Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/78 E. 2023/52 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/78
KARAR NO : 2023/52

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2017 (Dava) – 13/10/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/485 Esas – 2022/755 Karar
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 12/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/01/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2022 tarihli 2022/485 Esas ve 2022/755 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; daha sonradan reşit olan müvekkillerinin oğlu … nın içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araca davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan … plakalı aracın çarpması sonucu müvekkillerinin oğlunun ağır yaralandığını kazada müvekkillerin oğlunun hiçbir kusurunun bulunmadığını ancak yaralanma nedeni ile vucüdunda kırıklar ve ezikler meydana geldiğini, çene yapısının bozulduğunu bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, tedavi nedeni ile yapmış olduğu yol masrafı 500 TL, tedavi gideri 500 TL, geçici iş göremezlik zararı 1000 TL ve sürekli iş göremezlik zararı 8.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 05/05/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde davacı tarafın müvekkil şirkete başvurmadığını, müvekklinin sorumluluk limitinin 310.000,00 TL olduğunu, hastane masraflarının poliçe kapsamında olmadığını, ayrıca sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının belirlenmesi gerektiğini belirterek; bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…. Davanın kısmen kabulü ile, 08/02/2016 tarihli trafik kazasından kaynaklı; 232,00 TL ulaşım gideri, 112,50 TL SGK sorumluluğunda olmayan tedavi gideri ve 12.779,70 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 13.124,20 TL tazminatın davalının temerrüt tarihi olarak takdir edilen 24/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporu hukuka aykırı olup iş bu rapor çerçevesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişilerin dava konusu kazaya yönelik kusur tespitleri yerinde olmayıp kusur izafelerine açıkça itiraz ettiklerini, bilirkişilerin hukuka ve hakkaniyete aykırı bir kusur izafesinde bulunduklarını, somut olayda poliçe tanzim tarihi 20.02.2016 olup bu itibarla trafik poliçesi yeni genel şartların esas alınması gerektiğini, maluliyet tespitinin özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik gereği aldırılacak rapor ile tespit edilmesinin yasal bir zorunluluk olduğunu, oysa ki tazminat raporunda esas alınan ege üniversitesi adli tıp kurumu raporu, usul ve yasaya aykırı olarak meslekte kazanma gücü yönetmeliği’ne göre hazırlandığını, raporun esas alınmak suretiyle hesaplanan tazminat miktarının gerçeği yansıtmadığını ve müvekkili şirketin hak kaybına uğramasına sebep olduğunu, kabul anlamına gelmemekle beraber hesaplamanın hatalı olduğunu, somut olayda hesaplama yönteminde trh ve progressive rant kullanılması hatalı olup poliçe tarihi gereği 01.06.2015 tarihli genel şartlarda belirtilen TRH ve “1,8 teknik faizi hesaplamasının kullanılması gerektiğini, ayrıca müvekkili şirketin geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden sorumluluğu bulunmadığını, bu giderlerden SGKnın sorumlu olduğunu, müvekkilinin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün dava tarihinde muaccel hale geldiğini, bu sebeple hükmedilecek faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olduğunu, davacıların tazminatın belirlenebilmesi için gerekli belgeler ile müvekkili şirkete başvuru yapmadığını, müvekkili şirket tarafından başvuruya verilen cevapta bildirilen eksik belgeleri davacıların temin etmediğini, meydana gelen kazada motosiklet sürücüsü ve yolcu konumundaki …’ın koruyucu tertibat ve önlemlere dikkat etmeksizin trafiğe çıktıklarının tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, davacı hakkında koruyucu ekipmanlarının takılı olmaması halinde davacı sürücünün tehlikenin farkında olmasına rağmen can güvenliğini tehlikeye attığını TBK m 51-52 gereğince hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kusur oranlarının kabulü anlamına gelmemek kaydıyla,meydana gelen kazada hatır taşımacılığı söz konusu olduğundan, kazada yaralanan … lehine hükmedilecek tazminat miktarı hesaplanırken, hatır taşıması nedeni ile indirim yapılması gerektiğini, başvurucunun ulaşım giderlerini ve faturalandırılmamış tedavi masraflarını müvekkili şirketten talep etmesinin bir hukuki dayanağı bulunmadığını, dolaylı giderler, kusurlu gerçek kişilerden haksız fiil hükümlerine göre tali kusurlu gerçek kişilerden haksız fiil hükümlerine göre talep edilebilse de, karayolu motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta policesi teminatı kapsamına girmediğini, işbu sebeple müvekkili sigorta şirketinden bu giderlerin talep edilemeyeceğini belirterek, usule ve yasaya aykırı kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklı yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesinin 11/04/2019 tarihli ve 2017/354 esas – 2019/407 karar sayılı ilamı ile ” ….Davanın kısmen kabulüne, geçici iş göremezlik nedeni ile 3.102,00 TL, sürekli iş göremezlikten dolayı 12.779,70 TL, ulaşım gideri 232 TL, tedavi masrafı 113,00 TL olmak üzere toplam 16.226,70 TL’ nin 24/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine…” karar verilmiş olup, davalı vekilinin istinaf istemi üzerine Dairemizin 04/07/2022 tarihli ve 2020/1165 Esas – 2022/615 Karar sayılı kararı kaldırma kararı ile;
“….1-Bilirkişi raporunda tazminat hesaplamasının uygulanması gerekli yönetmelik hükümleri yerine, yanlış yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen Ege Üniversitesi Adli Tıp Kurumu tarafından tanzim edilen 10/01/2018 tarihli rapor esas alınmak suretiyle yapıldığı belirtilerek itiraz edilmiş ise de; söz konusu maluliyet raporunun davalı vekiline 07/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili maluliyet raporuna itiraz etmeyerek 26/02/2018 tarihli beyan dilekçesi ile davaya konu trafik kazasında müvekkilinin yolcu konumunda olup kusursuz olduğu, bu nedenle kusur incelemesine gerek duyulmaksızın dosyanın hesap bilirkişisine verilerek bu yönde rapor alınmasını talep ettiği gözetildiğinde, bu husus davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan, usulüne uygun olarak tebliğ edilen maluliyet raporuna itiraz edilmediğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı … 09/08/1999 doğumlu olup, 08/12/2016 kaza tarihi itibariyle 17 yaşında olduğu, 18 yaşından küçük olup aktif çalışması bulunmayan çocuk yararına geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilemeyeceğinden (Bknz. Y.4.H.D., 2021/15040 E.-2021/8579 K. sayılı ilamı) 18 yaşından küçüklere ilişkin geçici işgöremezlik tazminatı hesaplanmaz ise de, mahkemece davacı lehine geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmesi doğru olmamış; davalı vekilinin bu yönden istinaf itirazının kabulü gerekmiştir.
3-Davalı vekilince meydana gelen kazada hatır taşımacılığı söz konusu olduğundan hükmedilecek tazminattan hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmasını talep etmiş ise de; dava dilekçesinin davalıya 10/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, HMK’nın 127. maddesi hükmüne göre cevap dilekçesi verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olup, davalı tarafa ek süre de verilmediği dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, davalı tarafın cevap dilekçesini 28/ 04/2017 tarihinde yasanın öngördüğü cevap süresinden sonra verdiği anlaşılmıştır. Hatır taşımasına ilişkin savunma bir defi olduğundan mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi bu hususun resen araştırılması ve tartışılması gerekmediğinden hatır taşımasının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekmekte olup, mahkemece resen nazara alınamaz. (Yargıtay 4. HD 2021/6947 – 2021/11267) Dolayısıyla cevap verme süresinden sonra ileri sürülen hatır taşıması nedeniyle mahkemece belirlenen tazimattan indirim yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla davalı vekilinin bu yöndeki itirazının reddi gerekmiştir.
4-Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurunda kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi bu hususun resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.(Yargıtay 4. HD 2021/5520-2021/8747)
Dosyanın incelenmesinde; her ne kadar davalı vekili cevap verme süresinde cevap dilekçesi sunmamış ve müterafik kusur indirimi yapılmasını talep etmemiş ise de, davalı vekili tarafından yargılama aşamasında da talep edildiği üzere davacının kaza sırasında kask takıp takmadığı hususunda müterafik kusur değerlendirmesinin mahkemece resen yapması gerektiği halde, davalı vekilinin yargılama aşamalarında itiraz ve beyanlarında yine ısrarla talep etmesine rağmen mahkemece bu hususta herhangi bir inceleme ve araştırmanın yapılmadığının dosya kapsamından anlaşıldığı, müterafik kusur nedeniyle belirlenen tazminattan indirim yapılması koşullarının oluşup oluşmadığı hususunun da gerekçeli kararda tartışılmadığı; dosyada mevcut kaza tespit tutanağında koruyucu tertibatlar kısmı tespit edilemedi olarak işaretlenmiş olduğundan; davacının kaza sırasında dava dışı …’nin kullandığı motosiklette yolcu olduğu hususu ve davacıda kaza nedeniyle meydana gelen yaralanmanın niteliği de nazara alınarak; mahkemece, kaza nedeniyle yapılan soruşturmaya ilişkin savcılık soruşturması dosyasının istenmesi ve ceza mahkemesinde yargılama yapılıp yapılmadığı hususunun da araştırılarak tespiti halinde ceza dosyasının fiziken celbi ile olay yeri inceleme tutanakları, varsa tanık beyanları ve taraf beyanları ile dosya içerisinde mevcut tüm belgeler incelenip değerlendirilerek, müterafik kusur nedeniyle hesaplanan tazminat tutarından indirim koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiği halde belirtilen hususların değerlendirilmeyerek mahkemece eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulduğu anlaşılmıştır…..” gerekçeleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece kaldırma kararımız üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
1-Mahkemece müterafik kusurun tespitine yönelik yeterli inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre, söz konusu kazada ve bu kazanın oluşumu neticesinde oluşan maluliyet durumunda davacı …’nin herhangi bir kusurunun bulunmadığı, bu nedenle davalı yanın müterafik kusur savunmasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
2-Davacının kaza tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olması nedeni ile davacı tarafça her ne kadar geçici iş göremezlik tazminatı talep edilmiş ise de, davacının 18 yaşından küçük olması sebebi ile, geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı yönündeki mahkeme kararının kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlışılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; mahkemece kaldırma kararı doğrultusunda gerekli araştırma ve değerlendirmelerin yapıldığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2022 tarihli 2022/485 Esas ve 2022/755 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 896,51-TL istinaf karar harcından peşin alınan 225,00-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 671,51-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/01/2023