Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2023/671 E. 2023/656 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/671
KARAR NO : 2023/656

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2023 (Talep)- 06/03/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2023/189 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 13/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/04/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/03/2023 ara karar tarihli ve 2023/189 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı/ihtiyati tedbir isteyenler vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2023/1391 sayılı dosyasında müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatıldığını, davaya konu takibin dayanağı senetteki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, ayrıca senetteki hiçbir yazının da müvekkillerine ait olmadığını, müvekkillerinin dava konusu takipte alacaklı gözüken kişiyle bir defa muhatap olduklarını, bunun da tapu alışverişinden kaynaklandığını, tapu alışverişine ilişkin tüm ödemenin yapıldığını, bu alışveriş dışında bir ilişkilerinin olmadığını, bu tapu alışverişine de senette kefil olarak gözüken dava dışı …’ün aracılık ettiğini, müvekkillerine tapu işlemleri sırasında bir takım imzaların attırıldığını, bu nedenle hile ile senet imzalatılmış olma ihtimalinin de bulunduğunu, irade fesadına dayalı olarak düzenlenen senedin geçersiz olduğunu, senetteki düzenleme yazılarının hiçbirinin müvekkillerine ait olmadığını, takip dayanağı senet tutarının 270.000,00 USD olduğunu, davalının mali durumunun borç vermeye yeterli olmadığını, varlıklı olan müvekkillerinin de böyle bir borcu almalarının söz konusu olamayacağını, diğer yandan senet üzerinde tahrifat yapıldığını, tahrifat yapılan senedin geçersiz olduğunu, senette tahrifat iddialarına ilişkin olarak İzmir 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2023/125 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, müvekkillerinin haksız icra takibinden dolayı icra tehdidi altında olduklarını, senedin tahsili halinde müvekkillerinin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağını belirterek, dava konusu senedin teminatsız veya uygun görülecek bir teminat karşılığında yargılama sonucu verilecek kararın kesinleşmesine kadar ödenmesini engeller nitelikte icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, aksi kanaat halinde; İİK’nın 72/3 maddesi uyarınca gecikmeden doğacak zararlara ilişkin belirlenecek teminat ve takip konusu alacağın icra veznesine depo edilmesiyle birlikte mahkeme kararının kesinleşmesine kadar icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine; müvekkillerinin davalıya icra takibine konu senetten dolayı 270.000 USD ve icra takibine konu edilmiş olmasından kaynaklı faiz ve tüm fer’ilerinden dolayı borçlarının olmadığının tespitine, asıl alacağın % 20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline, HMK’nın 329/1 maddesi uyarınca davalının 575.000,00 TL avukatlık ücreti ödemesine, aynı kanunun 329/2 maddesi uyarınca davalının en yüksek bedelden disiplin para cezasına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “… davacılar vekili davanın ve icra takibinin dayanağı olan senetteki imzaya ve yazılara itiraz etmiş, taraflar arasında bu senedin düzenlenmesini gerektirir bir ilişkinin bulunmadığını, ortada irade fesadının olduğunu, senedin hile yolu ile alınma ihtimalinin de bulunduğunu ileri sürmüştür. Dilekçesi ekinde ise herhangi bir delil ve belge sunmamaştır. Yukarıdaki yasal düzenlemelerde de belirtildiği şekilde; ihtiyati tedbir isteğinde bulunan tarafın haklılığını, haklı sebebin varlığını yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde kanıtlaması gerekir. Soyut iddiadan daha çok, tam ispattan daha az bir durumun varlığı halinde yaklaşık ispat halinden söz edilebilecektir. Dolayısıyla; ihtiyati tedbir isteyenin, ileri sürülen hakkın varlığı ve bu hakkın tehlikede olduğu konusunda mahkemede güçlü bir kanaat oluşması gerekir. Dava dilekçesi ekinde herhangi bir belge sunulmamış olması nedeniyle “yaklaşık ispat” kuralı çerçevesinde mahkememizde ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönünde kanaat oluşmadığından, yerinde görülmeyen ihtiyati tedbir isteğinin reddine…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin red kararını “…ihtiyati tedbir isteyenin, ileri sürülen hakkın varlığı ve bu hakkın tehlikede olduğu konusunda mahkemede güçlü bir kanaat oluşması gerekir.” şeklinde gerekçelendirdiğini, ancak bu gerekçenin “ihtiyati tedbir” müessesesinin açıkça özüne aykırı olduğunu, yasakoyucu tarafından ihtiyati tedbir için aranan şartların mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâlleri, talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâller, tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi olarak belirlediğini, dava konusu olayda ihtiyati tedbir için yasakoyucunun düzenlediği tüm şartların gerçekleşmiş olduğu sabit iken “güçlü kanaat oluşmadığı” gerekçesi ile reddedilmesinin haksız ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, eldeki davanın davalı yanlarca borçlu olunduğu istemi ile müvekkilleri aleyhine icra takibine konu edilen senetlerdeki el yazılarına ve imzalara itirazı havi “menfi tespit davası” olduğunu ve mahkemenin ihtiyati tedbir için aradığı “güçlü kanaat”in yargılamanın neticesinde elde edilecek bir sonuç olduğunu, yine Mahkemece tesis olunan ara kararın gerekçesinde ihtiyati tedbir için gerekli yaklaşık ispatı kuralı gereği taraflarınca iddialarını destekleyen somut delil sunulmadığından bahsedilmiş ise de, menfi tespite konu edilen davada imzaya ve yazıya itirazlara ilişkin dava ile birlikte taraflarınca sunulabilecek somut bir delil mümkün olamayacağı izahtan vareste olmakla birlikte, bu itirazların Mahkemece yapılacak yargılama kapsamında tarafların yazı ve imza örnekleri alınmak suretiyle bu örnekler üzerinde yapılacak mukayeseli kriminal incelemeler neticesinde bilirkişice tanzim olunacak bilirkişi raporu ile tespiti gerektirdiği hususu, özellikle “imzaya itiraz” mutlak def’inin ileri sürüldüğü davalarda yargılamanın hukuki bir gerekliliği olduğunu, hal böyle iken Mahkemenin ihtiyati tedbir istemlerini “somut delil olmadığı”, “güçlü kanaat oluşmadığı” gerekçeleri ile reddetmesinin kabul edilemez olduğunu, ara kararın haksız ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, uzun yargılamayı gerektiren dava sonunda haklılıkları sabitlik kazandığı takdirde müvekkillerince icra tehdidi altında ödeme yapılmış olması halinde bunun karşı yandan tazmininin mümkün olamama ihtimalinin olması ve en önemlisi imza incelemesi sonunda imzanın davacı/müvekkillerinin eli mahsulü olmadığının tespit edildiği ve tedbir verilmediği için icra veznesindeki para davalıya ödendiği taktirde, davacı/müvekkillerinin ödediği bedelin iadesi için yasal yollara başvurmak zorunda kalacağından, mahkemece yeni ihtilaflar yaratacak sonuçların doğmasına izin verilmemesi gerektiğini, mahkemenin ihtiyati tedbir istemimizin reddine dair tesis olunan ara kararın, İİK madde 72/3 hükmüne ve yine konunun ele alındığı emsal bam kararlarına açıkça aykırı olduğunu belirterek İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/495 Esas Sayılı dosyasına kayden görülmekte olan davada mahkemece ihtiyati tedbir istemlerinin reddine dair tesis olunan 06/03/2023 tarihli ara kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, ihtiyati tedbir istemlerinin kabulü ile; öncelikle, dava konusu senedin/icra takip borcunun tahsili halinde, müvekkillerinin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu borcun, teminatsız veya mahkemece uygun görülecek bir teminat mukabilinde ve iş bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesi verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar, davaya konu takibin ödenmesini engeller mahiyette icra takibinin durdurulması amacıyla ihtiyat-i tedbir kararı verilerek takibin tedbiren durdurulmasına, aksi kanaat halinde; İİK m.72/3 hükmü uyarınca gecikmeden doğacak zararlara ilişkin belirlenecek teminat ve takip konusu alacağın icra veznesine depo edilmesiyle birlikte mahkeme kararının kesinleşmesine kadar icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; İİK m.72/3 maddesi uyarınca bonoya dayalı takipten sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Talep; ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davalının davacılar aleyhine İzmir 20. İcra Müdürlüğünün 2023/1391 sayılı dosyasında 270.000,00 USD miktarlı 09/01/2023 tanzim tarihli, 19/01/2023 vade tarihli senede istinaden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yaptığı, davacının ise eldeki menfi tespit davasını açtığı ve ihtiyati tedbir kararı talep ettiği anlaşılmaktadır.
İİK.’nın 72. maddenin 3. fıkrasında”….İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak; borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu maddenin düzenleniş biçimi nazara alındığında; düzenlemeyle borçluya alacaklının gecikmeden doğan zararlarını karşılamak üzere teminat yatırarak, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödememesini isteme hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla; bu durumda mahkemenin tedbir hususunda takdir hakkı bulunmamakta, sadece teminat tutarını belirlemede takdir hakkı bulunmaktadır. Dolayısıyla, mahkemece İİK’ nın 72/3 maddesi uyarınca icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde yaklaşık ispat sağlanmadığından bahisle talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu nedenlerle; yerel mahkemenin kararının davacılar lehine kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce ihtiyati tedbir talebi hakkında HMK’nun 353/1-b-2 madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)İhtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı davacılar vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-) İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/03/2023 tarihli ve 2023/189 Esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA, HMK’ nın 353. maddesi gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
3-a)Davacı vekilinin itirazının KABULÜNE; davacının İİKnun 72-(3) maddesine dayalı İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ İLE; dava değeri alacağın (5.147.969,96 TL) %20’si olan 1.029.593,10-TL nakit ya da kesin teminat mektubu davacı/borçlular tarafından mahkeme veznesine depo edildiğinde; İzmir 20. İcra Müdürlüğünün 2023/1391 sayılı sayılı dosyasında İİKnun 72-(3) maddesi gereğince icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesinin dava sonuna kadar TEDBİREN DURDURULMASINA,
b-Takdir edilen teminat tutarı yatırıldığında mahkemesince tedbir kararının infazı için İzmir 20. İcra Müdürlüğüne yazı yazılmasına,
4-)İstinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına;
5-)İstinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
6-)İhtiyati tedbir talebi dava içinde yapıldığından, AAÜT hükümleri uyarınca taraflar yararına avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,
7-)Davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
8-)Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
9-)Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 13/04/2023