Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/871 E. 2023/794 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/871
KARAR NO : 2023/794

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2022 (Dava) – 02/12/2022 (Ek Karar)
NUMARASI : 2022/232 D.İş Esas – 2022/232 D.İş Karar
TALEP : İhtiyati Hacze İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 11/05/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2022 ek karar tarihli 2022/232 D.İş Esas ve 2022/232 D.İş Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İTİRAZ :
İhtiyati haciz kararına itiraz eden/borçlu vekili itiraz dilekçesi ile özetle; İİK’nın 257. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için; ortada bir para alacağının bulunması, alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve vadesinin gelmiş olması koşullarının birlikte varlığının zorunlu olduğunu; borcun vadesinin gelmemiş olması halinde ise, ayrıca borçlunun muayyen yerleşim yerinin bulunmaması ya da borçlunun taahhütlerinden kurtulmak için mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanması, ya da kaçması veya bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması koşullarından birinin bulunmasının şart olduğunu; somut olayda; karşı tarafın, müvekkili şirketin yokluğunda değişik iş dosyasından yapılan delil tespitini dayanak göstererek ihtiyati haciz isteğinde bulunduğunu, isteğe konu edilen yangın olayının meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını, bu konuda kesinleşmiş bir yargı kararının da bulunmadığını, nitekim; yangın nedeniyle asıl zarara uğrayanın müvekkili şirket olduğunu, fabrika içerisindeki tüm makine, demirbaş-tesisat ve emtialarının yanarak zarara uğradığını; müvekkilinin yangının oluş nedeninin, kiracı ve mal sahibinin ayrı ayrı kusur ve sorumluluklarının belirlenmesi ve tespit dosyasından verilen bilirkişi raporunun incelenmesi için Yıldız Teknik Üniversitesi’ne başvurarak özel rapor hazırlanmasını istediğini, incelemenin henüz tamamlanmadığını; ayrıca müvekkili şirketin sigortacısı … Şirketi tarafından da eksper atamasının yapıldığını ve incelemenin devam ettiğini; karşı tarafça müvekkili şirketin tarafı olduğu işlemler açısından öne sürülen iddiaların hiçbir dayanağının bulunmadığını; bilirkişi raporunun tek başına alacağı yaklaşık ispat kuralına göre ispat edemeyeceğini, alacağın varlığı ya da yokluğunun yargılama sonucu belirlenebileceğini; ihtiyati tedbir ve ihtiyati haczin esas davada elde edilecek sonucun daha baştan elde edilmesini sağlayacak nitelikte olmaması gerektiğini; kabul etmemekle birlikte bir an için ihtiyati haciz kararı verilebileceği düşünülse dahi, karşı tarafın takip tutarı ile sınırlı ihtiyati haciz isteği ve harca esas gösterdiği değer göz önünde bulundurulduğunda ihtiyati haciz isteğine konu edilen taşınmazların değerinin mahkemece belirlenmesi ve bu doğrultuda istekle bağlı kalınarak karar verilmesi gerektiğini, aksi durumda müvekkilinin tüm malvarlığı yönünden verilecek bir ihtiyati haciz kararının aşkın haciz dolayısı ile de hukuka aykırı olacağını, mahkemece gerek görülürse dava değeri üzerinden ya da mahkemece takdir edilecek gerekli teminatı sunabileceklerini belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
İtiraz dilekçesi ihtiyati haciz kararını alan alacaklıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak yasal süre içerisinde itiraza cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince “… İhtiyati hacze itirazın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz kararına itiraz eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz kararının dayanağını; … Mahallesi … Caddesi N:… … … adresinde bulunan fabrika binasında, 23.09.2022 tarihinde meydana gelen yangın hadisesi nedeniyle … Sigorta tarafından sigortalısına ödenen tazminat tutarının, yangının meydana gelmesinde tek ve tam kusurlu olduğu iddiası ile kiracı … A.Ş’den rücuen tahsili talebini oluşturduğunu, oysa ki ibraz ettikleri uzman raporları ile de belli olduğu üzere; yangın hadisesinin meydana gelmesinde kiracısı sıfatına sahip müvekkili şirketin, asli ve tam kusurlu olmadığını, bu kapsamda ihtiyati haciz kararının kaldırılması yönündeki taleplerinin ise reddedildiğini, İİK 265. maddesi uyarınca “borçlu kendisi dinlemeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere” itiraz edebileceğini, davalının sorumluluğu ve alacak tutarının yargılamayı gerektirdiğini, dosyanın bulunduğu aşama ve mevcut delil durumunun, müvekkili şirketin savunma ve delillerinin henüz alınmamış olması hususlarından hareketle ihtiyati haciz koşullarının bu aşamada oluşmadığının açık olduğunu, bu kapsamda yapmış oldukları itirazların yerel mahkeme tarafından incelenmediğini, müvekkili şirketin mağduriyetine ve ileride imkansız, telafisi mümkün olmayan hak kayıplarına yol açabilecek ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiği kanaatinde olduklarını, İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmaya görevli ve yetkili olmadığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığını, davaya bakmaya davalı müvekkili şirketin ikametgahının bulunduğu İstanbul Sulh Hukuk Mahkemelerinin yetkili ve görevli olduğunu, davacı sigorta şirketinin, sigortalısı … Projenin iş yerinde meydana gelen yangın nedeniyle ödediği sigorta tazminatını kiracı … A.Ş’den rücuen tahsilini talep ettiğini, davacının sigortalısı ile davalı … A.Ş arasında kira sözleşmesinin varlığının ihtilafsız olduğunu, HMK 4/1a maddesi uyarınca kira ilişkisinden doğan tüm uyuşmazlıkları konu alan davaların Sulh Hukuk Mahkemeleri görevi içinde kaldığını, görevsiz ve yetkisiz mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, istinaf başvuruları kabul edilerek ilk derece mahkemesince verilen 02.02.2022 tarihli 2022/232 D.iş sayılı ihtiyati hacze itirazlarının reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; İhtiyati hacze itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiş olup, karar karşı taraf-borçlu vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; ihtiyati haciz isteyen şirket nezdinde sigortalı 329256774-0 poliçe numarasıyla 31/01/2022-31/12/2022 tarihleri arasında koasürans usulü % 10 katılım ile Endüstriyel Yangın Sigorta Paket Poliçesi ve 68489405-0 poliçe numarasıyla 31/01/2022-31/12/2022 tarihleri arasında İşyerim Güvende Paket Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınan “… Mahallesi … Caddesi Kapı No:…/… İç Kapı No:… …/ …” riziko adresli sigortalı … A.Ş.’ de 23.09.2022 tarihinde yangın çıkması sebebiyle ticari işletmenin büyük ölçüde hasara uğradığı, ihtiyati haciz talep edenin kendi ayına düşen 200.000,00 USD tazminat bedelini sigortalısına 30/09/2022 tarihinde ödediği ve ödediği bedeli yangının çıkmasından sorumlu olduğunu iddia ettiği karşı taraftan tahsili amacıyla ihtiyati haciz talep ettiği anlaşılmaktadır.
İlk Derece Mahkemesince 27/10/2022 tarihli karar ile % 15 teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verildiği, karşı taraf vekilinin 07/11/2022 tarihli dilekçesi ile itiraz ettiği ve itiraz üzerine duruşmalı inceleme yapılarak itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına göre; yangının çıkış nedeni ile kusur durumlarının tespiti ve hasar miktarının tespiti hususlarının yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada yaklaşık ispatın sağlanmadığı anlaşılmakla, nitekim aynı olaya ilişkin Dairemizin 2023/135 esas sayılı dosyasında da ihtiyati haciz talebinin yerinde görülmediği anlaşılmakla, mahkemece itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati haciz kararına itiraz eden vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati haciz kararına itiraz eden vekilinin istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2022 tarihli 2022/232 D.İş Esas ve 2022/232 D.İş Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Karşı tarafın ihtiyati hacze itirazının KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2022 tarihli 2022/232 D.İş Esas ve 2022/232 D.İş Karar sayılı ihtiyati haciz kararının KALDIRILMASINA,
b-İhtiyati haczin kaldırılması ile ilgili müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine,
c-İtiraz eden- karşı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.000,00 TL maktu vekalet ücretinin ihtiyati haciz isteyenden alınarak itiraz eden-karşı tarafa verilmesine,
ç-İhtiyati haciz isteyen tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
d-Artan gider avanslarının ilgili olduğu tarafa karar kesinleştiğinde mahkemesince iadesine, “
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; karşı taraftan alınan 179,90-TL istinaf karar harcının talep halinde itiraz eden/karşı tarafa iadesine,
3-İstinaf incelemesi esnasında karşı tarafça tarafça yapılan 492,00-TL istinaf kanun yolu başvuru harcından oluşan istinaf yargılama giderinin, ihtiyati haciz talep edenden alınarak karşı tarafa verilmesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11/05/2023