Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/690 E. 2023/801 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/690
KARAR NO : 2023/801

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2022 (Dava) – 18/01/2023 (Karar)
NUMARASI : 2022/928 Esas – 2023/27 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 11/05/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/01/2023 tarihli 2022/928 Esas ve 2023/27 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, 01/02/2016 tarihli takip talebi ile müvekkilinin eşi olan … T.C. Kimlik numaralı …’a karşı Turgutlu İcra Dairesi 2018/2771 Esas sayılı icra dosya kapsamında 20/09/2015 Günlü 2000648 seri no’lu çeki 30000.00TL, 10/10/2015 günlü 2000650 seri no’lu çeki 29000.00 TL , 21/10/2015 günlü 188741 seri no’lu çeki 16280.00 TL, 25/09/2015 günlü seri no’lu çeki 30000.00 TL totalde 105.280.00-TL bedelli ve 14.282,58-TL işlemiş faizi ile toplamda 119.562,58-TL ödeme emri göndermiş olduğunu, ilgili icra dosyası borçlusu …’ın 08/06/2018 tarihinde vefat ettiğini, müvekkili …’ın 20.06.2018 tarihinde Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinde Mirasın Gerçek Reddi talepli dava açtığını ve Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 20/09/2018 tarih ve 2018/553 Esas-2018/760 Karar sayılı reddi miras kararının 16.10.2018 kesinleştiğini, ancak davalı alacaklının, 04.08.2022 tarihinde müvekkili …’a karşı mirasçı sıfatıyla 17.11.2021 tarihli bakiye borç muhtırası yolladığını, müvekkilinin ise tebliğden itibaren yasal süresi içinde borca itiraz ettiğini, ancak yaptığı itiraz hata ile icra dairesine karşı olduğu için ilgili icra dairesince reddedildiğini ve bu nedenle alacaklının müvekkiline karşı haciz işlemleri yürütmeye devam etmekte olduğunu, Avukat ile işlem yapılmadığından müvekkilinin hataya düşmüş olduğunu, kaldı ki kambiyo senetlerine karşı itiraz yolunun icra mahkemesine verilecek dilekçe ile yapılacağının bilgisi oldukça teknik ve hukuki bilgi istemekte olduğunu, bu nedenle müvekkili her ne kadar yasal süresinde itiraz yolunu kullandıysa da yanlış mercie yaptığı için itirazının reddedilmiş olduğunu, müvekkilinin ilgili icra dairesinde açılan dosyada yer alan borç ve ferilerinden borçlu olmadığından mahkemece bu yönde bir tespit yapılması zorunluluğu doğduğunu, iddia ile icra takibinin müvekkili bakımından iptaline ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP :
Dava dilekçesi davalı tarafa 02/11/2022 tarihinde tebliğ edilmiş olup, yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince; “… Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin esas hakkında kurmuş olduğu karar yerinde ve usule uygun olsa da vekalet ücreti bakımından kurulmuş olan hüküm doğru olmadığı kanaatinde olduklarını, kaldırılıp nispi oranda vekalet ücretine hükmedilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu Turgutlu İcra Müdürlüğü’nün 2018/2771 E. sayılı icra takip dosyasından yapılan tek işlemin, müvekkili kuruma borçlu olan müteveffa … mirasçılarına muhtıra gönderilmesi talebinden ibaret olduğunu, sonrasında mirasçılar hakkında yapılmış tek bir haciz işlemi dahi bulunmadığını, gönderilen muhtıra neticesinde davacı tarafın, müteveffa borçlu …’ın mirasını reddettiğini belirterek icra dosyasına reddi miras ilamını sunduğunu ve takibe itiraz ettiğini, icra müdürlüğünün ise davacının itirazını takibin kambiyo takibi olmasından ötürü, itirazın İcra Hukuk Mahkemesi’ne yapılması gerektiğini belirterek reddettiğini, buraya kadar yaşanan süreçten bihaber olmakla birlikte davacı tarafın, icra müdürlüğünün ret işlemine karşı yada mirasın reddi nedeniyle borca itiraz ile ilgili olarak icra hukuk mahkemesine başvurmak yerine hukuki yararları olmadığı halde arabuluculuk müessesesine başvurmayı tercih ettiğini, kendileri tarafından icra hukuk mahkemesine başvurmaları gerektiğinin belirtildiğini ve arabuluculuk sürecinin anlaşmama olarak sonlandırıldığını, bu süreçten sonra da davacının, müteveffa …’ın mirasını yasal 3 aylık sürede reddettiği gözetilerek davaya konu icra dosyasına kendileri tarafından beyanda bulunulduğunu ve hem davacının hem de diğer mirasçıların dosyadaki taraf kayıtlarının değiştirilmesinin talep edildiğini ve neticesinde icra müdürlüğünce de bu doğrultuda işlem yapıldığını, yerel mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilen davanın açılmasına kendilerinin sebebiyet verdiğinden bahisle müvekkili kurum aleyhine yargılama giderlerine ve avukatlık ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkemenin aksi kanatte olması halinde ise dava dilekçesinde belirtildiği üzere davacı tarafın kambiyo takibine karşı itiraz mercinin neresi olduğunu bilmemesinin normal olduğuna, bu bilginin teknik ve hukuki bilgi gerektirdiğine ilişkin beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, Kanunu bilmemek mazeret sayılmadığı üzere davacı tarafça başvurulan itiraz yolunun yanlış olmasından ve bu nedenle de işbu davanın açılmasından kendisinin sorumlu olduğunu, dolayısıyla 09.09.2022 tarihinde açılan işbu dava nedeniyle, müvekkiline izafe edilecek bir kusur bulunmadığından tüm yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulmamalarına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; çeklere dayalı olarak başlatılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf istemi nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine; davalı vekilinin istinaf istemi ise yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olmadığına yönelik olup, her iki tarafın da davanın esasına yönelik bir istinaf istemi bulunmamaktadır.
Somut olayda; davalı … tarafından, takip borçlusu … aleyhine Turgutlu İcra Müdürlüğü’ nün 2018/2771 sayılı dosyasında 01/02/2016 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, ancak takip borçlusu …’ ın 08/06/2018 tarihinde vefat ettiği ve mirasçısı sıfatıyla davacı adına borç muhtırası tebliğe çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Davacının ise, Kemalpaşa SHM’ nin 20/09/2018 tarihli ve 2018/553 esas – 2018/760 karar sayılı ilamı ile mirası reddettiği ve kararın 16/10/2018 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Bunun üzerine davalı/alacaklı … vekilinin 31/08/2022 tarihinde davacının borçlu sıfatının icra takibinden silinmesi için icra dosyasından talepte bulunduğu ve davacının icra dosyasındaki borçlu sıfatının icra müdürlüğü tarafından 05/09/2022 tarihinde silinmiş olduğu sabittir. Dolayısıyla, dava tarihi olan 09/09/2022 tarihinden önce davacının icra takibinde borçlu sıfatının ortadan kalkmış olduğu görülmekle, mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Ancak; davalı/alacaklı …, davacının mirası reddettiğini önceden bilmesi beklenemeyeceğinden ve daha önceden de öğrendiği sabit olmadığından, davacı adına borç muhtırası tebliğe çıkarılmasında kusurlu olduğu söylenemez. Davalı tarafından borç muhtırasının tebliğe çıkartıldığı tarihte, davalının mirası ret durumunu bildiği sabit değildir Davalıdan, muhtıranın tebliğe çıkarılmasının talep edildiği tarihte bu hususları bilmesi ve öngörmesi de beklenemez. Bu nedenle, davalının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması doğru olmamıştır. Buna göre, davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacının kendi üzerinde bırakılması ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekir. (Aynı yönde bkz. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 16/03/2016 tarihli ve 2015/3893 esas – 2016/4040 karar sayılı ilamı).
Ayrıca, arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlanması, davalıya yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumluluk yüklemez. Zira, zaten davanın açıldığı tarihte davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı açıktır. Bu nedenle, davada haksız çıkmış olması nedeniyle arabulucuk ücretinden de davacının sorumlu olduğuna karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/01/2023 tarihli 2022/928 Esas ve 2023/27 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
b-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL peşin harcın davacı tarafça dava açılırken yatırılan 2.041,83 TL’den mahsubu ile bakiye kalan 1.861,93 TL’nin karar kesinleştikten sonra ve istek halinde davacıya iadesine,
c-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına ve davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13 maddesi gereğince UYAP sistem üzerinden arabuluculuk dosyasında yapılan inceleme neticesinde sarf kararında 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin Adalet Bakanlığı tarafından karşılandığı görülmekle, arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
e-6100 sayılı HMK’nun 333. Maddesi ve 29437 sayılı Yazı İşleri Yönetmeliğinin 207. maddesine yargılama gideri için tahsil edilen paranın kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra yazı işleri müdürü tarafından ilgilisine iade edilmesine, hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacıdan alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
b-Davalıdan alınan 179,90-TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında;
a-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
b-Davalı tarafça yapılan 492,00-TL istinaf kanun yolu başvuru harcından oluşan istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11/05/2023