Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/754 E. 2023/682 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/754
KARAR NO : 2023/682

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2018 (Dava) – 20/02/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/525 Esas – 2020/145 Karar

DAVA : Maddi-Manevi Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan)

BAM KARAR TARİHİ : 26/04/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 26/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2020 tarihli 2018/525 Esas ve 2020/145 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 10/11/2017 günü, Aydın-İzmir devlet karayolunun Aydın’dan İzmir istikametine gidiş bölümünde, davalı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile ışıklı kavşakta karayolunda karşıdan karşıya geçen …’a çarpması sonucunda ölümlü trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın oluşumunda davalı tarafın kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle Torbalı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/40 Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan yargılama yapıldığını, kovuşturmanın devam ettiğini, meydana gelen kazanın davalının trafik kural ve tedbirlerini zamanında ve yerinde almamasından kaynaklandığını, halihazırda devam eden yargılamadaki bilirkişi raporunda önlenebilir bir kazayı önlenemez hale dönüştürdüğü düşünülen sürücünün kazanın meydana gelişinde kusurlu olduğunun belirtildiğini, buna göre davalının işbu trafik kazasında asli kusurlu olduğunu, davacı …’ın müteveffa …’ın eşi olduğunu, davacı …’ın müteveffa …’ın oğlu olduğunu, …’ın da …’ın kızı olduğunu, kazaya karışan … adına kayıtlı … plakalı aracın kaza tarihinde … AŞ.’ye sigortalı olduğunu, sigorta şirketine 01/03/2018 tarihinde müracaat ettiklerini, sigorta şirketince 05/04/2018 tarihi itibariyle 38.589,00-TL ödendiğini, KTK 111/2. maddede; ”Tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içerisinde iptal edilebilir” denildiğini belirterek, müvekkillerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve belirsiz alacak kalemleri yönünden alacağın belirli hale gelmesi anında talebin belirli hale getirilme hakları baki kalmak kaydıyla, eş … lehine sürücü ve işleten yönünden kaza tarihi olan 10/11/2017 tarihinden itibaren ve sigortacı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte belirlenecek maddi tazminat tutarının şimdilik 1.000,00-TL’lik kısmının tüm davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline, oğlu … lehine işletilecek faiziyle birlikte belirlenecek maddi tazminat tutarının şimdilik 1.000,00-TL’lik kısmının tüm davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline, kızı … lehine işletilecek faiziyle birlikte belirlenecek maddi tazminat tutarının şimdilik 1.000,00-TL’lik kısmının tüm davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline, eş … lehine 50.000,00-TL manevi tazminatın, oğul … lehine 50.000,00-TL ve kızı … lehine 50.000,00-TL olmak üzere toplam 150.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/11/2017 tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte sürücü … ve işleten …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı …’a tazminat ödeyerek poliçeden kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirdiğini ve tamamen ibra edildiğini, aktüer raporu sonucu tespit edilen tutarın davacı ve vekili Av. … tarafından kabul edildiğini, sulh ve feragat sözleşmesi imzalandığını ve toplam 38.589,00-TL tazminatın 05.04.2018 tarihinde ödenerek ibraname alındığını, bilindiği gibi ibranın borcu tamamen ortadan kaldıran hukuki bir işlem olduğunu, düzenlenen belgenin geçerli ve imzacıları bağlayıcı olduğunun kuşkusuz olduğunu, davacılardan … ve …’ın yaşı dikkate alındığında herhangi bir tazminat alacaklarının bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalıların davaya cevap vermediği görülmüştür.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “… ‘ın vefatı ile neticelenen trafik kazasında, kazanın oluşumunda davacıların murisi …’ın %75 oranında asli kusurlu olduğu, davalı araç sürücüsü …’in ise %25 oranında tali kusurlu olduğu, kaza sebebiyle hayatını kaybeden …’ın eşi olan davacı …’ın destekten yoksun kalma tazminat alacağı miktarının 145.931,01 TL olduğu, müteveffanın olaydaki kusuruna ve davacının yeniden evlenme ihtimali oranının (%1) indirilmesi sonrası bakiye destekten yoksun kalma tazminat alacağı miktarının 36.117,92 TL olduğu, davacı tarafın müracaatı üzerine davalı sigorta şirketince 38.589,00 TL ödemede bulunulduğu, işbu nedenle davacı …’ın tazmini gereken bakiye destekten yoksun kalma tazminat alacağı miktarı bulunmadığı, yine destekten yoksun kalma tazminat talebinde bulunan davacı …’ın kaza tarihi itibariyle 22 yaşında, oğlu …’ın kaza tarihi itibariyle 25 yaşında olduğu ve her ikisinin de yüksek öğretim yaptığı yönünde iddia ve kanıt sunulmadığı, bu nedenle kaza tarihi itibariyle müteveffanın desteğinden kurtuldukları kanaatine varılmakla, davacıların maddi tazminat istemine ilişkin davalarının reddine karar verilmiş olup, kazanın oluşumunda tarafların yüzdelik kusur oranı, davacıların murislerinin vefatı dolayısıyla yaşadıkları acı ve ızdırap, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kaza tarihi itibariyle paranın satın alma gücü de dikkate alınarak, davacıların manevi tazminat istemine ilşikin davalarının ise kısmen kabulüne karar verilmekle, sonuç olarak; DAVACILARIN MADDİ TAZMİNAT İSTEMİNE İLİŞKİN DAVALARININ REDDİNE, DAVACILARIN MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİNE İLİŞKİN DAVALARININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, 15.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihi 10/11/2017’ den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’a verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihi 10/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’a verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihi 10/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’a verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacılar vekili tarafından, “…Maddi tazminat taleplerinin kabul edilmemesinin kabul edilemez olduğunu, müteveffanın vefatı nedeniyle kızı …’ın çalışma hayatını sonlandırdığını ve babasına bakmaya başladığını, gerek kendi ev işleri gerekse babasına ait evdeki işlerle meşgul olmaya başladığını, kazanın oluş şekli ve yapılan masraflar dikkate alındığında maddi hiçbir zararın olmadığının kabul edilmeyeceğini, sigorta şirketi tarafından sadece müteveffanın eşi olan …’a yapılan ödemenin ise yetersiz olduğunu, müteveffanın gerek eşine gerekse çocuklarına sayısız faydası bulunduğunu, kocasına, çocuklarına ve torunlarına kendisinin baktığını, desteğinden mahrum kalındığı için tüm bu işler için ikame kadın tutmak zorunda kalındığını ve zorluklar yaşandığını, hükmedilen manevi tazminat tutarının somut olay dahilinde oldukça az ve yeterli olmadığını, zira davacı eş ve çocukların müteveffanın desteğini çok erken yaşta kaybetmiş olmalarına göre, bundan böyle yaşamlarındaki boşluğun ve eksikliğin karşılığı olarak, hükmedilen bu tutarın ne caydırıcı ne de telafi edici olduğunu, davanın kabulü kararı verilmesini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
1-Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; müteveffanın 22 ve 25 yaşlarındaki çocukları olan davacılar bakımından, yaşları gözetilerek ve üniversite eğitimi de almamaları dikkate alınarak müteveffanın desteğinden çıktıkları, davacı eşin ise davadan önce aldığı ödemenin ödeme tarihindeki koşullara göre değerlendirilip kusurun düşümü sonucunda maddi tazminata dair zararının giderildiği gerekçeleriyle maddi tazminat isteminin ayrı ayrı reddine karar verildiği görülmekle, usul ve yasaya uygun olarak verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
2-Manevi tazminat bakımından yapılan değerlendirmede, ölümle sonuçlanan bir kaza olması nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, her ne kadar davacı tarafça, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğundan bahisle istinafa gelinmişse de, davacılar tarafından talep edilen miktarlara, mahkemece hükmedilen tutarlara göre, özellikle müteveffanın kazanın meydana gelmesindeki kusur oranına, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve tüm dosya kapsamına göre, mahkemece takdir edilen tutarlar bakımından da bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, bu istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacılar vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/525 Esas – 2020/145 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç, teminat ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/04/2023