Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/741 E. 2023/1837 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/741
KARAR NO : 2023/1837

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2019 (Dava) – 15/02/2023 (Karar)
NUMARASI : 2019/64 Esas – 2023/67 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 28/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2023 tarih ve 2019/64 Esas – 2023/67 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08/08/2017 günü saat 14:50 sıralarında davalı … Sigorta A.Ş.nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın viraja sert girmesi ve sürücünün aracın kontrolünü kaybedip şerit ihlali yapması ve karşı yönden gelen davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucunda müvekkilinin yaralandığını, vücudunun birçok yerinde kırıklar meydana geldiğini, geçici ve sürekli iş göremezlik durumuna maruz kaldığını, bakıcı masrafı, tedavi ve yol giderine ilişkin zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri, 50,00 TL tedavi gideri, 50,00 TL yol gideri olmak üzere toplam 400,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 28/11/2022 uyap tanzim tarihli ıslah dilekçesi ile, 100,00 TL talep edilen geçici iş göremezlik tazminatını 329.800,00 TL’ye, 100,00 TL talep edilen sürekli iş göremezlik tazminatını 330.00,00 TL’ye arttırdığını bildirmiştir.
CEVAP:
Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “….Yukarıda yapılan açıklamalar ve yerleşik Yargıtay içtihatları birlikte değerlendirildiğinde, davalı sigorta şirketinin sorumluluğu bedensel zararlar yönünden (kalıcı maluliyet ve geçici iş göremezlik tazminatı) 330.000,00-TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri yönünden (bakıcı gideri, tedavi gideri, makul yol masrafı gibi) 330.000,00-TL poliçe limiti ile sınırlıdır. Ancak davacı vekili, bilirkişi tarafından hesaplanan geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin tutarı genel şartlarda yer almasından ötürü sağlık ve tedavi harcamaları limiti içerisinde değerlendirmiş ve bu değerlendirmeye göre ıslah dilekçesi sunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları, Asliye Ceza mahkemesi dosyası, dava ve ıslah dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde davalı sigorta şirketinin davacının uğramış olduğu zararlardan yukarıda açıklanan limitler dahilinde kalıcı-geçici iş göremezlik için 330.000,00-TL tazminattan ve sağlık harcamaları (bakıcı, tedavi, yol gibi SGK tarafından karşılanmayan harcamalar) için 330.000,00-TL tazminattan sorumlu olduğu….” gerekçesiyle dava ve ıslah dilekçesi ile açılan davanın kısmen kabulüne, 330.200,00 TL maddi tazminatın dava tarihi 27/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin geçici iş göremezlik tazminatının bedensel zarar teminatı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönündeki görüşünün son derece isabetsiz olduğunu, Yargıtay Anayasa Mahkemesi iptal kararı sonrası verdiği kararlarında geçici iş göremezlik tazminatının tedavi giderleri teminatı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin emsal kararlarında açıkça belirtildiğini, yerel mahkemenin gerekçeli kararında emsal gösterdiği Yargıtay kararında geçici iş göremezlik zararının bedensel zararlar teminatından karşılanması gerektiği yönünde hiç bir açıklama bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin kararını gerekçelendirmediğini, bilirkişi raporuna değinmekle yetindiğini, davacı tarafın, müvekkili şirkete başvuruda bulunmadığını, Madde 97 uyarınca haksız olarak ikame edilen bu davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmekteyken hukuka aykırı şekilde hüküm kurulduğunu, davaya konu trafik kazasının 08/08/20174 tarihinde olduğunu, sigorta poliçesinden doğan taleplerin 2 yıllık zaman aşımınına tabi olduğunu, süresi dolduktan sonra açılan bu davanın reddinin gerektiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasında kusur değerlendirilmesi bakımından önemli ölçüde çelişkiler mevcut olduğunu, çelişkiler giderilmeden kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, yalnızca ceza mahkemesi sürecinde alınan kusur raporunun dikkate alınmasının hatalı olduğunu, hukuk mahkemesinin kendi incelemesini yaparak kusur değerlendirmesi yapması gerektiğini, kazanın gerçekleşmesinde tam kusurlu olan davacı …’in sevk ve idaresindeki motosikletin kusur durumunun bilirkişi raporunda hatalı şekilde tahlil edildiğini, bu kazanın gerçekleşesinde, sigortalı araç sürücüsünün tek başına kazanın oluşumuna etken olduğunun değerlendirmesi yapılan bilirkişi raporunun hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme dosyasında alınan hiç bir kusur raporunun müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, bu hususun adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, söz konusu raporda eylem ile zararlı sonuç arasındaki nedensellik bağının irdelenmediğini, davaya konu kusur tespiti için adli tıp kurumu genel kuruluna tevdii ile en az yedi uzmanın katılımı ile oluşacak genişletilmiş uzmanlar heyetinden ya da Ankara Karayolları Genel Müdürlüğü 5 kişilik trafik uzmanından oluşan heyete tevdi ile kusur raporu alınması gerektiğini, hatalı kusur tespiti raporunun hükme esas alınmaması gerektiğini, bilirkişi tarafından %100 kusur üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, bu hesaplamaya dayanarak kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, sağlık raporunun kaza tarihinden yürürlükte olan yönetmeliğe ve yürürlükte olan yönetmeliğin içeriğine uygun şekilde tanzim edilmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, hesaplanmanın ZMMS Sigortası Genel Şartlarına göre, TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz kullanılarak yapılması gerektiğini, bilirkişi raporunda amir mevzuat hükmüne aykırı olarak teknik faizin uygulanmadığını ve hesaplamanın hatalı olarak prograsif rant yöntemine göre yapıldığını, kabul anlamına gelmemek üzere, raporda belirtilen 2,5 yıllık iyileşme ve 4 aylık bakıcı ihtiyacı süresinin hatalı olduğunu, geçici iş göremezlik, tedavi ve bakım giderleri, yol giderleri, SGK’nın sorumluluğuna eklenen tedavi teminatı kapsamında olduğundan ilgili mevzuat kapsamında olduğundan ilgili mevzuat kapsamında SGK tarafından karşılanması gerektiğini, güncel bilirkişi hesabının yapıldığı tarihten itibaren işleyecek şekilde yasal faize hükmedilebileceğini, yerel mahkeme dosyasında ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin taleplerin reddedildiğini, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahil vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkili …’in %100 kusurlu olduğu yönündeki tespit ve değerlendirmelerin hukuka aykırı olduğunu, kusur raporları arasındaki çelişkilerin itirazlarına rağmen giderilmediğini, davaya konu trafik kazasına ilişkin düzenlenen 08/08/20017 tarihli kaza tespit tutanağında … plakalı motosiklet sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’in kusursuz olduğunun tespit edildiğini, Foça Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/2028 soruşturma sayılı dosyasında alınan 14/08/2018 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda müşteki şüpheli sürücü …’in kusursuz, müşteki şüpheli sürücü …’in asli derece de kusurlu olduğu kanaatine varıldığı şeklinde rapor verildiğini, iş bu dava dosyasında verilen 06/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda … plakalı motosiklet sürücüsü …’in seyri esnasında diğer şeridi ihlal etmesi, yüksek hızla seyretmesi, KKTK madde 52, 56/1-A maddelerini ihlal ettiği, davacının 2. Kaptan olarak gemide çalıştığını kendisinin kabul ve beyan ettiğini, %33,20 oranında sürekli engeli olan bir kişinin uzun yol gemilerinde çalışmasının imkansız olduğunu, Ege Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından verilen raporun davacının gerçek sağlık durumunu göstermediğini, nitekim davacının maluliyetinin olmadığı SGK kayıtları ile de sabit olduğunu, yerel mahkemenin kabul ettiği davacının gelir durumu ve bu gelir durumuna ilişkin hesaplamanın maddi ve hukuki hiç bir dayanağı olmadığını, tamamen davacı tarafın iddialarının kabul edilerek yapılan hesabın maddi ve hukuki bir dayanağının olmadığını, davacının uzun yol kaptanı olduğunu iddia ettiğini, uzun yol kaptanlarının sefer için belirli süreli sözleşmeler yaptığını, hükmedilen tazminatın davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olduğunu, 2918 sayılı kanunun 98. maddesi uyarınca sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılandığını, Geçici Bakıcı ve Geçici İş Görmezlik Giderleri sağlık-tedavi ve ulaşım giderlerinden sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olduğunu, davacının tedavisi süresince ortaya çıkan geçici iş görmezlik taleplerinin, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri ve diğer tüm tedavi giderleri, tedavi-sağlık giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gerekeceğini, davacının maluliyete ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurusunun da olmadığını, tüm bu hususların da değerlendirilmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle geçici-kalıcı maluliyet tazminatı ile tedavi ve bakıcı giderlerinin karşı araç zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı, davalı ve fer’i müdahil vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Ceza mahkemesinde verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp ceza mahkemesinin maddi vakıaların belirlenmesine ilişkin mahkumiyet kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olmakla, maddi olayların ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliği taşımasına göre; somut olayda, ceza mahkemesinde davalı sigortalısının şerit ihlali yaparak olayda tam ve asli kusurlu olduğu, davacının ise herhangi bir kusurunun olmadığının tespit edildiği, bu kabule göre de davalı sigortalısının cezalandırılmasına yönelik kurulan hükmün Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onanarak kesinleşmesi karşısında, kusura yönelik davalı ve fer’i müdahil vekillerinin istinaf itirazları haklı görülmemiştir.
2-) Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde,zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Eldeki dosyada; kaza sonrası düzenlenen ve hükme esas alınan Ege Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 09/06/2022 tarihli raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmeliği hükümlerine göre usulüne uygun olarak yukarıda belirtilen ilkeler esas alınarak düzenlendiği anlaşıldığından maluliyete yönelik davalı ve fer’i müdahil vekillerinin istinaf itirazları haklı görülmemiştir.
3-) Davadan önce davacı, davalıya zararın ödenmesi için başvurmuş, davalı ise 20.12.2018 tarihli yazısı ile zararı karşılamayacağını belirtmiş olmakla davacının başvuru şartını yerine getirmesi sebebiyle bu konudaki davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazları haklı görülmemiştir.
4-) Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, ülke çapında uygulama birliği açısından tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına ve hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Bu açıklamalar ışığında mahkemece alınan aktüer raporda bu hesap yönetminin kullanılması yerinde olup bu konudaki davalı vekilinin istinaf itirazları haklı görülmemiştir.
5-) Davalı sigorta şirketi vekilinin geçici işgöremezlik tazminatından sorumlu olmadığna dair istinaf itirazının da reddi gerekmiştir. Bilindiği üzere, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alındığında TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen geçici işgöremezlik tazminatının sigorta şirketi aleyhine de hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır (Bu yönde bknz. Yargıtay 4. HD 2021/2511 E.- 2021/2452 K).
6-) Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nın 49. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 72. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu belirtilmiştir.
Aynı şekilde, 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) ayrımı yapmaksızın fiil cezayı gerektiriyor ise, uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını kabul etmiştir.
Dosya kapsamından; davacının sevk ve idaresindeki motorsiklet ile davalı nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi olan aracın karıştığı çift taraflı kazada davacının yaralanarak malul kaldığı, taksirle yaralama suçu nedeniyle ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu (TCK m.66/1-e ve m.89) anlaşılmakla davalı vekilinin itirazının zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
7-) Çalışma gücünün kaybına ilişkin zarar talebi, kişinin tüm yaşamı boyunca katlanacağı, geleceğe yönelik zararının da giderimi amacını taşıyan bir talep olduğundan, kişinin hak kazanacağı tazminat miktarının doğru belirlenebilmesi bakımından, çalışma gücü kaybına yol açan kaza tarihindeki gerçek ve net gelirinin doğru belirlenmesi önemlidir.
Kişinin herhangi bir işi yoksa, geliri asgari ücret kabul edilerek, raporun hazırlandığı tarihteki net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır. Eğer davacının gelirinin asgari ücret üzerinde olduğu, bir başka anlatımla işyerinde çalıştığı ya da bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiği iddia ediliyorsa, bunun ispat edilmesi gerekir. Davacı asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia etmiş ise SGK’dan trafik kazasının olduğu tarihteki davacının ücret ve gelirlerini gösterir tüm belgeler getirtilmelidir. Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın belirli bir meslek icra eden kişilerden ise SGK kayıtları olup olmadığı da araştırılarak ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında, meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır. ( bkz. aynı yönde Yargıtay 4. H.D. 2022/5750-14643 E.-K. sayılı ilamı)
Davacı vekili dava dilekçesinde davacının uzunyol gemi kaptanı olduğunu, bu işten aylık 7.000,00 USD aylık gelir elde ettiğini iddia etmiş, bu doğrultuda kazadan önceki sürelerde aldığı maaşları gösterecek şekilde davacıya ait banka hesap dökümlerini, davacıya ait gemi adamı cüzdanını, davacının çalıştığı gemi firmalarının davacıya ödeme yaptığını gösteriri gelir belgelerini sunmuştur. Dosya kapsamına göre aksi ispat edilemeyen söz konusu belgeler doğrultusunda davacının asgari ücretin çok üzerinde aylık gelirinin olduğu sabittir. Alınan aktüer rapor hem asgari ücrete hem de belirtilen maaşa göre 2 farklı hesaplama yapmış, davacı da 28.11.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile 100,00 TL talep edilen geçici iş göremezlik tazminatını 329.800,00 TL’ye, 100,00 TL talep edilen sürekli iş göremezlik tazminatını 330.00,00 TL’ye ıslah etmiş, 100,00 TL talep edilen bakıcı gideri tazminatını, 50,00 TL talep edilen tedavi gideri tazminatını ve 50,00 TL talep edilen ulaşım/yol tazminatını ise arttırmayarak aynı bırakmıştır.
Bunun yanı sıra kazada yaralanan kişi maluliyetinin oluşması halinde meydana gelecek sürekli işgöremezlik zararını bedeni zararlar klozundan; bakıcı gideri, tedavi giderleri ve geçici işgöremezlik zararlarını ise tedavi giderleri klozundan karşılanmak üzere sigorta şirketinden talep edebilir.( bkz. aynı yönde Yargıtay 4. HD, 2021/20807-6667 E. K.ve 12/10/2021 tarihli ilamı )
Tüm bu açıklamalar uyarınca, davacının gelirinin sunduğu belgelere göre asgari ücretin 12.22 katı olduğu, bu doğrultuda alınan aktüer raporun TRH 2010 ve progresif rant sistemine göre yaptığı hesaplamanın yerinde olduğu, bu hesaplama uyarınca ve yukarıdaki bilgiler ışığında sigortacının sigorta poliçesine göre sürekli işgöremezlik zararını bedeni zararlar klozundan; bakıcı gideri, tedavi giderleri ve geçici işgöremezlik zararlarını ise tedavi giderleri klozundan karşılamak zorunda olduğu gözetilmeyerek yanılgılı değerlendirme ile kalıcı ve geçici maluliyetin bedensel zararlardan karşılanacağı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu konudaki davacı istinaf itirazları haklı görülmüş, davalı ve fer’i müdahil vekilinin itirazları ise yerinde bulunmamıştır.
Bu nedenlerle; yerel mahkeme kararının davacı lehine kaldırılmasına, davacının asgari ücretin 12,22 katı gelire sahip olduğunun anlaşılmasına göre geçici ve kalıcı tazminat bedellerinde müterafik kusur indirimi yapılması halinde dahi poliçe limitleri içerisinde kalacağından ve bu sebeple de sonuç değişmeyeceğinden bu hususta değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiş, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından Dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıda yazılı şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin ve feri müdahil vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN KABULÜNE; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2023 tarih ve 2019/64 Esas – 2023/67 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
“a-Davanın KABULÜNE,
329.800,00 TL geçici iş göremezlik, 330.000,00 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL bakıcı gideri, 50,00 TL tedavi gideri ve 50,00 TL ulaşım/yol tazminatı olmak üzere toplam 660.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihi 27/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 45.084,60 TL karar harcından 35,90 TL peşin harcın ve 2.555,00 TL ıslah harcının tahsili ile bakiye 42.493,70 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
c-Davacı tarafından sarfedilen; 77,00 TL peşin harçlar ve 2.555,00 TL ıslah harcının, 448,75 TL tebliğ+yazı giderleri, 314,00 TL keşif harcı, 350,00 TL keşif araç ücreti ve 2.900,00 bilirkişiler ücreti olmak üzere toplam 4.012,75 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 98.400,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
f-Davacı vekilince yatırılmış olup, gerekli işlemlerin yapılmasına rağmen ilgilisince tahsil edilmeyen tanık ücretinin ödenmesi için gereğinin Yazı İşleri Müdürlüğünce yerine getirilmesine,
g-Sarfedilmemiş gider avansının bulunması durumunda karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-Davacı istinafı yönünden; davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince davacı tarafa iadesine,
Davacı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 492,00 TL ve tebligat ve posta gideri 148,00 TL olmak üzere toplam 640,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davalı istinafı yönünden; alınması gerekli 22.555,96 TL istinaf karar harcından peşin alınan 5.640,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.915,96 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-Feri müdahil istinafı yönünden; alınması gerekli 22.542,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan toplam 5.639,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.902,40 TL istinaf karar harcının feri müdahilden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Feri müdahil tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
ç-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
e-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
f-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/11/2023