Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/893 E. 2023/743 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/893
KARAR NO : 2023/743

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2022 (Dava) – 01/12/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/764 Esas – 2022/841 Karar

DAVA : Olağanüstü Genel Kurul İstemi

BAM KARAR TARİHİ : 03/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 03/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2022 tarihli 2022/764 Esas ve 2022/841 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin %42 oranında hissedarları olduklarını, 17.06.2024 tarihine kadar …, …, …’ün şirketi temsil ve ilzama yetkili olduklarını, 15.12.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı ile şirketin sermaye artışına dair karar alınmış ise de genel kurul toplantısında alınan kararın usulüne uygun tescil edilmediğini, buna bağlı olarak davalı şirketteki pay değişikliğinin de usulüne uygun olarak tescil ve ilan edilmediğini, işbu genel kurul kararına ilişkin iptal davasının halen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2022/231 E. numarası ile derdest olduğunu, ayrıca müvekkilleri tarafından davalı şirket aleyhine İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/619E. Sayılı genel kurul iptali davası, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/858E. Sayılı genel kurul iptali davası, davalı şirketin yönetim kurulu aleyhine açılan İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/78 Esas sayılı yönetim kurulu sorumluluk davalarının bulunduğunu, müvekkillerinin %42 payına sahip olduğu davalı şirketin müvekkillerinin talep ve ihtarlarına rağmen ihtilaflar dolayısıyla mevcut yönetim kurulunca kötü niyetli olarak 2021 olağan genel kurul toplantısının gerçekleşmesi için çağrının yapılmadığını, müvekkillerinin … San. Tic. A.Ş.’nin kurucularından olduğunu, halihazırda davacı …’in %21,96, davacı …’ın %20,34 oranında pay sahipliği bulunduğunu, TTK’nun 409. maddesi gereği anonim şirketlerin olağan genel kurul toplantılarının her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılması gerekirken şirketin mevcut yönetim kurulunun temsil ve ilzam yetkisinin gerekliklerini yerine getirmeyerek genel kurulun toplanması amacıyla gerekli çağrıda bulunmadığını, davalı şirketin %42 hisse payını ellerinde bulunduran müvekkilleri tarafından yönetim kurulunun toplantıya usule uygun olarak çağırılarak toplanmasını ve bu toplantıda 2021 Yılı olağan genel kurul gündem maddelerinin görüşülüp karara bağlanmasını teminen TTK 414. maddesine uygun şekilde çağırılarak veya 416. maddesine uygun şekilde tüm ortakların hazır bulunduğu olağan genel kurul toplantısının yapılması için mevcut yönetim kurulundan; Beşiktaş 6. Noterliği’nin 01.07.2022 tarihli, 23937 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talepte bulunulduğunu, ihtarnamenin şirkete 06.07.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, şirket tarafından İzmir 27. Noterliği’nce 20.07.2022 tarih ve 14438 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verilmiş olsa da, olağan genel kurul toplantısı ile ilgisi bulunmayan bir dizi beyana yer verilerek yasal süresinde genel kurul toplantısının yapılacağının bildirilmiş ise de; dava açıldığı tarihe kadar herhangi bir davetin müvekkillerine ulaşmadığını, kanunda öngörülen yasal sürenin de yönetim kurulunun keyfi tavrı ile aşıldığını, TTK’nun Mahkemenin İzni başlıklı 412.maddesinde pay sahiplerinin genel kurul toplantısına çağrı yapılmasının veya genel kurul toplantı gündemine madde eklenmesini yönetim kurulundan talep edebileceği, bu taleplerin reddedilmesi ve cevapsız kalması halinde ise pay sahiplerinin Mahkemeden izin talep etme suretiyle genel kurulu toplantıya çağırabileceğinin düzenlendiğini, TTK’nun 418.maddesi hükmü uyarınca sermayenin en az 1/4’ünü karşılayan payların sahiplerinin ve temsilcilerinin varlığı ile toplandığı, ilk toplantıda alınan nisaba ulaşılamadığı takdirde ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmadığını, davacıların %42 pay sahibi olması nedeniyle genel kurul toplanmasının tek başlarına sağlama yetkisine haiz olduğunu, davalı şirketin mevcut yönetim kurulunun temsil ve ilzam yetkisinin gereklerini yerine getirmeyerek genel kurul toplantısının yapılmasına yönelik çağrıda bulunmadığını, davalı şirketin sağlıklı bir şekilde işlemeye, amacını gerçekleştirmek için faaliyette bulunmaya devam edebilmesi için tekrar yönetim kurulu seçimi yapılması, görev süresi ile temsil-ilzam yetkilerinin görüşülmesinin hukuki ve ticari bir zorunluluk olduğunu, ” 1.Açılış ve toplantı başkanlığının oluşturulması, Genel Kurul Tutanağını imzalamak üzere Toplantı Başkanlığı’na yetki verilmesi, 2.Yönetim Kurulunca hazırlanan yıllık faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi, 3. Finansal tabloların okunması, müzakeresi ve tasdiki, 4. Varsa 2021 yılı şirket karının kullanım şeklinin, dağıtılacak ise kar ve kazanç payları oranlarının belirlenmesi, 5. Yönetim Kurulu üyelerinin ibrası hususunun görüşülmesi, 6. Yeni Yönetim Kurulu üyelerinin seçilmesi, üye sayısı ve görev sürelerinin tespiti, 7. 2022 yılı için bağımsız denetçinin seçilmesi 8. Dilek, temenniler ve kapanış.” şeklindeki gündem maddeleri görüşülmek üzere TTK’nun 412.maddesi gereği yönetim kurulunun toplanamaması ve gündem maddelerinin görüşülememesi sebebiyle şirket yönetim kurulunun toplantıya çağrılması için izin verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı iddialarının dinlenebilirliğinin bulunmadığını, davacı tarafın 06.07.2022 tarih ve 23937 yevmiye nolu olağan genel kurula çağrı talebine müvekkili şirketin 20.07.2022 tarihinde yasal süresi içinde cevap verdiğini, davacıların genel kurula çağrı ihtarının 06.07.2022 günü tebliğ edildiğini, TTK’nun 412.maddesinin genel kurula çağrı ihtarına cevabın süresini iş günü olarak belirlediğini, tebligat yapılan günün HMK’nun 92.maddesi gereği sürenin hesabında dikkate alınmadığını, sürenin 07 Temmuz’da başlayacağını, 09 Temmuz ile 12 Temmiz arası 4 gün kurban bayramı, 15 Temmuzun resmi tatil, resmi tatilin arkasından 16 ve 17 temmuzun Cumartesi Pazar günü olduğunu, sonuçta 20 Temmuzun 7 iş gününün son günü olduğunu, şirketin süresi içerisinde davacıların ihtarına cevap verdiği, ana sözleşme ile Olağan Genel Kurulun yılda en az bir defa toplanmasının düzenlendiğini, davacının müracaat tarihi ve devam eden süreçte de halen bir yıllık sürenin geçmediğini, 2022 senesi için yapılacak genel kurul yönünden yıllık sürenin dolmadığını, davanın esasa girilmeden reddi gerektiğini, davacı …’ın görev aldığı dönemde genel kurulun 17/06/2021 tarihinde toplandığını, mevcut yönetim kurulunun 3 yıllığına seçildiğini, şirketin organsız kalma durumunun söz konusu olmadığını, davacıların ihtar keşide ettiği mevcut yönetim kurulunun 17/06/2021 tarihli genel kurul ile gündeme geldiğini, davacı … ‘ın 2019, 2020 ve 2021 Haziran ayına kadar görev yapan yönetim kurulu başkanı ve şirketin hissedarı olduğunu, 2019-2020 ve 2021 yıllarında şirket hesapları üzerinde bağımsız denetim yapılmadığını, davacının çağrısını yaptığı 17/06/2021 tarihli genel kurulda ise bağımsız denetim tayini için gündem maddesi dahi ihdas edilmediğini, mevcut yönetim kurulunun 15/12/2021 tarihli genel kurul ile bağımsız denetçi tayini için genel kurul yaptığını, davacıların bu genel kurulun iptalini istediklerini, davacının 01/07/2022 tarihli ihtarına gerekçeleri ile ayrıntılı şekilde verilen cevapta yapılacak genel kurulda talep edilen gündem maddelerinin dikkate alınacağı ancak olağan genel kurulun yapılabilmesi için 2019-2020 ve 2021 yıllarına ait bağımsız denetim raporlarının alınması gerekliliğinin açıklandığını, bağımsız denetim şirketinin geçmiş dönem aksaklıkları nedeniyle raporlarını ancak Aralık ayının başında verebileceklerini belirttiklerini, bağımsız denetim raporu alınmasına müteakip yönetim kurulunun da derhal genel kurulu toplantıya çağıracağını, şirket merkezinde geçmiş yönetim kurulunun sunması gerekenler de dahil finansal tabloları – konsolide finans tablolarını sunacağını, davacıların gündemde olmasını talep ettikleri tüm hususları dikkate alacağını, davacıların şirketin yönetim kurulu tarafından kötü idare edildiğini ileri sürmekte iseler de mevcut yönetimin şirketin 72.000.000 TL borç ile teslim aldığını, mevcut yönetim kurulunun geçmiş dönem ödenmeyen borçlar, kat edilen krediler, ödenmeyen çeklerin hukuki ihtilafları içerisinde kendini bulduğunu, tüm bu koşullara rağmen şirketin faaliyet konusunu oluşturan hastanenin faaliyetine devam ettiğini, mevcut yönetim kurulu borçların ödenmesi, haciz baskısından kurtulmak için sermaye artırımı yapmak amacıyla 15/12/2021 tarihinde genel kurul yaptığını, ancak davacıların genel kurul iptali davası kayyım tayin edilmesini içeren davalar ve mevcut yönetim kuruluna tazminat davaları açtığını bildirerek davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince; “…Konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin 01.12.2022 tarihli kararı ile her ne kadar davanın konusuz kaldığından bahisle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiş ise de hüküm ile karar gerekçesinin çelişkili olduğunu, huzurdaki dava TTK 412. madde uyarınca davalı şirketin 2021 yılı Genel Kurul toplantısının mahkeme izni ile yapılması taleplerine ilişkin olarak ikame edildiğini, Mahkeme gerekçeli kararında; ‘’… aşamada davalı şirketin 29/11/2022 tarihli 2022/21 sayılı kararıyla Genel Kurul Toplanması için keşide edilen Beşiktaş 6. Noterliğinin 01/07/2022 tarih ve 23937 yevmiye nolu ihtarnamedeki gündem maddeleri de dikkate alınarak davalı şirketin 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısının 29/12/2022 günü saat 16:00’da yapılmasına ilişkin karar verildiği ve kararın 01/12/2012 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlandığı bu nedenle davanın konusuz kaldığı;’’ şeklindeki hüküm tesis ederek ilgili genel kurul için 1.12.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan yayımlandığından bahisle davanın konusuz kaldığına hükmettiğini, ancak ilgili gerekçenin hemen devamında; ‘‘Davacı tarafça keşide edilen Beşiktaş 6. Noterliğinin 01/07/2022 tarihli ihtarnamesinin davalı şirkete 06/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket tarafından ihtarnameye İzmir 27. Noterliğinin 14438 yevmiye nolu 20/07/2022 tarihli ihtarnamesi ile TTK’nun 412. maddesi kapsamında 7 iş günü içerisinde olduğu, cevabi ihtarnamenin 8. Bendinde 3 yıllık bağımsız denetim raporlarının hazırlandığı, hazırlıkların tamamlamakta olduğu yasal süre içerisinde gerekli genel kurulun yapılacağının bildirilmesine rağmen davalı şirket tarafından 45 gün içinde yapılacak şekilde genel kurulun toplantıya çağırılmadığından TTK’nun 411/4 maddesi gereğince çağrının Mahkemeye başvurmadan talep sahiplerince yapılabileceği bu nedenle davacıların dava açmakta hukuki yararlarının bulunmadığı sonucuna ulaşılarak konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın TTK’nun 411/4. Maddesi kapsamında dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından,…’’ denilerek bu defa davalı şirketin İzmir 27. Noterliğinin 14438 yevmiye numaralı 20/07/2022 tarihli ihtarnamesindeki beyanlarını Genel Kurul toplantısının Yönetim Kurulu tarafından kabulü şeklinde yorumladığını ve hukuki yarar bulunmadığı şeklinde değerlendirildiğini, Yüksek Mahkeme’nin de malumu olduğu üzere Mahkeme tarafından hukuki yarar yokluğu yönünden değerlendirme yapılmış ise verilmesi gereken karar “davanın usulden reddi” olup, hukuki yarar yokluğu değerlendirmesine rağmen “esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar” verilmesinin son derece çelişkili ve hukuka aykırı olduğunu, izah edilen yerel mahkemenin hükmü ile gerekçesi arasında çelişki bulunmakta olup esasen davalı tarafın konusuz kalan davanın açılmasına sebebiyet vermesinden ötürü davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin gerektiğini, yerel mahkemenin davalı şirketin 20/07/2022 tarihli ihtarnamesi kapsamında müvekkilin genel kurul toplantı taleplerini ‘‘kabul’’ olarak değerlendirmesi isabetli olmayıp davalı tarafın davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, 01.12.2022 tarihli Gerekçeli Karar’da; ‘‘Davacı tarafça keşide edilen Beşiktaş 6. Noterliğini 01/07/2022 tarihli ihtarnamesinin davalı şirkete 06/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket tarafından ihtarnameye İzmir 27. Noterliğinin 14438 yevmiye no.lu 20/07/2022 tarihli ihtarnamesi ile TTK’nun 412. Maddesi kapsamında 7 iş günü içerisinde olduğu, cevabi ihtarnamenin 8. Bendinde 3 yıllık bağımsız denetim raporlarının hazırlandığı, hazırlıkların tamamlamakta olduğu yasal süre içerisinde gerekli genel kurulun yapılacağının bildirilmesine rağmen davalı şirket tarafından 45 gün içinde yapılacak şekilde Genel Kurulun toplantıya çağırılmadığından TTK’nun 411/4 maddesi gereğince çağrının Mahkemeye başvurmadan talep sahiplerince yapılabileceği bu nedenle davacıların dava açmakta hukuki yararlarının bulunmadığı sonucuna ulaşılarak konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın TTK’nun 411/4. Maddesi kapsamında dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından,…’’ denilerek davalı şirketin 20/07/2022 tarihli ihtarnamesi kapsamındaki beyanları müvekkillerin 2021 yılı Genel Kurul toplantısı taleplerinin kabulü olarak nitelendirildiğini, belirtilmek istenen: davalı şirketin 20/07/2022 tarihli ihtarnamesinde Genel Kurul toplantısı yapılmasına dair beyanları son derece belirsiz ve samimiyetten uzak olup Mahkeme tarafından bu beyana ‘‘kabul’’ şeklinde itibar edilmesinin mümkün olmadığını, zira genel kurul toplantısına ilişkin davetin de ihtarnameye cevap verilen tarihten yaklaşık 4 ay ay sonra yapılmış olmasının da bu durumun en açık göstergesi olduğunu, nitekim Yerel Mahkeme de huzurdaki dava devam ederken genel kurul toplantı davetinin ilan edilmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığına hükmettiğini; ancak davanın açılmasına davalı tarafça sebebiyet verilmiş olduğu hususunu gerekçeli kararında hiç değerlendirmediğini, mahkemede görülen 2022/764e. sayılı davada esasen davanın konusuz kalması ise de izni istenen genel kurul toplantısı ilanının dava tarihinden sonra yapılmış olması nedeniyle dava açılmasına sebebiyet vermektn ötürü davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin gerektiğini, huzurdaki davanın 30.09.2022 tarihinde ikame edildiğini, davalı şirket 20/07/2022 tarihli ihtarnamesinde Genel Kurul toplantısı bakımından müphem ve samimi olmayan ifadelerle toplantıyı ertelediğini ve hukuka aykırı şekilde genel kurul toplantısı için vakit kazandığını, nihayetinde dava devam ederken 01.12.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi ilanı ile ‘‘davanın konusuz kaldığına’’ şeklinde değerlendirilerek ‘‘esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı’’ verildiğini, ancak detaylı bir biçimde izah edildiği üzere davalı şirket genel kurulun toplantıya davet edilmesine ilişkin taleplerine ilişkin olarak samimiyetten uzak ve müphem ifadelerle yanıt verdiğini ve nitekim işbu cevaptan yaklaşık 4 ay sonra genel kurul toplantısı davetini gerçekleştirdiğini, huzurdaki davanın açılmamış olması halinde işbu toplantı davetinin ne kadar süre ile daha yapılmayacağı belirsiz olup davalı şirketin kötü niyetle davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, açıklanan tüm bu nedenlerle davalı tarafın davanın açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi ve yargılama masraflarının karşı tarafa tahmiline karar verilmesi gerekirken bu hususlarda karar verilmemiş olmasını kabul etmenin mümkün olmadığını, açıklanan ve Başkanlıkça re’sen dikkate alınacak nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile; öncelikle istinaf başvurularının kabulü ile, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/763E. ve 2022/841K. sayılı usul ve yasaya aykırı bulunan yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davalı şirketin kötü niyetle davanın açılmasına sebebiyet vermesi dolayısıyla davacı lehine vekalet ücreti takdiri ile yargılama giderlerinin iadesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve istinaf etmiştir.
Davalı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı tarafın dava açmaya sebebiyet verdiği ve davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği iddia edilerek kararın istinaf edildiğini, Mahkemece davanın konusuz kaldığına dair verilen karar usul ve yasaya uygun olup kararın gerekçesindeki belirleme yönünden kararın davalı tarafça istinaf edildiğini, davacıların iddia ettiği gibi kararda herhangi bir çelişkinin bulunmadığını, davacıların istinaf taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, davacılar tarafından ikame edilen iş bu davada, 2021 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının gerçekleşmesi için çağrı yapılmadığı Genel Kurulun toplanması için Beşiktaş 6. Noterliğinin 01/07/2022 tarih 23937 yevmiye no.lu ihtarnamesinin keşide edildiği, ancak 2021 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı çağrısının halen yapılmadığı bildirilerek TTK’nun 412.maddesi gereği yönetim kurulunun toplanamaması ve gündem maddelerinin görüşülememesi sebebiyle davalı şirket genel kurulunun toplantıya çağrılması için izin verilmesi talebiyle işbu davanın açıldığını, müvekkil şirketin 29/11/2022 tarihli 2022/21 sayılı kararıyla davacıların gönderdiği ihtarnamedeki gündem maddeleri de dikkate alınarak 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısının 29/12/2022 günü saat: 16:00’da yapılmasına ilişkin karar verildiği ve kararın 01/12/2012 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığı tespit edildiğini ve bu itibarla davanın konusuz kaldığının belirlendiğini, yerel mahkemece verilen iş bu karar usul ve yasaya uygun olup davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de usul ve yasaya uygun olduğunu, ancak yerel mahkemenin gerekçeli kararın davacıların gönderdiği ihtarnameye verilen İzmir 27. Noterliğinin 14438 yev nolu cevabi ihtarnamesinde yasal süre içerisinde gerekli genel kurulun yapılacağının bildirilmesine rağmen müvekkil şirket tarafından 45 gün içinde yapılacak şekilde Genel Kurulun toplantıya çağrılmadığından TTK’nun 411/4. Maddesi gereğince çağrının Mahkemeye başvurmadan talep sahiplerince yapılabileceği belirlenmiş ise de gerekçedeki bu belirlemenin hatalı olduğunu, çünkü davacı … görev yaptığı 2019 -2020 ve 2021 yıllarında şirket hesapları üzerinde bağımsız denetim yapılmadığını, müvekkil şirkete gönderilen ihtarname akabinde olağan genel kurulu toplayabilmek için öncelikle müvekkil şirketin olağan genel kurulun yapılabilmesi için 2019 – 2020 VE 2021 yıllarına ilişkin bağımsız denetim raporlarının alınmasının gerektiğini, TTK yasal hükümleri gereğince bağımsız denetim kuruluşunun 3 yıllık bağımsız denetim raporlarını 45 gün içinde verebilmesinin imkanı olmayacağının alenen ortada olduğunu, bu durumun ayrıntılı olarak davaya cevap dilekçesinde de izah edildiğini, bu itibarla da TTK 411/4. Maddesine dayalı olarak 45 günlük süre içerisinde genel kurulu davacıların toplantıya çağırmasına yönelik hükmün burada uygulanma imkanının bulunmadığını, davacıların genel kurulu re’sen olağan genel kurula çağırmasının fiilen mümkün olmadığını, kanunda genel kurula davete yetki olanlar sadece yönetim kurulu ve mahkemece kayyım tayin edilmiş ise kayyım olduğunu, bunun dışında azlığın doğrudan ticaret sicile müracaat edip genel kurul toplantısını yapma imkanının bulunmadığını, kanunda, azlığın doğrudan genel kurulu toplantıya çağırma yetkisinin nasıl kullanılacağının düzenlenmediğini, TTK 411/4 deki çağrıdan anlaşılması gereken, azınlık tarafından TTK 412’ye paralel olarak genel kurulu toplantıya ancak ve ancak yargıdan yardım alarak ve hâkimden kayyım ataması isteyebileceğini ifade ettiğini, azınlık pay sahiplerinin yasada ve bakanlık temsilcilerinin görevlendirilmesi hakkındaki yönetmelik ve yine sanayi ticaret il müdürlüğü tebliğlerinden anlaşılacağı üzere doğrudan müracaat hakları bulunmamakta olup sayın mahkemenin gerekçesindeki görüşünü destekleyen yasal bir düzenlemenin de bulunmadığını, izah edildiği üzere tahminlerince doğrudan çağrı hakkı olarak değerlendirilen husus olsa olsa yönetim kurulunun savunma ve görüşünün dikkate alınmaması halinde mümkün olabilir diğer yandan davalı tarafça genel kurula çağrı yapıldığı kabul edilmiş ise de noterlik ihtarına cevap dilekçesinin incelenmesi halinde görüleceği üzere genel kurulun yasal süresi içerisinde yapılacağını ve yasal süre hakkının kullanılacağını, gündem maddelerinin dikkate alınacağını ancak davacılardan kaynaklanan nedenlerle 2019-2020 yılı bağımsız denetimlerinin yapılmaması nedeni ile 2021 yılı bağımsız denetiminin yapılmasının zaman alacağı belirtilerek davacıların ön gördüğü sürede genel kurulun toplanamayacağının açıkça ifade edildiğini, davacılar malum veçhile olağanüstü değil olağan genel kurul talebinde olduğunu, olağan genel kurulda da tüm bu eksiklikler tamamlanmadan yapılması halinde ertelenmesi gündeme gelecektir ki yönetimde yasadan kaynaklı her yıl için bağımsız denetleme sürelerini dikkate alarak genel kurulu toplantıya çağıracağını bildirdiğini, bu nedenle mahkemenin yönetim kurulunun, genel kurul toplantısını davacıların belirttiği ve/veya kanunda belirtilen sürede toplamayı kabul ettiği şeklinde bir değerlendirme yapmak suretiyle 411/4 maddeye atıfla bir karar vermesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, sunulan ve resen nazara alınacak nedenlerle davacıların istinaf taleplerinin reddine, davalı tarafın istinaf taleplerinin kabulü ile kararın gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmesini yargılama gideri ücreti vekaletin davacılara tahmilini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; TTK’nun 411 ve 412. maddelerinden kaynaklanan olağanüstü genel kurul toplantı yapılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
TTK’nın 410. maddesinde; “Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleriyle ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilir.
Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkan bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.”,
TTK’nın “Mahkememin İzni” başlıklı 412. maddesinde; “Pay sahiplerinin çağrı ve gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya istemin 7 iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar verebilir. Mahkeme toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek ve kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar. Kararında, kayyımın, görevlerini ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini gösterir. Zorunluluk olmadıkça mahkeme dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir, karar kesindir.” düzenlemeleri mevcuttur.
Hal böyle olunca, 6102 sayılı TTK’nın 412. maddesi uyarınca genel kurulun toplantıya çağrılmasına yönelik izin istemine ilişkin verilecek kabule yahut reddine ilişkin mahkeme kararları kesin niteliktedir. (Emsal mahiyette Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2017 tarih ve 2016/3287 esas 2017/5383 karar sayılı içtihatı).
Açıklanan nedenlerle; iş bu karara yönelik istinaf başvurularının ortada istinafı kabil bir karar bulunmadığından ve istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin ve katılma yoluyla davalı vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2022 tarihli 2022/764 Esas ve 2022/841 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince ayrı ayrı USULDEN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının ilk derece mahkemesince istek halinde ve karar kesinleştiğinde ilgili olduğu tarafa iadesine,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu taraflara iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/05/2023