Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/958 E. 2023/859 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/958
KARAR NO : 2023/859

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2022 (Dava) – 15/02/2023 (Karar)
NUMARASI : 2022/1039 Esas – 2023/66 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
BAM KARAR TARİHİ : 17/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/05/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2023 tarih ve 2022/1039 Esas – 2023/66 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, … AŞ aleyhinde Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/831 esas sayılı dosyasında ipoteğin fekki istemli açtığı davada yapılan yargılama sürecinde davalı … …Şirketinin sicil kaydının silindiğinin anlaşılması üzerine mahkemece ihya davası açılması konusunda kendilerine süre verildiğini, terkinin resen yapılması nedeniyle husumeti …ne yönelttiklerini, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/831 esas sayılı dosyasındaki yargılamanın yapılabilmesi için ek tasfiye işlemlerinin yapılarak tasfiye memuru atanmasının, kararın tescil ve ilanının gerektiğini bildirmiş …. Şirketinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … cevap dilekçesinde; sicile kayıtlı ….Şirketinin 02.11.1990 tarihinde tescil edildikten sonra en son tescil edilen genel kurulun 14.06.1996 tarihinde olup, bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescilinin yapılmaması nedeniyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi uyarınca çıkarılan münfesih olmasına veya
sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile Kooperatiflerin
Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ gereği 28.03.2013 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, ihtarın 25.04.2013 tarih 8307 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 04.09.2013 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, 6102 Sayılı TTK’nun geçici 7/(15) fıkrası uyarınca alacaklılar ile hukuki menfaati bulunanların beş yıllık hak düşürücü süre içinde ihya davası açmalarının gerektiğini, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, yapılan terkin işlemlerinin kanun hükümlerine uygun olarak yapıldığını, tebliğ edilemeyen ihtarın sicildeki son kayıtlı adrese tebliğe çıkarılmış olması nedeniyle kanun ve Yargıtay kararları uyarınca tebliğ edilmiş sayılması gerektiğini bildirmiş, müdürlüğün yasal hasım olup, terkin işlemlerinin yasada ön görülen usul ve esaslar dahilinde yerine getirilmiş olması ve dava açılmasına sebebiyet verilmemesi nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…somut olayda davacının, terkin edilen şirket lehine tesis edilmiş, ipoteğin kaldırılması istemli dava açmasına bağlı olarak şirketin terkin edilmesi nedeniyle taraf teşkilinin terkin edilen şirket yönünden sağlanabilmesi için Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen ihtarlı süre gereği açıldığı, terkin edilen şirketin ihya edilmeksizin Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davada taraf teşkilinin sağlanamayacak olmasına göre ipoteğin kaldırılması istemli davanın görülmesinin mümkün bulunmadığı, ancak ihyası talep edilen şirketin 04.09.2013 tarihinde ticaret sicilinden TTK’nun geçici 7(1/d) maddesinde belirtilen yasal nedene bağlı olarak terkin edildiği, mahkememizdeki ihya davasının TTK’nun 7(15) maddesinde düzenlenen beş yıllık hak düşürücü süreden sonra 28.12.2022 tarihinde açıldığı, bu davanın dayanağı olan Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/831 esas sayılı davanın dahi beş yıllık hak düşürücü süreden sonra 26.09.2022 tarihinde açılmış ise de, ihya davasının hak düşürücü süre içinde açılmamış olması halinde ihya davasının dayanağı davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması içerisinde dahi bu durumun hak düşürücü süreye etkili olmadığı, bunun yanında davacı tarafça, terkin tarihinde terkin edilen şirket hakkında derdest bir davanın bulunduğu iddiasında bulunulmadığı gibi toplanan deliller ve belge örnekleri ile bu yönde bir belgeye ulaşılamadığı birlikte değerlendirildiğinde, TTK’nun 7(15).maddesi uyarınca beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın, önceki hüküm gibi yeniden hak düşürücü süre içinde açılmamış olması…” gerekçesiyle davanın, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7(15).maddesi uyarınca HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE NEDENİYLE REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eldeki davanın açılmasına dayanak teşkil eden Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/831 esas sayılı dosyasının, ipoteğin fekki davasına ilişkin olduğunu, anılan davanın temelinde mülkiyet hakkının bulunduğunu, müvekkili şirketin mülkiyet hakkına dayanarak bu dava da ihyası istenilen ve Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/831 esas sayılı dosyasındaki davalı şirketin ipotek alacağını sonlandırmak isteyip, mülkiyet hakkının haksız ve hukuksuz şekilde sınırlandırılmasına son verdiğini, bu itibarla ilk derece mahkemesinin salt TTK’nun 7(15). Maddesi uyarınca beş yıllık hak düşürücü zamanaşımını dikkate alıp süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve usule aykırı olduğunu, mülkiyet hakkının Uluslararası sözleşmeler ve Anayasa ile teminat altına alındığını, bu doğrultu da mülkiyet hakkının en temel hakların başında geldiğini, genel hukuk prensibi gereği mülkiyet hakkının zamanaşımına uğramadığını, eş değer ifadeyle mülkiyet hakkının zaman ötesi niteliği bulunduğunu, müvekkili şirketin mülkiyet hakkına yapılan sınırlamanın kaldırılması için Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/831 E. Sayılı dosyası ile ipoteğin fekki davasını açtığını, anılan dava da verilen yetki ile eldeki davayı açtığını, bu itibarla ilk derece mahkemesine konu davada, ihyası istenen şirketten temel olarak mülkiyet hakkına yapılan haksız ve hukuksuz sınırlandırmanın kaldırılmasının talep edildiğini, bu nedenle huzurdaki davada TTK’nun 7(15).maddesinde yazılı zamanaşımının uygulanmasının hukuka ve usule aykırı olduğunu, bu hususun aksinin açık bir şekilde kötü niyetin korunduğu anlamına geldiğini, zira Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/831 Esas sayılı dosyasında ki davalı tarafın hukuki dayanağı olmaksızın müvekkili şirkete ait taşınmazda ipotek alacaklısı olarak göründüğünü, bu hususun terkini için söz konusu davanın açıldığını, davanın neticesinde de davalının gerçek anlamda ipotek alacaklısı olmadığının ortaya çıkacağını, ayrıca bu durumun hak arama hürriyetine ve mahkemeye erişim hakkını da kısıtladığını, usul kurallarının katı yorumlanması durumunda da, dolaylı bir şekilde mahkemeye erişim hakkının kısıtlanmasının gündeme geldiğini, bunun da hak ihlali kapsamında değerlendirildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan dava dışı şirketin derdest dava nedeniyle yeniden ihyası istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamŞirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Bunun için de öncelikle tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Şayet tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. İşte bu gibi durumlarda, menfaati olanlar tarafından, şirket tüzel kişiliğinin ihyası için dava açılabilir.
6102 sayılı TTK’nın 547. maddesi, “ (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünü içermektedir.
Ticaret sicilinden kaydı silinen şirketlerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunan diğer kişi ve kuruluşların haklı sebeplere dayanarak sicilden silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilecektir.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 11/02/2020 tarih, 2020/288 esas ve 2020/1181 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)u düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacı adına kayıtlı … ili … ilçesi … mah. … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde terkin edilen … A.Ş. Lehine ipotek tesis edildiği, davacının ipoteğin fekki amacıyla Mersin 2. ATM’ nin 2022/831 esas sayılı dosyasında 26/09/2022 tarihinde dava açtığı ve şirket 04/09/2013 tarihinde terkin edildiği için şirketin ihyasını talep ettiği anlaşılmaktadır. Terkin konusu şirketin 6102 sayılı TTK’ nın Geçici 7. Maddesi uyarınca 04/09/2013 tarihinde resen ticaret sicilden terkin edildiği, bu dava tarihinin 28/12/2022 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre öncelikle, terkin tarihi ile dava tarihi arasında 5 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olup, burada 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağının tespiti gerekmektedir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde şirkete ait tasfiye edilmemiş malvarlığının bulunması halinde ise 10 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Somut uyuşmazlıkta, sicil kaydı silinen şirketin ipotek borçlusu tarafından, şirket lehine verilen taşınmaz ipoteğinin tasfiyesi talep edildiğine ve şirketin terkininden itibaren 10 yıllık süre dolmadığına göre, yasal sürede dava açmış olan davacının şirket malvarlığının tasfiyesi amacıyla sınırlı olarak ihya istemekte hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. Zira, şirkete ait taşınmaz ipoteği de bir çeşit şirkete ait mal varlığı değeri olarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle, ihya davası için getirilen hak düşürücü süre 10 yıl olarak nazara alınması gerekir. Dolayısıyla, davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; davanın süresinde açıldığının kabulü ile, söz konusu ipotek belgeleri ve senetlerinin dosyaya celbinin sağlanarak ve taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar vermekten ibaret olmalıdır.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacının istinaf başvurusunun kabulüne; davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1039 Esas – 2023/66 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülüp istinaf denetimine uygun bir yargılama yapılarak varılacak sonuca göre bir karar vermek üzere Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davalıdan başlangıçta alınan 179,90 TL istinaf maktu karar harcının yatırana İADESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17/05/2023