Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/839 E. 2023/1363 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/839
KARAR NO : 2023/1363

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/01/2023
NUMARASI : 2022/914 Esas – 2023/12 Karar
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
DAVA TARİHİ : 10/10/2019
BAM KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/01/2023 tarihli 2022/914 Esas ve 2023/12 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 27.04.2019 tarihinde müvekkiller … ve … ‘in kızı, 17 yaşındaki …’in trafik ışıklarında yaya geçidinden yayalar için yeşil ışık, araçlar için kırmızı ışık yanarken karşıdan karşıya geçerken … plaka sayılı aracın alkollü sürücüsü davalı …’ın aşırı hız sebebi ile kırmızı ışıkta durmaması ve tüm trafik kurallarını ihlal etmesi ile çarpması sonucu olay yerinde hayatını kaybettiğini, Ağır Ceza Mahkemesi dosyası ve Savcılık Dosyasında bulunan kaza tespit tutanağından da görüleceği üzeri davalı araç sürücüsü …’ın asli kusurlu olduğunu, …’in ise herhangi bir kusurunun bulunmadığının tespit edildiğini, sürücü …’ın …’e çarptıktan sonra hiç durmadan kaza yerinden kaçtığını, olay yerinde fren izine bile rastlanmadığını, kaza sonrasında davalı sigorta şirketine destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesi için başvurulmuş ise de davalı sigorta şirketince 184.275,00- TL hesaba ödeme yapıldığını, davalı sigorta şirketince müvekkillerin murisi yönünden yapılan ödeme yetersiz olduğunu, eksik hesaplandığını, müvekkillerden …’in kazada vefat eden kızı …’in desteğinden yoksun kalmış olması nedeni ile fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak 5.000-TL’nin kaza tarihi olan 27.04.2019 tarihi itibari ile yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, müvekkillerden …’in kazada vefat eden kızı …’in desteğinden yoksun kalmış olması nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 5.000-TL’nin kaza tarihi olan 27.04.2019 tarihi itibari ile yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemek kaydı ile; sorumlu oldukları tutarın tamamının ödendiğini, Karayolları Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları nezdinde belirlenmiş olan TRH hesaplama formülasyonuna istinaden aktüer hesabı yaptırılmış olup çıkan rakam 184.275 TL 30.07.2019 tarihinde ibra karşılığında ödendiğini, bu durumda müvekkil şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş olup başkaca sorumluluğunun kalmadığını, kazaya karışan plakalı araç müvekkil şirket nezdinde Zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin sorumluluğu poliçe teminatı ile sınırlı olup bedeni zarar halinde maddi tazminat talepleri şahıs başına sınırlı poliçe teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, mağdurun kazadan dolayı herhangi bir sosyal kurumdan tazminat alıp almadığının araştırılmasını talep ettiklerini, davacının gelirinin tespitinde SGK kayıtları, vergi kayıtlarının esas alınması gerektiğini, davanın başından beri belirttiği gibi sorumlu olmadıklarını kabul etmekle birlikte mahkemenin aksi kanaatte olması halinde; maluliyet sebebiyle yapılacak tazminat hesabı uzmanlık gerektirmekte olup, hesaplamanın hazine müsteşarlığınca kabul gören aktüer uzmanı tarafından yaptırılmasını talep ettiklerini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Mahkemece; “…dava konusu 27/04/2019 tarihinde meydana gelen kazada sürücü …’ ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’in kusursuz olduğu, kazada vefat eden …’in desteğinden yoksun kalan annesi ve babası davacıların destekten yoksun kalma tazminatları yargıda geçerli ve Yargıtay’ca kabul edilen yöntemlere göre 360.000,00.-TL.sı olarak hesaplandığı, davacılara ödenen toplam tazminat 184,275,00.-TL.sının güncel tutarı 215.036,30.-TL.sı olduğu, davacıların bakiye destekten yoksun kalma tazminat alacağı 143.873,19.-TL.sı olduğu, hesaplanan bakiye destekten yoksun kalma tazminatı ZMSS poliçesi teminatı kapsamında olduğu…” gerekçesiyle “… davanın kısmen kabulü ile; … yönünden 71.936,60 TL destekten yoksun kalma tazminatının 30/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, … yönünden 71.936,60 TL destekten yoksun kalma tazminatının 30/07/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiştir.

DAİREMİZİN 10/11/2022 TARİHLİ 2022/1110 ESAS, 2022/1724 Karar sayılı KALDIRMA KARARI:
Dairemizce; “Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166. maddesinde, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği öngörülmüş, 168. maddesinde de aynı yargı çevresinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme kararlarının ancak hükümle birlikte temyiz edilebileceği ve bu hususun tek başına bozma sebebi olmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda; davacılar vekili tarafından, sigortalı araç işleteni ve sürücüsü aleyhine açılan İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/321 esas sayılı dava dosyası ile destekten yoksun kalma istemli dava açıldığı, anılan dosyanın halen derdest bulunduğu, davalı vekilinin cevap dilekçesi ile her iki dava dosyasının birleştirilmesini talep ettiği, mahkemece bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesine konu dava dosyası ile İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/321 esas sayılı dava dosyası arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu anlaşıldığından birleştirme kararı için anılan mahkemeden muvafakat alınması ve her iki davanın usul ekonomisi ilkesi uyarınca birlikte yürütülüp sonuçlandırılması gerekirken, davalı vekilinin birleştirme talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi hatalı olmuştur.
Bu itibarla, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf başvurusunun HMK nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının ve davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmektedir…” gerekçesiyle HMK nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının ve davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmekle, davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kısmen kabulü ile; İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2021 tarihli 2019/689 Esas ve 2021/1056 Karar sayılı hükmünün, HMK’nın 355. ve 353/(1).a.6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının ve davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “….Davanın kısmen kabulü ile; (İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/321 esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) … yönünden 71.936,60 TL destekten yoksun kalma tazminatının 30/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, … yönünden 71.936,60 TL destekten yoksun kalma tazminatının 30/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; birleştirme taleplerinin yeniden reddedilmesinde yasal isabetin bulunmadığını, aynı talepler ile davacılar tarafından sigortalı aleyhinde İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/ 321 E. Sayısı ile dava açılmış olup işbu davada müvekkil şirket ihbar olunan taraf olduğunu, istinaf dilekçesine konu dosya ile İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde yargılaması devam eden 2019/321 E. Sayılı dosyanın birleştirilmemesi nedeni ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi tarafından şu şekilde hüküm kurulduğunu, “…her iki davanın usul ekonomisi ilkesi uyarınca birlikte yürütülüp sonuçlandırılması gerekirken, davalı vekilinin birleştirme talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi hatalı olmuştur.” istinaf yargılaması neticesinde dosyaların birleştirme hususu değerlendirilmiş olup yine müvekkil şirketin ihbar olunan olarak taraf olduğu dosyada İzmir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından birleştirme talebinin reddedildiğini, dolayısıyla kabul anlamına gelmemekle birlikte mükerrer ödemeye mahal vermemek adına davalı tarafça davaların birleştirilmesi gerektiğini, sorumlu oldukları tutarın tamamının ödendiğini, Karayolları Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları nezdinde belirlenmiş olan TRH hesaplama formülasyonuna istinaden aktüer hesabı yaptırılmış olup çıkan rakam 184.275,00 TL 30.07.2019 tarihinde ibra karşılığında ödenmiş olup dekontu ekte sunduklarını, bu durumda müvekkili şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, başkaca sorumluluğunun kalmadığını, hesaplamada destekten çıkan babanın payının anneye aktarılmasının hatalı olduğunu, dosyada davalı tarafa tebliğ edilen bilirkişi raporunda baba destekten çıktıktan sonra payının anneye aktarıldığını, halbuki babanın destekten çıkmasıyla birlikte hak sahipleri azalacağından paydada azalma meydana gelecek ve annenin tazminatında her türlü artışın olacağını, babanın payının anneye aktarılmasının hatalı olduğunu, hesaplamalarda kişinin kendine 2 pay ayıracağını, muhtemel eşine 2 pay ayıracağını, çocuklarına ve anne-babaya 1’er payın ayrıldığını, babanın payının annenin payına eklenmesi ile birlikte anneye de 2 payın verilmiş olacağını, halbuki kişinin kendi için yaptığı harcama ve giderlerin başka deyişle kendine ayırdığı miktarın aynısını annesine ayırmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda esas alınan gelirin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda müteveffanın hatip lisesi öğrenci olduğunu ve mezun olduğunda alacağı varsayımsal maaş üzerinden hesaplamanın yapıldığını, murisin bilinen döneme ait gelir belgesinin bulunmadığını, yalnızca gelir belgesi olmaksızın bilinen dönem için emsal ücret üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, müteveffanın mezun olup olmayacağı veya herhangi bir işte çalışıp çalışmayacağı bilinmediğinden varsayımsal hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından asgari ücretin 1,5 katı üzerinden hesaplama yapıldığı belirtilmiş olmasına rağmen, 6.206,10 TL üzerinden hesaplamanın yapıldığını, hesaplamada kullanılan gelir emsal ücretinin de üzerinde olduğunu, gerekçeli karardan davalı müvekkil … A.Ş. Yönünden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiğini, işbu kararında yasaya ve usule aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; ıslah ile artırılan miktarın, ıslah tarihi itibariyle faiz işlenmesi gerekirken, temerrüt tarihi itibariyle faiz işlenmesine karar verilmesinde yasal isabetin bulunmadığını, vekalet ücreti konusunda yönetmeliğin 16. maddesinin uygulanması gerektiğini, ekte sunmakta oldukları güncel yargıtay kararında da vekalet ücretinin 1/5 olması gerektiğinin belirtildiğini, arz ve izah edilen sebepler dolayısıyla; ilgili gerekçeli kararının bozulmasını, davanın reddine karar verilmesini, talepleri doğrultusunda yeniden yargılama yapılarak inceleme yapılmasını, karar verilmesine kadar, tehir – i icra kararının verilmesini ve esasa girilmesi halinde davanın esastan reddine, davanın esastan reddedilmemesi halinde ise belirtilen savunmalara göre temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkil şirket aleyhine istinaf vekalet ve yargılama giderlerinin davacı üzerine yüklenmesini, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde ise savunmaları uyarınca poliçe limiti, sigortalının kusur oranı ve zarara uğrayanın da müterafik kusuru ile hatır taşıması dikkate alınarak hüküm kurulması gerekliliğine, reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 27/04/2019 tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazası neticesinde davacıların desteği …’in vefatı nedeniyle davacıların destekten mahrum kalıp kalmadıkları, davacılar için destekten yoksun kalma tazminat bedelinin belirlenmesi ve şimdilik davacı baba için 5.000,00 TL ve davacı anne için 5.000,00-TL olmak üzere belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1-İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/321 esas sayılı dosyasının, iş bu dosya ile birleştirilmemesi doğru değil ise, istinafa konu hükmü veren mahkemenin tahsilde tekerrür şartı ile hüküm kurduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının esastan reddi gerekmiştir.
2-Davalı sigorta şirketi vekilinin faizin ıslah tarihinden itibaren başlaması gerektiğine yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde ise; davacılar tarafından davalıya dava öncesi başvuruya istinaden davalı yanca davacılara 30/07/2019 tarihinde tazminat ödemesi yapılmış olup, hükmedilen tazminata ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişin istiinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
3-2918 sayılı Yasanın Sorumluluğa ilişkin anlaşmalar, başlıklı düzenlemesine göre;“Madde 111 – Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” Yasanın 1. fıkrasındaki geçersizlik yaptırımı, trafik kazasından doğan zararlar nedeniyle, zarar görenin kazadan hemen sonra içinde bulunduğu zor durumdan kurtulabilmesi amacıyla yetersiz ödeme yapılmasına rağmen zarar sorumlusunu ibra etmesi durumunda TBK’nın 28. maddesinde aşırı yararlanma madde başlığı altında düzenlenen 818 sayılı BK’da gabin olarak karşılığını bulan ve sözleşmenin iptalini talep edebileceği hukuki bir durum olarak düzenlemiştir. 2. fıkrada ise kısmi ödemenin varlığı durumunda zarar gören ödemenin açıkça yetersiz olduğunu ileri sürerek 2 yıllık hak düşürücü süre içinde ibranamenin geçersiz olduğunu ileri sürerek eksik ödendiğini ileri sürdüğü tazminat tutarını talep edebilecektir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı sigorta şirketi ile davacılar vekili arasında dava açılmadan önce ödemeye bağlı olarak ibraname düzenlenmiştir. Davacılar vekili, ödemenin yetersiz olduğunu ileri sürerek eldeki dava ödenmeyen kısım yönünden tazminat isteminde bulunmaktadır. İbraname içeriğinde ödenmesi ibraname görülmekte olan dava konusuna ilişkin olup, soyut bir ibra niteliğinde değildir. Davacılar vekili 2918 sayılı KTK 111/2. fıkrası kapsamında kısmi ödemeye ilişkin geçersizlik iddiasında bulunmaktadır. Bu sebeple davalı vekilinin anılan hususa ilişen istinaf itirazların esastan reddi gerekmiştir.
4-Aktüer raporda esas alınan murisin gelirinin hatalı olduğuna dair istinaf itirazlarıın incelenmesinde ise; muris imam hatip öğrencisi olup gelirin emsal ücret üzerinden hesap edilmesi yerinde olduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının da esastan reddi gerekmiştir.
5-Davalı vekilinin aktüer raporunda belirlenen destek payına ilişen istinaf itirazları, davacıların her ikisinin sağ olmaları nedeniyle yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, 6100 sayılı HMK m. 355 hükmü uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmamasına nazaran davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/01/2023 tarihli 2022/914 Esas ve 2023/12 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2- a) İstinaf kanun yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 9.827,98-TL istinaf karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 2.459,00 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 7.368,98 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir olarak kaydına,
b)İstinaf başvuru harcı olarak davalıdan alınan 492,00-TL nin hazineye gelir olarak kaydına,
3-Davalı tarafça istinaf yargılaması sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa davalı tarafından yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 21/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.