Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/672 E. 2023/679 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/672
KARAR NO : 2023/679

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2022 (Talep) – 01/02/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/1083 Esas

TALEP : İhtiyati Tedbir (Şirkete Kayyım Atanması)

BAM KARAR TARİHİ : 26/04/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 26/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1083 Esas sayılı dosyasından verilen 01/02/2023 tarihli ara kararın incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA/TALEP:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava/talep dilekçesinde özetle; davalı şirketin yönetiminin, müvekkiline çağrı yapılmadan toplandığını, … tarafından tespit edilen yok hükmündeki 23/05/2022 tarihli genel kurul ile fiili olarak değiştirildiğini ve yönetimin gasp edildiğini, müvekkilinin davalı … Sanayi Ticaret Anonim Şirketindeki payların %50’sine sahip olduğunu, dolayısıyla şirketin genel kurullarında, müvekkilinin iradesinin aksi yönünde bir karar alınmasının mümkün olmadığını, şu an için davalı şirketin yönetiminde fiilen bulunan … ve … tarafından yok hükmündeki genel kurul aracılığı ile aşağıda ayrıntısıyla açıklanan süreç sonunda yönetimin tam anlamıyla gasp edildiğini, …’nun, şirketin pay sahibi olarak Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nden şirketin genel kurul toplantısının yapılması için çekişmesiz yargı işi kapsamında Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nden talepte bulunduğunu, dilekçenin davalı şirkete tebliğinin sağlandığını ve söz konusu talebin birlikte hareket eden … tarafından yetkisiz şekilde kabul edildiğini, talepte bulunan …’nun, … Sanayi A.Ş.’nin hâkim pay sahibi ve yöneticisi olduğunu, …’nin ise, … AŞ’nin mali işler müdürü olduğunu, dolayısıyla talebin ve bunun kabulünün muvazaalı olduğunun açık olduğunu, bu tertip sonucunda, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 20/04/2022 tarihinde, 2022/739 E.-2022/243 K. sayılı karar ile …’na genel kurulun kararda belirtilen gündem ile çağrısı konusunda yetki verildiğini, müvekkiline çağrı yapılmadan 23/05/2022 tarihli genel kurulda yönetimin değiştirildiğini, bu durumun … tarafından tespit edildiğini, söz konusu çağrı yetkisinin verilmesinin, müvekkili pay sahibine ve diğer pay sahiplerine çağrıda bulunmadan genel kurulu toplama yetkisi vermediğini, çağrı konusunda TTK m. 414’teki usule tam olarak uyulmasının şart olduğunu, ne var ki, müvekkiline davalı şirketin 23/05/2022 tarihli genel kurul çağrısının hiç yapılmadığını, sadece toplantının ilânıyla yetinildiğini, önemle belirttikleri üzere bu durumu tespit eden … tarafından 26/05/2022’de tanzim edilen “İnceleme Sonucu” başlıklı belgede çağrı belgeleri sunulmadığı için tescil isteminin reddedildiğini, pay sahipliği oranı %50 olan müvekkiline çağrı yapılmadan toplanan 23/05/2022 tarihli olağan Genel Kurul’da alınan bütün kararların Yargıtay’ın istikrarlı kararları uyarınca yok hükmünde olduğunu (Yarg. 11. Hukuk Dairesi 2014/11946 E.-2014/18708 K.) ve bu durumun, mahkemenin huzurundaki fesih davası açısından yönetimin fiili olarak gasp edilmesi anlamına geldiğini, davalı şirketin … tarafından … AŞ ve diğer şirketlerin menfaatine olmak üzere borçlandırıldığını ve şirketin malvarlığının boşaltıldığını, şirketin fiili olarak faaliyetlerine son verildiğini, merkezi bir iş hanındaki boş bir odadan ibaret olduğunu, şirketin 31/10/2022 tarihli olağan genel kurulu sürecinde müvekkili pay sahibi adına finansal tablolar üzerinde inceleme hakkının kullanıldığını ve kendilerine şirketin mizanlarının gönderilmesinin sağlandığını, incelenmesinde; davadışı … AŞ. … AŞ … AŞ., … Sanayi ve Ticaret AŞ, .. AŞ … Sanayi A.Ş. şirketleri lehine çok yüksek miktarlar üzerinden davalı şirketin borçlandırıldığının tespit edildiğini, ayrıca şirketin yönetiminde bulunan … ve …’ın şirkete karşı fiktif işlemler sonucunda alacaklı konuma getirildiklerinin şirket mizanının hesap kodlarından anlaşıldığını, oysaki, davalı şirketin fiilî olarak yürüttüğü ticari bir faaliyetinin olmadığını, adresinin boş bir oda olduğunu, öyle ki, davalı şirketin 31/10/2022 tarihli Genel Kurulunun dahi … AŞ’nin fabrikasında yapıldığını, gerek müvekkili pay sahibinin şirket yönetiminin dışına hukuksuz bir şekilde atılması gerekse de yönetimi ele geçiren pay sahiplerinin mali yönden şirketi sürekli zarara uğratmalarının, kendi ilişkili oldukları şirketler lehine aslında olmayan alacak hakları yaratmalarının müvekkili açısından şirketin haklı sebeple feshi için yeterli sebep teşkil ettiğini, söz konusu olguların müvekkili pay sahibi açısından anonim ortaklığın devamını çekilmez hale getirdiğini, yönetimi haksız şekilde fiili olarak ele geçirilen ve hukuki açıdan yönetim kurulu bulunmayan şirket için tedbiren kayyım atanmasını talep ettiklerini, davalı şirketin fiilî olarak yönetiminde bulunan kişilerin herhangi bir yetkisinin mevcut olmadığını, genel kurulun yok hükmünde bulunması sebebiyle şirketin yönetim organının bulunmadığını, müvekkilinin şirketteki pay sahipliği oranının %50 olduğu da dikkate alındığında, davalı şirketin mevcut fiilî yönetiminin müvekkiline telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verdiğinin ve vermeye devam edeceğinin ortada olduğunu, ayrıca davalı şirketin kullanılarak, borsaya kayıtlı şirketlerin bilançolarının fiktif şekilde iyileştirilmesinin de, kamusal menfaatlerin korunması için söz konusu tedbire karar verilmesini zorunlu kıldığını, bu çerçevede, davalı şirketin yönetiminin usulüne uygun olarak seçilmesine kadar, şirket için yönetim kayyımı atanmasını tedbiren talep ettiklerini, söz konusu tedbirin teminatı olarak müvekkilinin şirketteki paylarını rehin olarak göstermeye hazır olduğunu da belirtmek istediklerini belirterek, davalı şirketin TTK m. 531 uyarınca haklı sebeple feshine karar verilmesini, şirketin yönetim ve temsil yetkilerini kullanabilmesi için tedbiren yönetim kayyımı atanmasına, kayyım masraflarının davalı şirketten karşılanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini, şöyle ki; TTK m. 531 hükmünün, fesih yerine davacı pay sahiplerine paylarının gerçek değerleri ödenmek suretiyle şirketten çıkarılmalarına veya başka bir alternatif çözüme karar verme konusunda tanınan geniş yetki ile şirketin devamlılığının önemini gösterdiğini, haklı sebeplerin varlığı değerlendirilirken, davacı pay sahibi dışında kalan diğer menfaat sahiplerinin haklarının da dikkate alınması gerektiğini, davacının annesi olan ve şirket yönetim kurulu üyesi olan …’nın şirketin işleyişini engelleyici davranışları ve şirketle olan husumeti nedeniyle şirketin iki kişiden oluşan yönetim kurulunun genel kurul toplanma kararını iki kez alamadığını, son olarak dava konusu edilen 2020 yılı genel kurulun da mahkeme kanalı ile diğer yönetim kurulu üyesinin genel kurulu toplantıya çağırma konusunda mahkemeden yetki alması üzerine yapılabildiğini, şahsi ilişkilerin bir sermaye şirketi olan anonim ortaklıklarda fesih sebebi olarak görülmesinin mümkün olmadığını, anonim şirketin feshinin son çare olması ilkesinin TTK m. 531 hükmünde açıkça görüldüğünü (Yargıtay 11. HD 2015/2939 E.- 2016/937 K.), anonim şirketlere kayyım atanmasının istisnai bir çözüm yolu olduğunu ve aslında şirketi, başta organsız kalması nedeniyle sona ermekten kurtaran geçici bir çare olduğunu, ancak zaten müvekkili şirketin organsız kalması ve yönetilememesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını (11. HD 2019/5350 E.- 2021/5513 K.), davacı tarafın, 23.05.2022 tarihli 2020 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti ve sözkonusu kararların durdurulması talebi ile İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/897 E. sayılı dosyasından açtığı davada tedbir taleplerinin reddedildiğini, halihazırda bu dava dosyasının derdest olduğunu, mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesinde de bu hususların ortaya konulacağını, halka açık davadışı şirketler ile yapılan işlemlerin nevinin celbi ile de davacı tarafın iddialarının asılsız olduğunun ortaya konulacağını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Somut olayda; davacı vekilinin, pay sahipliği oranı %50 olan müvekkiline çağrı yapılmadan gerçekleştirilen 23/05/2022 tarihli olağan genel kurulda alınan tüm kararların yok hükmünde olduğunu, davalı şirketin dava dışı … tarafından borçlandırıldığını, genel kurulun yok hükmünde olması sebebiyle davalı şirketin yönetim organının bulunmadığını ileri sürerek, haklı nedenle şirketin feshi ile şirketin yönetim ve temsil yetkilerini kullanabilmesi için davalı şirketin yönetiminin usulüne uygun olarak seçilmesine kadar tedbiren yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini istediği, davanın, 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi gereğince davalı anonim şirketin haklı sebeple feshine ilişkin olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesinde; ‘mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği’, 391. maddesinde; ‘mahkemenin tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi sakıncayı ortadan kaldıracak ve zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verilebileceği’, 390/3. maddesinde de; ‘tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun düzenlendiği, ihtiyati tedbir kararının şayet koşulları varsa ve yaklaşık ispat koşulu sağlanmış ise, uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceği, davacının, şirketin feshi için gösterdiği nedenlere yönelik olarak dosya kapsamındaki deliller değerlendirildiğinde; davalı şirketin 23/05/2022 tarihli olağan genel kurul toplantısının ve alınan kararların yok hükmünde olduğuna ilişkin bir mahkeme kararının bulunmaması, dava dilekçesinde ileri sürülen bu ve diğer iddiaların yargılama sırasında değerlendirilecek olması, halihazırda davalı şirkette organ boşluğunun bulunmaması, davalı şirketin yöneticisi var iken, yönetici kayyımı atanamayacak olması ve 6100 sayılı HMK’nın 389. ve 390. maddelerindeki koşulların gerçekleşmemiş bulunması karşısında; DAVACI TARAFIN DAVALI ŞİRKETE TEDBİREN KAYYIM ATANMASINA İLİŞKİN İSTEĞİNİN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından, “…Tedbir talebinin iki sebebe dayandığını, birincisinin yok hükmünde bir genel kurul kararı ile yönetim kurulunun değiştirilmesi olduğunu, ikincisinin davalı şirketin borsaya kayıtlı başkaca şirketlerin bilançolarının fiktif şekilde iyileştirilmesinde kullanılmış olması olduğunu, yönetim yetkisinin bariz bir şekilde kötüye kullanılmasının önlenebilmesinin tek yolunun geçici hukuki himaye sağlanması olduğunu, davalı şirketin toplamda %50 payının sahibi olan … ile …’ın, %50 pay sahibi olan müvekkiline hiçbir şekilde bilgi vermeksizin genel kurul toplantısı yaparak kendilerini yönetim kuruluna seçtiklerini, davalı şirketin çağrı yaptığını ispat yükü altında olup ispat edemediğini, Yargıtay’ın istikrar kazanmış kararlarının da çağrıyı ispat yükünün çağrıyı yapanda olduğu yönünde olduğunu (11. HD. E. 2014/4050 – K. 2014/14000), Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22/06/2021 tarihinde verdiği 2020/6304 Esas ve 2021/5302 Karar sayılı kararında çağrı yapılmaması durumunda yokluk yaptırımının uygulanacağını ifade ettiğini, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07/07/2020 tarihinde verdiği 2017/2046 Esas ve 2020/527 Karar sayılı kararında çağrı yapılmaması durumunda yokluk yaptırımının uygulanacağının belirtildiğini, %50 pay sahibi ortağa çağrı yapılıp yapılmadığının … celp edilen belgelerden anlaşılabildiğini, çağrı yapılmamış ise kurucu unsur olmadığını, kurucu unsur yok ise işlemin yok hükmünde olduğunu, genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespitine ilişkin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/897 Esas sayılı dosyası kapsamında dava ikame edildiğini, oradaki tedbir talebinin de matbu gerekçeler eşliğinde reddedildiğini, mahkemenin ancak bu karar ile nihai hukuki koruma tesis edebileceğini, başkaca bir mahkeme kararı yok ise geçici hukuki koruma tesis etmesinin mümkün olmadığı ifade edilmişse de bunun doğru olmadığını, kaldı ki genel kurul kararının yok hükmünde olduğuna ilişkin kararların kesinleşmeden icra edilemediğini, Türkiye’deki yargılama süreleri göz önüne alındığında davalı şirketin yöneticilerinin önümüzdeki asgari 5 ya da 6 yıl yok hükmündeki bir karara istinaden şirketi yönetebilecekleri sonucuna ulaşıldığını, mahkemenin geçici hukuki koruma marifetiyle adalete erişimi temin etmemesinin mülkiyet hakkının açık bir şekilde ihlâl edilmesi sonucunu doğurduğunu, hukukî açıdan şirketin organsız olduğunu, mahkemenin davalı şirket yetkililerince yaratılan fiili duruma hukukî statü atfederek şirketin organsız kalmadığını ifade ettiğini, çok sayıda Yargıtay kararı sunulmuş olmasına ve gelen kayıtlardan genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun anlaşılmasına karşın iddia ve talep ile ilgili hiçbir değerlendirme yapılmaksızın talebin reddinin adalete erişim hakkını ihlal ettiğini, mahkemenin, iddialarını ve ilgili Yargıtay kararlarını neden dikkate almadığını gerekçelendiremediğini, istinaf mahkemelerinin yapılan başvuruları reddetme yönünde yaygın bir eğilim sergiledikleri kanaatinde olduklarını belirtmek istediklerini, haliyle geçici hukuki koruma sağlanmasının imkansızlaştığını ve nihai hukuki koruma adı altında verilen kararların etkisini kaybettiğini, tedbir isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Talep, anonim şirketin haklı sebeple feshi davasında şirket yönetiminin usulsüz oluşturulduğu iddiasına dayalı olarak şirkete yönetim kayyımı atanması istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle talebin reddine karar verildiği, karara karşı ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Kural olarak, yönetim kayyımı atanabilmesi için şirketin yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Şirketin seçilmiş yönetim kurulu bulunduğu takdirde organ yokluğundan sözetmek mümkün değildir.
Genel kural bu olmakla birlikte, somut uyuşmazlıkta %50 hissedar olan davacıya hiçbir çağrı olmaksızın şirket genel kurul toplantısı yapıldığı iddia edilmekte olup, hiçbir çağrı bulunmadan anılan GK’nın yapılması halinde alınan kararların yok hükmünde olacağı ve bunun re’sen gözetilmesi gerektiği açıktır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; bu konuda görülmekte olan bir dava olduğu (İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/897 E.) da ileri sürülmüş olmakla birlikte, bu davaya dair bilgi ve belgeler dosyada bulunmadığı gibi, …’nün toplantıya çağrıya dair evraklar sunulmadığından bahisle tescil talebini reddettiği de davacı tarafça ileri sürülmüş olup, gerçekten dosyaya sunulan birtakım evraklarda da …nce bu evrakların eksik olduğu şeklinde yazı yazıldığı görülmektedir. …nün 31.05.2022 tarihli ilan metninde ise 23.5.2022 tarihli GK kararının tescil ve ilan edildiği yazılı olup, davacı tarafça bu tescil ve ilanın ne surette yapıldığına dair bilgi talebinde bulunulduğu da görülmekle, oluşan çelişkinin giderilmesi gerektiği açık olmakla, yerel mahkemenin ihtiyati tedbir talebini red kararında bu hususlarda hiçbir değerlendirme yapılmadığı, gerekçenin talebi karşılamadığı gibi, dosya kapsamına göre kararın eksik incelemeye dayalı olduğu da anlaşılmakla, ilgili ticaret müdürlüğünden bu husus özellikle sorulmak ve 23.05.2022 tarihinde yapılan GK toplantı çağrı belgeleri de dahil tüm bilgi ve belgeler dosyaya getirtilip incelenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere, kararın kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1083 Esas sayılı dosyasından verilen 01/02/2023 tarihli ara kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-İstemin yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; ihtiyati tedbir talep eden/davacı tarafından yatırılan 179,90-TL istinaf karar harcının istek halinde ihtiyati tedbir talep eden/davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında ihtiyati tedbir talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 26/04/2023