Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/797 E. 2023/898 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/797
KARAR NO : 2023/898

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 22/12/2022 (ara karar)
NUMARASI : 2016/136 Esas (derdest)
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 03/02/2016
BAM KARAR TARİHİ : 01/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/12/2022 ara karar tarihli 2016/136 Esas (derdest) sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
İhtiyati haciz isteyen(davacı) vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … ve …’ın … TAŞ Genel Müdürü, diğer davalılar Yönetim Kurulu üyesi sıfatları ile görev yaptıkları esnada; bankanın kredi müşterisi … Şirketlerine, usulsüz kullandırılan krediler sebebi ile Bankanın 2,908,954.00 TL zararının müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili talebi ile, 06.08.2002 tarihinde ikame edilmiş sorumluluk davası olduğunu, muhakeme sürecinde, ilk dava tutarı 2,908,954.00 TL ise de; bilirkişi incelemesi ile, banka zararı tespit edilmekle; müddeabih ıslah edilerek 6.121.373,00 TL sına baliğ olduğunu, muhakeme sürecinde, yapılan bilirkişi incelemelerinde, itirazlar mahfuz kalmak kaydı ile, davalıların ezcümle müteveffa davalı …’in müteselsilen sorumlu olduğu dava konusu zararın, dava tarihi 07.08.2002 itibarı ile 1,325,857.66 TL asıl alacak, 3,330,344.58 TL Faiz olmak üzere 4,656,202,24 TL olarak tespit edildiğini, davalı …’in vefatı ve mirasçılarının red keyfiyeti Muhakeme sürecinde davalı, …’in vefatı üzerine, tüm mirasçıları Burhaniye Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/657 E, 2012/203 Karar sayısı ile mirası red ettiklerinden davaya dahil edilemediğini, mahkemenin 2017/261 E, 2016/50 E, 2018/1028 sayılı davalarında da davalı taraf olan … hakkında, mahkemece terekesinin tespiti, mümessil tayini ve tasfiyesi talebi üzerine; Burhaniye Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/18 Tereke dosyasında davanın kabulü ile, … ili, … ilçesi, … Cilt N: …, Hane N: …’de nüfusa kayıtlı … ve …dan olma , …/…/… doğumlu …’ın 14/07/2010 tarihinde vefatı sebebiyle, Burhaniye Sulh Hukuk Mahkemesinin 21/12/2012 tarihinde kesinleşen 21/03/2012 tarih 2016/657 esas 2012/203 karar sayılı kararı ile mirası reddedilen …’ın terekesinin TMK 612 maddesi gereğince iflas hükümlerine göre tasfiyesine, Tereke Tasfiye Memuru olarak Burhaniye İcra Dairesi Yazı İşleri Müdürü …’ın Tereke tasfiye memuru olarak atanmasına” karar verildiğini, Burhaniye Satış Memurluğunun 2002/2 Tereke Satış Dosyasında, Tereke tasfiye memuru tarafından, 18.02.2020 tarihli göreve başlama ön rapor ile, Terekenin aktif değerlerinin … adına kayıtlı, … … Şubesi … numaralı banka hesabı, … … Bankası Şubesi … numaralı banka hesabı, … … Şubesi TR… banka hesapları, … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel … ve … nolu bağımsız bölüm sayılı mesken niteliğinde 2 adet taşınmaz olduğunu, Terekenin pasif değerlerinin; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu 27.12.2001 tarihi itibariyle 318.555,15 TL ve 08.10.2002 tarihi itibariyle 230.738,86 TL olmak üzere toplam 580.384,17 TL, … ili, … ilçesi, … Mahallesi,… ada,… parsel … nolu bağımsız bölüm sayılı mesken niteliğinde taşınmaz üzerinde 1 Derece 10.000.000.000,00 TL bedelli,11/04/2000 tarihli ipotek kaydı bulunan alacaklı … Kooperatifi, … ili,… ilçesi,… Mahallesi,… ada,… parsel … nolu bağımsız bölüm sayılı mesken niteliğinde taşınmaz üzerinde 1 Derece 500.000.000,00 TL bedelli,24/08/1995 tarihli ipotek kaydı bulunan alacaklı … Bankası A.Ş. şeklinde tesbit edilerek Sulh Hukuk Hakimliğine bildirilmiş ise de; bu kere Burhaniye Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/18 E, 2018/19 Karar sayılı dosyasında 15.08.2020 tarihli ek karar ile; … ili, … ilçesi, … Cilt N:…, Hane N:…’de nüfusa kayıtlı … ve …dan olma , …/…/… doğumlu 14/07/2010 tarihinde vefat eden …’ın terekesine ait herhangi bir mal varlığı tespit edilemediğinden İİK 217 maddesi gereğince tasfiyenin tatiline, Alacaklılar tarafından 30 gün içinde iflasa ilişkin işlemlerin uygulanmasının istenilerek 7.000,00 TL tasfiye avansı peşinen yatırılmadığı takdirde iflasın kapatılacağı hususlarını içeren ilamın mahkeme divanhanesinde asılmasına, Dair verilen ek kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Bursa bölge adliye mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.15/08/2020 şeklinde karar tesis edildiğini, arzolunan ön rapor, tereke dosyası içeriği ezcümle, 01.09.2020 tarihinde sorgulanan Tapu Sicili ile sabit olduğu gibi; ayrı ayrı Tapuda … ili, … ilçesi, … Mahallesi,… ada,… parsel … nolu bağımsız bölüm sayılı mesken niteliğinde taşınmaz ve … ili, … ilçesi, … Mahallesi,… ada,… parsel … nolu bağımsız bölüm sayılı mesken niteliğinde taşınmaz müteveffa … adına kayıtlı olup, ek kararda bu durum gözardı edilerek tasfiyenin tatili kararı verilmiş olması karşısında, mezkur karar hakkında istinaf kanun yoluna müracaat edildiğini, Mezkur taşınmazlar, 14.12.2022 tarihli … Sorgu sonucuna göre de; halen … aktif tapu kayıtlarında yer aldığını, vaki, istinaf müracaatı üzerine, bu kere Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1 inci Hukuk Dairesinin 2020/1255 Dosya 2022/1764 Karar nolu ilamı ile iflasın tatili kararının, nihai karar niteliğinde olmayıp bir nevi ara karar mahiyetinde olduğundan, istinafı kabil olmadığının anlaşıldığını, davacı tarafça Burhaniye Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/18 Tereke Esas, 2018/19 Tereke Karar
sayılı dosyasından 15/08/2020 tarihinde verilen ek karara ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nun 352/1-ç. maddesi uyarınca usulden reddine gerekçesi ile istinaf talebinin red edildiğini, kararın, 13.12.2022 tarihinde UYAP’a kayıt edildiğini , bu aşamada, ayrı ayrı HMK 346 uyarınca, istinaf ve ayrıca mahkeme kararının kesin nitelikte olmadığına dair temyiz yollarına müracaat edileceğini, ayrıca tasfiye sürecinin tamamlanması yönünden Burhaniye Sulh Hukuk Mahkemesine de müracaat edileceğini, belirtilen hukuki kargaşa ve maddi vakalardaki hataya dayalı olarak tesis edilmiş kararların, davacı müvekkilin davaya konu muhtemel alacak haklarına ve ayrıca yine Mahkemenin ayrı ayrı 2016/1028 Esas, 2021/739 Karar, 2017/261 Esas, 2021/738 Karar sayılı davalarında hükme bağlanmış alacak haklarına zarar vereceğini, bu sebeple, davacı …’nin doğmuş ve dava sürecinde hükme bağlanacak alacak haklarının teminat altına alınması amacı ile, müteveffa davalı … adına kayıtlı aktif tapu ve banka kayıtları üzerine uygulanmak üzere, ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyat tedbir kararı verilmesinin talep edildiğini , dava konusu ve ıslah edilen tazminat alacak tutarı 6.121.373,00 TL sı veya her halde bilirkişi raporunda tespit edildiği gibi, dava tarihi 07.08.2002 itibarı ile 1,325,857.66 TL asıl alacak, 3,330,344.58 TL faiz olmak üzere 4,656,202,24 TL alacağı ve fer’ilerini karşılayacak şekilde, ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararına hükmolunarak davalı müteveffa … adına aktif olarak kayıtlı ayrı ayrı … ili, … ilçesi, … Mahallesi, Cilt no …, Sahife No …, Ada No …, Parsel No … de kayıtlı … nolu bağımsız bölüm sayılı mesken niteliğinde taşınmaz, … ili, … ilçesi, … Mahallesi, Cilt no …, Sahife No …, Ada No …, Parsel No …, de kayıtlı … nolu bağımsız bölüm sayılı mesken niteliğinde taşınmaz , … … Şubesi … numaralı banka hesabı, … …Bankası Şubesi … numaralı banka hesabı, … … Şubesi TR … banka hesapları, haklarında uygulanmak üzere müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “….Davacı … vekilinin yasal koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi talebinin reddine, davacı … vekilinin Burhaniye Sulh Hukuk Mahkemesine yeniden yazı yazılmasına yönelik talebi ile ilgili ise karar verilmesine yer olmadığına….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı ihtiyati haciz isteyen (davacı) vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
İhtiyati haciz isteyen (davacı) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; talep dilekçesinin tekrar ederek, mahkemesine müracaat ile, davacı …’nin doğmuş ve muhakeme sürecinde, dava konusu zarar bilirkişi raporu ile tespit edilmiş, ezcümle geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup, muhtemel hükme bağlanacak alacak haklarının teminat altına alınması amacı ile, müteveffa davalı … adına kayıtlı aktif tapu ve banka kayıtları üzerine uygulanmak üzere, ihtiyati haciz mahiyetindeki tedbir talebinin kabulü gerekirken, red edilmesinin hatalı olduğunu, arzolunan sebeplerle, İzmir 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/136 Esas sayılı davasında, vaki ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair 22.12.2022 tarihli ara kararının kaldırılarak, davanın mahiyeti gereği yakın ispat koşulunun gerçekleşmesi şartı da yerine getirilmiş olmakla ve Bankacılık Kanununun 140 ncı maddesi uyarınca, teminat şartı aranmaksızın, ‘ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir” taleplerinin kabulüne karar verilmesini, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş; karar ihtiyati haciz isteyen … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Eldeki davada davacı vekilince, “ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz” talebinde bulunulmuştur. İhtiyati tedbir, HMK 389. maddesinde, ihtiyati haciz ise İcra İflas Kanunu 257. maddesinde düzenlenmiş olup, yasada davacı vekilince anılan şekilde bir yasal düzenleme ve karar türü bulunmamaktadır.
6100 Sayılı Yasanın 389/1. maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından davalılar aleyhine alacak davası açılmış ve davaya konu alacakların teminat altına alınabilmesi amacıyla devam eden yargılama sırasında davalı müteveffa … adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine ihtiyati tedbir mahiyetinde haciz konulması talep edilmiştir. Mevcut davada, ihtiyati tedbir konulması talep edilen davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklar davanın konusu değildir. Bu nedenle, sırf alacağı teminat altına alabilmek amacıyla dava konusu olmayan müteveffa davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklar bakımından ihtiyati tedbir kararı verilebilmesine hukuken olanak yoktur.
İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ila 268. maddesinde yer almaktadır. Bilindiği gibi İhtiyati Haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacak rehinle temin edilmemiş olmalıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında her hangi bir koşul öngörülmemiştir.
İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat verilmesi yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulması aranmaktadır. Özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir.
Davacı tarafça ileri sürülen ihtiyati haciz talebinin dayanağını bilirkişi raporlarının oluşturduğu anlaşılmaktadır. İhtiyati haciz isteminin kabulü için; alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması gerektiği dikkate alındığında, bu aşamada ihtiyati haciz talep eden vekilinin talep dilekçesine eklemiş olduğu delillerin bu koşulu sağlamadığı anlaşılmıştır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, ihtiyati haciz talep edenin sunduğu belgelerin yaklaşık ispat çerçevesinde yeterli olmamasına, İİK’nın 257. maddesindeki ihtiyati haciz şartlarının gerçekleşmemiş bulunmasına göre, ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesine göre esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-İhtiyati haciz talep eden (davacı) vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan REDDİNE,
2-İstinaf isteminde bulunan ihtiyati haciz talep eden harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında ihtiyati haciz talep eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK nın 359/4.maddesi uyarınca kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
Dair; HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 01/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.