Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/779 E. 2023/1278 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/779
KARAR NO : 2023/1278

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2019
NUMARASI : 2016/1539 Esas – 2019/954 Karar

BİRLEŞEN İZMİR 5. ATM 2016/1459 ESAS – 2017/699
KARAR SAYILI DOSYASI

BİRLEŞEN İZMİR 6. ATM 2018/744 ESAS – 2019/239
KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali İstemli
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
BAM KARAR TARİHİ : 14/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/09/2019 tarihli 2016/1539 Esas – 2019/954 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; babası müteveffa …’nin, … Sanayi Ticaret AŞ şirketinin kurucu ortağı olduğunu, bu şirketin hisselerinin … AŞ ve … AŞ tarafından toplandığını, bu şirkette pay sahibi olduklarını, müvekkilinin murisi …’nin şirketin sermaye artışı sırasında çıkardığı hisse senetlerini bazen kendi bazen de yakınları adına satın aldığını, şirkette pay sahibi olduğunu,20/10/2016 tarihinde gerçekleştirilen olağan genel kurul toplantısında tanzim edilen Hazirun cetveli gerçeğe uygun yapılmadığını, şirketteki ortaklık paylarının 1976 yılındaki kuruluşta ve 1990 lı yıllardaki pay oranına göre bugünün karşılığını teşkil etmediğini, ailecek hisselerinin az gösterildiği için azınlık durumuna düşürüldüklerini ileri sürerek, davalı şirketin 20/10/2016 tarihinde icra edilen olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Birleşen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2015/1459 esas sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin eşi müteveffa …’ nin … Sanayi Ticaret Aş şirketinin kurucu ortağı olduğunu, bu şirketin hisselerinin … AŞ ve … AŞ tarafından toplandığını, bu şirkette pay sahibi olduklarını, müvekkilinin murisi …nin şirketin sermaye artışı sırasında çıkardığı hisse senetlerini bazen kendi bazen de yakınları adına satın aldığını, şirkette pay sahibi olduğunu, …’ nin vefatından sonra şirket hisselerinin miras yoluyla müvekkiline ve diğer mirasçılarına intikal ettiklerini, ancak bu devirler sırasında şirket paylarının gerektiği biçimde pay defterine ve kayıtlara işlenmediğini, muris …’ nin mirasçılarına intikal etmesi gereken payların aktarılmadığını, ticaret sicil kayıtlarında hisse adetlerinin kasten veya ihmalen hazirun cetvelinde hatalı aktarıldığını, 27.04.1994 tarihindeki olağan genel kurul toplantısında nama hisse senedi toplamı 10.000 iken 8.750 adet yazıldığını, müvekkil ile …’ nin kızı …’in şirkette hissedar olmasına karşın …’ nin vefatından sonra veraset yoluyla aktarılması gereken hisselerin intikal ettirilmediğini, 04.04.1997 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında müvekkiline hazirun cetvelinde C tipi nama hisse senetlerinin yer aldığını gösterilmesine rağmen sonraki yıllarda bu kayıtların bulunmadığını, TL den 3 sıfırın atılmasına ilişkin süreçte şirket kayıtlarındaki bazı karışıklıkların özellikle nokta ve virgül işaretlerinin gelişi güzel yapıldığını, A grubu, B grubu hisselerin hisse miktarlarının doğru belirtilmediğini, şirketin kuruluş ve tescil tarihlerinin farklı olduğunu, tüzel kişiliğin tescil ile olduğunu, şirket yönetimine yazılı ve sözlü olarak hisse miktarlarının düzeltilmesinin istendiğinin bildirildiğini, ancak şirket yönetiminin bu işlemleri yapmadığını, bu nedenle şirketin kuruluş tarihinden itibaren hisselerinin belirlenmesini, gerçek sayıların tespitini, 20.09.2016 tarihli genel kurulda alınan davalı şirketin telkini ile … A,Ş’ ye aktarılmasına/ birleştirilmesine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 29.07.2016 ve 05.08.2016 tarihlerinde yapılan yönetim kurulu toplantısında şirket ortaklarına bilgi verilmediğini, TTK m. 431/1 hükmünün ihlal edildiğini, bu nedenle bu maddenin ikinci fıkrasına göre genel kurul kararının iptalini talep ettiklerini, gündemin görüşülüp oylanması sırasında TTK m. 436 hükmüne aykırı işlem yapıldığını belirterek genel kurulun yasa ve usule aykırı olduğundan 20.09.2016 tarihli genel kurul kararının yoklukla malul olması nedeniyle geçersiz sayılmasını, aksi halde iptalini, müvekkil şirketin ortaklık paylarının kuruluşundan itibaren hesaplanarak belirlenmesini, şirketin sicilden terkini ve başka bir şirketle birleşmesi yolundaki işlemlerin tedbiren durdurulmasını, tedbir kararının ticaret sicil müdürlüğüne bildirilerek ilanın yapılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Birleşen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2018/744 esas sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kapanan … şirketinin rüçhan haklarına sahip hissedarı olduğunu, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/976 değişik iş sayılı dosyası ile vergiye yönelik bir tespit yapıldığını ve devralan şirket tarafından bu tespit ile belirlenen rakamın ödendiğini, tespitin hatalı eksik incelemeye dayalı olduğunu, hisse tespitine yönelik ve hisselerdeki hak kaybına yönelik açılan ve hisselerdeki hak kaybına ilişkin taleplerde zamanaşımı olmadığından geriye yönelik olarak 1976 yılında kurulan şirketteki ve şirket birleşmesi anına kadar tedavülleri ile hisselerin tespiti ve şirkete ait birleşme sözleşmesinde bahsedilmeyen şirkete ait gayrimenkullerin de müvekkilinin hissesine düşen miktarının tespitini isteme zorunluluğunun doğduğunu, 1986 yılında şirkete … Organize Sanayi Bölgesinde … pafta … ve … parsel sayılı gayrimenkullerin alındığını, ayrıca … pafta … ve … nolu parsellerin alındığını ancak birleşme aşamasında bu durumun bilançoda yer almadığını, başka hissedar yaptırılan hisse tespit davası sonucu devralan şirket tarafından bu tespit sonucuna göre ödeme yapıldığını, hatalı eksik tespit raporunda da bu gayrimenkullerin yer almadığını, davalı tarafın kötüniyetli olarak hareket ettiğini, şirket yönetimini aile şirketi haline getirerek şirketin zarar etmesine yol açtığını, tespitin sadece şirketin son olarak gösterdiği pay defterindeki hisse durumunu gösterdiğini, aynı zamanda şirketi imtiyazlı pay sahipleri defteri, intifa hisse senetleri pay defteri gibi birden çok pay defterinin mevcut olduğunu, miras bırakın …’ye ait 250 adet intifa senedinin bulunduğunu, bu durumların tespiti ile uğranılan hak ve menfaat kayıplarının tespitine karar verilmesini, şirket defterleri için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 2011 yılı itibariyle ödenmeyen intifa bedellerinin tespitini, hisselerin gerçek değerinin şirket malvarlığında olması gereken gayrimenkulleri de tam gösterir durumun tedavüllü olarak tespiti ile ödenmesi gereken ayrılma akçesi bedelinin tespitine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “Asıl dava yönünden; Açılan davanın reddine, mahkeme dosyası ile birleşen İzmir 5. ATM’nin 2016/1459 esas sayılı dosya yönünden; Açılan davanın reddine, Mahkeme dosyası ile birleşen İzmir 6. ATM’nin 2018/744 esas sayılı dosya yönünden; Açılan davanın reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı Davacı … vekili ve davacılar … – … – … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Birleşen davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hüküm mahkemesinin nihai kararı yasa usul kuralları ve yargıtay görüşlerine aykırı olduğunu, istinaf incelemesini talep ettiği davalarının TTK. Madde 445 hükmünde düzenlenen genel kurul kararlarının iptali hukuksal nedenine dayalı olup madde metninde yer alan 3 aylık dava açma süresi içinde açıldığını, hüküm mahkemesi davası aynı yasanın 192. Maddesinde yer alan düzenlemeye dayandırarak yasal süresinde açılmadığı gerekçesiyle ret kararı verdiğini, madde metninden anlaşılacağı gibi dava konusu talebinin 192. Maddedeki düzenlemeyle ilgisiz olduğunun açıkça görüleceğini, bu madde metninde yollama yaptığı her iki maddenin dava konusu hususla bir ilgisinin mevcut olmadığını, müvekkili temsilen iptali istenen genel kurula katılınmış gündem maddelerinin tamamına itiraz edilerek çekinceleri yazılı bir şekilde genel kurula sunulduğunu, tüm itirazlarında genel kurul tutanağında yer aldığını, itirazları sadece birleşme kararının alındığı gündeme ilişkin olmayıp tüm gündem maddelerine ilişkin olduğunu, bu yönüyle dava açma koşulu madde 445-446/a’da yer alan düzenlemeye uygun hale gelmiş yasal süresi içinde de davanın ikame edildiğini, davanın hüküm mahkemesindeki dosya ile birleşmesinden sonra tarafların katılımıyla yapılan 10/11/2017 tarihli murafaa duruşması tutanağında anlaşmazlık konuları ve ilk itirazların olup olmadığı hususunun incelendiğini, tutanağa taraf bilgilerinden sonra ki 1. Paragrafta taraflarca ilk itirazların olmadığı zapta geçirilerek celse tarafların imzaları alınarak tamamlandığını, davalı taraf bu oturumda zaman aşımı itirazında bulunmadığını, bu durum karşısında mahkemenin davacı tarafın dayandığı madde 445 hükmünde yer alan yasal süre içinde davacı tarafın davasını açtığını kabul ederek karar vermesi gerekirken aksine verilen kararın
yanılgılı olduğunu, müvekkile ait hisselerin gerçek miktarını tespit edebilmek amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırdığını, yapılan bilirkişi incelemesinin eksik olduğu heyet tarafından yapılması gereken incelemenin tek bilirkişi incelemesiyle yapılarak heyette yer alan diğer bilirkişi tarafından daha sonra tamamlatılmaya çalışılmasının usul hükümlerine aykırı olduğunu, yeni bir inceleme yaptırılması yönündeki itiraz ve talepler göz ardı edilerek raporun denetime uygun olduğu tespitinin nihai kararda yer aldığını, kararın bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu, söz konusu davalı şirket uzun süreli genel kurul yapmadığını, kötü yönetilerek şirketin zararına sebep olunmuş bu şekliyle de müvekkilin zararının doğduğunu, son genel kurul öncesinde şirketin borca batık durumda olduğunu, bu haliyle yapılacak bir genel kurulda TTK. 421/2-a madde hükmü uyarınca oy birliğiyle karar alınması gerekirken itirazi kayıtlara rağmen çoğunluk hisseleri tarafından aksine karar alınarak genel kurul yapıldığını, birleşmeden sonra müvekkile hissesi karşılığı yapılan ödeme itirazi kayıt altında alındığını, bu hisselerin karşılığının yargılama sürecinin sonuna kadar yeni şirkette de eşdeğer olarak devam etmesinin gerektiğini, zira yapılan ödeme itirazi kayıt altında olduğu için ibra ve kabul niteliği taşımadığını, şirket yönetiminin bu uygulamalarda iyi niyetli olmadığını, bir kısmını aktardıkları yasaya aykırı hususlar genel kurulun iptal edilmesini temin edecek mahiyette olduğunu, müvekkilin murisinden intikal eden hisselerin bir kısmının imtiyazlı hisseler olduğunu, davalı şirketin bahse konu genel kuruldan önce imtiyazlı hisselere münhasıran genel kurul yapması arkasından diğer genel kurulu infa etmesinin gerektiğini, bu husus yerine getirilmemiş olup müvekkillerin hissedarı olduğu şirketin başka bir şirket içine katılması kararıyla sonuçlanan 20/09/2016 tarihli genel kurulun butlanla malul olduğunu gösterdiğini, yargılama sürecinde müvekkilin murisinin belgelerine kısmen ulaşılması nedeniyle bir takım belgelerin dosyaya sunulduğunu, daha önceki genel kurullarda da yanlışlıkların olduğu murise ait hisselerin başından itibaren sinsile takip edilerek artışlarda gözetilerek son genel kurula kadar usule uygun bir şekilde getirilmediği bu nedenle gerçek hisse değerinin hazuruna yansımadığı aktarılmaya çalışıldığını, yine genel kurullarda TTK.’nın emredici hükümleri ihlal edilerek oy birliğiyle alınması gereken kararların oy çokluğuyla alındığının görüldüğünü, son celse de itirazlarına ilişkinde bir ara kararın mevcut olmadığını, davalarının yasa usul kurallarına uygun olarak yasal süresi içinde açılmış olup yeterli inceleme yapılmadan yanılgılı bir hukuki değerlendirmeyle davanın reddine karar verildiğini, istinaf incelemesi neticesinde yanılgılı bu kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı … – … – … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; asıl davalarının haklı bir dava olduğunu, usul ve hukuka uygun olarak TTK 445 md. gereği 3 aylık hak düşürücü süre içinde açıldığını, mahkemenin TTK 192. maddesinde ki şirket birleşme, bölünme ve tür değiştirmenin iptalini düzenleyen iki aylık süreye tabi olduğuna dayanarak davalarının reddine karar vermesinin haksız olduğunu ve açıkça kanuna aykırı olduğunu, Genel Kurul kanuna uygun toplanmadığını, imtiyazlı nama yazılı hisselere sahip müvekkili …’ in adı toplantıya katılacaklar listesinde dahi yer almadığını, toplantı salonunda hazır olmasına rağmen hazirun cetveli eksikliğinden ve azınlık haklarına eşitlik ilkesine aykırı olarak hissedarlık hakları yok farz edildiğini, şirket zarar etse bile bu bedelin ödenmesinin gerekli olduğunu, müvekkil şirketten aynı zamanda alacaklı olduğunu, itiraz edilen bilirkişi raporunda dahi eksik intifa senetleri bulunduğunu, hesaplanmadan ve ayrılma akçesinde hesaplanmayan hisselerin olduğunun tespitinin yapıldığını, BK genel hükümlere göre de ayrıca bir alacak davasının söz konusu olduğunu, müvekkil … şirketinin hissedarı olduğunu, … şirketinin Genel kurulunun ve alınan kararlarının iptali davası ile, ayrılma akçesi verilerek uzaklaştırıldığından bahisle ve ayrılma akçesi olarak ödenen miktarın hisselerinin karşılığı olmadığını ve hisselerinin tespiti ile mağduriyetinin giderilmesini, şirket devir edilmiş daha sonra devralan şirket beşe bölünmüş bütün bu işlemler hak aramanın zorlaştırılması amacıyla yapıldığını, dosyanın birleştirme kararının ayrıca istinaf edildiğini, UYAP işlem bilgileri ile dosya içerisinde olduğunu, ‘’İnternet yoluyla göndermek istediğiniz evraklar onay için İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi katiplerine [5984904974] iş emri numaralarıyla gönderildi. Bu iş emir numaraları ile İşlemlerim menüsünden evrakların durumunu takip edebilirsiniz. Onay işlemleri yapıldığı takdirde 2018/744 nolu Hukuk Dava Dosyasına eklediğiniz evrakları görebilirsiniz.’’ ayrılma akçelerinin neye göre hangi hisselerin karşılığının ödendiğini, intifa senetlerinin olduğunu, 2000’ li yıllarda hisselerin toplam hisselere oranı çift rakamlı yüzdelerde olduğunu, ayrılma akçesi olarak eksik ödenen % 2.5 hisse karşılığı da hisselerin defter değeri olduğunu, TTK 493/ 5-6 fıkraları gereği; ayrılma akçesinin defter değerine göre değil hisselerin piyasada ki rayiç değerine göre ödenmesinin gerektiğini, bu açıdan maddi olarak kayba uğradığını, bunun tazmininin mahkemenin davanın esasına girerek bilirkişilerce tespitinin yapılması gerektiğini, şirkette toplam hisse oranının %2.5177 olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin babası …, annesi, diğer kız kardeşleri hiç kimsenin hisselerini devretmediklerini, buna ilişkin kayıtlar var ise ibrazının gerektiğini, yönetim kurulu kararı var ise ve pay defterlerinin ibrazı, incelenmesi gerektiğini, müvekkili tarafından 2011 yılından beri çeşitli defalar şirkete bilgi almak üzere başvurulduğunu ama şirket tarafından genel kurulda olduğu gibi taleplerinin kabul edilmediğini, dava masraflarının yüklemesinin hatalı olduğunu, Daire Başkanlığınca res’en belirlenecek sebeplerden ve dava dilekçesindeki beyanlarına ilaveten, sayılan sebeplerden dolayı kararın kaldırılarak, dosyanın istinafen yeniden ele alınmasına; Genel Kurul Kararının Butanının tespitine, iptaline, yerel mahkeme İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/744 E. dosyanın birleştirilmesine ilişkin kararının kaldırılmasına, tespit taleplerinin incelenmesine, hisse rayiç bedellerinin –birleşme bilançosunda ki değerlerde göz önüne alınarak tespiti –eksik hesaplanan hisse bedellerinin müvekillere ödenmesine, davanın kabulüne, yeniden bilirkişi heyeti oluşturularak gerekli araştırma ve incelemenin yapılmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin TTK 191/3 gereği devralan şirket olan davalı üzerine yüklenmesine karar verilmesini, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, davalı şirketin 20/10/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali, birleşen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1459 esas sayılı davası 20/09/2016 tarihli genel kurul kararların iptali, birleşen İzmir 6 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/744 esas sayılı davası ise davacının davalı şirketten ödenmeyen intifa bedellerinin olup olmadığı, hisselerinin gerçek değerlerinin ve şirket malvarlığının tam gösterilip gösterilmediğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş; hüküm asıl ve birleşen dava davacılar vekillerince istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 50. ve 51. maddelerinde düzenlenen taraf ve dava ehliyeti aynı Kanun’un “Dava şartları” başlıklı 114/1-d maddesinde, dava şartı olarak kabul edilmiş, 115/1. maddesinde ise dava şartlarının kamu düzeninden olduğu mahkemece davanın her aşamasında ve kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 114/1 ve 115/2 maddelerinde ise başlangıçta ve dava açılırken bulunmayan dava şartlarının davanın devamı sırasında gerçekleşmesi halinde davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği hükme bağlanmıştır.
Her gerçek kişi yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Genel olarak miras bırakanın alacakları, hakları ve malları mirasçıya geçer. Bu nedenle dava sırasında taraflardan birisi ölürse, istek şahsa bağlı bir hak değilse dava mirasçılar tarafından yürütülür.
6100 sayılı HMK’nin 55. maddesine göre “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.”hükmüne yer verilmiştir. Mirasçılardan bazısı duruşmaya gelmezse, gelen mirasçıya, gelmeyen mirasçıların olurlarının alınması ya da 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması için süre verilir. Temsilci atanırsa davaya temsilci huzuru ile devam edilir.
Somut olaya gelince, istinaf aşamasında yapılan inceleme sırasında UYAP ortamından elde edilen nüfus kaydına göre birleşen davaların davacısı …’nin hükümden sonra 29/12/2021 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları kendisinden önce ölen eşi …’den olma çocukları …, …, … ve …’ü bıraktığı, eldeki davanın mirasçıların mal varlığını ilgilendirdiği dolayısıyla müteveffa davacı …’nin mirasçılarının, davaya 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 640. maddesi uyarınca iştirakinin sağlanması gerektiği kuşkusuzdur.
Öyle ise ilk derece mahkemesince, 6100 sayılı HMK’nin 55. maddesi hükmü uyarınca davacı …’nin mirasçıları adlarına usulüne uygun şekilde tebligat çıkarılması, mirasçıların davaya devam edip etmediklerinin tespit edilmesi böylece taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra HMK nın 55. Maddesi uyarınca hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği sabittir.
Hâl böyle olunca, taraf teşkilinin kamu düzenine ilişkin olduğu, yargılama sırasında mahkemece kendiliğinden gözetilmesi zorunlu bulunduğundan, davacılardan … ve …’ün istinaf başvurusunun açıklanan nedene hasren kabulüyle, 6100 sayılı HMK’nin 353.1/a-4. maddesi uyarınca kaldırılmasına, sair hususlar şimdilik incelenmeksizin, davacı …’nin ölümü nedeniyle mirasçılarının belirlenerek davada yöntemine uygun olarak yer almalarının sağlanması, sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar … – …- … vekillerinin istinaf itirazlarının kamu düzenine ilişkin sebeplerden ötürü KABULÜNE; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/09/2019 tarihli 2016/1539 Esas 2019/954 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacılar … – … – … vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılamada verilecek nihai hükümde değerlendirilmesinde,
c)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a/4 maddesi gereğince kesin olmak üzere 14/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.