluştuğunu, davalının, mal kaçırmaya başladığını, ev ve araçlarını satışa çıkardığını, bu nedenle verilecek ihtiyati haciz kararının hayati derecede önemli olduğunu, yerel mahkeme ara kararının kaldırılarak ihtiyati haciz taleplerinin teminat aranmaksızın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, trafik kazasından dolayı cismani zarara dayalı maddi ve manevi tazminat talebine dayalı ihtiyati haciz, eğer ihtiyati haciz reddedilirse ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle talebin reddine karar verildiği, karara karşı ihtiyati haciz talep eden/davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
İhtiyati haciz, HMK 406/2. maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilmiş, ihtiyati haczin şartları ve etkileri ise İİK 257. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
İİK 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulmasıdır.
“Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder” şeklindedir. Maddenin birinci fıkrasında vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz talep etme koşulları; ikinci fıkrada ise vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilecek haller düzenlenmiştir.
Gerek birinci, gerekse ikinci fıkra hükümleri dikkate alındığında, ihtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir.
Maddenin birinci fıkrasına göre; ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacze gerek yoktur.
Fakat rehinli malın kıymetinin rehinli alacağı karşılamayacağı tahmin ediliyorsa, karşılanamayacağı (açık kalacağı) tahmin edilen bölümü için, ihtiyati haciz istenebilir. Yine alacağın rehin ile temin edilmiş olmasına rağmen, istisna olarak, ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunluluğu olmayan hallerde, alacaklı (rehinle temin edilmiş olan alacağı için) ihtiyat haciz isteyebilir(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul 2004, s. 883).
Yukarıda belirtilen şartların bulunması halinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir.
Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz talep edilebilmesi ise; İİK’nun 257. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu fıkraya göre, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu hallerde ihtiyati haciz talep edilebilecektir.
Yaklaşık ispat, geçici hukuki himayenin alt türü olan ihtiyati tedbir kararlarında olduğu gibi, hâkimin çoğu kez acele karar vermesi gereken haller ile delil gösterilmesinin oldukça zor olduğu ve bu sebeple de kesin ispatın beklenemeyeceği hallerde dikkate alınan ispat ölçüsüdür. Kanunda belirtilmeyen hallerde hâkim tam ispatı arar. Hâkimde oluşan kanaatin ölçüsü ise, ispat ölçüsü kavramı ile ilişkilidir.
T.C. Anayasası’nın 138. maddesinde; hakimlerin, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verecekleri ve HMK’nin 198/1. maddesinde de kanuni istisnalar dışında hâkimin delilleri serbestçe değerlendireceği belirtilmiştir. Söz konusu hukuki düzenlemelerden anlaşılacağı üzere Türk hukukunda ispat ölçüsü açısından kural; hakimin vicdani kanaatini esas alan tam ispat ve istisna ise; bazı geçici hukuki koruma kararlarında olduğu gibi yaklaşık ispattır.
Ayrıca belirtmek gerekir ki salt hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkânsız hâle gelecek olması veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesine ilişkin ihtimal hâllerinde, yaklaşık ispat kuralından vazgeçilmesi; mevcut hukuki düzenlemelere aykırı olacaktır.
Yukarıdaki açıklamalar kapsamında dosyanın yapılan incelemesinde; 26/09/2008 tarihinde saat 19.30 sıralarında davalı …’ın sürücülüğünü yaptığı … plakalı araçta davacı … ‘ın eşi ve aynı zamanda davacı küçük … ‘ın annesi olan …’ın da yolcu olarak yer aldığı, ayrıca araçta … haricinde başkaca yolcuların da olduğu, davalı sürücünün mucurlu yolda direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması neticesinde meydana gelen kazada …’ın vefat ettiği, kaza tespit tutanağına göre kazanın oluşmasında davalı sürücü …’ın 2918 sayılı KTK’nun 47/1-d maddesinin ihlal etmek suretiyle kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Davalı sürücünün Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/286 Esas – 2009/55 Karar sayılı dava dosyasında olay sebebi ile sanık olarak yargılandığı, olayda sanığın bilinçli taksirinin olmaması ve vefat edenin sanığın kardeşi olması sebebiyle kişisel ve ailevi durumu bakımından ceza hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede sanığın mağdur olmasına yol açması nedeniyle TCK’nun 22/6 ve CMK’nun 223/4-b maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun, “Borçlunun temerrüdü” kenar başlıklı 117 inci maddesi:” Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bugünün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.
” şeklindedir. Buna göre haksız eylemlerde eylemin işlendiği tarih itibariyle borçlunun temerrüde düşmüş olacağı düzenlenmiştir.
Uyuşmazlığın giderilmesi istemine konu olan dava, haksız eylem nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminatın, haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale geldiği açıktır. Bunun yanı sıra eldeki dava dosyasında 2918 sayılı KTK’nın 109/2. maddesi uyarınca uzamış ceza zamanaşımı sürelerin uygulanması gerektiği, buna göre eylem için (TCK 85/1) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 68 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu dikkate alındığında kaza ve dava tarihi arasındaki 15 yılın dolmadığı anlaşılmaktadır.
Yargtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/2782 Esas, 2019/11935 Karar sayılı ve 12.12.2019 tarihli emsal kararında da belirtildiği üzere, İİK’nın 258/1 maddesine göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir.Somut olayda, davalının sürücüsü olduğu aracın yaptığı tek taraflı kazada sürücünün dosyada mevcut kaza tespit tutanağına göre kusurlu olduğu sabittir. Her ne kadar sürücü hakkında ceza mahkemesinde yapılan yargılamada ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ise de bu kararın vefat edenin sanığın kardeşi olması sebebiyle kişisel ve ailevi durumu bakımından ceza hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede sanığın mağdur olmasına yol açması nedeniyle verildiği açıktır. Yani bu karar uyarınca sürücünün kusursuz olduğu tespit edilmemiştir. Bu sebeple inceleme konusu taleple ilgili ihtiyati hacze karar verebilmek için gerekli yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği anlaşılmasına rağmen mahkemece yetersiz ve yanılgılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Buna göre, davacıların talepte bulunup harcını ödediği tüm maddi ve manevi tazminat tutarı 500.100,00 TL üzerinden ( maddi talepler belirsiz alacak davası olup harçlandırılan tutarlar üzerinden) davalı … hakkında HMK 353/1-b-2. madde uyarınca Dairemizce teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesi yönünde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Açıklanan bu nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davacılar vekilinin istinaf itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 24/02/2023 tarihli ara kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-2) bendi gereğince kaldırılmasına, davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin 2004 Sayılı İİK’nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca koşulları gerçekleştiğinden itirazın kabulü ile talepleri ile bağlı kalınarak davalının üzerine kayıtlı araç ve taşınmaz malları üzerine İİK’nin 259. maddesi uyarınca takdir edilen %15 teminat karşılığı kabulüne dair aşağıda yazılı şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati haciz talep eden/davacılar vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2023 tarihli ve 2023/143 Esas sayılı ara kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davacıların ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulü ile 500.100,00 TL üzerinden %15 oranında teminat yatırıldığında, taleple bağlı kalınarak davalı …’a ait olan kayıtlı araç ve gayrımenkulleri üzerine 500.100,00 TL ile sınırlı olmak üzere İhtiyati Haciz Konulmasına,
b-2004 sayılı İİK.’nun 259-(1) maddesi gereğince ihtiyati haciz talep eden hacizde haksız çıktığı taktirde, borçlunun ve üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararları karşılamak üzere ve 6100 sayılı HMK.’nun 84. vd. maddeleri gereğince dairemizce takdir edilen ihtiyati hacze konu 500.100,00 TL’nin % 15’u olan 75.015,00 TL teminat tutarının ihtiyati haciz isteyen tarafından nakit olarak veya bu meblağı karşılayan kesin ve süresiz banka teminat mektubunun ilk derece mahkeme veznesine sunulduğu veya yatırıldığı takdirde ihtiyati haciz kararının ihtiyati haciz talep edene verilmesine,
c-6100 sayılı HMK.’nun 89. maddesi ile Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılık’ları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 217. maddesi gereğince işlem yapıldıktan sonra, icra takibi kesinleşmesi, teminatın iadesi hususunda borçlunun muvafakat etmesi, herhangi bir istihkak iddiasında bulunulmaması veya teminatın iadesine mani bir belge sunulmaması halinde teminatın yatırana iadesine,
d-İhtiyati hacze ilişkin teminat alınması ve devamındaki işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
e-Harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
f-İhtiyati haciz kararı derdest dosyada talep edildiğinden ihtiyati haciz isteyenler lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,” ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; ihtiyati haciz talep eden/davacıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin nihai karar ile hüküm altına alınmasına,
4-6100 Sayılı HMK.’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17/05/2023