Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/69 E. 2023/566 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/69
KARAR NO : 2023/566

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2022
NUMARASI : 2021/775 Esas – 2022/823 Karar
DAVA TÜRÜ : Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/12/2014
BAM KARAR TARİHİ : 30/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/03/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2022 tarihli ve 2021/775 Esas – 2022/823 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 05/08/2013 tarihinde davalıya ait ve davalının sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkiline ait park halindeki … yabancı plakala araca çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini davalının kusurlu olduğunu, müvekkilinin Almanya’da yaptırmış olduğu tespit sonucu KDV hariç 5.476,11 EURO olarak tespit edildiğini bildirerek 5.476,11 EURO nun davalı …’dan kaza tarihinden davalı … şirketinden temerrüt tarihi olan dava tarihinden 3095 sayılı yasanın 4a maddesine göre yürütülecek değişken faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru karşılığı TL olarak tahsiline bilirkişi ücreti olarak Almanya’da ödenen 869.29 EURO nun karar tarihindeki TCMB efektif satış kuru karşılığı TL olarak yargılama giderlerine dahil edilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının asli kusurlu olmadığını, davacının park ettiği alanın park için ayrılmış bir yer olmadığını, davacının aracını diğer araçların geçişini zorlaştıracak şekilde park ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın 18/02/2013-2014 vadeli zorunlu trafik sigorta poliçesi ile müvekkili tarafından teminat altına alındığını, maddi hasarlarda araç başına teminat limitlerinin 25.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz bulunduğunu, davacının yurt dışında yaptırmış olduğu bilirkişi incelemesini ve buna bağlı olarak masrafları kabul etmediklerini, müvekkiline kaza ve hasar ihbarında bulunulmadığını, bu nedenle müvekkilinin temerrüde düşmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesinin 12/10/2017 tarihli kararı ile “..Davacının davasının kabulüne, 5.476,11 Euro hasar bedelinin, davalı … yönünden dava tarihi olan 15/12/2014 tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 05/08/2013 tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek değişken faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki merkez bankasının efektif satış kuru üzerinden TL karşlığının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 869,29 Euro bilirkişi ücretinin yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine..” karar verilmiş, kararın davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi sonucu Dairemizin 16/09/2021 tarihli kararı ile; “.. mahkemece özellikle hasar konusunda uzman başka bir makine mühendisi bilirkişi ile dosyada kusur yönünden bilirkişi raporu bulunan trafik bilirkişisi …’ten, dava dosyası kapsamı, ekspertiz raporu, fatura ve fotoğraflar incelenerek aracın yaşı, modeli gibi özelliklerde dikkate alınarak, ayrıntılı hasar kalemleri ve hasar bedelinin tespiti ve hasarın kaza ile uyumlu olup olmadığı hususlarında, davalı vekilinin itirazlarını da irdeleyerek açıklamalı, denetime elverişli bir bilirkişi heyeti raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu itibarla, davalılardan … vekilinin açıklanan yönlere ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK nın 353/1-a/6. Maddesi uyarınca kaldırılmasına ” şeklinde karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İSTİNAFA KONU KARARI:
Mahkemece: “….Davacının davasının kabulü ile 5.476,11 Euro hasar bedelinin, kaza tarihi olan 05/08/2013 tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek değişken faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki merkez bankasının efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan alınarak (Mahkememizin 2014/1518 esas, 2017/888 karar sayılı 12.10.2017 tarihli … Sigorta A.Ş. hakkındaki ilamı ile tahsilde tekerrür teşkil etmemek kaydıyla) davacıya verilmesine, 869,29 Euro bilirkişi ücretinin yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalılardan … Sigorta Anonim Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı … Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin kaldırma kararı öncesi 2014/1518 Esas – 2017/888 Karar sayılı 12/10/2017 tarihli ilamı, davacı ile davalı şirket tarafından istinaf edilmediğini ve kararın kesinleştiğini, davalı şirket aleyhine İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2017/14948 Esas sayılı dosyası ile icra emrinin gönderildiğini, icra emrinde 8.463,49 TL ve 7.109,19 Euro alacağın fiili ödeme tarihindeki merkez bankası efektif satış kuru ile ödenmesinin talep edildiğini, davalı şirket tarafından Merkez Bankası Efektif satış kuru üzerinden 1 Euro = 4,5146 TL olarak tespit edilen Euro karşılığı TL olarak icra dosyasına 10/11/2017 tarihinde 43.026,26 TL ödeme yaptığını, davalı şirket aleyhine gönderilen bakiye borç muhtırası ile talep edilen 471,00 TL’ lik kısım ise 24/11/2017 tarihinde ödendiğini, davalı şirket aleyhine 2017/888 Karar sayılı ilamda hükmedilen 5.476,11 Euro’nun TL karşılığı 10/11/2017 tarihinde 24.722,45 TL iken, kaldırma kararı sonrası verilen 5.476,11 Euro’nun TL karşılığı yaklaşık 100.377,10 TL’ ye isabet ettiğini, 2017 yılında verilen 5.476,11 Euro’nun karşılığı davalı şirkette bulunan poliçe teminat limiti içerisinde iken, 2022 tarihinde verilen hükümde ise Euro’nun TL karşılığı poliçe teminat limitinin üzerinde kaldığını, davalı şirket tarafından 2017 yılında tüm zararı karşıladığını, 2017 yılında verilen hükümde poliçe teminat limiti sınırları içerisinde kalan Euro cinsi zarar bedeli 2022 yılında poliçe teminat limiti tutarlarını döviz kuru nedeniyle aştığını, davalı şirketin teminat limit 2013 yılı araç başına 25000 TL ile sınırlı olduğunu, 2022 tarihli hükümde davalı şirketin teminat limiti ile sınırlı olarak hüküm kurulmamış olmasının eksik olduğunu, 2017 yılında verilen hüküm; davalı şirket ve davacı tarafından istinaf edilmemiş olup, ilk kararın taraflarca kesinleştiğini, kesin karara istinaden davalı şirket 2017 yılında icra müdürlüğüne ilamda belirtilen tüm tutarları ödemiş olup, davacının zararı 2017 yılında karşılandığını, bu durumda kaldırma kararı sonrası verilen yeni hüküm sadece diğer davalı ve davacı arasında olup, 2022 yılında verilen hükümde davalı şirkette sorumluluk yükleyecek şekilde karar verilmemesi gerektiğini, eksik incelemeye dayalı kararın kaldırılması gerektiğini, kaza tarihi itibariyle araç başı teminat limiti 25.000 TL olup, davalı şirketin poliçe teminat limitini aşacak şekilde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminatın( hasar bedeline ilişkin) kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan aracın işleteni-sürücüsü ve zorunlu trafik sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı … Şti. vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 294. ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. HMK’ nın 297. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği; aynı maddenin 2. fıkrasında ise; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır. Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Somut olayda; ilk derece mahkemesinin istinaf denetimine konu olan dosyasında, davacı vekilince dava dilekçesinde davalı olarak … Sigorta A.Ş ve … gösterilmesine rağmen mahkemece verilen istinafa konu kararda sadece davalı olarak … gösterilmiş ve anılan davalı hakkında hüküm kurulmuş, davalı … hakkında hüküm tesis edilmemiştir.
Bu durumda, davacı tarafın zorunlu trafik poliçesine (ZMMS) ilişkin talebi hakkında HMK’nun 297. maddesinin emredici hükmüne aykırı olarak, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin ve hükmün infazında sorun yaratacak şekilde sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle; istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2 maddesi uyarınca esastan kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2022 tarihli ve 2021/775 Esas – 2022/823 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1- Davacının davasının KABULÜ ile 5.476,11 Euro hasar bedelinin, kaza tarihi olan 05/08/2013 tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek değişken faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki merkez bankasının efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının davalı …. ‘dan alınarak ( tahsilde tekerrür teşkil etmemek kaydıyla) davacıya verilmesine,
2-Davalı … dava tarihinden sonra yapılan ödeme ile poliçeden kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirdiğinden, davalı … yönünden dava konusuz kaldığından DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 1.627,89-TL nispi harca, peşin alınan 265,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.361,99 TL karar ve ilam harcının (tahsilde tekerrür teşkil etmemek kaydıyla) davalı …’dan alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
4-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 0,60 TL dosya gideri, 3,80 TL vekalet suret harcı, 25,20 TL başvuru harcı, 265,90 TL peşin harç, 195,40 keşif harcı, 676,00 TL davetiye ve posta gideri, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 3.782,97 Euro bilirkişi ücreti (869,29 euro bilirkişi tespit ücretinin karar tarihindeki 1 euro 4.3518 üzerinden), istinaf ortadan kaldırma kararından sonra yapılan 22 TL davetiye gideri ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.571,87 TL yargılama giderinin (tahsilde tekerrür teşkil etmemek kaydıyla) davalı … ‘dan alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6- Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 9.100,00 TL vekalet ücretinin ( tahsilde tekerrür teşkil etmemek kaydıyla) davalı …’dan alınarak davacı tarafa verilmesine.
7- HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından gerekçeli karar tebliğ gideri mahsul edildikten sonra varsa sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
8- Davalı … tarafından yatırılan delil avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B-İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-İstinaf başvurusu sırasında, davalıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalı … şirketine iadesine,
2-Davalı …. tarafından istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak yatırılan 220,70 TL harcın Hazineye gelir olarak kaydına,
3-İstinaf incelemesi esnasında davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 30/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.